Dinamik Konumlandırma Sistemleri ve Güncel Gelişmeler

Sosyal Medyada Paylaş!

Bilindiği üzere enerji kaynağı ve tedariki günümüz endüstrisinin temel taşıdır. Artan enerji ihtiyacı ülkeleri çeşitli enerji türlerini kullanmaya ve ülke kaynaklarından verimli ve etkin bir şekilde yararlanmaya itmektedir. Bu bağlamda ülkemizde de artan enerji ihtiyacını karşılamaya yönelik çeşitli yatırımlar ve projeler devam etmektedir. Bu yatırımların en önemlilerinden bir tanesi Batı Karadeniz’de keşfi yapılan doğal gazın çıkarılması ve enerji tedarikinde kullanılmasıdır. Doğal gazın önemi ülkemiz adına her geçen yıl daha da artmaktadır. Nitekim 2021 yılı itibarıyla TÜİK verilerine göre ülkemizde enerji üretiminde kullanılan birinci kaynak %32,7 ile kömürü geçerek doğal gaz olmuştur. Bu doğal gazın ise tamamına yakını ithal edilmektedir. Zira ülkemiz kara sınırları içerisinde doğal gaz rezervlerimiz hiç yok denecek kadar az bir seviyedeydi ancak Batı Karadeniz’de keşfi yapılan doğal gaz ile birlikte bu doğal gazın çıkarılması ve ülke ekonomisine kazandırılması için çalışmalara başlandı. Bu çalışmalarda birçok yüzer unsur kullanılmakta ve ihtiyaca göre gemilerin niteliği de değişebilmektedir. Bu yazımızda ise deniz altında keşfedilen petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların çıkarılması ve kullanılması gibi operasyonlarda yer alan ve hâlihazırda Batı Karadeniz’deki deniz altı doğal gaz projesinde de görev alan “offshore vessel” olarak bilinen açık deniz gemilerinin dinamik konumlandırma özelliklerinden ve güncel gelişmelerden bahsedeceğiz.

Dinamik Konumlandırma (DP) Sistemi Nedir?

Birçok açık deniz operasyonu için bir gemiyi sabit bir pozisyonda ve rotada tutmak gereklidir. Günümüzde bu sabitleme işlemi “Dinamik Konumlandırma” ile güvenli bir şekilde yürütülmektedir. Dinamik Konumlandırma Sistemi, sürekli aktif olan ve çevresel kuvvetleri (rüzgâr, dalgalar, akıntı vb.) otomatik olarak dengeleyen iticiler kullanarak bir geminin konumunu ve yönünü kontrol edebilmektedir. Çevresel kuvvetler, gemiyi istenen pozisyondan uzaklaştırma eğilimindeyken, otomatik olarak kontrol edilen itme, bu kuvvetleri dengeler ve gemiyi yerinde tutar. DP sisteminin kullanıldığı gemiler ve yeni sistemler Dinamik Konumlandırma Sistemleri tipik olarak açık deniz gemileri tarafından doğru manevra yapmak, sabit bir konumu korumak veya rotayı korumak (boru/kablo döşeme) için kullanılır. Bu sistemlerin kullanıldığı gemilere örnek olarak; açık deniz sondaj gemileri, açık deniz destek ve tedarik gemileri, boru döşeme ve açık deniz inşaat gemileri, deniz dibi tarama gemileri, yüzer depolama gemileri verilebilir.

 

 

Hareketli Deniz Koruma Alanları Deniz Koruma Alanları (DKA)

(Marine Protected Area/MPA) tehdit altındaki deniz ekosistemlerini ve diğer deniz kaynaklarını zarar verici insan faaliyetlerinden korumak için kurulan alanlardır. Deniz koruma alanları, bilim insanlarına araştırma yapması için canlı laboratuvar imkanı sağlamaktadır. Bu sayede deniz ekosistemler daha sağlıklı hale getirilerek biyoçeşitliliği koruma konularında doğaya önemli katkı sunmaktadır. Birleşmiş Milletler (BM)’nin Dünya Korunan Alanlar veri tabanına göre, 15.000'den fazla DKA bulunmaktadır. Bu alanlar dünyadaki denizlerin yaklaşık olarak 27 milyon kilometrekaresini kapsamaktadır. Başka bir ifadeyle, dünya denizlerinin yaklaşık yüzde 7,5’i koruma altındadır. Türkiye’nin 1996’da taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında 2020 hedeflerinden biri; “Denize kıyısı olan ülkelerin, kendi denizel alanlarındaki önemli habitatların %10’unu deniz koruma alanı olarak ilan etmesi ve bu alanlar içerisinde en az %2’lik bir bölümün her türlü avcılığa kapalı alan olarak yönetilmesi ve korunmasıdır”. Bu hedefe ulaşılamamış olmakla birlikte Akdeniz Havzası’nda 2020 yılı itibariyle 1215 Deniz Koruma Alanı bulunmaktadır. Bu DKA’ların kapladığı alan; 2012 yılında %4,56, 2016’da %6,81, 2020 yılında ise %8,3’e ulaşarak artış göstermiştir. DKA’ların artmasına yönelik Akdeniz ülkelerinde çalışmalar bulunmakla birlikte, Akdeniz’deki DKA’ların sadece %1,273’ü etkin bir koruma mekanizmasına sahiptir.Türkiye’deki yaklaşık 346.138 hektarlık deniz alanı içerisinde 31 Deniz ve Kıyı Alanı yasal olarak koruma altında bulunmaktadır. Bu Türkiye kara sularının toplam yaklaşık %4’üne tekabül etmektedir. Dünyada deniz canlılarını koruyan, iklim değişikliği ile mücadele eden, temiz deniz ve kıyı alanlarının oluşturulmasını sağlayan DKA’lar son yıllarda büyük artış göstermiştir. Küresel ısınma sebebiyle gerçekleşen iklim değişiklikleri, deniz yüzeyinin ısınması ve akıntıların değişmesiyle deniz popülasyonunda büyük göçler yaşanmasını tetiklemektedir 11. Bu göçler, denizlerin zaman geçtikçe daha dinamik ve öngörülemeyen bir hal almasına, DKA’ların ise bu durum karşısında statik ve yetersiz kalmasına sebep olmaktadır. Bu yetersizlik denizlerde (HDKA) (Mobile Marine Protected Area/MMPA) geliştirilmesini ön plana çıkarmıştır. HDKA ile birlikte, denizcilikteki dijitalleşme kapsamında bu alanda dünyada yeni gelişmeler yaşanmaktadır. HDKA’lar, önemli ekosistem özelliklerinin tespiti çerçevesinde; hareketli, yarı hareketli deniz türlerinin ve dinamik deniz habitatlarının hareketlerini takip etmektedir. Bu takip, nano uydular, insansız hava araçları, insansız deniz altılar, çevresel sensör ağları, dijital biyoakustik gibi gerçek zamanlı ve mobil donanımlarla gerçekleştirilmektedir. Yapay zekâ, makine öğrenimi ve ekolojik bilişim teknikleri ile birlikte çeşitli kaynaklardan veri toplayan yazılımlar HDKA bünyesinde kullanılmaktadır.

HAZIRLAYAN; TÜRK DEGS Gönüllü Araştırmacısı Görkem Ovalı