AMIRAL YAYCI: “GAZETECI KILIFI ILE TEROR ORGUTU LIDERI ILE POZ VERENLER, YEMEK YIYENLER, CAY ICENLER, GULUCUK DAGITANLAR VAR!”

Sosyal Medyada Paylaş!

ASAM TÜRK DEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı ve TÜRK DEGS Danışma Kurulu Üyesi Duayen Gazeteci Ardan Zentürk Diyarbakır anne ve babalarını ziyaretlerinin ardından Gazeteci Zentürk bir video yayımladı. Bir annenin gözyaşının bütün bir insanlığın gözyaşı olduğunu ifade eden Zentürk, 12 yaşından çocuktan savaşçı mı olur? ifadelerini kullandı. Amiral Cihat Yaycı, “kim bunları ya da bunların uzantılarını muhatap alırsa, o da uluslararası olarak suç işlemiş olur. 18 yaşından küçük çocukları kaçırarak, kandırarak dağa çıkartıp onlara silah veren, insanlık suçu işleyen (ki bu BM’ye göre bir insanlık suçudur) bu örgütü muhatap alan kim varsa insan suçu işlemektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

 

ZENTÜRK: “ONLAR TARİHE DİYARBAKIR ANNELERİ OLARAK GEÇTİLER!”

 

HDP Diyabakır binasının önünden yayınına başlayan Duayen Gazeteci Zentürk, “Bugün sizlere Diyarbakır’dan sesleniyorum. Arkamdaki bina HDP Diyarbakır il binası. Türkiye’nin 2019 yılından bu yana en çok adını duyduğu ve tanıdığı bina. Gördüğünüz bu binada şu an Türk emniyet güçleri kapısında görevde bekliyor. Burada da bir çadır var. Bu çadırı hepiniz biliyorsunuz. 3 Eylül 2019 günü başlayan bir direnişin çadırı. Onlar tarihe Diyarbakır anneleri olarak geçtiler. Diyarbakır anneleri bu çadırın olmayan bir dönemde buraya geldiklerinde tek bir talepleri vardı. Hala o talepleri devam ediyor. O da HDP üzerinden PKK’nın kamplarına kaçırılmış olan evlatlarını geri istiyorlar. Ölü veya diri. Ama istiyorlar.” dedi.

 

O ACILI İNSANLARIN ÖYKÜLERİ…

 

O çadıra doğru yönelen Zentürk, “Bu öykü esasında 20. yüzyıldan 21. yüzyıla 40 yıllık bir kanlı terör öyküsünün en acı noktasını oluşturuyor. Ve bu öykü esasında üzerinde filmler yapılacak, romanlar yazılacak ve insanlık için unutulmayacak bir öyküyü oluşturuyor. Çünkü bir annenin gözyaşı, bütün bir insanlığın gözyaşıdır…” ifadelerini kullandı.

 

12 YAŞINDAN ÇOCUKTAN SAVAŞÇI MI OLUR?

 

Zentürk, “Çocuk kaçırıp, eline silah vermek ancak çok ilkel kabile anlayışlarında olan bir şey. Bu uluslararası hukuk açısından da büyük bir suç. Bunlar Amerikalılara yaranmak için -açık konuşacağım- Cenevre’de sözleşme imzaladıklarını falan ileri sürüyorlar. Cenevre’de işte biz çocuk savaşçı kullanmayacağız falan! Bu ne? 12 yaşındaki bir kız çocuğunu çıkarıp dağa götürüp orada savaşçı yapmak ne? 12 yaşındaki çocuktan savaşçı mı olur?” diyerek tepkisini dile getirdi!

 

Çadır içerisindeki aileler ile tek tek görüşen ve her çocuğun hikayesini dinleyen Yaycı ve Zentürk, bunun bir insanlık suçu olduğunu ifade ettiler.

 

YAYCI: BUNUN VEBALİ ÇOK BÜYÜK OLUR!

 

Yaycı, “Kim bunları ya da bunların uzantılarını ne şekilde olursa olsun muhatap alırsa, o da uluslararası suç işlemiş olur. 18 yaşından küçük çocukları kaçırarak, kandırarak dağa çıkartıp ona silah veren, insanlık suçu işleyen (bu BM’ye göre bir insanlık suçudur) bu örgütü muhatap alan da insanlık suçu işlemiş olur. Bunun vebali çok büyük olur. Bu vebalin altından kimse kalkamaz. Hem devlete karşı suç işleyecek hem insanlığa karşı suç işleyecek hem de şurada gözü yaşlı annelere babalara karşı suç işleyecek. Yani bu şunu gösteriyor. Bu PKK terör örgütü ne insanlık tanıyor ne devlet tanıyor ne millet tanıyor ne aile mefhumu tanıyor. Aile mefhumu da yok. Bunları kim muhatap alırsa, kim derse ki ‘ya onu da muhatap alalım, onunla şöyle yapalım/böyle yapalım’ bırakın milleti, insanlık affetmez. Çünkü bu BM’ye göre insanlık suçu. Büyük suç. Ya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde kesinlikle bu örgütle iltisakı olanların Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne verilmesi gerekir. Buradan da Türkiye’ye çağrı yapıyoruz. Sadece bizim mahkemelerde değil, bu evlat nöbetinden esinlenerek, bu evlat nöbetini görerek BM’ye suç duyurusunda bunulmalı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne bu örgütün içerisinde yer alan ya da iltisaklı olan ya da bununla irtibatlı olan her kim olursa onunda Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne bizzat suç duyurusunda bulunarak hakkında cezalandırılma istenmesi lazımdır.”

 

YAYCI: DELİL Mİ İSTENİYOR? ŞAHİT Mİ İSTENİYOR? BURADA!

 

Yaycı, “Şimdi delil mi isteniyor? Delil burada var! Birinci dereceden hem de! Şahit mi isteniyor? Şahitte burada var! Bunun yanında olay mı isteniyor? Herkesin ayrı bir hikayesi var. Şurada bir babanın dediği gibi, her çocuğun ayrı bir hikayesi var. Olayda burada. O zaman daha kim görmezden gelmeye çalışıyor? Ya da kim bunun üstünü örtmeye çalışıyorsa gerçekten bırakın Türk milletine karşı suç işlemeyi, bu insanlığa karşı büyük bir suçtur.”

 

ZENTÜRK: “TERÖRİZME KARŞI TARAFSIZ MEDYA ANLAYIŞI OLMAZ!”

 

Zentürk, “Terörizme karşı tarafsız medya anlayışı olamaz. Ben burada bir gazeteci olarak konuşuyorum. Medyanın ana ilkesi insanlığın çıkarına olan grup ve kurumlarla birlikte çalışmaktır. Ama eğer medya bu ülkede 12 yaşında-8 yaşında-14 yaşında-17 yaşında kız/erkek çocukları dağa kaldıran, onları zorla silahlandıran ve onların er ya da geç oralarda ölümüne neden olan, birtakım eylemleri gerçekleştirenlere karşı siyasi gerekçelerle, ülkenin iç siyaset dengeleri ile tarafsız kalmaya ve yapılan bütün bu suçları örtbas etmeye çalışıyorsa orada çok ciddi bir insanlık suçuna ortaklık var demektir.”

 

YAYCI: “GAZETECİ KILIFI İLE TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ İLE POZ VERENLER VAR!”

 

Yaycı, “Ben gazeteciyim diyip, her yerden fonlanıp, gidip terör örgütünün yuvasında terör örgütünün lideri ile gülücükler atarak, çay içerek, oralarda buralarda poz vererek bunları reklam etmek, bunları da gazetecilik adıyla yayınlamak utanç vericidir. İnsanlık suçuna ortak olmak demektir. Bir kere buradan şu çok net görünmelidir. Dünyada insanlık suçu işleyen bir örgütle karşı karşıyayız. Bu örgütün yönetici ile röportaj yapıyorum, röportaj yaparken de sanki 40 yıllık dostmuş gibi, arkadaş arkadaş, gülücükler dağıtarak, çay içerek, yemek yiyerek, bağdaş kurarak ondan sonrada bunu gazetecilik adıyla yayımlamak insanlık suçuna ortak olmaktır. Bunların fonlandığını da biz TÜRK DEGS olarak tespit ettik, yayınladık da. Fondaş olduklarını yayınladık.”