AMIRAL YAYCI: “BU TIPIK BIR RUS YAYILMACILIK SEKLI”

Sosyal Medyada Paylaş!

ASAM TÜRK DEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı TGRT Haber’e bağlanarak Rusya-Ukrayna gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dünyanın iki kutuplu bir evreye dönüştüğünü belirten Yaycı, “İki kutuplu dünya oluşuyor. Üçüncü bir kutbun, yani Çin’in bir kutup olmasının önlenmesi için. Bu anlaşmalı bir dönüşüm. Kazakistan’a Rusya müdahale etti, kimsenin sesi çıkmadı. KGAÖ eski Varşova Paktı’na dönüşüyor. Ve Putin’de bugün Sovyetleri özlediğini ve Sovyetler ilkelerine dönülmesi gerektiğini söyledi. Bu batı ile birlikte alınmış bir kararın, Çin’e karşı birlikteliğin bir sonucudur.” değerlendirmesinde bulundu.

 

AMİRAL YAYCI: “BU TİPİK BİR RUS YAYILMACILIK ŞEKLİ”

 

Ukrayna-Rusya arasındaki krizi değerlendiren Yaycı, yaşanan olayların tipik bir Rus yayılmacılık şekli olduğunu belirtti. Amiral Yaycı, “Rusya’nın yaptığı bu hamle zaten beklenen bir hamle idi. Bugüne kadar zaten Rusya’nın kah şu gün işgal edecek Ukrayna’yı, bugün işgal edecek, hatta saat verenler vardı. Bunların başında da ABD Devlet Başkanı dahi geliyordu. Şimdi burada Rusya klasik olarak tarihsel yöntemini izliyor. Önce karıştır, sonra bağımsızlık ilan ettir, sonra bu bağımsızlığı tanı, sonra ilhak kararı aldır ve bu ilhakı dumada onayla. Biz bugün sabahleyin bir belge yayınladık. Bu belgede Kırım’ın bağımsızlığını tanıdığı yine Putin’in 2014’de Kırım’ın bağımsızlığını tanıdığı kararla, Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıdığı karar birebir aynı. Sadece Kırım yerine bu iki şehir devletinin ismi yazıyor. Bundan sonra olacak olan da muhtemelen ilhak kararı alınacak, ilhak kararını dumada kabul edecek Rusya ve Rusya’nın toprağı olacak. Bu tipik bir Rus yayılmacılık şekli. Tarihsel olarak bu böyle. Ve hukuku göz göre göre manipüle ederek yapılan bir hareket.” değerlendirmesinde bulundu.

 

EKONOMİK YAPTIRIMLARIN RUSYA’YA DİZ ÇÖKTÜREBİLECEK ŞEKİLDE BİR ETKİSİ OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR

 

Ekonomik yaptırımların Rusya’ya diz çöktürebilecek şekilde bir etkisi olmasının mümkün olmadığını belirten Yaycı, “Kuzey akım projesinin ruhsatlandırılması konusu zaten uzun zamandır sürüncebede olan bir konu. Yani olan bir şey değil, potansiyel bir proje. Bu potansiyel projenin önünde de en büyük ABD’nin tutumuydu. Yani zaten hayata geçmemişti. Ruhsat verilmemesi, hayata geçmeyen bir proje için Rusya’ya bir yaptırım olmaz. Etkisi de olmaz. Çünkü zaten yok. Şimdi geleceğe yönelik Rusya’nın kazancı kısıtlanabilir. Ama mevcut durumda Almanya ve Avrupa %50 oranında hatta Almanya çok daha fazla doğalgaz-enerji bakımından Rusya’ya bağımlı. Onun için Almanya net yaptırımlardan, Kırım’ın sözde ilhakı/işgali esnasında da zaten Almanya Rusya’ya bir ciddi tepkide, ekonomik yaptırımda bulunmadı. Ekonomik ilişkileri devam etti. O nedenle bu ekonomik yaptırımların Rusya’ya etkisi olabileceği konusunu ben hiç düşünmüyorum. Yani bunlar en fazla Rusya’da bir devalüasyon olur. Rus parası değer kaybeder. Onlar yaşanmıştı 2013-2014’de. Şimdi de bu olur. Ama bu ekonomik yaptırımların Rusya’ya diz çöktürebilecek şekilde bir etkisi olması mümkün değildir. Çünkü dünyanın üçte bir doğal kaynağı bu ülkeden çıkmaktadır. Rusya’dan çıkmaktadır. Aslında Avrupa’nın sanayisi şu anda Rusya’nın elindedir. Doğalgazı kestiği an… Ki Rusya kendi imkanları ile yaşayabilecek bir devlettir. Türkiye’nin 28.5 katı büyüklüğündedir. Nüfusu ancak 142 milyondur. Ve doğalgazı kestiği an Avrupa sanayisi durur. O bakımdan diplomatik yaptırım… Hiçbir şey fark etmez. Ekonomik yaptırım… Rusya’ya kesinlikle diz çöktürmez. Bu ekonomik yaptırımların ya da diplomatik yaptırımların Rusya’ya diz çöktüreceğini düşünenler ya gerçekleri bilmiyorlar ya da Rusya’yı tanımıyorlar. O bakımdan Rusya alacağını alıyor. Ortada aslında çok önemli bir konu var. Bu denizci tabiri ile kayıkçı kavgası. ABD, İngiltere ve Kanada. Bu üç devlet Ukrayna’yı teşvik etmişti. Şimdi Ukrayna’yı teşvik etti fakat bu kriz geliştikçe, arttıkça vatandaşlarını boşaltan, tahliye eden, diplomatik misyonlarını tahliye eden, askerlerini tahliye edip hiçbir asker bırakmayan da bu üç devlettir. ABD ve Batı’nın ipi ile kuyuya inmiştir Ukrayna. İndirdikleri ipi de Ukrayna’nın tepesine atmışlardır kuyuya. Ukrayna kuyunun dibinde ipi ile baş başa kalmıştır. Şuandaki durum Ukrayna için maalesef böyledir.” ifadelerini kullandı.

 

EĞER ODESSA GİDERSE UKRAYNA’NIN KIYISI KALMAZ

 

Odessa giderse Ukrayna’nın kıyısının kalmayacağını, karaya kilitli bir devlet olacağını belirten Yaycı, “Bir kere Kırım fiilen gitti. Donetsk ve Luhansk fiilen gitti. Rusya ve oradaki ayrılıkçı güçler buna da bir hukuki zemin oluşturdular kendilerince. Şimdi bundan sonra olacak olan husus şu. Batı ve ABD Ukrayna’yı yalnız bıraktı. Bakın komik bir şey söyleyeyim. Almanya Ukrayna’ya destek için ne gönderdi biliyor musunuz? Şaka gibi… 5000 tane miğfer. Yani kafanıza miğferleri takın, kendinizi koruyun dedi. O da 5000 kişiye… Yani gerçekten şaka gibi. Bu şunu gösteriyor. Gerçekten bir kayıkçı kavgası var. Anlaşılmış, Ukrayna Rusya’ya teslim ediliyor, karşısında hiçbir güç yok, hiçbir Batılı güç yok, hiç kimse yok Ukrayna gidiyor… Bundan sonra ne olur? Bundan sonra Odessa’ya da sarkarsa Rusya -ki Putin’in konuşmasında Odessa işareti var dikkat ederseniz- Odessa’daki gösterilerde bulunan sivilleri öldürenler/canlarına kıyanları biz biliyoruz, eziyet edenleri biliyoruz ismen, onlardan hesap soracağız dedi. Eğer Odessa giderse Ukrayna’nın kıyısı kalmaz. Karaya kilitli bir kara devleti olur. O zaman ondan sonrası da şu. Ukrayna’da biliyorsunuz ikinci parti Rus yanlısı bir partidir. %40-45 arasında oyu vardır ve mecliste de böyle temsil edilmektedir. Şimdi muhtemelen bu işgallerden sonra Zelenski ya indirilir ya istifa eder yerine Rus yanlısı partinin lideri gelir ve Ukrayna bundan sonra Rusya’nın müstemlekesi olur. Ukrayna Rusya’ya terk edilmiş gözüküyor. Bunların hepsi anlamsız. Bunu bilenler zaten görüyor. Batı’nın gösterdiği bir tek tepki yok. Yani Luhansk ve Donetsk işgal edildi. Askeri birlikler girdi. Şu anda Rus askerleri içeride.” ifadelerini kullandı.

 

RUSLAR ASLA VE ASLA ARABULUCUĞU KABUL ETMEZLER

 

Rusları tanıyanların Rusların asla arabuluculuğu kabul etmeyeceğini bileceklerini hatırlatan Yaycı, Türkiye’nin arabuluculuk teklifine ilişkin, “Türkiye hep barış, istikrar ve güvenlikten yana olmuştur. Biz çok insancıl bir milletiz ve o kadar da hümanist bir devletiz. Biz sadece barış istiyoruz. Bugüne kadar da hep barış istedik. Şimdi Türkiye’nin arabuluculuk teklifi vardı. Fakat Rusları tanıyanlar bilir ki Ruslar asla ve asla arabuluculuğu kabul etmezler. Hiç kimseyi de arabulucu olarak tayin etmezler. Ruslar bir şeye karar verdi mi yaparlar. Yani arabuluculuk diye bir mekanizmaları, onların Rus diplomasisinde yoktur. Bizim burada yapacağımız şey şudur aslında. Biz Ukrayna ve Rusya arasındaki meselede insanların ölmemesini, insanların eziyet görmemesini istemeliyiz. Böyle işgal girişimlerine kesinlikle hoş bakmamalıyız. Onaylamamalıyız. Bunu bir şekilde normalleştirmeye çalışanlara karşı tepki göstermeliyiz. Ama biz ne Rusya ile ne de Ukrayna ile ilişkimizi bozmamalıyız. Çünkü öncelikle bizim menfaatimiz/milli menfaatlerimiz önde. Bizim Rusya ile çok önemli ticari bağlarımız var. Biz de doğalgaz açısından Rusya’ya bağımlıyız. Ve Rusya’yla birlikte bölgede hareket ettiğimiz birçok konu var. Bugün Türk Cumhuriyetlerinde, Orta Asya’da biz Rusya’yla beraber hareket etmek mecburiyetindeyiz. O bakımdan herkesin yalnız bıraktığı bir durumda bizim Rusya’ya karşı bir yaptırım uygulama gücümüz de yok zaten. Onu da söyleyelim.” dedi.

 

İKİ KUTUPLU DÜNYA OLUŞUYOR

 

Dünyanın iki kutuplu bir dönüşüme girdiğini ifade eden Yaycı, “İngiltere’nin birçok etkisi oldu 18. ve 19. yüzyılda. Kırım savaşı oldu. Kırım savaşında Türkiye’nin ilk defa yanında müttefikleri oldu ve Türkiye ilk defa kredi aldı. Krediyi bu Kırım savaşı neticesinde aldı. Ama Karadeniz gerçekten yabancılar tarafından/başka güçler tarafından hem Türkiye’nin birlik bütünlüğüne karşı kullanıldı hem de kıyıdaş devlet olan Rusya’nın birlik bütünlüğüne karşı kullanıldı. Bizim de Rusya’yla tabii 13 tane savaşımız var belli başlı. Biz sürekli savaşta yapmış bir devletiz. Ama şunu söyleyeyim. Dünyada şu karar verilmiş gözüküyor. Bakın bu Putin’in konuşmasından da Kazakistan’daki olaylardan da belli. Dünya iki kutuplu bir evreye dönüşüyor. İki kutuplu dünya oluşuyor. Üçüncü bir kutbun, yani Çin’in bir kutup olmasının önlenmesi için. Bu anlaşmalı bir dönüşüm. Kazakistan’a Rusya müdahale etti, kimsenin sesi çıkmadı. KGAÖ eski Varşova Paktı’na dönüşüyor. Ve Putin’de bugün Sovyetleri özlediğini ve Sovyetler ilkelerine dönülmesi gerektiğini söyledi. Bu batı ile birlikte alınmış bir kararın, Çin’e karşı birlikteliğin bir sonucudur. Bugün Ukrayna ve Kazakistan gidiyorsa Çin’e karşı birlikteliğin karşısında verilmiş tavizlerdir bunlar. Onun için çok dikkatli olmak lazım. İki kutuplu dünyaya doğru evriliyor ve diğer kutup yeni bir Sovyetler Birliği gibi Rus birliği, Rus müstemlekelerinden oluşan bir birlik oluşacak. Ve bizim hemen yanı başımızda oluşacak. Biz yine Soğuk Savaş’taki gibi bir cephe ülkesi durumuna dönüşme durumumuz var. Milli menfaatlerimizi önde tutmalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.