Cihat Yaycı ;"Sözde Referandumlarla "Operasyon" Hukuken "Savaş" Haline Geliyor! Montrö'ye Dikkat!

Sosyal Medyada Paylaş!

SÖZDE REFERANDUM İLHAKI MEŞRULAŞTIRMAK İÇİN YAPILMIŞTIR 

Ukrayna’ nın doğusunda yer alan Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya’ da Cuma, cumartesi, pazar, pazartesi ve salı günü dört gün boyunca devam eden Rusya'nın işgal ettiği Ukrayna topraklarında sözde bir referandum yapılmış ve enteresan bir şekilde yüzde doksan sekize varan oranlarla Rusya’ nın bu ilhakı kabul edilmiştir. Bu Rusya'nın klasik bir tavrıdır; önce karıştır, sonra bağımsızlık ilan ettir, sonrasında işgal et ve en son aşamada ilhak et. Bu klasik tavır bugüne kadar her yerde uygulanmıştır. Rusya aynı senaryoyu Ukrayna'nın doğusunda da oynanmıştır. Bilindiği üzere Kırım'da aynı senaryoyla işgal ve ilhak edilmiştir. Peki Ukrayna özelinde durum nedir ?  Rusya'nın Ukrayna'yı işgali Rusya tarafından bugüne kadar harekat olarak algılanıyor ve dünya kamuoyuna bu şekilde ifade ediliyordu. Hiçbir zaman fiilen ortada savaş olmasına rağmen hukuken bir savaş ilanı söz konusu değildi. Çünkü Rusya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olarak Birleşmiş Milletler şartının 51. Maddesinde geçen “kendi topraklarına saldırı olmadıkça hiçbir şekilde askeri güç silahlı güç kullanılamaz. Savaş açılamaz.” ifadesine uymakla mükellefti. Hal böyleyken Rusya, hukuken savaş ilan etme girişiminde bulunamazdı fakat Rusya durum kötüye gidince ve Ukrayna'yı iyice ezmek için kendi topraklarına saldırıldığını ortaya koyabilmek açısından sözde bir referandumla bu toprakları ilhak etti.  

SÖZDE REFERANDUM UKRAYNA’ YI HUKUKİ ANLAMDA SAVAŞ SORUMLUSU OLARAK GÖSTERMEK İSTİYOR 

Peki Şimdi ne oldu?  Kendi topraklarını Rusya'ya karşı savunan Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, şu andan itibaren sözde referandum sonuçlarına ve Putin'in imzaladığı kararnameye göre artık kim inanırsa Rusya topraklarına saldıran Ukrayna Silahlı Kuvvetleri durumuna düşürülüyor. Yani Ukrayna kağıt üzerinde Rus topraklarına saldıran bir devlet olarak gösterilecek. Dünya kamuoyuna bu şekilde ifade edilecek ve tabiki de Rusya bunu kullanacak. Rusya bu olaylara kendini hazırlamıştı. Seferberlik kararını alması bunu kanıtlar niteliktedir. Seferberlik ancak savaşta ya da savaşa yakın olduğu zamanda alınır. Bugüne kadar yaklaşık yedi-sekiz aydır süren Rusya' nın işgalinde fiilen savaşta hiçbir zaman böyle bir karar alınmamıştı. Bu karar referandum öncesinde alındı. Yani Rusya şu andan itibaren her an Ukrayna'ya savaş ilan edebilir ve bunu da Birleşmiş Milletler şartının 51. maddesine göre meşru müdafaa hakkını kullanıyorum diyerek, yapar. Bu andan itibaren artık hukuken bir savaş ortamı doğacak ve Rusya kendi topraklarım dediği sözde toprakları savunmak için ağır silahlar kullanmaya başlayacaktır.

Neticede yine aynı senaryo gerçekleşecektir. Hukuken savaş olursa işte bütün sınır kapıları kapatılır. Bunu yapıyor Rusya dikkat ediyor musunuz? Rusya bütün sınır kapılarını kapatıyor. Ticarette artık Ukrayna savaş Ukrayna ticaret gemileri ya da Ukrayna'ya mal götürüp getiren gemiler Ukrayna'ya Ukrayna'ya destek sağlayabileceği silah taşıyabileceği Ukrayna'nın savaşma azim ve iradesini güçlendiren malzemeler taşıyabileceği gerekçesiyle sadece Ukrayna'ya yaklaşma sularında değil. Karadeniz'in ortasına dahi Rusya tarafından Zapt ve Müsadere edilebilecek ya da hedef haline getirilebilecektir. Bundan sonra tahıl koridoru da artık tahıl koridoru da hikaye olacaktır. Çünkü ortada müzakere kalmayacaktır. Konuşulacak konu kalmayacaktır. Ne zaman konuşulmaya başlanır? Işte bir barış anlaşması imzalandığı zaman, savaşı sona erdiren, yeni bir döneme giriliyor. 

HERSON’ UN RUSYA İÇİN ÖNEMİ NEDİR ?  

Herson'un Rusya tarafından sözde referandum ile ilhakı, Baltık Denizi'yle Karadeniz'in bağlanma projesinin Rusya'nın kontrolüne geçmesi, Karadeniz'e çıkışı olan Baltık Denizi, Dinyeper Irmağı ve Karadeniz bağlantısı üzerindeki yeni ticaret yolunun Rusya'nın kontrolüne geçmiş olması sonuçlarını doğuracaktır.

Böylece Avrupa'yla ne Ukrayna'nın ne de Beyaz Rusya'nın yakınlaşması mümkün olamayacaktır. Çünkü bahsi geçen bölgeler Rusya'nın kontrol altındadır.  Savaş dönemine giriliyor ve bu savaş döneminde bu savaş döneminde Rusya'nın saldırganlıklarına Türkiye olarak da dikkat etmek zorundayız. Artık Ukrayna limanlarına giden ticaret gemilerimiz Rusya'nın hedefi olabilecektir. Ukrayna limanlarına gittikten sonra Rus limanlarına gidemeyebileceklerdir. Ya da bunun tam tersi Rus limanlarına gidenler Ukrayna'ya gidemeyebileceklerdir ya da Ukrayna'nın eğer deniz kuvveti gücü hala var ise -ki olmadığı görülüyor- İHA' larıyla, SİHA' larıyla ticaret gemilerine o da saldırılarda bulunabilir. Türkiye için çok hassas bir dönem başlamaktadır. Türkiye Montrö Sözleşmesi'nin sadece on dokuzuncu maddesi çerçevesince Ukrayna ve Rusya ile savaşan devletler olarak boğaz geçişlerinde, savaşan devletlerin savaş gemilerine boğazları zaten kapatmıştı. Bundan sonra onlara yardım ve destek sağladığı gerekçesiyle bir takım ticaret gemilerinin ve savaş gemilerinin geçişlerine de engel olmak durumunda kalabilir. Her ne kadar on dokuzuncu madde gereğince bu durum söz konusu olmasa da Ukrayna ve Rusya'nın baskıları artacaktır. Yeni bir döneme geçiliyor. Bu, kağıt üstündeki harekattan, savaş dönemine geçmesiyle kendini gösteriyor. Bu da hukuken bambaşka bir dönemdir. Türkiye'nin çok dikkat etmesi gereklidir. Deniz Ticaret filomuzun çok dikkatli olması gerekmektedir. Montrö Antlaşması hükümleri çerçevesinde çok dikkatli olunması gerekmekte ve Türk bağlantılı, -sadece Türk bayraklı değil- gemilerin de bu yeni dönem için gerekli riskleri ve riskleri dikkate alarak tedbirlerini almaları gerekmektedir.