ARICILIK VE TÜRKİYE
Hazırlayan; TÜRK DEGS Gönüllü Araştırmacısı Esra Çobantepe
Ø ARICILIK NEDİR ?
Arıcılık; arı kolonilerinden zirai kazanç elde etmek amacıyla arıyı, bitkileri ve emeği kullanarak arı ürünlerini (propolis,bal,arı zehri, balmumu, ana arı, polen) üretme faaliyetidir.
İnsanlık tarihi kadar eski olan arıcılığın önemli bir ürünü olan bal; yapılan araştırmalar sonucunda Mısır firavunlarının mezarlarında rastlanmıştır. Mezopotamya’da yaşayan Sümerlerin de balı ilaç olarak kabul ettikleri bilinmektedir. Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim devirlerinde çıkarılan kanunnamelerde arıcılığa ait hükümler bulunmaktadır.
Ø ARIDAN ALINABİLECEK ÜRÜNLER
Dünya ekosistemine büyük katkı sağlayan arılardan birçok ürünle birlikte zirai kazanç elde etmek mümkündür.
Bunlar;
1. BAL: Türkiye’de ve dünyada arıcılar en çok bal üretimi hedeflemektedir. Arıdan elde edilebilecek en bilinen ve diğerlerine göre zahmeti daha az olan üründür. Her yönüyle çok faydalı olan bu ürünün insan sağlığına da önemli katkıları vardır. İçerisinde kanser riskini azaltan antioksidan bulundurur, enerji verir, cildi iyileştirir ve vücuttaki yararlı hücreleri arttırır. Böylesine önemli ve faydalı olan ürünün üretiminde ülkemiz Çin’den sonra dünyada 2. Sırada yer almaktadır.
2. BALMUMU: Arıların peteklerini yapmak için balmumu bezlerinden salgıladıkları yumuşak, sarı maddedir. 1 arının 1 gram balmumu üretebilmesi için yaklaşık 10 gram bal yemesi gerekir.
3. POLEN: İşçi bal arılarının kovanlarında bulundurdukları ve çiçeklerden topladığı maddedir. Arılar için hayati öneme sahiptir.
4. ARI SÜTÜ: 6-12 günlük genç işçi arıların başlarındaki salgı bezlerinden salgılanan, besin değeri yüksek, acımtırak, beyaz renkli, peltemsi arı ürünüdür. İnsan sağlığına çok faydası vardır. Örneğin; kolestrol ve tansiyon düşürmekte, hücre yenileyici ve onarıcı etkisinden dolayı cilt ve saç problemlerinde kullanılır. Tüm dünyada arı sütü üretilmekte ve ticareti yapılmaktadır. Zirai kazanç açısından da oldukça getirisi vardır.
5. PROPOLİS VE ARI ZEHİRİ: Propolis işçi arılar tarafından ağaçlardan toplanan ve yine işçi arılar tarafından kovanda çatlak yerlerin kapatılmasında, kovana giren ve ölen yabancı böceklerin kokuşmasının önlenmesinde, petek hücrelerinin ve kovan iç cidarının parlatılmasında ve yavru alanlarının hastalıklardan korunmasında kullanılır. Brezilya, Çin, Japonya gibi bazı ülkelerde önemli miktarlarda üretilip insan sağlığında kullanılmasına karşın ülkemizde yeterince bilinmediği için yeterli üretimi ve tüketimi yapılmamaktadır.
Arı zehiri; işçi arılarda zehir bezi tarafından arının çıkışından 20 günlük oluncaya kadarki sürede üretilip zehir torbasında depolanan bir maddedir. Arı zehiri, arı tarafından düşmana karşı savunma amacıyla kullanılırken Tıp alanında, arı zehrine karşı bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Üretimi için özel düzeneklere ihtiyaç vardır. Ancak sınırlı kullanım alanından dolayı dünya üzerindeki üretim ve ticaret hacmi de sınırlıdır.
6. ANA ARI ÜRETİMİ: Kalıtsal yapının kaynağı olması nedeniyle koloninin en önemli bireyi ana arıdır. Bir bütün olarak koloninin performansı; ana arı ve çiftleştiği erkek arıların genetik yapısına bağlıdır. Ana arı çiftleşme sırasında erkek arılardan aldığı kalıtsal özellikleri, kendi kalıtsal özellikleri ile kombine ederek koloniye aktarır. İşçi arılarda gözlenen kalıtsal özellikler ile çevre etkileşimleri, arıcıya koloninin değeri olarak yansır. Genetik değer ve üstün özellikleri ileriki jenerasyonlara aktarabilen kolonilerden kaliteli ana arılar üretmektedir. Kaliteli ana arılar elde edebilmek için yapılacak şey; istenen özellikler doğrultusunda isabetli damızlık seçimi ve uygun ana arı üretim yöntemleri kullanmaktır.
Ø TÜRKİYE VE DÜNYADA ARICILIK FAALİYETLERİ
Dünyada ekolojik ve sosyo-ekonomik değere sahip arıcılık faaliyeti artan nüfusun gıda ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bal üretiminde direkt olarak kullanılırken, doğal kaynakların sürdürülebilirliğine olumlu etkileri nedeniyle de dolaylı olarak kullanılmaktadır. Artan nüfusun beslenme ihtiyaçlarının da etkisi düşünüldüğünde dünyada arıcılığı desteklemek ve teşvik etmek için çeşitli politikalar uygulanmaktadır. Bu duruma balın yapay tatlandırıcılara alternatif olarak kullanımının son yıllarda artması da eklendiğinde arıcılık pazarının genişleyeceği ve daha da büyüyeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Günümüzde arıcılık, tüm dünyada yaygın şekilde yapılan tarımsal faaliyetlerden birisidir. 2020 yılında dünyada üretilen balın yaklaşık %40.8’i ticarete konu olmuş olup, toplam ihracatın %84'ü yaklaşık 20 bal üreticisi ülke tarafından gerçekleştirilmiştir.
Dünyadaki kovan sayısı 2020 yılında 2019 yılına oranla %0.5 artış göstermiştir ve dünyadaki kovan sayısı 94 milyon adet olmuştur.
Ø Dünya Bal Üretimi
2020 yılında dünyada yaklaşık 1,8 milyon ton bal üretimi gerçekleştirilmiştir. Bal üretim miktarı 2020 yılında bir önceki yıla oranla %0.2 oranında artış göstermiştir.
Türkiye 2020 yılında bal üretimi %4.8 azalırken, Çin’de %3.2 ve İran’da %2.5 oranında artış görülmektedir. Fakat yine de Türkiye dünyada bal üretiminde Çin’den sonra 2. Sırada yer almaktadır ve dünya bal üretiminin %5.9’unu oluşturmaktadır.
Ø Dünya Bal İthalatı
2017 yılında 712 bin ton olan bal ithalat miktarı 2020 yılında %2,6 azalarak 694 bin tona gerilemiştir. 2020 yılında 197 bin ton ile ABD dünya bal ithalatının %28,3 ‘ünde söz sahibi iken, sırasıyla 90 bin ton ile Almanya %13 oranında, 49 bin ton ile Japonya ise %7,1 oranında ithalat gerçekleştirmiştir.
Ø Dünya Bal İhracatı
2017 yılında 684 bin ton olan dünya ihracat miktarı 2020 yılında %5.5 oranında artarak 722 bin tona ulaşmıştır. 2020 yılında dünya bal üretiminde olduğu gibi ihracat miktarında da ilk sırada Çin yer alırken, üretim miktarında ikinci sırada yer alan Türkiye 22. sırada yer almıştır.
Ø Türkiye’de Arıcılık Faaliyeti:
Oldukça geniş floraya sahip ve çiçeklenme zamanlarının bütün bir yıla yayıldığı Türkiye’de arıcılık deniz seviyesinden yüksek yaylalara kadar hemen her yerde yapılabilen bir faaliyet olarak ön plana çıkmakta ve önem kazanmaktadır. Arıcılık sektörünün özellikle çevresel faktörlerin baskısı altında büyüme hızı yavaşlamaktadır. Bal üretimi yanında arı sütü, polen, propolis, arı zehiri, balmumu, paket arı üretiminin ve ticaretinin yapılması, bal veriminde yaşanacak olası düşüşle oluşacak riskleri azaltmak ve üreticilerin zarara uğramalarını önlemek adına bir gerekliliktir. Mikro düzeyde arıcılık incelendiğinde üreticisine ek gelir ya da ana gelir sağlama konusunda etkili bir faaliyettir. Makro düzeyde ise Türkiye ekonomisine doğrudan olan katkısının yanında tozlaşma faaliyetleri ile üretim miktarını ve meyve kalitesini arttırarak dolaylı olarak da katkı sağlamaktadır.
Türkiye’de üretilen bal miktarı ne kadar dünyada 2. Sırada olsa da yine de istenilen düzeyde değildir. Çünkü 2017 yılında 112.471 ton, 2019 yılında 109.330 ton, 2020 yılında 104.077 ton iken 2021 yılında 96.344 ton bal hasatı gerçekleştirilmiştir.
Bu düşüşün en büyük sebeplerinden birisi ise ülkemizde meydana gelen orman yangınlarıdır. Türkiye’de yaklaşık 150 bin aile geçimini arıcılıktan sağlamaktadır. Orman yangınlarında ise 11 bin kovan ve arıcı malzemeleri telef olmuştur. Orman yangınları sebebiyle çam balı ihracatından ve üretiminden Türkiye yaklaşık 100 milyon dolar zarar ettiği ifade edilmektedir.
Orman yangınları dışında ekonomik etkiler de bulunmaktadır. Arılardan yüksek verim elde etmek için arıları sürekli o dönemde bal alabileceği bitkilerin bulunduğu bölgelere taşımak gerekmektedir. Akaryakıt fiyatlarının da artmasıyla, mevsimlik ve o dönemdeki yüksek verim elde edilecek bitki popülasyonunun bulunduğu bölgelere arı sevkinin maliyetleri artmaktadır. Genel olarak geleneksel arıcılık yapılması sebebiyle de insan gücüne ihtiyaç vardır. Bu da ekstra maliyeti oluşturmaktadır. Arıcılar da hem pandemi dolayısıyla hem de maliyetlerden dolayı uzak mesafelere arı taşımayı çoğunlukla tercih etmemiştir.
Maliyetlere ek olarak yurtdışından alınan ithal genetiği değiştirilmiş tohumlar ve bitki ilaçlamalarının zamanları da bal verimliliğini etkilemektedir. Örneğin; pamuk, ayçiçeği gibi bitkilerden arılar bal aldığı ve tozlaşmayı sağlayarak verimi arttırdığı için çiftçiler tarafından desteklenmektedir. Fakat bu bitkilere gündüz yapılan ilaçlama arıları öldürmekte ve kovanda bulunan işçi arı sayısını düşürmekte veya arıları hasta etmektedir. Ayrıca zirai tarım ve böcek öldürme ilaçları bal arılarının yaşamlarında önemli yeri olan yabani çiçeklerin yok olmasına sebep olmaktadır. GDO’lu tohumlarda bal verimini düşürmektedir. Bir çok arıcı 2007 yılında iddia edilen Trakya Bölgesi’ndeki arı ölümlerinin artmış olmasını GDO’lu ithal Ayçiçek tohumlarına ve böcek ilaçları için kullanılan kimyasallara bağlamaktadır.
İklim değişikliği de bal ve diğer ürünlerin verimliliğini düşürmektedir. İklim değişikliği sebebiyle oluşan kuraklıktan dolayı arının bal yapabileceği bitkilerin geç çiçek açması veya çok az miktarda çiçek açması da bal verimini fazlasıyla etkilemektedir. Ayrıca iklim değişikliği sebebiyle artan sıcaklıklardan dolayı arılar kovandan dışarı çıktıklarında sıcaktan ölmektedir.
Diğer yandan balın fiyatını bal tüccarları veya birlikler belirmektedir. Arıcıların kaderi bu birlik veya tüccarların insafına kalmıştır.
Arıları bahar döneminde hem yavruya teşvik etmek hem de güçlendirmek için şeker takviyesi yapılmaktadır. Şeker fiyatlarının da artmış olmasıyla arıcılar kovan azaltarak maliyeti minimuma indirme çabasındadır.
Mevsimsel bal dönemlerinde verimin fazla olduğu bölgelere arıcılar arılarını sevk etmektedir. Fakat bu bölgelerde yığılmalar oluşmaktadır ve bu yığılmalar hem arı kaybına hem de bal veriminin düşmesine sebep olmaktadır. Örneğin temmuz aylarında Trakya Bölgesi’ne ayçiçeği bitkisinin olmasından dolayı çok fazla arıcı gelmektedir. Bazen hem farklı cins arılar çok yakın mesafeye koyulmakta ve arılar birbirini telef etmektedir hem de çiçekten alınan bal verimi oldukça düşmektedir.
Ø Neler yapılabilir ?
o Yanan ormanların yerine arıların bal yapabileceği ağaçlar ekerek bal ormanları yapılabilir.
o Orman yangınları hakkında arıcıları bilgilendirilebilir.
o Akaryakıt fiyatlarında arıcıların ulaşımı ve arı sevki sebebiyle arıcılara indirim yapılabilir.
o GDO’lu tohumlar yerine ata tohumları veya hibrit tohumları tercih edilebilir.
o Tarımsal ilaçlamalar gündüz yerine gece saatlerinde yapılabilir.
o Doğal meralar koruma altına alınabilir.
o Devlet arıcılar birliklerini, tüccarları, bal alım-satım faaliyetlerini denetlemek için bir komisyon kurabilir ve bal fiyatlarını belirleyebilir.
o Yığılmaların olduğu bölgelere kovan kısıtlaması getirilebilir. Böylece verim arttırılır ve arılar birbirini telef etmez.
“ Dünyadan arılar yok olursa insanlığın 4 yıl ömrü kalmış demektir”
Albert Einstein
KAYNAKÇA
https://arastirma.tarimorman.gov.tr/aricilik/Belgeler/dergi/10.Sayi.pdf#page=9
https://tr.wikipedia.org/wiki/Ar%C4%B1c%C4%B1l%C4%B1k
https://actaturcica.files.wordpress.com/2020/01/iii_1a_13.pdf
https://ekolojist.net/otlari-olduren-kimyasal-bal-arilarina-zarar-veriyor/