İstihbarat’ın Ortaya Çıkışı ve Modernleşmesi
İstihbarat, insanoğlunun en eski meşgalelerinden biridir. Güvenlik algısı ve merak duygusu, içgüdüsel olarak doğuştan insanlarda yer alan genetik bir koddur. İnsanlar doğal olarak bu öğrenme arzusunu başlarda hayatta kalmak ve soyunu devam ettirmek üzerine inşa etmiştir. İnsan toplumsal bir hayvandır. Topluluk halinde ve iletişim dahilinde yaşamak zaruri bir ihtiyacıdır. Devlet yapısının oluşmasının öncülü de bu durumdur. Geçmişten günümüze ulaştırılan bu bilgiler dahi bir istihbarat faaliyeti kapsamındadır.
Kaynaklar ilk istihbarat bulgularını Hz. Nuh’un, tufan sonunda faydalandığı güvercinlere dayandırmaktadır. Ancak; kehanet, fal, ritüel, inanç gibi faktörler eşliğinde yapılan ilkel haber-alma faaliyetlerini daha eskilere dayandırma imkanı vardır. Bu sebeple milattan önce 500 yıl kadar geriye götürülebilecek Sun Tzu – Savaş Sanatı istihbarat vurgusunun direkt olarak yapıldığı ilk kaynak olarak referans almak daha isabetli olacaktır.
‘‘Kurnazlık ve gizlilik denilen kutsal sanat! Senin sayende görünmez olmayı; senin sayende duyulmaz olmayı öğrenip, düşmanın kaderini elimizde tutuyoruz.’’
Küresel gelişmeler, Dünya Savaşları ve Soğuk Savaş dönemleri ve birçok daha çarpışma istihbarat kavramını teknoloji ile paralel olarak gelişmesine ve disiplin haline gelmesine sebep olmuştur. Devletlerin, kurum ve kişilerin geleceğinde kritik rol oynayan günümüz modern istihbarat organizasyonunun oluşmasına başta Türkler, İngilizler ve ABD öncülük etmiştir.
Her gün gelişen ve değişen dünyada, bir sosyal bilim kavramı olan istihbaratın her terim gibi evrimleşmesi mecburidir. Bu sebeple çerçevesi belli, herkesin uzlaşacağı bir tanım yapılması mümkün değildir. Bu duruma ek olarak; algılanan tehditler, miras alınan kültür, mevcut imkân ve kabiliyet gibi faktörler ülkelerin istihbarat kapasitesi değiştirmektedir. Her ülkenin kasıtlı ya da kasıtsız oluşturduğu istihbarat servisleri kendi ekollerini dizayn etmiştir.
Geniş ve kapsayıcı tanımlar kullanmak ise bu hususta yapılan bir hatadır. Sayısız bilim, disiplin ve olgu ile iç içe girmiş istihbaratın tanımı için kısa yola başvurmaktan ziyade, kabul edilmiş her alt disiplini kendi çerçevesinde ele alınmalıdır.
Bu kapsamda; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Devlet İstihbarat tanımı; ‘’Devlet İstihbaratı, devletin bütünlüğünü, rejimin emniyetini sağlamak için, millî politika ile tespit edilen millî hedefleri elde etmek üzere devlet organlarının yaptığı istihbaratın tümüdür. Başka bir ifadeyle, Millî Güvenlik Politikaları'nın oluşturulması için gerekli bilgileri sağlayan ve ilgili bütün devlet istihbarat kuruluşlarının işbirliği ve koordinasyonu ile üretilen istihbarattır.’’ Şeklindedir.
Demek oluyor ki; Türkiye Cumhuriyeti’nde geleceği tayin etme sanatı olan istihbarat; Milli güvenlik politikalarını oluşturma safhasında, müşteri olarak yer alan devlet kurumlarının güvenlik ve hassasiyeti için sağlanan koordineli bir çalışmanın sonucudur. Bu çalışma boyunca istihbarat çarkı olarak literatürde yer alan şemanın döngüsü izlenir.
Çarkta yer alan 4 adım; İhtiyaç tespiti, haberlerin toplanması, değerlendirilmesi ve ilgili müşteriye raporla iletim döngüsüdür. Bu aksiyonu bu kadar kutsal ve kritik yapan nokta ise bilgiye ulaşım sürecinin ve ulaşılan bilginin gizlilik mahiyetidir. Eksiksiz, kesin olarak haber-alma üzere uzmanlık alanlarınca çeşitli alt departmanların koordineli çalışması gerekmektedir.
Ülkelerin istihbarat servisleri de ekollerini oluştururken bu durumu göz önüne almış ve kurumun şemasını bu minvalde oluşturmuştur. Ulusal iç istihbarat – uluslararası dış istihbarat, askeri istihbarat – sivil istihbarat gibi ayrımlar yapmış ülkelerin örnekleri mevcuttur. Benzer şekilde istihbarat toplama yöntemleri için de ayrı departmanlar oluşturulmuştur. HUMINT (İnsan İstihbaratı), SIGINT (Sinyal İstihbaratı), CYBINT (Siber İstihbarat) gibi haber elde etme farklılıkları ayrı uzmanlık alanlarıdır.
Deniz İstihbaratı
Dünyada ve Türkiye’de kaynak olarak gösterilebilecek eserlerin hepsi bu kavramlara değinmiştir. Jeopolitik konumu sebebi ile Türkiye Cumhuriyeti, 2 yarımadadan oluşan 6 tarafı denizlerle çevrili bir ülkedir. Bu durum; Milli İstihbarat Teşkilatı’mıza denizlerden istihbarat toplama faaliyet ve yöntemlerinde daha fazla sorumluluk yüklemektedir. Akademi ve bilimde istihbarat ve güvenlik üzerine çalışmalar üreten hocalarımızın da bu hususa daha fazla eğilmesi gerekmektedir.
Her istihbarat alt birimi halihazırda birbiri ile kesişen kümedir. Denizlerden istihbarat toplama faaliyetlerinde ACINT (Akustik İstihbarat), ELINT (Elektronik İstihbarat), COMINT (İletişim İstihbaratı), ELINT (Elektronik İstihbarat), FISINT (Yabancı Aygıt Sinyal İstihbaratı), IMINT (Görüntü VE Uydu İstihbaratı) MASINT (Ölçüm ve İşaret İstihbaratı), SIGINT (Sinyal İstihbaratı), TECHINT (Teknik İstihbarat), TELINT (Telemetrik İstihbaratı), OSINT (Açık Kaynak İstihbaratı) gibi birçok terimin tezahüründen faydalanmak gerekir.
Özellikle, Soğuk Savaş döneminde gerçekleştirilmiş birçok deniz istihbarat operasyonunun örneği mevcuttur. Çift kutuplu dünya düzeninde ele geçirilen her mahrem bilgi kritik öneme sahipti. Ek olarak, doğu-batı olarak sürdürülen bir rekabet ve dünyaya ispat çabası mevcuttu. Bu modernleşme girişimlerinin de en büyük örneklerini donanma ve mevcut deniz araçlarının geliştirilmesinde görmek mümkündür. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve yeni jenerasyonda artık düşmanın terörizm olmasıyla, revaçta olan Denizaltı ve Deniz İstihbaratının en azından bilinen yüzü sekteye uğramıştır. Denizaltı ve gemiler geliştirmenin arka planında yatan husus ile istihbaratı kıymete bindiren husus aynıdır; gizlilik vurgusu.
Uluslararası nizamın terazisi günümüzde tekrardan değişmeye başlamıştır. Sovyetlerin halefi Rusya Federasyonu’nun eski bir istihbaratçı Putin ile eski gücüne kavuşması, Çin’in onlarca yıldır beklediği kalkınmanın artık meyve vermesi ve Avrupa Birliği’nde özellikle Brexit ile olan çatlaklar yeni bir sürecin habercisi olmuştur. Bu noktada, Rusya’nın 2014 yılında Kırım ile başladığı Ukrayna işgaline, 2022 yılında askeri işgal ile devam edeceğinin CIA ve MI6 tarafından aylar önceden kamuoyuna duyurulmasına ayrı bir parantez açmak gerekmektedir.
Asıl önemli ve öncelik olan ise Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek tehdit, tehlike ve sorunları öngörebilmesidir. 21.Yüzyılın başlamasından bu Türkiye’nin 1. Derecedeki komşuları etkisi Türkiye’ye yansıyan birçok olay/savaş yaşamıştır. Halihazırda devam eden ve Türkiye’ye milyonlarca riskli kaçak girmesine sebep olan Suriye İç Savaşı, etkileri hem küresel hem ulusalımız düzeyinde olan Rusya-Ukrayna savaşı sürmektedir. Balkanlar’da Kosova – Sırbistan restleşmesi ile başlayan ve Bosna Hersek’e de sıçraması öngörülen yeni bir gerilim mevcuttur. Doğu Akdeniz’de keşfedilmeyi bekleyen enerji kaynakları bu coğrafyayı en önemli bölge haline getiriyor.
Önemli noktalardan biri ise bize tarihten hasmane tavır sergileyen Yunanistan’dır. Sallantılı ekonomisine rağmen 2022 yılında GSYİH’na oranla % 3.82 ile silahlanmaya en çok pay ayıran ülkedir. Gayet açıktır ki; bu silahlanma Türkiye’ye karşı yapılmaktadır. Ülkeyi, ABD üssüne çevirmek, Gayri-Askeri statüdeki Adaları hukuksuzca silahlandırmak, Türkiye karşı yürütülen hamlelerdir. Yunanistan’ın tüm bu hukuksuz hırsı ile ABD ve Avrupa’yı kapı kapı dolaşarak Müstafi Tümamiral Doç.Dr. Cihat Yaycı tarafından çizilen Türkiye’nin Denizlerdeki Misak-ı Millisi Mavi Vatan Haritası’nı şikayet etmektedir. Türkiye’nin katılımcısı olduğu projelerden de dışlanmasını talep etmektedir.
TCG UFUK A-591
Milli İstihbarat Teşkilatımız bu süreci yakından takip ederken, Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan’ımızın hak ve menfaatlerini koruma, temin etme ve seyir etmek üzere yeni bir gemi katıldı. TCG Ufuk (A-591) istihbarat gemisi faaliyetlerine başladı.
TCG Ufuk (A-591) gemisi 2017 yılında başlanan projenin 2 sene ardından denize indirildi. Bu yıl itibarıyla da hizmet vermeye başladı. Dünyada da muadili ve sınıfı az olan Ufuk korveti ilk istihbarat gemimiz oldu. 45 ila 60 gün kesintisiz seyit yapabilen TCG Ufuk (A-591) milli güvenliğimize yönelik istihbari tehditleri üzerinde bulunan elektronik harp sistemler ile tespit edebilecek kapasiteye sahiptir.
TCG Ufuk (A-591) ana kullanım amacı olarak SIGINT (Sinyal İstihbaratı) üzerine sistemi inşa edilmiştir. Sinyal istihbaratı, ELINT (Elektronik İstihbarat) ve COMINT (İletişim İstihbaratı) düzenekleri ile iç içedir. Projenin yapım aşamasında tam 194 yerli firma görev almış ve %70 yerlilik oranında inşa edilmiştir.
· Gemide yer alan Görev Sistemlerinin tasarım, üretim ve entegrasyonu (Radar, Muhabere, Gemi Seyir Sistemleri; Aselsan
· ADVENT Savaş Yönetim Sistemi, Gemi Veri Dağıtım Sistemi, Gemi Entegre Bilgi Sistemi, CCTV Sistemi, Mesaj İşletim Sistemi; Havelsan
· Gemide yer alan jeneratör üretimi; İşbir
· Gemi elektrik sistemi altyapısının tasarlanması, tedarik, üretim ve entegrasyonu; ANEL
· Entegre Platform kontrol ve izleme sistemi ve gemide yer alan konsolların tasarım ve üretimi; Yaltes
Tarafından gerçekleştirilmiştir. Projenin ana yüklenicisi STM’dir.
Boy: 99.5 Metre
Genişlik: 14.4 Metre
Ağırlık: 2400 Ton
Sürat: 18+ Knot
Motor: Dizel (8600KW)
Mürettebat: 110
Helikopter: 10 Ton
Seyir Süresi: 60 Gün
TCG Ufuk’a sembolünde amblem olarak, uzun ve hassas kulakları ile dikkat çeken karakulak kedisini yerleştirdi. Alt kısımda ise ‘’Mavi Ufukların Bekçisiyiz’’ sloganı da yer almaktadır.
Daha önceden Genelkurmay Başkanlığı’nın bünyesinde yer alan, Türkiye Cumhuriyeti’nin önde gelen istihbari kurumlarından; Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) 2012 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı’na devredildi. MİT alt şemasında adı Sinyal İstihbarat Başkanlığı olarak değiştirildi ve yeni bir yapılanma sürecine girildi. Artık dünyada bu gemiye sahip sayılı bahriyeli ülkeden biri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut sinyal istihbarat kapasitesine çok büyük bir kuvvet çarpanı sağlayacaktır.
Gemide bulunan elektronik sistem ve radarların detayları doğal olarak açık kaynaklarca paylaşılmamaktadır. TCG Ufuk gemisinin ön plana çıkan bir diğer özelliği ise test ve eğitim gemisi olmasıdır.
Aslen birçok gemide radar ve elektronik dinleme sistemleri bulunur. Her geminin belli bir çerçevede istihbarat alma imkanı ilkel koşullarda olsa dahi vardır. Ancak, istihbarat gemileri (Spy Ship) iki özelliği ile ön plana çıkmaktadır. Birincisi, kendilerinin radar menziline takılma oranı daha düşüktür. Böylelikle faaliyetlerini daha gizli yürütür. İkincisi ise sistemlerinin menzilleri daha geniştir. İstihbarat gemileri, diğer gemilere istinaden muharebe silahları yerine antenler bulundurur.
Uluslararası sularda görev yapan casus gemileri rakibin/düşmanın, deniz,hava,kara trafiğine; frekanslarına ve diğer iletişim kodlarını çözmek üzere aksiyon alır. Vizyon ve misyon bu trafik içerisinde fark edilmemekten geçmektedir.
Projenin yapım aşamasında ve sonrasında emeği geçen, Mavi Vatan’ın her zerresinde Albayrak’ımızı dalgalandıran tüm donanma gücümüze minnetle.
Pruvanız neta olsun.
TÜRK DEGS Araştırmacısı Mehmet Burak ALBAYRAK
REFERANSLAR
Aristotle. Politics. Karbon, 2020
Tzu, Sun. The Art of War. Duncan Baird Publishers, 2005.
Kurtdarcan, Bleda. Denizden İstihbarat Toplama Faaliyetlerinde Denizaltı Operasyonları ve Uluslararası Hukuk. Onikilevha Yayınları, 2021.
Ateş, Hakan. Türk İstihbarat Sisteminin Sorunları. Detay Yayıncılık, 2014.
Özdağ, Ümit. İstihbarat Teorisi. Kripto Yayın, 2020.
https://www.mit.gov.tr/isth-olusum.html
https://www.stm.com.tr/tr/cozumlerimiz/deniz-projeleri/test-ve-egitim-gemisi-projesi