Bölgesel Gelişmeler ve İstikrarın Aracı Olarak Altyapı Yatırımlarının Potansiyeli
Türkiye içinde bulunduğumuz günlerde Cumhuriyetin ilânının 100.yılını idrak ediyor. Bu bulunduğumuz bölge ve küresel ölçek için büyük bir olaydır. Zira 100 yıl önce Cumhuriyeti ilân eden devlet aklı, dünyada olup biteni idrak edip terakki ederek (ilerleyerek) dünyanın son 3 yüzyılının egemenlerinin niyet ve amellerine rağmen sapasağlam ayakta durarak büyüme iddiası ve eylemini temsil etti ve bugüne değin korudu, geleceğe işaretledi. İsrail sözde büyük İsrail haritaları yayınlarken, etrafta haritalığa atıfla paçavralar dolaşırken, komşu ve çevre devletlerin altı boşaltılıp ülkeler tarumar edilirken, uygar dünya iddiasıyla 'ben buradayım' diyenler, insanlığa çirkin suçlar işleyenlerle safları sıklaştırırken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti gurur, vakar, güç, kararlılık ve insaniyet anahtar kelimeleriyle ihtişamla temayüz etmektedir. İnsanlık çöküşe gitmekte, dünya giderek daha kötü bir yere dönüşmektedir. Bu kavşakta toplumlar, insan grupları, daha onurlu ve özgür bir hayata ulaşmak için kolay olmayan bir imkâna halen sahipler. Burada 2 temel gereklilik vardır.
1. Günümüzde iyice yükselmekte olan, kurumlar ve değerler yerine tek başına kişileri fetiş etme yaklaşımını bırakmak
2. Tüketim kültürünün ve sözde modanın (furyalar) onulmaz savrulmalarına artık bir dur demek.
Ailede ve toplumda kadının rolü, yeri ve görevi oldukça önemlidir. Coğrafyamızda insanlar ve topluluklar yuvarlanılan çukur hâlinden kurtulmak istiyorlarsa:
1. Emek ve hakça üretime yönelmeliler
2. Türk devletine düşmanlık etmemeli, onun sempatizanı olmalılar.
3. Antiemperyalizmi gündemlerine almalılar.
İsrail'in zulmü ayandır. Filistin'deki halk on yıllardır yeryüzünün en mazlum topluluklarındandır. Söz konusu çatışma alanındaki taraflar işi savaş üzerinden piyasaya dökmüşlerdir. İsrail'in bir şekilde ateşkese ikna edilmesi için çabalanmalı, akabinde Hamas ve benzeri yapılar bertaraf edilmeli, Filistin üzerinde kimi devlet ve yapıların örtülü tahakkümü bertaraf edilmeli, BM dâhilinde, gerekli garantörlüklerin de temini ile Müslüman ülkelerden müteşekkil barış gücü, gerekirse çeşitli gözlem noktalarının da teşekkülü marifetiyle Gazze'de, Batı Şeria'da, Kudüs'te ve de İsrail'in çeşitli kritik noktalarında konuşlandırılmalıdır. Elverişli şartların temini dâhilinde, ülkemizin hak ve hususiyetleri gözetilmek kaydıyla, Türkiye ve Mısır bu işe öncülük edebilir. Akabinde gerekirse İslâm İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği, D8 iştirakiyle Gazze ve Batı Şeria'da hukuki çerçevede kalkınma adımları ve planları gerçekleştirilmelidir. Bunun finansmanı Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Bahreyn'den, know how tarafı da Türkiye, Endonezya, Pakistan, Malezya vs. den sağlanabilir. Türkiye, Irak, Suriye, Mısır, Lübnan ve Ürdün; İsrail-Filistin merkezli istikrarsızlaşma potansiyeline karşı irade sağlayacak bir blokaj tesis etmelidir. Bunun altyapı başlangıcında Hicaz Demiryoluna atıfla bir ihya girişimi röper noktası alınabilir.
Osmanlı son dönem girişimi olan Hicaz Demiryolu Anadolu'dan bugün ki Suudi Arabistan'a demiryolu erişimi imkânıydı. Günümüzde bu hat Türkiye sınırından Halep-Şam-Lübnan-Ürdün üzerinden İsrail'i baypas ederek (Batı Şeria'ya ve oradan sınırlı bir İsrail uzantısı olabilir) ilerleyebilir. Akabinde bir hat revizesi ile Suudi Arabistan’a değil de Mısır'a devam ettirilen bir demiryolu güzergâhı tasarlanabilir. Bunun için ilgili kümeli analizler yapılması suretiyle kesintisiz bir yüksek hızlı tren hattı, gelecek on yıllarda Suriyelilerin Suriye'de, Lübnanlıların Lübnan'da, Ürdünlülerin Ürdün'de, Filistinlilerin Filistin'de ve Mısırlıların da Mısır'da istihdamının tam manasıyla temininin önemli bir aracına dönüşebilir. Aşağıda Şekil 1’de Hicaz Demiryolu Hattı yer almaktadır.
Şekil 1. Hicaz Demiryolu Hattı (Kaynak: *Anadolu Ajansı)
*https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/sultan-2-abdulhamidin-buyuk-projesi-hicaz-demir-yolu/1570152#
Aşağıda Şekil 2’de günümüz bölge siyasi haritası yer almaktadır.