Atlantik Okyanusu
TÜRK DEGS Araştırmacısı Şafak Yıldırım
Atlantik Okyanusu yaklaşık 106.460.000 km2 bir alanı kaplamaktadır. Dünyanın en büyük ikinci okyanusu konumundaki Atlantik Okyanusu, Dünya yüzeyinin %20’sini, dünya su varlığının ise %29’unu kapsamaktadır. Atlantik isminin kökenleri de MÖ 450 yıllarına kadar dayanmaktadır. Diğer Okyanus kütleleriyle kıyaslandığında Atlantik Okyanusu nispeten dar bir su kütlesidir. Doğu tarafında hem Avrupa hem de Afrika kıtalarına dokunan Atlantik Okyanusu’nun kesin kuzey ve güney sınırları bulunmamaktadır.
Atlantik Okyanusu, Kuzeyde Arktik Okyanusu'na ve güneyde Antarktika Okyanusu'na akmaktadır. Bazı coğrafyacılar Kuzey Kutup Dairesi'ni kuzey sınırı ve Antarktika Dairesi'ni güney sınırı olarak görmektedir. Atlantik Okyanusu birçok ülke ve limana sınırı bulunan bir okyanustur. Atlantik Okyanusu’un Batı sınırında bulunan siyasal bölgeler şu şekildedir;
o Kanada'nın Doğu eyaletleri -Newfoundland ve Labrador,
o Quebec, Florida, Georgia, Columbia, Carolina, Virginia, Washington DC, Maryland, Pennsylvania, New York, Connecticut, Massachusetts, New Hampshire, Meksika, Guatemala, Honduras, Nikaragua, Kosta Rika ve Panama dahil Kanada'nın Güneydoğu eyaletleri.
o Doğu Atlantik ise Afrika, Avrupa, ispanya, Portekiz, Birleşik Krallık, İrlanda ve Grönland ile çevrilidir.
Atlantik, körfezleri ve koyları hariç yaklaşık 81,5 milyon kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Bu koy ve körfezler dahil edildiğinde ise bu alan 106 milyon kilometrekareye ulaşmaktadır. Bu bağlamda Atlantik Okyanusu, dünya su yüzeyinin yaklaşık üçte birini ve dünya yüzeyinin ise beşte birini kaplamaktadır. Uzunluğu 14.000 kilometreyi aşan Atlantik Okyanusu’nun bölümleri ise Ekvator çizgisi tarafından Kuzey ve Güney Atlantik olmak üzere ikiye bölünmüş vaziyettedir. Atlantik'in en geniş kısmı 6.679 kilometre mesafeyle Florida ile İspanya arasındadır. Meksika Körfezi’nin de Atlantik Okyanusu'nun bir parçası olarak kabul edilmesi halinde bu mesafe 8.000 kilometreyi bulmaktadır. Atlantik Okyanusu’nun kuzeyde, Grönland ve Norveç arasındaki mesafesi ise yaklaşık 1.500 kilometre genişliğindedir.
Atlantik Okyanusu'nun büyük bir bölümü ılıman bir iklime sahiptir, çünkü okyanus suyunun sıcaklıklar üzerinde dengeleyici bir etkisi bulunmaktadır. Atlantik’te soğuk hava ılık suyla karıştığında ise sise neden olur ve zaman zaman bu durum gemiler için büyük bir sorun oluşturur. Kuzey Atlantik'te buzdağlarından kopan buzullar güney istikametine doğru sürüklenebilmektedir bu durumda da Atlantik Okyanusu’ndaki gemi trafiğinde sorunlar meydana getirebilmektedir.
Atlantik Okyanusu hayvan ve bitki varlığı konusunda oldukça zengindir. Özellikle Atlantik kıyıları Plankton varlığı açısından son derece zengin bir konumdadır. Bu zenginlik Balık ve diğer deniz canlıları açısından besin sağlamaktadır. Deniz mercanları ise Karayip bölgesinde yoğunluk göstermektedir. Dünyadaki balıkçılık alanlarının yarısından fazlası Atlantik Okyanusu'nda yer almaktadır. Uzun yıllar boyunca aşırı avlanma, okyanustaki birçok balık türünü tehdit etmeye devam etmektedir. Soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok deniz canlısı da Atlantik kıyılarında yaşamaktadır. Soyu tükenme tehlikesinde olan balina türleri de Atlantik’in kuzey bölgelerinde Grönland çevresinde yaşamaktadır.
Atlantik okyanusu, çevresindeki ülkelerin kalkınmasına ve ekonomisine de önemli katkılarda bulunmaktadır. Atlantik'in doğal kaynakları arasında;
o petrol ve gaz sahaları,
o balıkçılığa elverişli habitat,
o plaser yatakları,
o polimetalik nodüller,
o değerli taşlar bulunmaktadır.
Bu bağlamda Atlantik Okyanusu’nun deniz madenciliği açısından son derece elverişli bir yapıya sahip olduğuna dikkat çekmek gerekmektedir. Dünyanın en zengin ve verimli balıkçılık sahaları da Atlantik Okyanusu kıyılarında icra edilmektedir. Atlantik Okyanusu kıyılarındaki balıkçılık temel olarak şu türler üzerinde endüstrileşmektedir; morina, mezgit balığı, hake, ringa balığı ve uskumru.
Diğer yandan 1960’lardan bu yana Atlantik Okyanusu’nun tabanındaki sondaj çalışmaları da genişleyerek devam etmektedir. Özellikle ABD’nin yürüttüğü Derin Deniz Sondajı projesi kapsamında Atlantik Okyanusu tabanında 100 adet sondaj kuyusu açılmıştır. Bu çalışmalar kapsamında birçok fosil ve mineral elde edilmiştir. Atlantik sularından, çoğunlukla güneş buharlaşması yoluyla büyük miktarlarda sodyum klorür ve diğer tuzlar da elde edilmektedir.
Atlantik Okyanusu özellikle petrol ve doğalgaz varlığı açısından da oldukça zengin bir konumdadır. Atlantik havzası yoğun petrol ve doğalgaz yataklarına ev sahipliği yapmaktadır. Diğer yandan özellikle Atlantik Okyanusu’nun kuzey kıyılarında da yoğun miktarda kömür yatakları tespit edilmiştir. Diğer yandan 1873 yılında Atlantik Okyanusu’nda keşfedilen Polimetalik Manganez Nodülleri’nin keşfinden bu yanan bu okyanus deniz madenciliği açısından bir merkez alan olarak kabul edilmektedir. Diğer yandan Atlantik Okyanusu’nun zengin bakır ve altın yataklarına ev sahipliği yaptığı da bilinmektedir.