AMIRAL YAYCI: “ABD’NIN HEDEFI ISTIKRARSIZ NOKTALAR, KARA DELIKLER OLUSTURMAKTIR”

Sosyal Medyada Paylaş!

TÜRK DEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin Haberler.com’a değerlendirmelerde bulundu. ABD’nin hedefinin istikrarsız noktalar, kara delikler oluşturmak olduğunu ifade eden Yaycı, “Eğer ABD başarısız oldu diyorsanız Afganistan’da, Irak’da, Suriye’de, Libya’da, şurada burada çok yanılıyorsunuz. Neden? Çünkü ABD’nin hedefi zaten istikrarsız noktalar, kara delikler oluşturmak. Amerika’nın hiçbir zaman hedefi istikrar getirmek olmadı.” dedi. Amiral Yaycı dünyanın iki kutuplu bir düzene doğru evrildiğini belirtirken “Siz aslında ABD’ye karşı olursanız Rusya’nın yanında olursunuz ya da Rusya’ya karşı olursanız ABD’ye karşı olursunuz diye bir şey yok… Çünkü bunlar zaten kendi aralarında kurulmuş bir düzeni oluşturuyorlar şu anda. Planlanmış bir düzen oluşturuluyor.” ifadelerini kullandı.

 

AMİRAL YAYCI: “ABD’NİN HEDEFİ İSTİKRARSIZ NOKTALAR, KARA DELİKLER OLUŞTURMAKTIR”

 

ABD’nin hedefinin istikrarsız noktalar, kara delikler oluşturmak olduğunu ifade eden Yaycı, “Aslında biz bu olaya yalnızca Ukrayna-Rusya krizi açısından bakarsak, yalnızca yaşanan olaylara odaklanırsak, büyük resmi görmezsek yanılırız. Olayların başlangıcına şuradan başlamak lazım aslında. Afganistan, Kazakistan ve Ukrayna. Ve aynı zamanda Kafkasya’da tekrar Dağlık Karabağ’a Rusya’nın yerleşmesinden. Yani Karabağ Savaşı’nda bir barış gücü tek kurşun atmadan bir barış gücü mazereti ile bölgeye Rus askerleri yerleşti. Kafkasya’da Rus askerlerinin varlığı meşrulaştırılmış oldu. Ve buna da Batı’nın hiçbir sesi çıkmadı. Bu arada Afganistan’da boşaltıldı. Eğer ABD başarısız oldu diyorsanız Afganistan’da, Irak’da, Suriye’de, Libya’da, şurada burada çok yanılıyorsunuz. Neden? Çünkü ABD’nin hedefi zaten istikrarsız noktalar, kara delikler oluşturmak. Amerika’nın hiçbir zaman hedefi istikrar getirmek olmadı. İstikrarsız noktalar, kara delikler, emici kara delikler, yutucu kara delikler oluşturarak çevredeki bütün ülkeleri hedefe koyduğu ülkelerin enerjisini absorbe ediyor. Yani düşünün Irak’ta ve Suriye’de bugün istikrar olmuş olsaydı Türkiye bu kadar masraf yapar mıydı? Türkiye’nin başına bu kadar sorun açılır mıydı? Mümkün değil. Onlar birbirlerini yiyorlar, biz de kendi enerjimizi kendi güvenliğimizi sağlamak için harcıyoruz ve hakikaten büyümeye, gelişmeye, daha büyük zenginliklere kavuşmayı hedeflerken bütün paramızın pulumuzun çoğunluğu buraya gidiyor. Şimdi Afganistan’daki amaç da şuydu. Bir kere Doğu Türkistan’ın Batı tarafı aslında Çin’i durdurabilmek için bir Afganistan’da hem Bir Kuşak Bir Yol projesini durdurabilmek için Afganistan’da yeni bir istikrarsızlık, ABD destekli Taliban yapısıyla oluşturulmuş bir yeni yönetim geldi. Şimdi buralarda bütün hesaplar yeni baştan yapılmak durumunda.” değerlendirmesinde bulundu.

 

ÇİN’İN BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ BÜYÜK TEHLİKEYE GİRDİ

 

Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin büyük tehlikeye girdiğini kaydeden Yaycı, “Sonra Kazakistan’a bakıyoruz. Bakın Kazakistan çok enteresan. Bir zam yapılıyor, zam sonrası halk bir anda sokaklara iniyor, Türkiye’nin beş altı katı büyüklüğündeki koskoca Kazakistan’da iki üç gün içerisinde bütün olaylar bütün ülke çapına yayılıyor. Ve koskoca Kazakistan ve Kazakistan ordusu/kolluk kuvvetleri bu olayları bastıramıyor. KGAÖ denilen, o güne kadar adı duyulan ama kendisi olmayan; örgüt dediğiniz aslında Rusya’nın başını çektiği bir yapı. Bu örgüt her nasılsa kendini gösteriyor, bin kişi topluyor. Bunların içerisinde Ermeni çapulcuları da var ve bu bin kişi geliyorlar iki gün içerisinde Türkiye’nin beş altı katı büyüklüğündeki coğrafyadaki bütün olayları bastırıyorlar. Ondan sonra Tokayev’i Putin Kremlin’e çağırıyor ve orada resim veriyor. Yani artık benim etkim altında diyor. Neden? KGAÖ oraya gitti. Bundan sonra orada kalacak. Peki neden Kazakistan? Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin en uzun tren ve kara yolunun geçtiği coğrafya Kazakistan coğrafyasıdır. Zamanın devlet başkanı Nazarbayev ve Çin Devlet Başkanı tarafından Almata’da açıklanmıştır. Şimdi Nazarbayev diskalifiye oldu/tavsiye edildi. Nazarbayev’in adamları da bu olaylarla tasfiye edildi. Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi hakikaten büyük tehlikeye girdi. Üstüne üstlük Kuzey buz denizinde Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin deniz kısmı vardı. Orada da ABD ve Rusya birlikte hareket ediyorlar. Yani bugüne kadar bütün bu yapılanlar Çin’i durdurmak için yapılıyor.” dedi.

 

BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ’NDE UKRAYNA LİMANLARI AVRUPA’YA ULAŞIM İÇİN KULLANILIYOR

 

Ukrayna limanlarının stratejik önemine değinen Yaycı, “Peki şimdi Ukrayna nereden çıktı? Şunu söyleyebilirim ki Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nde Ukrayna limanları Avrupa’ya ulaşım için kullanılıyor. Ama daha önemlisi Çin’e karşı birlikte hareket için Rusya pazarlıkta Ukrayna’yı koparmış gözüküyor. Hemen Kazakistan’ın arkasından durduk yere Ukrayna çıktı.” ifadelerini kullandı.

 

DÜNYA İKİ KUTUPLU DÜNYAYA EVRİLİRKEN HERKES BİRBİRİNİ ÖCÜ OLARAK GÖSTERİYOR

 

Dünyanın tıpkı Soğuk Savaş dönemindeki gibi iki kutuplu bir düzene evrildiğini belirten Yaycı, “Dünyada bir karar alınmış gözüküyor. Dünya artık iki kutuplu dünyaya evriliyor tekrar. İki kutuplu dünyaya evrilirken herkes birbirini öcü olarak gösteriyor. Bakın bugün televizyonlarda Rusya’yı öcü olarak gösteren, Rusya ve Rusya’ya müzahir devletler ve topluluklarda ABD ve NATO’yu öcü olarak gösteriyor. Gittikçe ciddi bir cepheleşmeye doğru gidiyor. Bu ciddi bir algı operasyonudur. Yani bu daha önceden düşünülmüş ve şu anda yaşanılan şeydir. Bir şu anda resme bakarak bu bunu götürüyor, şu şunu götürüyor demeyelim. Bunun bir amacı var. Bu durduk yere değil. Dünya iki kutuplu yapıya tekrar dönüyor. Şimdi Sovyetler yok, Rus Birliği olacak, Rus Devletler Organizasyonu olacak… Veya başka adı olacak, Rus İmparatorluğu olacak. Karşı tarafta da ABD ve NATO olacak. Çünkü iki kutuplu dünya olursa Çin çevrelenmiş olacak. ABD’nin en büyük tehdit olarak gördüğü yapı şu anda Çin’dir. Rusya değildir. NATO’da da Çin’i tehdit olarak gösterme eğilimi senelerdir vardır. Halbuki NATO bir Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütüdür. Pasifikle ne alakası vardır? Ama NATO’yu Pasifiğe bile dahil etmek istemektedir ABD. O nedenle iki kutuplu dünyaya giderken gittikçe bu söylemler sertleşecek, cepheleşecek ve ayrılacak.” değerlendirmesinde bulundu.

 

BATI’NIN UKRAYNA’YA DESTEĞİ NE ALLAH AŞKINA? RUSYA’YA EUROVİSİON’DAN ÇIKARTACAĞIZ SİZİ DENİLİYOR…

 

Peki buradan sonra ne olur? sorusu üzerine değerlendirmelerde bulunan Yaycı, “Gürcistan’da Güney Osetya ve Abhazya ciddi tehlikede ve Gürcistan’da da iyice Rus yanlısı bir devlet gelecek. Ukrayna’da Zelenski gider, en iyi ihtimalle. Zaten meclisin ikinci partisi Rus yanlısı parti. Sandalye sayısının yüzde 40-45’ine sahip. O gelir ve Ruslarla anlaşırlar. Ve Rusya’nın müstemlekesi olur. Donbass ve Kırım’ın ilhakı kabul edilir. Böyle bir yapıya geçilir. Ukrayna’dan vazgeçilmiş vaziyettedir. Ukrayna’ya Batı’nın desteği ne? Allah aşkına bir söyler misiniz bana? Hangi askeri desteği var? Ülkesi işgal ediliyor adamların. 5000 tane miğfer gönderiliyor, Eurovision çıkartacağız sizi deniliyor. Batı’nın ipiyle safça kuyuya inen Zelenski ve Ukrayna kuyuda kalmışlardır. Hem de ipte üzerlerine atılmıştır. Türkiye’nin de pozisyon alması gerekmektedir. Gerçi Türkiye bu konuda çok tecrübelidir. Çünkü Soğuk Savaş döneminde de cephe ülkesiydi Türkiye.” dedi.

 

MONTRÖ’NÜN 19. MADDESİ SON DERECE AÇIKTIR

 

Montrö’nün 19. maddesinin son derece açık olduğunu belirten Yaycı, “Montrö’nün 19. maddesi savaşan taraflara, savaşan tarafların savaş gemilerine boğazlar kapatılır diyor. Türkiye’nin takdir yetkisi bile yoktur. Ama önemli olan savaşın var olup olmadığına karar vermektir. Savaşın var olup olmadığına karar vermekte ancak ortada uluslararası hukuka göre bir savaş ilanı veya savaşın fiili varlığının ortaya konmuş olması lazımdır. Ukrayna dün itibariyle BM Uluslararası Adalet Divanı’na saldırı altında olduğunu bildirdi. Bu işte somut bir belgedir. Somut belgesi olunca Türkiye’nin yapacak bir şeyi yok. Türkiye’de netice itibariyle boğazları kapatacağını söyledi. Bir savaş olduğuna karar verdik dedi. Türkiye akılcı hareket etmiştir. Zamanı bekledi, bürokratik hususları öne koydu ve tam zamanında da karar verdi. Şimdi bu kararı verirken bazıları Rusya tepki gösterir mi falan diyor. Demek ki olayları yakından izlemiyorlar. Çünkü bir gün önce Cumhurbaşkanı Putin ile görüştü. Dışişleri Bakanı Lavrov’la görüştü ve ardından bu açıklama geldi. Türkiye Montrö’nün 19. maddesi gereğince savaş durumu vardır ve gereğini şeffaf bir şekilde yerine getirecektir açıklamasında bulundu.” dedi.

 

UKRAYNA’NIN ARTIK DENİZE KIYISI KALMADI…

 

Ukrayna’nın artık denize kıyısı kalmadığını hatırlatan Yaycı, “Peki Türkiye’nin boğazları kapatmasının savaşan devletlere bir etkisi olur mu? sorunu değerlendiren Yaycı, “Hiçbir etkisi olmaz. Neden? Çünkü birincisi Rusya madde 19’u ve Montrö hükümlerini bildiği için savaş öncesinde tüm Karadeniz’e bağlı gemilerini hatta Baltık’dan bile gemilerini Karadeniz’e getirdi. Artık Karadeniz’e çekecek gemisi yok. Onun için boğazdan geçecek bir gemisi de söz konusu değil. İkincisi Ukrayna’nın zaten gemisi yok. Üçüncüsü denizde bir savaş yok. Dördüncüsü Ukrayna’nın artık denize kıyısı kalmadı. Mariupol gitti, Odessa gitti, Ukrayna’nın Karadeniz ile ilişkisi kalmadı. O nedenle boğazları kapatmanın ne savaşan devletlere etkisi olur ne de Türkiye’yi zor durumda bırakır.” ifadelerini kullandı.

 

RUSYA MASADA GÜÇLÜ OLMAK İÇİN SAHADA GÜÇLÜ OLDUĞUNU GÖSTERİR

 

Rusya’nın masada güçlü olmak için sahada güçlü olduğunu gösteren gaddar bir diplomasi anlayışına sahip olduğunu belirten Yaycı, “Bakın Rusları çok iyi tanımak lazım. Suriye konusunda ne zaman Dışişleri Bakanı ya da  Cumhurbaşkanı seviyesinde bir görüşme olsa hemen öncesinde Ruslar bizim birliklerimize saldırırlar. Neden? Masada ben güçlüyüm mesajı vermek için. Görüşmeye gidiyorsun… Hemen öncesinde bizim birliklere saldırırlar ve şehitler veririz biz… Dikkat edin bunlara. Bu Rusların klasik diplomasi anlayışıdır. Masada güçlü olmak için sahada güçlü olduğunu gösterir. Sahada ben senden güçlüyüm onun için öyle masaya otur der. Zelenski ile de masaya oturmadan önce Kiev harekatı ‘bak senin başkentini işgal etmek üzereyim. Ona göre konuş benimle’ demektir.” ifadelerini kullandı.

 

BU SAVAŞTAN EN FAZLA ZARAR GÖREN TÜRKİYE…

 

Bu savaştan en fazla zarar gören ülkenin aslında Türkiye olduğu üzerine bir değerlendirmede bulunan Yaycı, “En fazla zarar görenlerden birisi Türkiye aslında bu süreçte ekonomik olarak. Hiç kimse bunun farkında değil… Neden? Türkiye MİLGEM yapıyordu Ukrayna’ya. Şimdi ne olacak? Ne olacak o kadar yatırım? İkincisi biz helikopter motoru, bu İHA/SİHA’ların motorlarını Ukrayna ile beraber yapıyorduk. Gemi makinalarını Ukrayna ile beraber yapacaktık. Ne oldu? Onlar da gitti… Ukrayna’nın denize kıyısı kalmadı artık üstüne üstlük. Ne gemi yaptırabilir ne de Türkiye Ukrayna ile bu saatten sonra bu tür ağır sanayii iş birliği yapabilir. Yani bunlar Türkiye’ye çok ciddi zarar vermiştir. Turizm… Ne olacak şimdi? En büyük zararı Türkiye görüyor. Türkiye’ye en çok turist Ukrayna ve Rusya’dan geliyordu. Turizm Türkiye’nin en büyük gelir kaynağı… Peki buğday ne olacak? Demir? Bu savaştan en fazla zarar gören Türkiye…” dedi.

 

SİZ ASLINDA ABD’YE KARŞI OLURSANIZ RUSYA’NIN YANINDA OLURSUNUZ YA DA RUSYA’YA KARŞI OLURSANIZ ABD’YE KARŞI OLURSUNUZ DİYE BİR ŞEY YOK…

 

Rusya Devlet Başkanı Putin’in nükleer caydırıcı güçleri hazır pozisyona getirmesini de değerlendiren Yaycı, “Rusya nükleer silah kullanacağım demiyor. Nükleer caydırıcı güçlerimi yani kendimi korumak üzere öyle bir şey olursa ben de caydırıcı güçlerim hazır olsun. Baskı geçebilir, vesaire gelebilir diye söylüyor. Bu da normal. Çift kutuplu dünyaya gidiyoruz çünkü. Bu gerilimlerden bir tanesi daha yaşanarak cepheleşme çok daha net hale getiriliyor. Bu söylemlerin tüm amacı iki kutuplu dünyaya gidiş, cepheleşme. Bu olaylardan sonra artık Rusya’nın ayrı bir cephe olduğunu ve eski Sovyetler ilkelerine dönüş diye Putin’in konuşmasında işaret ettiği durum oluşuyor. Yani bu da iki tarafın birbirini düşman görme, gösterme ve böylece dünyayı daha istikrarlı -kendi açılarından- yönetme metodu… Siz aslında ABD’ye karşı olursanız Rusya’nın yanında olursunuz ya da Rusya’ya karşı olursanız ABD’ye karşı olursunuz diye bir şey yok… Çünkü bunlar zaten kendi aralarında kurulmuş bir düzeni oluşturuyorlar şu anda. Planlanmış bir düzen oluşturuluyor.” ifadelerini kullandı.