AMIRAL YAYCI: “BIDEN’IN EN BASTAKI VAADLERI TEKRAR AVRUPA’YA DONUYORUZ, NATO’YU GUCLENDIRIYORUZDU”

Sosyal Medyada Paylaş!

TÜRK DEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, 28 Şubat 2022 tarihinde TV100 ekranlarında Gürkan Hacır’ın konuğu oldu. Ukrayna-Rusya savaşını değerlendiren Yaycı, yaşanan çatışmada en çok zararı gören ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. Amiral Yaycı, “Bakın bizim başımıza ne geldi. Bunu hiç kimse konuşmuyor. Aslında en çok zarar gören biziz. Şimdi biz Ukrayna’ya MİLGEM yapıyorduk. Milyar dolar… Ne oldu? Gitti… Ukrayna ile biz gemi makinası, uçak makinası, helikopter motoru yapıyorduk. O da gitti… SİHA/İHA’ların motorları? Bizim en büyük gelir kaynağımız turizmdir. Bir numara Rusya, iki numara Ukrayna’ydı. O da gitti… Şimdi Türkiye’nin milyarlarca dolarlık zararı var… Savunma sanayiisi büyük darbe yiyor bu çatışmadan/gerilimden. Türkiye ne yapsın? Tabii ki dengeleri muhafaza edecek…” ifadelerini kullandı.

 

AMİRAL YAYCI: “BİDEN’IN EN BAŞTAKİ VAADLERİ TEKRAR AVRUPA’YA DÖNÜYORUZ, NATO’YU GÜÇLENDİRİYORUZDU”

 

Biden’ın göreve geldiğinde NATO’yu güçlendireceğiz vaadini hatırlatan Yaycı, “Öncelikle olaylara şöyle bakmak lazım. Biden yönetimi ilk geldiğinde ne açıkladılar? Açıkladıkları şey NATO’yu güçlendireceğiz. NATO’yu konsalide edeceğiz. Şimdi gelinen noktada NATO şu anda konsolide oldu mu? NATO güçlendi mi? NATO’nun varlığı iyi ki varmış denilen noktaya geldi mi? Yani bazıları için. Ben Türkiye dışında konuşuyorum. Estonya, Letonya, Bulgaristan, Romanya ve Avrupa’daki diğer devlet için. Avrupa şu anda iyi ki NATO varmış, biz kendi başımıza bir AB ordusu, şöyle böyle yapalım derken NATO’ya %2 savunma bütçesinden pay ayırmayalım, çok fazla bu, refahımıza ayıralım, zaten Rusya’da bir sorun değil, artık Sovyetler de yıkıldı derken Almanya bir anda savunma bütçesini iki katına çıkarma kararı aldı. Bu ne demek? Daha önce biliyorsunuz Trump eleştirmişti. Savunma bütçesinin %2’si kadar bile pay vermiyorsunuz, biz bütün parayı/savunmanızı biz karşılıyoruz diye… Şimdi gelinen noktada bu gerçekleşti mi? Gerçekleşti. Biden’ın en baştaki vaadleri tekrar Avrupa’ya dönüyoruz, NATO’yu güçlendiriyoruzdu.” değerlendirmesinde bulundu.

 

PUTİN NE DEDİ? ESKİ SOVYET İLKELERİNE DÖNECEĞİZ DEDİ.

 

Putin’in konuşmasına da dikkat çeken Yaycı, “Putin ne dedi? Eski Sovyet ilkelerine döneceğiz dedi. Büyük Rusya’yı Lenin kurmuştur dedi. Sırbistan bizim için önemlidir dedi. Ukrayna diye bir devlet yoktur dedi. Ukrayna, Rusya’nın bir parçasıdır dedi. Rus diplomasisinde bir söz vardır. Kruşçev’in aptalığıyla Ukrayna’yı kurdurduk. Yeltsin'in sarhoşluğuyla da Kırım’ı verdik derler. Yani Yeltsin sarhoşken Kırım’ı da Ukrayna’ya verelim demiş. Aynen böyle… Sovyetler Birliği dağıldığında. Ruslar eski kutuplaşmaya gidişi işaret ediyor. Ee Biden yönetimi de gelirken diğer kutbu güçlendirmeyi öngörüyordu. Şimdi bu gerçekleşti mi? Gerçekleşiyor.” dedi.

 

JEOPOLİTİK KONULARI SAĞLAMLAŞTIRMAK İÇİN CİDDİ ŞEKİLDE PSİKOLOJİK HARP YÖNTEMLERİ UYGULANIR

 

Jeopolitik meselelerde yoğun olarak psikolojik harp tekniklerinin kullanılarak iki kutuplu dünyaya dönüşün zihinlerde hazırlandığını dile getiren Yaycı, “Günümüz dünyasında algı operasyonları, propaganda eski değimi ile psikolojik harp çok yoğun kullanılır. Hele hele böyle jeopolitik konuları sağlamlaştırmak için ve kabullendirmek için dünya ve iç kamuoyuna ciddi şekilde psikolojik harp yöntemleri uygulanır. Bunun adı askerde psikolojik harptir sivilde algı operasyonlarıdır. Rusya’yı şu anda sosyal medyada dahil olmak üzere herkes düşman olarak görüyor. Vahşi olarak görüyor değil mi? Ve bir kutup çıktı mı? Diğer tarafta da NATO var, anında bütçeler arttırıldı mı? Arttırıldı. Bu ne demek? İki kutuplu dünyaya dönüyoruz demek. Kazakistan’a KGAÖ müdahale etti mi? Etti. Sonra ne oldu? Putin Tokayev’i Kremlin’e çağırdı ve hatırlarsanız bir resim çektirdiler. Bu şu demek. Artık Kazakistan benim kontrolümde demek. Kazakistan neden önemliydi? Çünkü Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin en uzun kara ve demir yolunun geçtiği alandı. Ve Bir Kuşak Bir Yol Projesi Almata’da Çin Devlet Başkanı ile Nazarbayev tarafından açıklanmıştı. Nazarbayev tasfiye oldu, kadrosu tasfiye oldu. Batı’nın en ufak sesi çıkmadı. ABD’nin KGAÖ’nün Kazakistan müdahelesinde sesinin çıktığına şahit olan var mı? Yok…” değerlendirmesinde bulundu.

 

BU GÜÇLÜ GÜYA RUSYA’NIN BELALISIDIR: ABD, İNGİLTERE VE KANADA…

 

Ukrayna’nın bir pazarlık sonucu gittiğinin gözüktüğünü belirten Yaycı, “Ukrayna’da pazarlıkta gitmiş gözüküyor. Yani dünya paylaşılıyor, dünya paylaşılırken Ukrayna’da Rusya’ya bırakılıyor. Eğer ABD Ukrayna’nın arkasında dursaydı ve Rusya’ya bırakmamış olsaydı ne olurdu? Birincisi ABD vatandaşlarının şu anda Ukrayna olmuş olması lazımdı. Daha hiçbir olay olmadan ilk vatandaşlarını boşaltan ABD, İngiltere ve Kanada oldu. Bu güçlü güya Rusya’nın belalısıdır. Vatandaşlarının yanında diplomatları da kalmadı ve büyükelçiliklerini de boşalttılar. Askerleri vardı. Onları da boşalttılar. Şu anda tahliye sorunu olmayan üç devlet sayın deseniz. Bu üç devlet sayılır… ABD Başkanı Biden gün ve saat vermedi mi? Şu gün girecekler dedi, bugün girecekler dedi, şöyle olacak böyle olacak dedi. Herkes konsolide oluyor. Aslında ortada ciddi bir konsolidasyon var.” dedi.

 

BUNLAR DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN

 

Rusya’ya uygulanan yaptırımlara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yaycı, “Yaptırım uygulanıyor değil mi Rusya’ya? Rusya’nın en büyük gelir kaynağı ne? Doğalgaz… Peki yaptırım uyguluyorsanız o zaman Almanya, Avrupa doğalgaz almasın. Bir anda çöksün Rusya’nın ekonomisi. Swift, Eurovision’dan çıkarma, 5000 tane miğfer gönderme Ukrayna’ya… Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, şimdi mühimmat gönderiyorum deniliyor. Yani bunlar dostlar alışverişte görsün ve gerçekten cepheleşme/kutuplaşma artsın diye yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

 

BU KADAR YIĞINAK NEDEN GİTMEDİ?

 

Montrö’yü ABD delmek istiyor ifadelerini kullananları hatırlatan Yaycı, “Şimdi bizim bugüne kadar senaryomuz şu şekilde değil miydi? Ya Karadeniz’de bir kriz çıkarsa, Karadeniz’de bir çatışma çıkarsa ABD/İngiltere/NATO gemilerini oraya yığarlar, Montrö’yü de delerler falan değil miydi? Peki ben şimdi soruyorum. ABD’nin Karadeniz’de bir gemisi var mı? Yok. İngiltere’nin var mı? Yok. Fransa’nın ya da Kanada’nın var mı? Yok. Olan gemi Türkiye’nin gemisi. Peki geçmek için Çanakkale’de bekleyen var mı? O da yok. Peki hani Rusya’yı çevrelemek için Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan’ı mühimmat, silah araç gereçleri ile dolduran ABD, bu silah araç gereçlerini niye sevk etmedi Ukrayna’ya? Hani biz demedik mi bizi de çevreliyorlar, Yunanistan bunların bir kısmını hibe olarak alıyor, bize de büyük tehlike. İşte bu Defender Europe tatbikatları için işte bu kadar yığınak yapılıyor. Ee bu kadar yığınak neden gitmedi? En azından ucundan kenarından bir şey gitseydi bu garibanlara? O da gitmedi. Bu o zaman şunu gösteriyor. Ya ben bağırırım, çağırırım ama sen işine bak. Şimdi bu birazda böyle tam olgunlaşmadı, biraz daha oyalanalım, bu cepheleşme/kutuplaşma iyice dünya kamuoyunda belirginleşsin, konsolide olalım gibi görünüyor sanki.” dedi.

 

RUSYA ŞUNU İSTİYOR…

 

Rusya’nın bu süreçte isteklerini kısaca özetleyen Yaycı, “Rusya şunu istiyor. Bir silahsızlandırılmış ve tarafsız bir Ukrayna. İki bazı bölgelerin Kırım, Donbass ve bazı bölgelerin kendisine bırakılması. Üç yönetim değişikliği. Onu da aç parantez yapmışlar, o da Ukrayna kamuoyunun takdirine bağlıdır diye. Şimdi orada bıçak sırtı bir durum var. Ukrayna meclisinde ikinci büyük parti ki az bir farkla ikinci olan Rus yanlısıdır. Ben Rusları tanıyor isem ki çalışan birisi olarak söylüyorum hem fiilen hem de akademisyen olarak çalışan birisi olarak… Bakın dikkat edin, Ruslar erken konuşmazlar. Biz mesela çok çabuk konuşuruz. Bizim devlet adamları da hemen çok çabuk konuşur. Mesela uçak düşürme olayı. Hani FETÖ’cular uçağı düşürmüştü ya. Hemen herkes biz düşürdük falan filan diye çıktı. Ruslar üç gün beklediler. Ve açıklamayı şöyle yaptılar o zaman. Dediler ki ‘ya bir dakika. Belki kimin düşürdüğü belli değil.’ Çünkü Ruslar böyle olaylarla çok sık karşılaşırlar ve bize bir fırsat tanıdılar. Ama biz çıktık ‘yok biz düşürdük’ falan dedik, FETÖ’cu tuzağına düştük, Ruslarla da aramız çok ciddi şekilde bozuldu. Ruslar çok geç konuşurlar ama bir kere konuşurlar ve ondan da geri adım atmazlar. Mesela Suriye konusu. Suriye’de ESAD rejiminin arkasında duracağım dedi. Ve oradan çıkmayacağım dedi. Sittin senedir çıkmıyor. Çıkmaz. Dediğini değiştirmez. Çok geç konuşur. Onun için konuşana kadar ne müzakere yapacaksak yapmalıyız Ruslarla biz.” değerlendirmesinde bulundu.

 

RUSYA’NIN ASKERİ VE SİYASİ HEDEFİ NE?

 

Rusya’nın siyasi ve askeri hedefinin ne? olduğu sorunu değerlendiren Yaycı, “Siyasi hedefini çok açıklıkla söylediler. Tarafsız ve silahsız bir Ukrayna ve yönetim değişikliği. Askeri hedef ne? Şu şu şu bölgeler bana devredilecek dediler. Askeri hedef de bunlar. Bir Rusya’nın buradan geri çekildiğini düşünebiliyor musunuz? Geri çekildiği an Rusya ne olur? Rusya’nın bir kere bütün saygınlığı gider. Onun için Rusya geri çekilmez.” dedi.

 

MONTRÖ’NÜN 19. MADDESİ ÇOK AÇIKTIR

 

Montrö’nün 19. maddesinin oldukça açık olduğunu belirten Yaycı, “Montrö’nün 19. maddesi çok açıktır. Savaş durumunda savaşan devletlere, savaşan devletlerin savaş gemilerine Türkiye boğazları kapatmalıdır. Çok net. Türkiye’nin takdir yetkisi yok bir kere. Ama burada takdir konusu nerede var? Savaş var mı? sorusunun yanıtında. Kriz mi bu çatışma mı bu yoksa savaş mı bu? Savaş olmasına karar vermek için en net birbirlerine savaş ilan eden iki devlet olması lazım ya da BM’ye bir duyuruda bulunmuş olması lazım. İşte dün Ukrayna BM Uluslararası Adalet Divanı’na müracaatta bulundu. Ve bu net bir şekilde savaş durumu oldu. İşte Dışişleri Bakanı da çok yerinde bir açıklama yaptı. Kararımızı verdik, artık savaş durumu vardır, madde 19 çok nettir, biz de gereğini yapacağız dedi.” ifadelerini kullandı.

 

AMA BİZ MONTRÖ’YÜ UYGULADIK MI? UYGULADIK.

 

Boğazları kapatmanın Türkiye’ye etkisinin ne olacağını değerlendiren Yaycı, “Boğazları kapatmanın bize bir etkisi olmaz. Reel politik konuşuyorum. Çünkü Ruslar madde 19’un farkındaydılar. Ve Ruslar bütün gemilerini Karadeniz’e çektiler. Savaştan önce çektiler. Hepsi orada zaten. Hatta Baltık filosundan da getirip çektiler. Odessa, Mariupol işgal edildi. Yani Azak Denizi bir iç denize dönüştü ve Odessa’da işgal edilerek aslında Ukrayna’nın fiilen denize bağlantısı kesildi. Ukrayna’nın zaten gemisi yok. Ukrayna açısından bir şey fark etmiyor. Bir de zaten ortada bir deniz savaşı yok. O nedenle boğazları kapatıp kapatmamanın bize hiçbir menfi etkisi olmaz. Ama biz Montrö’yü uyguladık mı? Uyguladık.” dedi.

 

MONTRÖ SÖZLEŞMESİNDEKİ İMZACI DEVLETLERE BAKARSANIZ RUSYA VE TÜRKİYE DIŞINDA HEPSİ ZATEN ABD’NİN PERİFERİSİNDEKİ DEVLETLER…

 

Montrö sözleşmesindeki imzacı devletlere bakıldığında Rusya ve Türkiye dışındaki tüm devletlerin ABD’nin periferisindeki devletler olduğunu vurgulayan Yaycı, “Bugün boğazları kapatın diyen ABD’dir. Kime karşı Rusya’ya karşı. Bize ters köşe yaptırıyorlar bu Montrö konusunda. Bakın Montrö’yü yazanlar, kaleme alanlar İngiltere’dir. Altını çiziyorum. 1936’da en büyük etken, Atatürk’ün razı ettiği/büyük gayret sarf ettiği İngiltere’yi razı ederek bu sözleşmeyi yaptırmıştır. Ama şunu söyleyelim. İmzacı devletlere bakarsanız Rusya ve Türkiye dışında hepsi zaten ABD’nin periferisindeki devletler. Yani Türkiye bağımsız bir politika izliyor şu anda. Ee o zaman geriye kalan 7 devletin Montrö’yü delmesi lazımdı. Ee Montrö’yü fesih hakkı var herkesin. Çok enteresan bir algı var. Zannediliyor ki Montrö’yü biz feshedersek ederiz etmezsek etmeyiz. Ya da Montrö’nün feshedilmesi için toplu bir karar lazımdır. Hayır… Montrö’yü imzacı devletlerden bir tanesi iki yıl önce bildirimde bulunarak feshedebilir. Yani öyle iki devlet bir araya gelsin, üç devlet beş devlet bir araya gelsin falan yok. Montrö’nün maddelerini değiştirmek için bu nitelikli çoğunluk denilen şart var. Ama Montrö’nün feshi için böyle bir şey de söz konusu değil. O zaman madem bu kadar Montrö’ye karşıydılar. İngiltere itiraz etsin. Fransa itiraz etsin. Yunanistan itiraz etsin. Romanya, Ukrayna itiraz etsin. Hiçbiri itiraz etmiyor…” ifadelerini kullandı.

 

RUSYA’YA RAĞMEN TÜRK CUMHURİYETLERİ İLE İLİŞKİ KURAMAYIZ

 

Türk dünyasına yönelik yaşanan krizi değerlendiren Yaycı, “Reel politik açısından önemli bir meseledir. Rusya’ya rağmen Türk Cumhuriyetleri ile ilişki kuramayız. Rusya’yla birlikte kurabiliriz. Onun için de sanıyorum Sn. Binali Yıldırım’ın bir açıklaması vardı. ‘Rusya’da dahil olsun’ diye. Çünkü jeopolitik, reel politik gerçek bunu gerektiriyor. Şimdi Rusya’ya rağmen bu coğrafyada böyle bir şey yapmak çok zora koşar bizi.” dedi.

 

BUNU KİMSE KONUŞMUYOR…

 

Ukrayna-Rusya savaşından en büyük zararı gören devletin Türkiye olduğunu vurgulayan Yaycı, “Bakın bizim başımıza ne geldi. Bunu hiç kimse konuşmuyor. Aslında en çok zarar gören biziz. Şimdi biz Ukrayna’ya MİLGEM yapıyorduk. Milyar dolar… Ne oldu? Gitti… Ukrayna ile biz gemi makinası, uçak makinası, helikopter motoru yapıyorduk. O da gitti… SİHA/İHA’ların motorları? Bizim en büyük gelir kaynağımız turizmdir. Bir numara Rusya, iki numara Ukrayna’ydı. O da gitti… Şimdi Türkiye’nin milyarlarca dolarlık zararı var… Savunma sanayiisi büyük darbe yiyor bu çatışmadan/gerilimden. Türkiye ne yapsın? Tabii ki dengeleri muhafaza edecek…” dedi.