BARBAROS HAYREDDİN PAŞA KALKANI

Sosyal Medyada Paylaş!

TÜRKİYE’NİN KARASAL SINIR GÜVENLİĞİNİN TESİS EDİLMESİ NOKTASINDA ANADOLU KALESİ PROJESİNE EK OLARAK DENİZLERDEKİ MÎSÂK-I MİLLÎ SINIRLARIMIZ MAVİ VATAN SINIRLARINI DA ÖNGÖREN BARBAROS HAYREDDİN PAŞA KALKANI DOKTRİNİ ÖNERİSİ[1]

 

[1] Ömer Memoğlu, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi, omer.memoglu@turkdegs.org

 

ÖZET

 

Çalışma, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Ottawa Sözleşmesi çerçevesinde AB finansmanıyla sınır güvenliğini sağlayan mayınlarının sistematik olarak kaldırılması sürecini takiben Türkiye’nin demografik yapısının “Stratejik Göç Mühendisliği” operasyonu çerçevesinde hedef alınmasına ve mîsâk-ı millî sınırlarımızda yeniden sınır güvenliğinin tesis edilmesi adına Prof. Dr. Ümit Özdağ tarafından doktrin hâline getirilen “Anadolu Kalesi Projesi’ne” ek olarak, Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarını tespit ederek doktrin hâline getiren “Mavi Vatan Doktrini’nin” mimarı Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın Mavi Vatan Doktrini’ne atıfta bulunarak[2], sınır güvenliğimizin yeniden tesisinde karasal sınırlarımıza ek olarak denizlerdeki mîsâk-ı millîmiz Mavi Vatan sınırlarımızın da bir güvenlik doktrini önerisi olarak Anadolu Kalesi Projesi’ne eklenmesini amaçlamaktadır. Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarını gösterir deniz yetki alanlarının korunması noktasında geliştirilecek sistemler “Barbaros Hayreddin Paşa Kalkanı” doktrini olarak anılacaktır. Barbaros Hayreddin Paşa Kalkanı Doktrini, Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın “Anadolu Kalesi” projesine ek olarak geliştirilen ve Türkiye’nin sınır güvenliğini karasal sınırlarına ek olarak deniz yetki alanları çerçevesinde de korumayı amaçlayan bir doktrin önerisidir.

 

1.      GİRİŞ

 

Ulus devletlerin varlıklarını devam ettirebilmesi adına dışarıdan gelebilecek ve içeriyi bulandırabilecek her türlü tehdide/unsura karşı mîsâk-ı millî sınırlarını koruması ve bu çerçevede bir sınır güvenliği doktrini geliştirmesi hayati önem arz etmektedir. Hal böyleyken Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de milli güvenlik politikası çerçevesinde hassasiyet arz eden en önemli alan sınır güvenliği hususudur. Çünkü bir ülkenin mîsâk-ı millî sınırlarını koruması, dışarıdan gelebilecek ve içeriye bu yolla entegre olabilecek her türlü unsura/tehdide karşı öncesinde önlem almanın gerekliliğidir. Türklükte “namus” olarak ifade edilen hudut, can pahasına korunması gereken ve ülkemizin karasal sınırlarını ifade eden bir kavram, bir şuur, bir bilinçtir.

 

Ancak günümüzdeki sınır kavramı da ulus devletlerin farklı alanlardaki yeni paylaşım mücadeleleri kapsamında değişime uğramaktadır. Bunun en somut örneği 21. yüzyılda başlayan denizlerin paylaşım mücadelesidir. Denizlerin paylaşım mücadelesi kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hak ve menfaatlerini savunan doktrin ise Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı tarafından geliştirilmiş olan Mavi Vatan Doktrini’dir. Bu kapsamda Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarını ifade eden kavram Mavi Vatan’dır ve Mavi Vatan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin deniz yetki alanları çerçevesinde denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarını gösterir.

 
 
 

Çalışma, sınır güvenliğimizin yeniden tesis edilmesi noktasında Prof. Dr. Ümit Özdağ tarafından geliştirilen “Anadolu Kalesi Projesi’ne” ek olarak, Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarının da güvenliğinin sağlanması kapsamında karasal sınırlarımızın korunmasına ek olarak denizlerimizin de korunmasını amaçlamakta ve bu gayretin adını “Barbaros Hayreddin Paşa Kalkanı” olarak adlandırmaktadır.

 

1.      TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NE KARŞI GÖÇ BİR SİLAH OLARAK KULLANILMAKTADIR

 

Görünen odur ki 2011 Suriye iç savaşı çerçevesinde oluşturulan istikrarsızlık, jeopolitik ve jeostratejik konumu çerçevesinde ülkemizi hedef alan bir sorun hâline dönüştürülmek adına yapılandırılmış ve oluşturulan bu istikrarsızlık silsilesinden doğan göç sorununu da küresel güçler tarafından ülkemize karşı kullanılan bir silah hâline dönüştürülmüştür. Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tabiriyle “Stratejik Göç Mühendisliği”[1], Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin demografik yapısını hedef almak adına sergilenen ve istikrarsızlık yaratılan bölgeden hedef devlete yönlendirilen göç dalgalarının kullanılmasını ifade eden bir stratejiyi tanımlamaktadır.

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milli değerler bütününü, demografik yapısını hedef alan ve Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın değimiyle bir “Stratejik Göç Mühendisliği” operasyonu olan bu istikrarsızlık yaratma ve istikrarsızlıktan doğan kaosta göç dalgalarını hedef devlete yönlendirme stratejisi, zaten Türkiye’nin mîsâk-ı millî sınırlarını gösterir Mavi Vatan Haritası'nın mimarı Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı tarafından ABD Silahlı Kuvvetleri yayınlarına dayandırılarak, yedi maddede “mültecilerle bir ülke nasıl yıkabilir?” başlığı ile de kamuoyuna aktarılmıştı.

 

2.      AMİRAL YAYCI’NIN ABD SİLAHLI KUVVETLERİ YAYINLARINA DAYANDIRDIĞI VE GÖÇÜN BİR SİLAH OLARAK KULLANILMASI SÜRECİNDEKİ 7 MADDE;

 

1)      Bir devletin politikasını istenildiği yönde değiştirmesi için göç akınlarının yönlendirilmesi

2)      Göçün toprak elde etme amacıyla kullanılması

3)      Göçmen ihracı: Ülkesindeki muhalif unsurları yoğun şekilde yollayarak onlardan kurtulmak.

4)      Ekonomik silah: Kölelik düzeyinde ucuz işgücü

5)      Beşinci kol: Göçmen olarak casus güruhu yollanması. (başka ülkeler tarafından).

6)      Militarize göçmenlik: (PKK, IŞİD ve El Kaide vs gibi örgütlerin) Tecrübeli teröristlerin değişik ülkelere sızmaları.

7)      Propaganda: Göçü propagandanın malzemesi olarak kullanmak.

 

Madde 1 kapsamında ifade edilen ve bir devletin politikasını istenildiği yönde değiştirmesi için göç akınlarının yönlendirilmesi stratejisi, hedef devlette bir seçmen mühendisliği projesinin hayata geçirilmesi amacını taşımaktadır.

 

Madde 2 kapsamında ifade edilen ve göçün toprak elde etme amacıyla kullanılması süreci, Türkiye’de vatandaşlık garantili konut satışları süreci ile başlamış ve uygulanan strateji hedef devlette konut satışları yoluyla vatandaşlık alan unsurun geri gönderilmesinin zorlaştırılması kapsamında hedef devletin demografik yapısına operasyon çekilmesini ifade etmektedir.

 

Madde 3 kapsamında ifade edilen ve “Göçmen ihracı: Ülkesindeki muhalif unsurları yoğun şekilde yollayarak onlardan kurtulmak” stratejisi tam olarak Esad’ı anlatmaktadır. Suriye’de Esad’a muhalif olan unsurların Türkiye’ye yönlendirilmeleri sağlanmış ve bu çerçevede geri dönmeleri ihtimallerinin ortadan kaldırılması adına muhaliflik stratejisi kullanılmıştır.

 

Madde 4 kapsamında ifade edilen ve “Ekonomik silah: Kölelik düzeyinde ucuz işgücü” stratejisi, hedef devletin asli unsurlarının sahip olması gereken işgücünü göç stratejisi çerçevesinde hedef alarak ucuz işgücünün topluma entegre edilmesi ve sürdürülen bu düzen çerçevesinde hem göçmen unsurun sömürülmesi hem de mevcut toplumun ucuz işgücü sebebiyle işsizlik sorunu ile karşı karşıya bırakılması sorununu oluşturma amacına hizmet etmektedir.

 

Madde 5 kapsamında ifade edilen ve “Beşinci kol: Göçmen olarak casus güruhu yollanması” süreci, stratejik göç mühendisliği çerçevesinde hedef alınan devlete yönlendirilen muhacirlerin içerisine mevcut kaos durumunu kullanarak diğer devletlerin istihbarat ajanlarının sızdırılması sürecini aktarmaktadır. Bunun en somut örneği geçtiğimiz günlerde MİT tarafından gerçekleştirilen operasyon kapsamında görülmüştür. Yunanistan Ulusal İstihbarat Teşkilatı (EYP) Türkiye'ye yönelik casusluk faaliyeti kapsamında Muhammed Amar Ampara isimli bir ajan kullanmıştır. Türkiye seyahatlerinde iş adamı gibi davrandığı ve ticaret adı altında casusluk faaliyetinde bulunduğu belirlenen Ampara'nın sınırdaki Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları hakkında bilgi derleyerek Yunan istihbaratına aktardığı, Türkiye'deki Suriyeliler ve Yunanistan'a yerleşen FETÖ'ye müzahir iş adamlarıyla ilgili EYP'nin talimatı doğrultusunda araştırmalar yaptığı da belirlenmiştir.[2] Bir diğer örnek ise MİT ve Mossad işbirliği çerçevesinde gerçekleştirilen, İstanbul merkezli İran hücrelerine yönelik operasyondur.[3]

 

Ek olarak MİT'in Yunanistan Ulusal İstihbarat Teşkilatı'na çalışan Mohammed Amar Ampara’ya yönelik operasyonu kapsamında zanlının sınırdaki TSK unsurları hakkında bilgiler derleyerek Yunan istihbaratına aktarması tarzında bir çalışma gerçekleştirilmesinin sınır güvenliğimiz çerçevesinde değerlendirilmesi kapsamında Yunan istihbarat servisinin Türkiye’nin sınır güvenliği çerçevesinde olası güvenlik zafiyetlerinin tespit edilmesi kapsamında Türkiye'ye yönelik bir harekât planı hazırlığı olabileceği yönünde değerlendirilmesi gerektiği ifade etmek gerekir. Yurtiçindeki hain yapılanma FETÖ'nün kripto unsurlarının sığınağı olan Yunanistan'ın çalışılan bu noktalardan Yunanistan'a kaçırılması yönünde bir çalışma da olabileceği ve ek olarak Türkiye’deki Suriyeliler hakkında da Yunan istihbarat birimlerine casusluk faaliyeti yapılması kapsamında Türkiye'deki yabancı uyruklu unsurların Yunan istihbaratına çalışır hâle getirilmesi adına devşirilmesi stratejisi ve Türkiye'de hücreleşmeleri adına bir çalışma olabileceğini de ifade etmemiz gerekir.

 

Madde 6 kapsamında ifade edilen ve “Militarize göçmenlik: (PKK, IŞİD ve El Kaide vs gibi örgütlerin) Tecrübeli teröristlerin değişik ülkelere sızmaları” süreci, göç yoluyla terörist unsurların hedef devlete sızmalarını ifade etmektedir. Tecrübeli teröristlerin sızdırılması sürecine ise verilebilecek en yakin örnek IŞİD liderinin Türkiye’de yakalanmasıdır.[4]

 

Madde 7 kapsamında ise ifade edilen ve “Propaganda: Göçü propagandanın malzemesi olarak kullanmak” stratejisine ise verilebilecek en güzel örnek, Türkiye’de yabancı uyruklu unsurları kullanarak Türk toplumunun sinir uçları ile oynanması çerçevesinde sürdürülen psikolojik savaş ve planlanan bir iç karışıklık senaryosudur.

 

3.      STRATEJİK GÖÇ MÜHENDİSLİĞİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN DEMOGRAFİK YAPISINI HEDEF ALMAKTADIR

 

Stratejik göç mühendisliği çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin demografik yapısının hedef alınması stratejisi, istikrarsız bölgelerdeki unsurların Türkiye'ye yönlendirilmesi adına bir stratejik göç mühendisliği operasyonuna neden olmuş ve hedefin Türkiye olduğu istikrarsızlıklar oluşturularak yönlendirilen göç dalgaları kapsamında Türkiye’ye hedef alınmaktadır. Stratejik göç mühendisliği çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şehirlerinin demografik yapısı mühendisliğe uğratılmakta, yönlendirilmiş göç dalgaları kullanılarak yönlendirilen unsurların devşirilmesi kapsamında yabancı istihbarat servislerine çalışır hâle gelen hücreler oluşturulmakta, toplumun asayiş ve güvenliği kültürel yozlaşma sebebiyle hedef alınmakta, taciz/tecavüz/suç oranlarında büyük artış yaşanarak Türkiye’de iç güvenlik sorunları yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu noktada düzensiz göçle mücadele ancak mîsâk-ı millî sınırlarının korunması ile olur. Mîsâk-ı millî sınırlarımızın korunması hayati öneme sahiptir. Bu nedenle Prof. Dr. Ümit Özdağ Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlandığı mayınların temizletilmesine neden olan Ottawa Sözleşmesi’nden çekilmeyi ve “Anadolu Kalesi Projesi’ni” önermektedir.

 

Ottawa Sözleşmesi kapsamında Türkiye'nin sınırlarındaki mayınların temizletilmesi bir milli güvenlik tehdididir. Alt yapısı politik olarak oluşturulan ve hem terör hem de düzensiz göç kapsamında halihazırda zaten hedef alınan bir ülkenin sınırlarındaki mayınların temizletilmesi demek, mîsâk-ı millî sınırlarının alenen delik deşik edilmesi anlamına gelmektedir. Bu anlayış doğrudan ulusal güvenliğimize mayın döşemek demektir.

 

Türkiye’nin Ottawa Sözleşmesi kapsamında sınırlarındaki mayınların temizletilmesi süreci AB tarafından finanse edilmekte ve ABD'nin 85 milyar dolar değerindeki silah ve mühimmatlarını bırakarak[5] Afganistan'dan çekilmesi sürecini takiben Türkiye-İran sınırındaki mayınların temizletilmesi ile Afganistan'dan İran'a ve İran'dan ise Türkiye'ye yönlendirilmiş Afgan ve İran uyruklu göçmen unsurların ülkemize yönlendirilmesine neden olan bir süreç başlatılmıştır. Bu süreci takiben Türkiye'nin birçok ilinde kadınlarımızı ve çocuklarımızı hedef alan, değerlerimizi hedef alan yabancı uyruklu unsurların işledikleri suçlar, Türk milletinin sinir uçlarına dokunur hâle getirilerek Türkiye’de bir “göçmen unsur-Türk milleti” çatışması/iç karışıklığı çıkarılmak istenmektedir. Hal böyle olunca bu risk her gücün gün daha da artarak devam etmektedir.

 

Ottawa Sözleşmesi kapsamında Türkiye-İran sınırındaki mayınların kaldırılması sürecine ek olarak, “sipariş usulü Afgan ve İran uyruklu unsurların sızdırılması sürecini Türkiye - Ermenistan sınırında da mayın temizliğine başlanması çerçevesinde devam edilmektedir. Yunanistan’ın sınırlarına çelik duvarlar ören AB, ne hikmetse Türkiye’nin sınırlarının mayınlardan arındırılması kapsamında çalışmaları finanse etmektedir. Türkiye - Ermenistan sınırındaki mayın temizliği ise bir İsrail şirketi tarafından üstlenmiştir. İsrail Ottawa Sözleşmesi'ni imzalamayı reddederken ve kendi sınırlarında da mayınlar bulunan, sınır güvenliğine en fazla önem veren, Demir Kubbe füze savunma sistemi kapsamında ülkesinde kuş dahi uçurmayan bir devlettir. Ancak ne hikmetse İsrail de Türkiye-Ermenistan sınırını ücretsiz olarak temizlemektedir.

 

4.      SONUÇ

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti “Stratejik Göç Mühendisliği” çerçevesinde örtülü yollarla hedef alınmakta ve göçü bir silah olarak kullanan küresel güçler, Türkiye’nin demografik yapısını değişime uğratmak adına bir yönteme başvurmaktadır. Türkiye’ye stratejik göç mühendisliği çerçevesinde istikrarsızlaştırılan bölgelerden yönlendirilen göç akınları, şehirlerimizin demografik yapısı bozmakta, toplumda asayiş ve güvenlik risklerine/sorunlarına neden olmaktadır.

 

Ottawa Sözleşmesi kapsamında AB finansmanı ile sınırlarımızdaki mayınların temizletilmesi süreci, bulunduğu jeopolitik ve jeostratejik konum çerçevesinde hem terör hem de göç tarafından tehdit edilen Türkiye’nin karşı karşıya olduğu bir milli güvenlik tehdidine daha da mayın taşımak anlamına gelir. Sınırlarımızda kaldırılan her mayın aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içerisine sızdırılan/yerleştirilen bir mayın anlamına gelmektedir.

 

Türkiye’ye stratejik göç mühendisliği operasyonu çerçevesinde sızdırılan yabancı uyruklu unsurların yabancı istihbarat servisleri tarafından devşirilmesi ve kendilerine çalışır hâle getirilmesi oldukça kolaydır. Bu durum da Türkiye’ye yönelik bir milli güvenlik tehdidinin oluşturulmasına neden olurken, istihbari açıdan da bir güvenlik zafiyetine neden olabilir.

 

21. yüzyılda sınır güvenliği yalnızca karasal sınırların güvenliğinin tesis edilmesi kapsamında sağlanamaz. Denizlerin paylaşım mücadelesi kapsamında deniz yetki alanları da devletlerin sınırları olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı tarafından doktrin hâline getirilen Mavi Vatan, Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarını göstermektedir. Prof. Dr. Ümit Özdağ tarafından geliştirilen “Anadolu Kalesi” projesine ek olarak, “Barbaros Hayreddin Paşa Kalkanı Doktrini” Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırları kapsamında da sınır güvenliğini sağlamasını amaçlayan bir öneridir.

 

Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin stratejik göç mühendisliği çerçevesinde hedef alınması kapsamında sınır güvenliğinin yeniden tesis edilmesi adına Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Türkiye'nin mîsâk-ı millî sınırlarını korumak adına geliştirdikleri doktrinleri olan "Anadolu Kalesi" projesine ek olarak; Karadeniz, Adalar (Ege) Denizi ve Akdeniz çerçevesinde de Türkiye'nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarının korunması kapsamında bir öneri olarak sunulan "Barbaros Hayrettin Paşa Kalkanı" doktrinini tanıtmaktadır.

 

Barbaros Hayreddin Paşa Kalkanı doktrini, Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırları kapsamında deniz yetki alanlarını korumayı amaçlayan bir doktrindir. Barbaros Hayreddin Paşa’nın ifadesiyle “denizlere hâkim olan, cihana hâkim olur”.

6.      BARBAROS HAYREDDİN PAŞA KALKANI DOKTRİNİ

KAYNAKÇA

 

ABD'nin silahları Taliban'da. Erişim tarihi 16 Temmuz, 2022. https://www.trthaber.com/haber/dunya/abdnin-silahlari-talibanda-605145.html.

 

IŞİD lideri İstanbul'da yakalandı. Erişim tarihi 16 Temmuz, 2022. https://www.odatv4.com/guncel/dunya-odatv-den-ogrenecek-isid-lideri-istanbul-da-yakalandi-239717.

 

MİT ve Mossad'tan İran'a karşı ittifak. Erişim tarihi 16 Temmuz, 2022. https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/haaretz-mit-ve-mossad-irana-karsi-ittifak-yapti-1947968.

 

MİT'ten 'casusluk' operasyonu: Yunan vatandaşına gözaltı. Erişim tarihi 16 Temmuz, 2022. https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/son-dakika-mitten-casusluk-operasyonu-yunan-vatandasina-gozalti-1951208.

 

Özdağ, Ü. (2020). Stratejik Göç Mühendisliği. Kripto.

 

 

Yaycı, C. (2022). Mavi Vatan "Bir Harita ve Bir Doktrin Kitabı" Türkiye'nin Denizlerdeki Misak-i Milli'si. İstanbul Üniversitesi.



[1] Özdağ, Ü. (2020). Stratejik Göç Mühendisliği. Kripto.

[2] MİT'ten 'casusluk' operasyonu: Yunan vatandaşına gözaltı. Erişim tarihi 16 Temmuz, 2022. https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/son-dakika-mitten-casusluk-operasyonu-yunan-vatandasina-gozalti-1951208.

[3] MİT ve Mossad'tan İran'a karşı ittifak. Erişim tarihi 16 Temmuz, 2022. https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/haaretz-mit-ve-mossad-irana-karsi-ittifak-yapti-1947968.

[4] IŞİD lideri İstanbul'da yakalandı. Erişim tarihi 16 Temmuz, 2022. https://www.odatv4.com/guncel/dunya-odatv-den-ogrenecek-isid-lideri-istanbul-da-yakalandi-239717.

[5] ABD'nin silahları Taliban'da. Erişim tarihi 16 Temmuz, 2022. https://www.trthaber.com/haber/dunya/abdnin-silahlari-talibanda-605145.html.


 

[2] Yaycı, C. (2022). Mavi Vatan "Bir Harita ve Bir Doktrin Kitabı" Türkiye'nin Denizlerdeki Misak-i Milli'si. İstanbul Üniversitesi.