AMIRAL YAYCI: NO ACTION TALK ONLY... NATO TAM BU KISALTMAYA UYGUN HAREKET ETMISTIR…

Sosyal Medyada Paylaş!

TÜRK DEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, Cüneyt Özdemir'in Youtube kanalında Rusya-Ukrayna meselesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. NATO’nun ‘No Action Talk Only’ sloganına uygun hareket ettiğini belirten Yaycı, “No Action Talk Only. Yani sadece söz. Şimdi burada Batı’nın emperyalizminden bahsedebiliriz. Ama karşılaştığımız durum Rusların emperyalizmidir şu anda. Rusların yayılmacılığıdır. Bunu unutmamak lazımdır. Şimdi biz ne ABD muhibbi olmalıyız ne Rus muhibbi olmalıyız. Biz Türkiyeci olmalıyız. Türk milletçi olmalıyız ve bizim pergelimizin merkezi Ankara olması lazımdır.” değerlendirmesinde bulundu.

 

TÜRKİYE KARADENİZ BÖLGESİNDE HER ZAMAN BARIŞ, İSTİKRAR VE GÜVENLİĞİ TESİS EDEN DEVLET KONUMUNDADIR

 

Türkiye’nin Karadeniz bölgesinde her zaman barış, istikrar ve güvenliği tesis eden bir devlet konumunda olduğunu belirten Yaycı, “Türkiye Karadeniz bölgesinde barış, istikrar ve güvenliği temin eden ve geliştiren bir devlet konumundadır. Cumhuriyet kurulduğundan beri böyle olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti son dönemde, işte 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Karadeniz’de inisiyatifi özellikle ele almış, barış, istikrar ve güvenlik gelişsin, dostluk ve kıyıdaşlık/komşuluk ilişkileri daha da iyi seviyelere gelsin diye önce Blackseafor Karadeniz Görev İş Birliği. Yani bütün kıyıdaş devletlerin deniz kuvvetleri bir arada çalışsınlar diye böyle bir inisiyatif geliştirdi. Gürcistan’ın Rusya tarafından müdahalesi esnasında, buna dayanan Blackseafor Ukrayna meselesinden/Kırım meselesinden sonra buna dayanamadı ve o günden bugüne de Blackseafor maalesef inkıtaya uğradı, askıda bekliyor. Ama bununla birlikte yine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Deniz kuvvetleri önderliğinde geliştirdiği Karadeniz Uyumu Harekâtı var. Yani biz Karadeniz’in güvenliğini, Karadeniz devletleri karşılasın/sağlasın görüşü altında o konsept hâlâ devam ediyor. Sahil Güvenlik ve Sınır Muhafaza Komutanlarının Formu var. Güven Artırıcı Önlemler Manzumesi var. Bunların hepsini Türkiye yaptı. Yani şunu söyleyelim. Türkiye bölgede barış, istikrar ve güvenlik olsun diye her şeyi yaptı bugüne kadar. Ama geldiğimiz noktada maalesef Rusya’nın saldırganlığı neticesinde ki Ukrayna’yı da kışkırtan Batı’dır. İkisini de kapıştıran da Batı’dır. Ve bugün bu noktaya gelindi.” değerlendirmesinde bulundu.

 

KAZAKİSTAN’DAKİ BU OLAYLARDAN SONRA ÇİN’İN BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ BÜYÜK BİR TEHLİKEYE GİRDİ

 

Rusya-Ukrayna krizine ilişkin yaşanan olayları Kazakistan’daki halk ayaklanması ve akabinde KGAÖ müdahalesi ile ilişkilendiren Yaycı, “Olayları okurken çok dikkatli okumak lazım. Olaya sadece Ukrayna’da bu olay oldu, böyle bakarsak biz başını ve sonunu tam bütünleştirmezsek yanlış okuruz. Bakın olaylar Afganistan’dan ABD’nin çekilmesi ve yine Afganistan’da ABD’ye müzahir bir dinci yönetimin gelmiş olması, ondan sonra Kazakistan’daki olaylar; bir gün içerisinde bir zam yapılıyor. Ertesi gün halk sokağa dökülüyor. İki gün içerisinde Türkiye’nin beş altı katı büyüklüğündeki bu coğrafyada olaylar bütün ülke çapına yayılıyor. Sonra adı duyulmuş ama kendisinin varlığı hiç hissedilmemiş KGAÖ adı altında Rusya’nın başını çektiği örgüt bir anda gündeme geliyor, bin kişilik bir asker topluyorlar, bunların arasında çapulcu Ermeni askerleri de var, bunlar 1000 kişi gidiyorlar ve Türkiye’nin beş altı katı büyüklüğünde her yerinde asayişsizlik her yerinde çatışma/kargaşa olan/protesto olan Kazakistan’da iki gün içerisinde asayişi sağlıyorlar. Ve geçen hafta Tokayev’i yani Kazakistan’ın yeni devlet başkanını çağırıyor Putin ve bir resim veriyorlar. Burada verilen resim şudur. Artık Kazakistan benim etkim altında resmidir. Burada enteresan olan şey Batı’nın/ABD’nin/NATO’nun Kazakistan’a Rusya’nın KGAÖ adı altında müdahalesini ve orada kendine müzahir bir hâle getirmesini hiç protesto etmedi. Çok enteresandır. Onun ardından Ukrayna olayı oldu. Kazakistan niye önemliydi Afganistan’dan? Çünkü Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin en çok karayolu ve demiryolu kat ettiği bölgeydi. Ve Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi Almata’da Nazarbayev’le Çin Devlet Başkanı birlikte açıklamışlardı. Kazakistan’daki bu olaylardan sonra Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi büyük bir tehlikeye girdi.” ifadelerini kullandı.

 

UKRAYNA İPİ İLE BİRLİKTE KUYUDA KALDI

 

ABD/Batı/NATO’nun Ukrayna’yı yalnız bırakmasını Ukrayna ipi ile birlikte kuyuda kaldı teorisi ile açıklayan Yaycı, “Kuzey buz denizinde Rusya, ABD ile iş birliğine başladı. Denizden Bir Kuşak Bir Yolu önlemek için. Görünen o ki ortak hedef Bir Kuşak Bir Yol… Ve yapılan müzakerelerde Rusların şunu koparttığı anlaşılıyor. Suriye’yi koparttılar, Kazakistan’ı koparttılar -Kazakistan’ı zaten durdurmak için kopartmak zorundaydılar-, Ukrayna’yı koparttılar. Ve muhtemelen Gürcistan’ın Güney Osetya ve Abhazya’sını da koparttılar. Bundan sonra sıra oraya da gelecektir. Şimdi ortada şu var. ‘Ne oluyor?’ derseniz Ukrayna’yı en fazla destekleyen ABD, Kanada ve İngiltere ilk tahliye edenlerdi. Kimleri tahliye ettiler? Vatandaşlarını tahliye ettiler, askerlerini tahliye ettiler, diplomatik misyonlarını tahliye ettiler. Ve ben öyle tarif ediyorum. Bunların ipiyle kuyuya inen Ukrayna, bunlar tarafından ip Ukrayna’nın üzerine kuyuda atılıyor ve Ukrayna ipi ile birlikte kuyuda kaldı. Yem olarak. Yani resmen iple baş başa kaldı.” ifadelerini kullandı.

 

NO ACTİON TALK ONLY: NATO TAM BU KISALTMAYA UYGUN HAREKET ETMİŞTİR…

 

No Action Talk Only… Nato tam bu kısaltmaya uygun hareket etmiştir değerlendirmesinde bulundan Yaycı, “Şimdi olan şeye bakın. Hiç kimseden ses yok. Almanya bir destek verdim bir yaptırım uyguladım diyor. Destek ne? Gerçekten rencide edici… Ukrayna halkını rencide edici… 5000 tane miğfer yolladı… Kafanıza takın, kafanıza mermi düşmesin diye. Öteki yaptırım? Çok komik… Kuzey akım projesini askıya aldım diyor. Zaten proje hayatta değil ki… Projeyi askıya almış. Yani şöyle bir durum yok. Ben bundan sonra işte Rus vatandaşlarını almayacağım, doğalgazda almıyorum. En büyük müşteri Almanya. Almanya doğalgazı kesse Rusya ekonomik yönden büyük zora girer. Yok ama kendisine büyük zora girer Almanya’nın. Onu da yapmıyorlar. NATO ne yaptı? NATO zaten NATO ülkesi olmayan Ukrayna’ya karşı bir çatışmaya girmesi mümkün değildi. Zaten prosedürleri de bütün hükümleri de NATO sözleşmesinin buna uygun değil. Ama bir dedikodu çıkardılar. NATO’ya üye olur diye Ukrayna ve Gürcistan. Olamazdı ki… Bunu bizim Türkiye’de de seslendirenler oldu. Hayır olamazdı. Neden olamazdı? Çünkü toprakları işgal altında olan ya da sınır sorunu olan devletler NATO’ya alınamazlar. NATO’ya alınırlarsa ne olur? 5. madde otomatik olarak devreye girer. 5. madde, birimiz hepimiz hepimiz birimiz için. Ee o zaman Ukrayna’yı alırsa ya da Gürcistan’ı alırsa toprakları işgal altında olan, NATO’nun direk olarak Rusya ile savaşa girmesi gerekirdi. Ki hukuken böyle bir şey mümkün değildi. Şimdi NATO aynen şöyle. “No Action Talk Only” dalga geçici bir kısaltması vardır NATO’nun. NATO tam bu kısaltmaya uygun hareket etmiştir. Sadece söz. Şimdi burada Batı’nın emperyalizminden bahsedebiliriz. Ama karşılaştığımız durum Rusların emperyalizmidir şu anda. Rusların yayılmacılığıdır. Bunu unutmamak lazımdır. Şimdi biz ne ABD muhibbi olmalıyız ne Rus muhibbi olmalıyız. Biz Türkiyeci olmalıyız. Türk milletçi olmalıyız ve bizim pergelimizin merkezi Ankara olması lazım. Şimdi Rusların Ukrayna’yı işgalini ki halk akın akın kaçıyor, Türkiye’de normalleştirmeye ve haklı göstermeye çalışan birtakım kesimler var. Bunlar Rus muhipleri. Ee Amerika’nın peşinden gidenler var. Onlar da Amerikan muhipleri. Yani biz bu arada tam bağımsız Türkiyeci olmalıyız.” dedi.

 

UKRAYNA’NIN TÜMÜNÜN İŞGAL EDİLMESİ VE RUS TOPRAKLARINA KATILMASI MUHTEMELDİR

 

Ukrayna’nın tümünün işgal edilmesi ve Rus topraklarına katılmasının muhtemel olduğunu belirten Yaycı, “Ukrayna nasıl böyle kolay işgal edildi? Çünkü Ukrayna 2014’de de asker toplayamamıştı 3000 tane. Şimdi de toplayamadı. 2014’de Ukrayna Donanma Komutanı Kırım işgal/ilhak edilince Kırım’daki donanma komutanı taraf değiştirdi ve Rus ordusuna geçti. Yani bu coğrafyada bu işler böyle oluyor. Çok enteresandır yani. Peki ne oluyor şimdi? Ukrayna’da Mariupol işgal edildi yani artık Azak Denizi Rusların bir iç denizi oldu. Odessa işgal edildi. Yani Ukrayna’nın artık denize kıyısı kalmadı. Ne oldu? Artık karaya kilitli bir devlet oldu. Kiev işgal edilirse en iyi ihtimalle Kiev’de Zelenski istifa eder/ettirilir/indirilir yerine zaten ikinci parti durumundaki Rus yanlısı partinin başkanı getirilir. Yeni bir hükümet kurulur ve Ukrayna Rusya’nın müstemlekesi olur. Ve bir anlaşma imzalanır. Buralardaki topraklar Rusya’ya verilir. Elinde kalan topraklarla yetinir. En iyi ihtimalle. Eğer Ruslar burayı vilayeti yapmazlarsa. Ki Putin’in sözlerin şu anlaşılıyor. Ukrayna diye bir devlet yoktur. Yani Ukrayna’nın tümünün işgal edilmesi ve Rus topraklarına katılması muhtemeldir/mümkündür, dikkat etmek lazımdır.” uyarısında bulundu.

 

AMİRAL YAYCI: “ÇATIŞMA SAVAŞ DEMEK DEĞİLDİR”

 

Şimdi Türkiye ne yapacak? sorusunu değerlendiren Yaycı, “Türkiye’nin işte en büyük sıkıntısı burada başlıyor. Montrö Sözleşmesi. Montrö Sözleşmesi bugüne kadar Karadeniz’de barış, istikrar ve güvenliği sağlayan en önemli enstrümanlardan bir tanesidir. Hâlâ da öyledir. Ama durum şudur. Montrö Sözleşmesi’nin 19. maddesi şunu söyler. “Savaşan tarafların savaş gemilerine Türkiye boğazları kapatmak durumundadır.” Bugün Ukrayna Büyükelçisi de Boğazların kapatılmasını istedi. Ama bunun için illa ki resmi bir savaş ilanı gereklidir. O resmi savaş ilanı olmadan bu iş olmaz. Onu da hukukçuların ve devleti yönetenlerin çok iyi takip etmesi gerekir. Çatışma savaş demek değildir. Bunu çatışma olarak mı kabul ediyorlar savaş olarak mı kabul ediyorlar? Buna göre Türkiye’nin boğazları iki tarafa kapatması lazımdır. İki tarafa kapattı fakat sittinsene Ukrayna’nın işgal edilen topraklarını dünya kabul etmedi, biz de kabul etmedik diyelim. Ve savaş hali devam etti. Sittinsene, kağıt üzerinde, fiilen bitmiş olsa da. O zaman biz sittinsene Boğazları Rusya’ya kapatabilir miyiz? Kapatırsak Rusya ile aramız nasıl olur? Nasıl bozulur? Buna çok dikkat etmemiz lazım. Biz mahallenin tek delikanlısı, tek gözü karası olarak çıkıp kendi kendimizi Ruslarla ilişkimizi bozmanın da alemi yoktur. ABD dahi sözden başka bir şey yapmadıktan sonra ee Türkiye’nin zaten ekonomik yaptırım yapma gücü yok. Yani gerçekçi konuşalım. Real politik açısından konuşalım. Hiç kimse doğalgaz alımını kesmiyor. Türkiye mi kessin? Türkiye keserse zaten soğuktan donarız, enerjimiz biter ve sanayimiz durur, herkesin de durur zaten. O nedenle Türkiye’nin bir de Suriye’de ve başka yerlerde Rusya ile iş birliği alanları vardır. Türkiye çok dikkat etmeli, milli menfaatlerini ön planda tutmalıdır.” dedi.

 

MONTRÖ’NÜN KİMİN İŞİNE YARADIĞI ŞU ANDA ÇOK AÇIKÇA GÖRÜNMÜŞTÜR

 

Montrö’nün kimin işine yaradığının şu anda açıkça göründüğünü belirten Yaycı, “Türkiye’de Montrö sözleşmesi için şöyle söyleniyordu. Batı/ABD/NATO Montrö’yü istemiyor. Bir savaş ve kriz durumunda Montrö delinir, Montrö’yü delmek için Türkiye’ye baskı yaparlar falan deniliyordu. Montrö Rusların işine geliyor, ABD’nin işine gelmiyor. Halbuki tam aksi oldu. Bir tane Amerikan gemisi Ukrayna işgal edilirken bir tane İngiliz gemisi bir tane Fransız gemisi bir tane Kanada gemisi ne Karadeniz’de var ne de Karadeniz’e girmek için Çanakkale’de bekliyor. Çok acıdır. Dolayısıyla Montrö’ye göre boğazları kapatın diyen Amerikalılardır. Yani Montrö’nün kimin işine yaradığı şu anda çok açıkça görünmüştür.” değerlendirmesinde bulundu.