AMIRAL YAYCI: "FETO DUNYADA ESI BENZERI GORULMEMIS BIR TEROR, CASUSLUK VE SUC ORGUTUDUR!"

Sosyal Medyada Paylaş!

ASAM TÜRK DEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, TASC TV’de yayınlanan “Küresel Analiz” programına konuk oldu. 15 Temmuz’un ardından FETÖ ile mücadele üzerine değerlendirmelerde bulunan Yaycı, FETÖ’nün dünyada eşi benzeri görülmemiş bir terör, casusluk ve suç örgütü olduğunu belirtti. Yaycı, FETÖ’nün evanjelistlerden çok ciddi destek aldığını ve Müslüman kisvesi altında Hristiyanlaştırma hareketinin bir yansıması, bir organı olduğunu da belirtti. Türkiye’de FETÖ ile mücadeleye de değinen Yaycı, “Türkiye’de FETÖ ile mücadele devam ediyor… FETÖ ile mücadele eden kim biliyor musunuz? EGM, MİT ve birkaç kahraman savcı… Onun dışında kimse doğru düzgün bir mücadele etmiyor. Yok öyle bir mücadele…” değerlendirmesinde bulundu…

 

FETÖ DÜNYADA EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR TERÖR, CASUSLUK VE SUÇ ÖRGÜTÜDÜR!

 

FETÖ’nün dünyada eşi benzeri görülmemiş bir terör, casusluk ve suç örgütü olduğunu belirten Yaycı, “Bir suç örgütü. Yani hem terör hem casusluk hem de suç örgütü. Zaten terör örgütü oldukları çok net görünüyor. 15 Temmuz’da silahlı teröristler halka, polise, camilere dahi ateş açıp vatandaşlarımızı şehit ettiler. O gün devletin meclisini bombaladılar. Bu örgüt bizim Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda polislerimizi şehit etti. Yani onlarca polisimizin cesedi attıkları bombalarla tanınamaz hale geldi. DNA tespiti yapılamadı. Yandı… Biz bunların hepsini unutuyoruz. Bu örgüt aynı zamanda tüm bu yaşananları başkasının üstüne atabilecek, biz bu işin içinde değildik diyebilecek kadar yüzsüz ve pişkin bir örgüttür. Yani bu örgütün elemanlarının hepsinde karakter yoktur. Şahsiyet yoktur. Bunlar kılıktan kılığa girebilirler ve kendi şahsiyetlerini dahi bulamazlar. Bunlarda belli bir karakterde davranış şekli, ahlak şekli yoktur. Bunlar çok değişik insanlar. Yani bayrakları yoktur mesela. Türk bayrağının karşısında titremezler. Tüyleri diken diken olmaz. Vatanları yoktur. Örgüt onları nereye götürürse orayı vatan o devletin bayrağını da bayrak bilirler. Yani onun için bunları bir Türk olarak kabul etmek de mümkün değildir.” dedi.

 

FETÖ BİR CASUSLUK ÖRGÜTÜDÜR VE ÖRGÜTÜN MERKEZİ ABD’DEDİR!

 

FETÖ’nün bir casusluk örgütü olduğunu belirten Yaycı, “Bu örgüt bir casusluk örgütüdür. Neden? Bütün devletin askerinin, polisinin, istihbaratının, yargısının, eğitiminin her türlü bilgisini alıp dışarıya servis etmişlerdir. Neden? Çünkü çok basit. Örgütün işleyiş şekli bu zaten. Asker mesela. Amiral, General… Bir sivil öğretmen bundan sorumlu oluyor. Her hafta ya da iki haftada bir o birlikte ne oluyor, bunların hepsini rapor ediyor, o birlikteki komutanların, askerlerin biyografik istihbaratlarını veriyor, bu sivil bunu alıyor ve bunu yurt dışına, Amerika’ya gönderiyor. Biz bunları kendimiz uydurmadık. İtirafçı ifadelerinde yazıyor. Neden ABD? Çünkü örgütün merkezi ABD’de de. Bu kabul edilebilir bir şey mi?” ifadelerini kullandı.

 

15 TEMMUZ’DA HİÇBİR ENGELLEME İLE KARŞILAŞMADAN YUNAN ASKERİ ÜSSÜNE HELİKOPTER İNDİRDİLER!

 

FETÖ terör/casusluk/hırsızlık örgütünün Yunanistan’la olan ilişkisine ve iş birliğine değinen Yaycı, “Örgüt Yunanlılarla iç içe çalışıyor. Bunun göstergesi de şu. 15 Temmuz’da örgüt mensupları devletin helikopterini alıp hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Yunan askeri üssüne indirdiler. Ve Yunan askeri üssüne indirip bütün kripto cihazların kriptolarını bizzat kendi elleriyle söküp Yunanlara teslim ettiler. Yani Yunanlılar bunlara zaten kucak açmışlardı. Anlaşmalı bir kalkışmaydı ve o kadar emindiler ki Yunanistan’a gittiklerinde bir engellemeyle karşılaşılmayacağına... Şimdi şöyle helikopter gidip sınırı geçip askeri üsse girebilir diyorsa, bunu diyenler varsa hiçbir silahlı kuvvetlerin yapısını bilmiyor demektir. Özellikle Yunanistan bir tane yasadışı göçmenin geçmesini engellemek için kurduğu sınır koruma/sınır muhafaza sistemleri ile gurur duyan bir devletten bahsediyoruz. Şimdi böyle bir devlete, elini kolunu sallaya sallaya inen, devletin askeri helikopterini teslim eden, kripto cihazlarını bizzat söküp Yunanlılara veren dünyada bir başka asker göremezsiniz. Böyle durumlarda askerler intihar ederler. Denizaltılarını, gemilerini batırırlar. Düşmanın eline geçecekse diye. Bu nedenle bunların bir vatan sevgisinden bahsetmek mümkün değildir. Daha evvelsi gün Yunanistan 24 tane yasadışı göçmenin elbiselerini, ayakkabılarını çıkartıp iç çamaşırları ile bıraktı. 12 tanesi donarak öldü yasadışı göçmenlerin. Ama FETÖ’cüyüm derseniz Yunanistan hemen kucak açıyor. Kapıları açıyor, ev tahsis ediyor ve önce elindeki bütün bilgileri veriyorlar. Zaten örgütün talimatı var. Elinizdeki bütün bilgilerle Yunanistan’a geçin. Ve Yunanistan’dan sizden istenecek bütün bilgileri onlara verin. Bunların ruhu vatansız.” değerlendirmesinde bulundu.

 

FETÖ’CU İSENİZ ANINDA YEŞİL KART ALIP ABD’YE GİDEBİLİYORSUNUZ…

 

FETÖ terör/casusluk ve hırsızlık örgütünden bahseden Yaycı, ABD merkezli FETÖ örgütünün ABD’de ne kadar etkin olduğunu, bu örgüte mensup olmanın anında yeşil kart alabilmenin ve ABD’ye gidebilmenin kapılarını açtığını belirtti. Yaycı, “Yunanistan’a, GKRY’ye askerler, subaylar kaçıyor. Düşünebiliyor musunuz? Ve hemen onlara birer villa tahsis ediliyor, o villalarda kalıyorlar sonra da kolaylıkla Avrupa’ya Almanya’nın içlerine gidiyorlar hemen vizeleri, oturma izinleri veriliyor. Hatta şöyle söyleyeyim ABD’de yeşil kart alabilmek için insanlar dünyada nasıl uğraşıyorlar? Fakat bakın benim sınıf arkadaşlarım var. Hepsi ABD’ye gittiler. Birisi emlakçılık yapıyor, birisi bilmem necilik yapıyor falan. Anında gittiler ve anında kabul gördüler. Böyle bir şey olabilir mi? Bu müttefikliğe sığar mı zaten…” ifadelerini kullandı.

 

BU NASIL BİR SUÇ ÖRGÜTÜ MÜ? DEVLET MEKANİZMASINI KULLANARAK VATANDAŞA HARAÇ KESTİLER!

 

Örgütün suç örgütü yapılanmasından bahsederken FETÖ’nün devlet mekanizmasını kullanarak vatandaşı haraca bağladığını hatırlatan Yaycı, “Şimdi suç örgütüne gelelim… Öyle bir suç örgütü ki bu. Eğer siz bunlara himmet yani para bağışında bulunmazsanız, gerekli desteği vermezseniz, örgüte gerekli finansal desteği vermez iseniz, bir bakkalsanız dahi zaman gazetesini almazsanız, abone olmazsanız, kurban parası vermezseniz örgüt maliye bakanlığındaki maliyecileri ile, polisi ile, belediyecileri ile hemen üzerinize çullanıyor. Bu resmen haraca kesmek demek. Bu öyle bir hırsız örgüt ki (kul hakkı yiyici örgüt ki) bütün sınav sorularını alıyor ve sınav sorularını bütün elemanlarına veriyor, devlete böyle giriyorlar. Şimdi pişkince şunu söylüyorlar. ‘Bu devletin öğretmenlerini, askerlerini, akademisyenlerini, polislerini yetişmiş adamlarını attılar, ihraç ettiler.’ falan… Ya bunlar yetişmiş değil! Devlete hırsızlıkla girmiş, başkalarının kul hakkını yemiş.” dedi.

 

BÖYLE BİR KUL HAKKI YİYİCİ ÖRGÜTTEN BAHSEDİYORUZ…

 

FETÖ terör/casusluk/suç ve hırsızlık örgütünün sınav hırsızlıklarına da değinen Yaycı, “Çocuklar seviye tespit sınavlarına giriyorlar, askeri lise sınavlarına giriyorlar, Anadolu lisesi sınavlarına giriyorlar, özel okullar sınavlarına giriyorlar, üniversite sınavlarına giriyorlar, üniversiteden sonra doktorlar uzmanlık sınavlarına giriyorlar, diplomat sınavlarına giriyorlar, memurluk sınavlarına giriyorlar… Dünya kadar insanlar zamanını, emeğini ve parasını harcıyor. Anneler babalar harcıyor. O çocuklar çocukluklarını yaşayamıyorlar. Ama nafile onların umurlarında değil. Onların emekleri hiç umurlarında değil. Soruları kendi elemanlarına veriyorlar. Elemanlarına verince bu sefer o diğer çalışan çocuklar, oyun oynamayan, babaları anneleri paralarını bu kurslara yatıran, öğretmenlere yatıran onların bütün hakkını çatır çatır yiyorlar. Böyle bir suç örgütünden, böyle bir terör örgütünden, böyle bir ahlaksız örgütten, böyle bir vatan haini casus örgütten, böyle kul hakkı yiyici bir örgütten bahsediyoruz. Dünyada bunun eşi benzeri yok!” dedi.

 

FETÖ, ÖRGÜT İTİRAFÇILARININ DA İTİRAFÇI OLMASINA KENDİSİ MÜSAADE EDER!

 

FETÖ terör/casusluk/hırsızlık ve suç örgütünün yapılanmasına ilişkin detayları da aktaran Yaycı, FETÖ’nün aynı zamanda bir casusluk örgütü olduğunu ve bir istihbarat örgütü gibi yapılandığını defaatle ifade etti. Yaycı, “Bunlar tamamen bir istihbarat örgütlenmesi gibi örgütlenmişler/teşkilatlanmışlar. Yani bir istihbarat örgütünün yapısı ne ise o şekilde. Ama şu doğru değil. Efendim bir tane asker mesela itirafçı oluyor, isim vermiyor, ben tanımıyordum diyor. Hayır. Herkes birbirini tanırdı devreler arasında. Herkes birbirini tanırdı. Bunlar birbirlerini kolluyorlar. Onun için o itirafçı olanların da itiraflarına itibar etmemek lazım. Bir de örgütün çok büyük bir oyunu vardır. Örgüt itirafçı olmalarına da kendisi müsaade eder çoğunluğunun ve itirafçı olurken de örgüt abisi diyor ki ‘şu isimleri ver’ diyor. Verdiği isimler ya firarda ya içeride zaten müebbet hapis yemiş olanlar. Veya onları da vermiyor iyice tescillenmiş, yakalanmış, örgüt elemanı olmuş, itirafçı olmuş, diğer itirafçıların isimlerini veriyor. Nasıl olsa o itirafçı oldu ya. Sizin elinize bir şey geçmiyor aslında. Bir de araya bir iki tane gerçekten FETÖ ile mücadele eden adam ismi veriyorlar. Bunu yapıyorlar. 10 tane isim verdi mesela. Zaten 8 tanesi itirafçı olmuş ya da firar olan FETÖ’cu. O iki taneyi de verince zaten bu 8’i doğru FETÖ’cü, bu iki tanenin de olmama ihtimali yok. Bu sefer kurunun yanında yaş da yanıyor. Ona çok dikkat etmek lazım. Onun için de bizim geliştirdiğimiz, bu kamuoyunda FETÖMETRE ismi verilen sistemin kesinlikle uygulanması lazım. Örgütle iltisaklı olup olmadığının tespiti için. Eğer bu sistem uygulanırsa o zaman kurunun yanında yaş yanmaz, kuru da yanmadan kaçamaz/kurtulamaz. Onun için çok net bu bütün itirafçı ifadeleri, bu kesin FETÖ’cü/darbeci olanların/kalkışmacı olanların sosyal mesleki ve eğitim hayatları, bunların hepsi masaya yatırılarak, ortak kriterler bulunarak, itirafçı ifadeleriyle birlikte eklenerek kriterize edilmiştir. 290 tane temel alt kriter, 80 tane de ana kriter vardır. Bunların hepsine bakılmak durumundadır. Bir tanesi değil. Zaten bu örgüte bulaşmışsanız bunların hepsinde iz bırakmış olursunuz. O nedenle bulaşmamışsanız da bunlarda bir şey çıkmaz.” ifadelerini kullandı.

 

FETÖ SAYESİNDE BU BATILI DEVLETLER TÜRKİYE’DE İSTİHBARAT İÇİN ÖZEL BİR PARA HARCAMIYORLAR 20 YILDIR…

 

FETÖ’nün bir casusluk örgütü olduğunu, Batılı devletlerin 20 yıldır Türkiye’de istihbarat elde etmek için artık özel olarak para harcamak zorunda olmadığını, etkin olarak FETÖ’den faydalandıklarını belirten Yaycı, “FETÖ sayesinde bu batılı devletler Türkiye’de istihbarat için özel bir para harcamıyorlar 20 yıldır… Neden? Çünkü bunlar zaten bedava casus oldular. Türkiye’nin, milletin içine kemirdiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve Türk milletini tarihten silmeye kalktılar. Bunların dini inanışları falan da yok. Ben size söyleyeyim. Ya bu Fethullah Gülen rüya görüyor, anlatıyor diyor ki haşa ‘peygamber efendimizle konuşuyorum’ diyor, ‘istişare ediyorum’ diyor. Peygamber efendimiz için ‘bir şeyler söylüyor’ diyor. Sözde demiş ki ‘bir dakika’. Bakın bunu Fethullah Gülen söylüyor. ‘O zaman senin zamanındı bu zamanı ben bilirim’ diyor peygamber efendimize! Ya böyle bir adamın peşinden gidiliyor! İçki içmek haram değil mi? Haram. İçersiniz içmezsiniz ama bunun haram olduğunu bilirsiniz. Peki oruç tutmak farz mı? Farz. 5 vakit namaz kılmak farz mı? Farz. Fakat bu adam fetva veriyor. Ya bu Kuran’ı Kerim’de yazmıyor mu bu farzlar haramlar! Haramlar ve helalleri değiştirebilecek kim? Cenabı Allah… Başka kimse değiştirebilir mi? Adam diyor ki ‘Ramazanda oruç tutmayabilirsin’, ‘ramazanda içki içebilirsin’… Bizim bu bütün subaylar var ya benim tanıdığım hepsi ramazanda içki içerdi… Kadınları son derece açık giyinirdi. Çünkü örgüt öyle talimat vermişti. ‘İçki içebilirsiniz’ diyebilen ve ‘bu haram olmaz’ diyebilen birisinin nasıl arkasından gidilebilir mi? ‘Namazı 5 vakit kılmayabilirsiniz’, ‘3 vakit kılabilirsiniz’, ‘3 vakitin de sadece farzlarını kılabilirsiniz’, ‘farzların da yarısını kılabilirsiniz’, ‘onu da ima yoluyla yani bakışlarınızla kılabilirsiniz’, ‘abdest almanıza da suyla gerek yok, teyemmümle abdeste alabilirsiniz’ diyerek artık dini iyice sıfırlayan bir anlayıştan bahsediyoruz. Şimdi siz buna kul hakkını yemeyi normal gören, ‘sınav sorunu çalabiliriz biz’ diyorlar, ‘başkalarının hakkını yiyebiliriz’, ‘Ergenekon, Balyoz gibi davalarla insanları hapse attırabiliriz’, ‘iftira yapabiliriz’, ‘ailelerin hayatlarını bozabiliriz’… Benim komutanım karısına atılan iftira yüzünden intihar etti! Bu FETÖ’cular yüzünden! Bunlar yüzünden. Bunların bir insanlık anlayışı, ahlak anlayışı, bir vicdan anlayışı yoktur. Bakın bunların anlayışı şudur. Ya onlardansınızdır ya da değilsinizdir. Değilseniz düşmansınızdır. Siz yok edilmesi gerekensinizdir. Ve inanın bunlar her yerde farklı davranırlar. Şimdi mesela bir FETÖ’cu olsa, burada FETÖ sohbeti yapıyor olsak FETÖ’ya saydırır! Saydırır! Gider içki içer, bilmem ne yapar. Mesela siz ona her türlü yardımı, her türlü komşuluğu yapmışsınızdır. Ama sizin evinize dinleme cihazı koyar. Sizin evinize kamera koyar. Mesela tatile gideceksiniz. Evinizde çiçekleriniz var. En normali bu değil midir? Komşunuza anahtar bırakırsınız. Evinizin anahtarını bir FETÖ’cüye bıraktığınız an hayatınız bitmiş demektir. Eğer onlardan değilseniz. Bir FETÖ’cunun da komşusuna anahtar bıraktığı baki değildir. O nedenle FETÖ’cular iftira atmasını, böyle suni delil üretmesini çok iyi bildikleri için ‘bu öyle değildir’, ‘bu oraya konmuştur’, ‘bu montajlanmıştır’ derler çünkü kendileri, kendi yöntemlerini açığa sunarlar.” açıklamalarında bulundu.

 

FETÖ HRİSTİYANLIĞA YAKLAŞTIRILMIŞ BİR İSLAM MODELİ OLUŞTURMAK İSTEDİ!

 

FETÖ’nün Hristiyanlığa yaklaştırılmış bir islam modeli oluşturarak Türkiye merkezli olarak islam dünyasına yayılmak hedefini amaçladığını ve böylece yönetilebilir bir Müslüman dünyası oluşturmayı hedeflediğini kaydeden Yaycı, “Türkiye çok müstesna bir devlettir. Türk milleti de çok müstesna bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşayan Türk milletinin büyük çoğunluğu Müslümandır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik bir devlettir ve laik bir devlettir. Ama nüfusunun büyük çoğunluğu/%99’u Müslümandır. Şimdi burada yapılmak istenen aslında Hristiyanlığa yaklaştırılmış bambaşka bir islam modeli oluşturmak/Müslümanlık modeli oluşturmak. Ve bu modeli diğer Müslüman ülkelere, Müslüman nüfusa yaymak. Böylece yönetilebilir bir Müslüman dünyası oluşturmak. Türkiye bunun için bir model olarak seçildi. Yani dinler arası diyalog, işte Papa ile toplantılar… Bu kadar şimdi dinine düşkünsen Amerika’da ne işin var Allah aşkına? Amerika’da ne işin var? Git Suudi Arabistan’a, git İran’a, git bilmem nereye! Bu kadar dinine düşkünsen niye Avrupa’ya gidiyorsun? Ve biliyorsunuz Kiliseler açtılar bunlar. Evanjelistlerden çok ciddi miktarda destek alıyorlar. Yani bu Müslüman kisvesi altında Hristiyanlaştırma hareketinin bir yansımasıdır, bir organıdır. O nedenle NATO müttefiki olup olmama konusu önemli değildir. Böyle bir NATO müttefiki isteniyor! Şu andaki gibi bir NATO müttefiki istenmiyor! Olaya öyle bakmak lazım. Bir de şu açıdan bakmak lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti NATO’da %99 müslüman nüfusa sahip tek devlettir. Ve Arap değildir. Böyle bir modelle diğer Müslüman dünyasını kontrol alma operasyonudur bu. Şimdi NATO diyince aklımıza FETÖ’nün şu propagandası geldi. ‘Efendim NATO’cu subayları attılar.’ Olay ne biliyor musunuz? Bu örgüt hırsız bir örgüt demiştik ya. Şimdi bizim TSK’da kurmay subay olmak zor bir iştir. Bunlar kurmay subay olmak için de akademiye giriş için de sınav sorularını çalıyorlar. Daha doğrusu akademileri ele geçirdikten sonra sınav sorularını bunlar hazırlıyorlar, örgüt üyelerinin ellerine veriyorlar cevap anahtarıyla birlikte. Diğer subaylarda ne kadar çalışırsa çalışsınlar cevap anahtarı ellerinde olduğu için bunlar kadar yüksek not alma ihtimalleri yok. Kurmay subay olduktan sonra kariyerdeki en önemli şey yurtdışında NATO karargahlarında ya da ateşeliklerde görev yapmaktır. Şimdi burada iki önemli husus vardır. Birisi kariyer için çok önemlidir. İkincisi de maddi bakımdan çok önemlidir. Yani aylık 7-8 bin Euro civarında bir para alınır, devlet memurlarının hepsine öyledir ve yurtdışına gidebilmek için de yabancı dil sınavından yüksek not almanız gerekir. Örgüt yabancı dil sınavlarını da bunlara veriyor. Şimdi nasıl veriyor? Aslında çok net itirafçı ifadelerinde var. Ama benim geliştirdiğim sistemde de var. Nasıl? Mesele ben şimdi üç sene Amerika’da okudum, 4 sene yabancı dilde master yaptım falan İngilizcem üç aşağı beş yukarı ortalama bir Türk için iyi sayılabilecek bir seviyede diyelim. Harp okulunu Amerika’da okumuşlar, yüksek lisansı Amerika’da yapmış, doktorayı Amerika’da yapmış subaylarımız var. O subaylarımız 92-94 alırken o sınavlardan bunlar 98-100 alıyorlar. Ve mesela dinleme sınavı var. Normalde yazılıdan daha düşük almanız gerekir dinleme sınavından. Ama bunlar böyle değil. Bunlar dinlemede falan da tab yapıyorlar, 10 sene dışarda okumuş subaylar bunlar kadar alamıyorlar. Şimdi ‘yazılıdan 98 aldı dinlemeden 95 aldı. Bu adamları attılar…’ Ya kardeşim bu adamın 6 ay önceki sınavı 32! Bu adam nasıl alabildi? Peki yurtdışından döndükten sonra bu adamlar, 15 Temmuz’dan sonra tekrar sınava tabii tuttuk bu adamları 32-33 aldılar yine. Bu hırsızlıkla gidiyorlar. 15 Temmuz’da TSK’yı ele geçirdi bu örgüt… NATO karargahlarındaki %95 subay ve astsubay soru hırsızlığı ile oraya gitmiş olanlardır. Şimdi 15 Temmuz’dan sonra devlet geri çağırdı bunları. Dedi ki gelin, Türkiye’ye dönün. Normal, hiçbir FETÖ/METÖ bilmem nesi değil biliyor musunuz? Çağırdı çağırdı devlet. Türkiye’ye gelin, yurda dönün, zaten kritik bir mesele var, Türkiye’de bir mücadele var, Türkiye’de yer yerinden oynamış, TSK’da adama da ihtiyaç var. Bunlar dönmediler biliyor musunuz? Dönmeyince ihraç oldular. Şimdi ne diyorlar? NATO’cu subaylar ihraç oldu. Soru hırsızlığı ile NATO görevlerine giden ve yurda çağrıldığında dönmeyen adamlar NATO’cu değil, NATO’da hırsızlıkla görev alanlar bunlar! Zaten NATO’yu ben seviyorum diye bir yere tayin olmuyorsunuz ki… Siz sınava giriyorsunuz, sınavdaki notunuza göre silahlı kuvvetler sizi gönderiyor. Bu kadar basit. NATO’cuydu, NATO’cu değildi öyle bir şey yok. Türkiye’nin bu konuda çok ciddi bir yarası vardır. O nedenle bunların ortaya konulması lazım.” ifadelerini kullandı.

 

FETÖ İLE MÜCADELE EDEN KİM BİLİYOR MUSUNUZ?

 

Türkiye’de FETÖ ile mücadelenin ne durumda olduğunu da değerlendiren Yaycı, “Türkiye’de FETÖ ile mücadele devam ediyor… FETÖ ile mücadele eden kim biliyor musunuz? EGM, MİT ve birkaç kahraman savcı… Onun dışında kimse doğru düzgün bir mücadele etmiyor. Yok öyle bir mücadele… Bylock… Bylockla ancak örgütün %5’ini çözebilirsiniz biliyor musunuz? Ankesörle %5’ini çözebilirsiniz. %95 ne olacak, nasıl çözeceksiniz? Çünkü örgütte ankesör ve bylock kullanımı %5… Ee diğerleri ne olacak şimdi? Diğerleri duruyor. Onları nasıl tespit edeceksiniz? Onları kurumlar kendi içerisinde, sızma yöntemlerini tespit ederek, tersine mühendislikle tespit etmeleri lazım. Yani örgüt o kurumlara nasıl sızmış, nasıl yükselmiş, nasıl seçimler yapılmış, nasıl atamalar yapılmış, nasıl eğitimlere gönderilmiş, ona göre her kurum örgüt mensuplarını kendi içerisinde tespit etmeli… Ama öyle bir şey yok!” dedi.

 

OLAĞANÜSTÜ HÂL KALKTIKTAN SONRA SİZ HİÇ İHRAÇ EDİLEN DUYDUNUZ MU?

 

FETÖ ile mücadeleyi eleştiren ve her şüpheyi, kriteri değerlendiren bir FETÖ ile mücadele kurumu kurulması gerektiğini kaydeden Yaycı, “Bakın ben size bir şey söyleyeyim. Olağanüstü hâl kalktıktan sonra Türkiye’de siz Sağlık Bakanlığı’ndan ihraç edilen, üniversitelerden ihraç edilen ya da bilmem ne bakanlığından ihraç edilen insanlar duydunuz mu hiç FETÖ’cu? Yok. Emniyetteki o kahraman daire başkanları bıraksınlar bu işi, MİT’teki kahramanlar bıraksın bu işi, kahraman birkaç savcıda bıraksın Türkiye’de FETÖ ile mücadele falan kalmaz!” ifadelerini kullandı.

 

BEN CUMHURBAŞKANINDAN SONRA ÖRGÜTÜN EN ÖNEMLİ İKİNCİ HEDEFİYİM!

 

FETÖMETRE’nin mucidi Tümamiral Cihat Yaycı Türkiye’de Cumhurbaşkanından sonra bu örgütün en önemli hedefi olduğunu ve örgüt tarafından sürekli olarak ailesiyle birlikte tehdit edildiğini belirtti. Yaycı, “Ben Türkiye’de örgütün en önemli hedefiyim. Sanıyorum Sn. Cumhurbaşkanı 1 numaralı hedef, 2 numaralı hedef de benimdir. Her gün ölüm tehdidi alıyorum ben ve ailem. Bu örgüt normal bir terör örgütü değil. DAEŞ’le/PKK ile mücadele ettiğiniz gibi edemezsiniz. Çünkü bu örgüt devletin kılcal damarlarına sızmayı kendine prensip edinmiş, hedef edinmiş casusluk ve hırsızlık örgütüdür. Bu hain yapıyla mücadele sadece Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın yapacağı iş değil. Bu bambaşka bir şey. Merkezi bir sistem kurulması lazım. Bu merkezi sistem FETÖ ile mücadele kurumu kurulması lazım. Bu kurum, merkezi olarak her kurumdakini, şüpheli olanları tespit etmesi lazım. Bakın bunları hapse atalım demiyorum ben. Öyle bir şey demiyorum. Ama kardeşim örgüt elemanı olabileceğine dair şüphen varsa sen bunu eğitime gönderme, sen bunu yurtdışına göreve gönderme, sen bunu terfi ettirme, sen bunu kritik göreve getirme, sen buna yatırım yapma. Kalsın. Daha basit görevlerde kalsın. Ama yükseltmelerde, eğitim yatırımlarında vesairede sen bu kriterleri göz önüne al.” çağrısında bulundu.

 

TÜRK CEZA KANUNU’NDA GEREKLİ DÜZELTME YAPILMADI! FETÖ BİR CASUSLUK ÖRGÜTÜDÜR!

 

FETÖ’nün aynı zamanda bir casusluk örgütü olduğunu ve Türk Ceza Kanunu’nda gerekli düzenlemelerin yapılmadığını hatırlatan Yaycı, “Casusluk diyoruz mesela. Türk Ceza Kanunu’nda gerekli düzeltme yapılmadı. Yani bu örgütü casusluktan yargılayamıyorsunuz örgüt mensubunu. Örgüt mensubu olduğunu ispat için de diğer terör örgütü gibi kriterlere bakıyorsunuz. Yani FETÖ terör örgütüne üye olduğunu göstermek için diğer terör örgütü üyelerindeki kriterleri arıyorsunuz. Nedir? Silahı var mı? Dağa çıktı mı? Örgütsel dokümanları var mı? Yürüyüşlere katıldı mı? Protestolara katıldı mı? Bilmem ne. Yahu böyle bir şey yok ki bu örgütte! Adam asker olmuş zaten, savcı olmuş, hakim olmuş, kaymakam olmuş, vali olmuş, bilmem ne olmuş. Yani böyle bir durumu yok ki bu adamın… Onun için casusluk kavramının da değişmesi lazım. Bakın bizdeki casusluk şu. Bir adam yabancıya bir bilgi verirse casusluk bu. Bu öyle değil ki. Bu adam bir sivil Türk vatandaşına bilgi veriyor, o bilgide gidiyor Amerika’ya, bilmem nereye, yurtdışına. Bir kere devletin bilgilerini bir sivile vermek de casusluktur. Bu şekilde düzenleme yapılması lazım. Dolayısıyla Terörle Mücadele Kanunu’nda, Ceza Kanunu’nda düzenlemeler yapılması lazım. O düzenlemeler bu örgüte yönelik yapılmadığı takdirde bu yapılan işlemler hukuksuzluk olarak adlandırılıyor. Dolayısıyla devlet kendi bacağını kesiyor, kendi bindiği dalı kesiyor. Hem de bu örgütle mücadele edemiyorsunuz. O yüzden çok net bir şekilde bir FETÖ ile mücadele kurumu kurulmalı ve aynı zamanda örgütün iltisaklılarını irtibatlarını tespit etmeli ve Türk Ceza Kanunu’nda/Terörle Mücadele Kanunu’nda gerekli, bu örgüte yönelik düzenlemeler yapılmalı ve bu örgütün yurtdışına kaçan hainleri için de en ufak bir tavizde bulunulmamalıdır. Bu konu pazarlık konusu yapılmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

 

HAİNE MERHAMET VATANA İHANETTİR!

 

Son söz olarak da şunu söyleyeyim diyen Yaycı, “Benim bir sözüm var. Haine merhamet vatana ihanettir. Birincisi bu. İkincisi bu örgüt Türkiye’nin en önemli güvenlik ve beka sorunudur. Devlet bu örgütten arındırılmadıkça Türkiye Cumhuriyeti Devleti emin ellerde değildir. Kendinden emin olamaz. Üçüncüsü hiçbir siyasi bunlardan medet ummasın. Barışırız, bunlara destek çıkarsak oy alırız, vesaire yaparız… Bunların vatanperverlikle alakası yoktur. Milletini seven hiç kimse bunlarla iş birliği yapmamalıdır. Dördüncüsü KHK’lı diye bir terim çıkarttılar. Bir mağdur algısı oluşturdular. Bunu yapan FETÖ’culardır. KHK’lı diye bir şey yoktur. Terör örgütü ile ilişkisi olduğu kanaati ile devletten ihraç edilenlerdir bunlar. Bunu netleştirelim. KHK’larla, devlette terör örgütü ile ilişkisi olduğu kanaati ile bu bir idari tasarruftur. Yani yargılama değildir bakın. Devlet diyor ki ‘ben seninle çalışmak istemiyorum. Benim senden şüphem var diyor. Sen git başka yerde, özel sektörde çalış’ diyor. Ama bunlar KHK’lı ve sanki KHK’da bir mağduriyet varmış gibi. Emin olun %99’undan en ufak bir sapma yoktur. 1000’de 1’inde bir yanılma vardır. Bu KHK’lıların sayısının en az 10 misli olması lazım aslında. Türkiye’de FETÖ ile mücadele ediliyor diyebilmemiz için en azından.” değerlendirmesinde bulundu.

 

ACAYİP BİR ÖRGÜTLE KARŞI KARŞIYAYIZ. BUNLAR EŞLERİNİ KATALOGDAN SEÇİYOR…

 

Acayip bir örgütle karşı karşıya olduğumuzu belirten Yaycı, “Bunlar eşlerini katalogdan seçiyorlar. İtirafçı ifadelerinde var. Bilgisayar programları var. Bu çok net. Katalogdan seçiyor ve dolayısıyla kadınlar kocalarının, kocalar da kadınlarının komiseri oluyor. Aynen Komünist Rusya’da olduğu zamandaki gibi. Birbirlerini kontrol ediyorlar yani örgüt elemanı olarak evde. Böyle bir örgütten bahsediyoruz. Şimdi bizim şunu anlatmamız lazım. Bakın Amerika’ya bunu anlatmamız zor. Neden? Çünkü Amerika besledi, Amerika’nın hedefi idi bu. Almanya besledi, onların hedefi idi bu. Dolayısıyla onların hedefi Türkiye iktidarı. Onun için onlara nasıl anlatırız, nasıl anlatmayız yönetime anlatmak falan söz konusu değil. Çünkü zaten bu onlar tarafından beslenen, hala orada tutulan, orada beslenen ve her türlü ayrıcalığı tanınan, FETÖ kaçkınlarının orada hemen rahatlıkla vatandaş olabildikleri, yeşil kart alabildikleri, İsrail’li olabildikleri, sigortalandıkları falan bir yerden/yapıdan bahsediyoruz. Yani kulaklarımızı tıkamayalım. Bunları görmezden gelmeyelim. Amerika’ya FETÖ’cüyüm dediği an adam Amerika’da yeşil kartı da oturma iznini de her şeyi alır. Benim bütün hain sınıf arkadaşlarım oradalar. Tanıdığım bütün FETÖ’cular oradalar.” dedi.

 

15 TEMMUZ’DA HEDEF İKTİDAR DEĞİL, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ İDİ!

 

15 Temmuz’da hedefin iktidar olmadığını doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunu defaatle belirten Yaycı, “Bakın burada en önemli şey şu. Hedef iktidar değildi. Bunun altını çizelim. Hedef Türkiye idi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti idi. Yani a partisi, b partisi, c partisi değil. Devlet elden gidiyordu. Bunu anlatamıyoruz… Adam darbe yapıyor. Bilmem konsey kurmuş. Konseyde demokrasi mi vardı? Adam Türkiye’yi parçalayacaktı. O proje hayata geçirilecekti. Kürdistan kurulacaktı, Ermenistan kurulacaktı, Vatikan tipi bir patrikhane olacaktı, İstanbul özerk yapı olacaktı bilmem ne… Bunları yapmak için geliyorlardı. A şahsı b şahsı meselesi değil. Bunları önceden yapabileceklerini düşündüler iş birliği yaparak. Baktılar ki hayır öyle bir iş birliği olmuyor o zaman bu sefer düşman oldular. Böyle bir şeyden bahsediyoruz. Çözüm süreci, bilmem ne süreci Türkiye’de bu hendek savaşları falan bunların bütün akıl babaları ve öncüleri bu FETÖ’culardır. Yani çok net. Onun için inşallah bu en önemli güvenlik ve beka sorunundan devletimiz kurtulur, arındırılır. Onun için de aklını başına devşirir herkes. Seçimler yaklaşıyor diye biz bunlarla barışırsak oy alırız… Mümkün değil. 2011’den sonra mevcut iktidar partisine bunlar oy vermediler. Diğerleri de bunlardan oy alırız, onun için bunlara yaklaşalım diyorsa devletin ayaklarını kesiyorlar. Bugün Türkiye’deki her siyasi partinin açıklıkla FETÖ’ye karşı net tavrını ortaya koyması lazım. Bu KHK’lı lafını da dillerinden düşürmeleri lazım. FETÖ ile mücadele edeceklerini açıklıkla söylemeleri lazımdır. KHK’lı değil, FETÖ terör örgütü ile iltisaklı ve irtibatı olduğu kanaati ile devletten uzaklaştırılmış, devlet görevinden uzaklaştırılmış kişilerden bahsediyoruz.”