1. Arka Plan
Çeviren : Soner Atakan Ertürk
Korona pandemisinin üretim ve tedarik zincirlerinde yol açtığı aksamaların ardından, Avrupa Birliği dışındaki ülkelere ticaret bağımlılıkları konusunda kamuoyunda bir tartışma başladı. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırı savaşının ardından, Rusya'ya olan bağımlılıklar büyük ölçüde ortadan kalktı. Dikkatler, Finlandiya'nın en büyük beş ticaret ortağı arasında yer alan ve mal ve hizmet değeri bazında üçüncü en büyük ithalatçı ülke olan Çin'e çevrildi.
Ticarete ilişkin gümrük istatistikleri, Çin'e yapılan hem ihracatın hem de ithalatın artmaya devam ettiğini gösteriyor. Finlandiya'nın Çin ile olan ticaret açığı son yıllarda güçlü bir şekilde arttı. Ancak ticari ilişkinin boyutu sadece ihracat ve ithalat rakamlarıyla görülemez. Çok mühim olan Çin'de faaliyet gösteren Finlandiya yan kuruluşlarının ticari faaliyetlerini de dahil etmek önemlidir. Ayrıca Finlandiya'daki Çin yatırımları kadar, Çin'e yapılan karlı ihracat sayesinde Fin şirketlerinin kendi ülkelerindeki yatırımları da genel resmin bir parçasıdır.
Dışişleri Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan bu rapor, Finlandiya'nın Çin ile ikili ticaretini araştırılan rakamlar ve istatistikler ışığında incelemektedir. Raporun amacı, para ve ticaret akışlarının ardındaki karmaşık gerçekliğe ışık tutmak ve böylece gerçekler ve rakamların yardımıyla Çin ile ilgili bağımlılıklar konusunda devam eden tartışmalara bir arka plan sağlamaktır. Bu kamu araştırması, daha büyük resmi düşünürsek, Finlandiya'nın dayanıklılığını güçlendirme çabasının bir parçasını oluşturuyor. Aynı hedefe dair çabalar, son yıllarda “Finlandiya'nın Çin'e ilişkin hükümet eylem planı”, “Süper güç rekabetinin Fin şirketlerine Etkileri hakkındaki kamu raporu”, “Finlandiya Eğitim ve Kültür Bakanlığı tarafından Çin ile akademik işbirliğine yönelik tavsiyeler raporu” ve Ekonomi ve İstihdam Bakanlığı, Finlandiya Ticaret Bakanlığı, Finlandiya Bankası Gelişmekte Olan Ekonomiler Enstitüsü (BOFIT) ve Dışişleri Bakanlığı tarafından derlenen, “Çin'e ihracatımızın yapısına ilişkin kamu raporu” ile de desteklenmiştir.
Ticaret bağımlılıklarını tartışmak, kavramı tanımlamayı gerektirir. Bu çalışmada, Avrupa Komisyonu'nun Finlandiya ile Çin arasındaki ticari ilişkiye ilişkin genel tanımı kullanılmıştır: “Bağımlılı; mal, hizmet, veri, altyapı, beceri ve teknolojiler açısından sınırlı sayıda üreticiye itimat edilmesi ve böylece ithalatın Birlik (AB) içerisindeki üretimle ikame edilememesi veya ancak sınırlı ölçüde sağlanabilmesidir”.
Ticaret bağımlılığı çoğunlukla iki yönlüdür ve her iki taraf için de karlıdır. Bu nedenle de, bağımlılıkların çoğu zararlı değildir ve bu genellikle kamusal tartışmalarda unutulur. Dünya karşılıklı ticari bağımlılıklar dünyasıyken, tüm bağımlılıklardan kurtulmaya çalışmak da gerçekçi veya arzu edilen bir şey değildir.
Bununla birlikte, ticaretin geçici veya daha uzun süreli kesintilerle karşı karşıya kaldığı bir durumda bağımlılık zararlı olabilir. Böyle bir senaryoda, risk çeşitlendirmesinin önemi vurgulanır. Bu tür durumlar genellikle öngörülemez ve Finlandiya'nın etkisinin ötesindeki faktörlerden kaynaklanır. Üretim zincirlerindeki veya lojistikteki aksamalar genellikle daha kısa sürerken, olası bir siyasi kriz ticari ilişkilerde daha uzun vadeli hasarlara neden olabilir.
Etla Ekonomik Araştırmaları, yayınlarında Finlandiya'nın, yakın zaman önce COVID-19 pandemisi sırasında üretim ve dağıtım problemleriyle görülen, küresel değer zincirlerine bağımlılığını gündeme getirdi. Etla, pandemi başlangıcının şok etkileri sırasında Çin'den ithalata maruz kalan sektörlerin diğer sektörlere göre daha fazla daraldığı araştırmalara atıfta bulundu. Öte yandan Dünya Ticaret Örgütü, küresel ekonomiye daha sıkı entegre olan ekonomilerin pandemiyi daha hızlı atlattığına dair araştırmalar yayınladı. İçişleri Bakanlığı’nın ulusal risk değerlendirmesinde, değer ve tedarik zincirlerindeki kesintilerin Fin şirketlerinin çalışma koşullarını zayıflatabilecek çok yönlü etkilerine de dikkat çekildi.
2. Raporun yapısı ve sınırlandırmaları
Rapor, Finlandiya ile Çin arasındaki mevcut ticarete odaklanmaktadır. Analiz edilen ticaret hareketleri, kesintilerin Fin şirketlerini felce uğratabileceği ve dolayısıyla vatandaşların refahını ve tüketim ihtiyaçlarının karşılanmasını zayıflatabileceği hareketlerden oluşmaktadır. Finlandiya ile Çin arasındaki ticarete ilişkin Dışişleri Bakanlığı ile Ekonomik İşler ve İstihdam Bakanlığı ve Finlandiya İstatistik Kurumu tarafından hazırlanan bir rapor da bu Rapora ek olarak yayınlanmaktadır. Rapor, Finlandiya'nın Çin ile ticaretini ve Çin yatırımlarını istihdamdaki etkileri gibi çeşitli açılardan incelemektedir. Mevcut istatistiksel veriler 2021 yılına kadar uzanmaktadır. İstatistikler ve bunlardan çıkarılan sonuçlar sürekli olarak belirli sınırlamalara ve yorumlama zorluklarına tabidir, bunları Finlandiya İstatistik Kurumu rapordaki sektöre özel analizinde (analiz kısmında) bir parçası olarak açıklığa kavuşturmuştur. Bu yayınla eş zamanlı olarak BOFIT, Çin'den Finlandiya'ya ve Avrupa Birliği'ne ithal edilen mallara ilişkin kendi raporunu yayınlayacaktır.
Ticaret bağımlılıklarına ilişkin veriler farklı kaynaklara dağılmış durumda. (Bağımlılığın) Haritasının (çıkartılması), Gümrük istatistiklerinin ve Finlandiya İstatistik Kurumu tarafından toplanan verilerin çok yönlü analizini gerektirmektedir. Küresel tedarik zincirleri ve karmaşık mülkiyet yapıları, güncel verilerin eksikliği, menşe ülkenin izini sürmedeki istatistiksel zorluklar ve belirli bir son ürünün parçası olarak ham maddelerin kullanılması, araştırmanın zorluğunu arttırmıştır. Örneğin, otomobil üreticilerinin üretim zincirlerinin bir parçası olarak 18.000'e kadar farklı tedarikçiden yararlandığı tahmin edilmektedir.
Bağımlılıklara bakıldığında, kritiklik ve ikame edilebilirlik kilit sorulardır. Bir ithalatçı ülkeye güçlü bir bağımlılığın görüldüğü ürünlerin çoğu, örneğin bireysel tekstil endüstrisi ürünleri, doğası gereği kritik değildir. Kritik olarak görülen ürünler için ikame tedarik zincirleri de değerlendirilmelidir. Hem tek bir ithal eşyanın kritikliği hem de bu tür senaryolar için sektöre özgü ticari bağımlılıkların ve öngörülemez durumların ikamesi, bu hususa özel daha ayrıntılı çalışmaları gerektirmektedir. İkame edilebilirliğe kapsamlı bir bakış, belirli bir emtianın aynı anda bütün ülkeler veya birkaç ülkeden gelen eş zamanlı ani talebin incelendiği özel bir modelleme gerektirmektedir. Ulusal acil durum malzemelerine ilişkin ticaret hareketleri de bu çalışmanın kapsamı dışında bırakılmıştır.
Dışişleri Bakanlığı tarafından koordine edilen bu çalışmaya Ekonomi ve İstihdam Bakanlığı, BOFIT, Finlandiya İstatistikleri, Finlandiya Sanayi Konfederasyonu, Ulusal Acil Durum Tedarik Dairesi, Finlandiya Gümrükleri, Teknoloji Endüstrileri, İlaç Endüstrisi Derneği ve konunun haritasının çıkartılmasına katkıda bulunan pek çok kuruluş katıldı.
Şimdiye kadar yayınlanan incelemelere ek olarak, çeşitli aktörler temayla ilgili daha uzun vadeli çalışmalar yürütmektedir ve bittiğinde genel tablo tamamlanacaktır.
3. Avrupa ve OECD bakış açısı
Korona salgını ve Rusya'nın saldırganlığından sonra, Avrupa Komisyonu üye ülkeleri ulusal ticaret bağımlılıklarını incelemeye teşvik etti. Birçok üye ülkede, öncelikle Çin'e olan ticari bağımlılıklarının haritasını çıkartabilmek için çalışmalar yapılıyor. AB üye devletlerinin başkanlarından oluşan Avrupa Konseyi, Ekim 2022'de Çin ile ilgili stratejik bir tartışma gerçekleştirdi.
Komisyon, Çin'in en önemli dış ticaret ortaklarından biri olarak görüldüğü konuyla ilgili kapsamlı raporlar yayınladı. Komisyonun kritik hammaddeler listesinde, Avrupa endüstrisinin girdi kullanımının hammadde grubuna göre bağımlılığı değerlendirildi.
“Stratejik bağımlılık”lar (sözü) ile Komisyon, güvenlik, sağlık, yeşil (dönüşüm) ve dijital geçiş gibi AB'nin ve üye devletlerin temel çıkarlarının güvence altına alınması açısından belirleyici öneme sahip sektörleri ifade etmektedir. Bu raporun sonunda yer alan Çin'e bağımlılıklarımıza dair strateji bu tanım ışığında ele alınmıştır. Konuyla ilgili olarak Komisyon tarafından yayınlanan raporlar, Avrupa'nın rekabet edebilirliğinin ve stratejik özerkliğinin güçlendirilmesiyle yakından ilgilidir. Bu çabalarda, Çin'in incelenmesi merkezi bir rol oynamaktadır. Komisyonun yayınlarının özeti, Çin ile ticaretimizin mevcut durumunu vurgulayan kendi raporumuzdan daha geniştir.
Komisyon, 2022 incelemesinde, nadir toprak metalleri, magnezyum ve güneş panellerini, bunların küresel üretimi önemli ölçüde Çin'de yoğunlaştığından, savunmasızlığa eğilimli bağımlılıklar olarak değerlendirdi. Daha önce, Çin dışındaki ticari ortakları da göz önünde bulundurarak Birliğin genel stratejik bağımlılığı açısından en önemli sektörler olarak şu sektörler değerlendirilmişti: hammaddeler, aktif farmasötik bileşenler, lityum-iyon piller, hidrojen, yarı iletkenler, bulut ve sınır bilişim.
OECD, korona salgını sırasında tedarik zinciri kesintilerini inceledi. Finlandiya İstatistik Kurumu ve OECD ortak bir raporda Fin şirketlerinin küresel değer zincirleriyle bağlantısını araştırmış ve olgunun Finlandiya'da büyük sanayi şirketlerinde yoğunlaştığını belirtmişlerdir. Buna bağlı olarak, KOBİ'lerin değer zincirlerine katılması, esas olarak taşeronluk ilişkileri yoluyla gerçekleşmektedir.
4. Finlandiya'nın Çin ile ticareti, Çin'in Finlandiya'daki yatırımları ve finans sektörü
Mal ve hizmet ihracatı ve ithalatı, Finlandiya iştiraklerinin Çin'deki faaliyetleri ve Çin'deki faaliyetlerin yatırımlar, araştırma ve geliştirme ve istihdam yoluyla Finlandiya'ya etkisi dikkate alındığında; Fin şirketleri için Çin'deki toplam iş değerinin yılda 20 milyar avrodan fazla olduğu tahmin edilmektedir. Fin araştırma ve geliştirme faaliyetleri de giderek artan bir şekilde Çin'e aktarılmaktadır.
5. Çin’e ihracat
Gümrük ön istatistiklerine göre 2022 yılında Çin'e mal ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 11,3 artışla 4 milyar euro olmuştur. Fin ihracat şirketlerinden 230'unun Çin'e bir milyon avroyu aşan toplam ihracat değeri bulunmaktadır. Bu şirketlerin Çin'e ihracatı, Finlandiya'nın Çin'e yaptığı tüm ihracatın %97'sini karşılamaktadır. İhracat yapan firmaların üçte ikisi büyük firmalardır. Bunlardan 50 tanesinin Çin'e yaptıkları ihracat, cirolarının en az dörtte birini oluşturmaktadır. Çin'e yapılan ihracatın yılda 6.841 kişiyi istihdam ettiği düşünülebilir. Bu sayı, Çin'e mal veya hizmet ihraç eden şirketlerin çalışan sayıları ile Çin'deki ciro payları ilişkilendirilerek elde edilmiştir. En büyük istihdam etkisi endüstri şirketlerinde görülmüştür.
2021'de Fin hizmet ihracatının toplam değeri 28 milyar avroydu ve bunun yüzde beşi Çin'e gitti. Maddi olmayan sermaye ihracatından, büyük oranda lisans ücretlerinden, 2021'de Çin'den Finlandiya'ya (doğru) yaklaşık 600 milyon avroluk bir gelir elde edilmiştir ve bu, yurtdışındaki tüm maddi olmayan sermaye hizmet ihracatının %21'ini denk gelmektedir. Korona salgını öncesinde turizm hizmetleri, Çin'e yapılan hizmet ihracatındaki büyümenin önemli bir bölümünü oluşturmaktaydı.
2020'de Çin'in Finlandiya'ya ihracatından elde edilen yurt içi katma değer yaklaşık 3,2 milyar Avro idi ve bu, tüm Finlandiya ihracatının yurt içi katma değerinin %1,6'sını oluşturuyordu. İhracatın katma değeri, yurt dışından satın alınan hammadde ve hizmetler gibi üretimde kullanılan yabancı girdilerin ihracatın gayri safi değerinden düşülmesiyle elde edilmektedir. Katma değerli ticaretle ölçüldüğünde, Çin'in bir ihracat pazarı olarak önemi, ticaret istatistiklerinin gösterdiğinden biraz daha fazladır. En son OECD istatistiklerine göre, 2018'de Çin, Finlandiya'nın yurtdışındaki katma değerli ticaretinin yaklaşık yüzde sekizini tüketti. Bu, nihai katma değerli talep açısından ABD, İsveç ve Almanya'nın hemen ardından Çin'i Finlandiya'nın dördüncü en önemli ticaret ortağı haline getirdi.
Finlandiya'nın Çin'e ihracatının yapısı, Ekonomi ve İstihdam Bakanlığı, Finlandiya Ticaret Bakanlığı, BOFIT ve Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 2022 raporunda incelenmiştir. Buna göre, son on yılda Çin'e ihracatımız, karşılaştırılabileceğimiz ülkelerin ihracatlarına nazaran daha tekil olacak şekilde, ivmelenen bir halde hammadde ve ara mamullere odaklanmıştır.
Çin'deki Fin iştiraklerinin cirosu 2013-2020 döneminde önemli ölçüde artmıştır: 8 milyarın biraz üzerindeyken 13 milyar avroya çıkmıştır. Finlandiya İstatistik Kurumu tarafından derlenen verilere göre, 2020 yılında Finlandiya'da faaliyet gösteren yaklaşık yüz Fin ana şirketinin Çin'de toplam 250 iştiraki veya şubesi bulunuyor. Çin'de yerleşik iştirakler, Finlandiya'da faaliyet gösteren şirketlerin tüm yurt dışı yerleşik iştiraklerinin yaklaşık yüzde beşini oluşturmaktadır. Çin'de bulunan iştiraklerimizin faaliyet ortamındaki aksaklıklar doğal olarak Çin'deki işlerimizi etkileyecektir; bu rahatsızlıkları bu rapor kapsamında değerlendirmek mümkün olmamıştır.
Çin pazarında Fin şirketleri için hala önemli fırsatlar bulunmaktadır ancak ihracatı çeşitlendirmeye çalışmak doğrudur. Şu anda, Çin'e mal ihracatımız birkaç sektöre ve niceliksel olarak küçük bir şirket grubuna bağlı bulunmaktadır, bu da kırılganlığı arttırmaktadır. İhracatın kırılganlığı, öncelikle, belirli şirketlerin veya bir bütün olarak Finlandiya ihracatının ya Çin talebindeki değişikliklerden ya da devlet düzeyindeki siyasi anlaşmazlıkların dolaylı etkilerinden dolayı zorluklarla karşılaşacağı bir durumla alakalıdır.
6. Çin’den ithalat
Gümrüklerin ön istatistiklerine göre Çin'den 2022 mal ithalatımız bir önceki yıla göre yüzde 27,6 artarak 8,4 milyar euro oldu. Çin, Finlandiya'nın üçüncü en önemli ithalat ülkesi haline gelmiştir. Çeşitli yayınlara göre, en önemli ticari bağımlılıklar ithalatla ilgilidir. Finlandiya'da bulunan, Çin'den en az bir milyon avro ithalat yapan ve şirketin alımlarının en az dörtte birini Çin'den ithal eden yaklaşık 300 şirket vardır; bunların üçte ikisi ticaret sektöründeki küçük şirketlerdir. Bir milyon avroluk sınır değerinden vazgeçildiği takdirde binden fazla benzer şirket vardır.
Çin ithalatının istihdam etkisi yıllık 15.522 kişi olarak kabul edilebilir. Rakam, ihracata ilişkin olarak yukarıdakine benzer bir hesaplama yöntemiyle elde edilmiştir. İstihdam etkileri çeşitli ticaret sektörlerine dağılmıştır: en büyük etkiler, mesela süpermarketler ve “çok katlı mağazacılık” (AVM gibi) sektörünün yanı sıra özel perakende mağazaları içeren, (hedef kitlesini daraltmamış) perakende mağazalardadır; hırdavat ve giyim mağazaları gibi. Çin ithalatının istihdam üzerindeki etkilerinin %54'ü perakende ticarete, %40'ı toptan ticarete ve küçük bir kısmı motorlu kara taşıtlarının toptan ve perakende ticaretine yöneliktir. Fin şirketlerinin taşeronluğu yoluyla dış ticaretin dolaylı istihdam etkileri tahminen çok daha fazladır. Çin, 2021'de hizmet ithalatımızın yüzde beşlik payına sahipti. İthalatın çoğu diğer ticari hizmetler altında kaydedilirken, bilişim teknolojileri hizmetleri neredeyse hiç ithal edilmedi.
Doğrudan emtia ithalatına ek olarak, Çin'den yapılan ithalat Finlandiya'nın ekonomik refahıyla da geniş bir şekilde bağlantılıdır. Fin şirketleri, kendi ihracatlarının bir parçası olarak Çin'den ithal girdiler, özellikle bileşenler ve diğer ara ürünler kullanmaktadır. Bu bağlamda, sektöre özgü dikkate değer farklılıklar olmakla birlikte, Çin'e bağımlılık genel olarak sınırlı bir olgu olarak görünmektedir.
Özellikle Çin ithalatına bağımlı olduğu düşünülen ürünlerin kullanımı en yaygın olarak
1) tekstil ve deri imalatında,
2) elektrikli teçhizat imalatında
3) bilgisayarların ve elektronik ve optik ürünlerin imalatında görülmektedir. İkinci sektördeki şirketlerde, Çin'e bağımlılık açıkça en güçlüsüdür; Sektörde ankete katılan işletmelerin %22'sinde Çin'e bağlı mallar, toplam girdi kullanımının değerinin en az onda birini oluşturmaktadır ve bu şirketlerin sektördeki iş gücü içindeki payı bundan bile fazladır.
İthalat girdi istatistikleri doğrudan menşe ülke ithalatına dayanmaktadır ve üçüncü ülkelerin üretim zincirleri yoluyla yerli sanayiye aktarılan dolaylı etkileri hesaba katamaz. Bileşenin ticari istatistiklerinde kaydedilen değer de üretim sürecinde ne kadar önemli olduğunu belirtemez (belirtmekte yetersiz kalır). Değeri düşük tek bir bileşen, belirli bir makine, cihaz veya ürünün üretilmesini engelleyebilmektedir. Kritiklik sorusu, nihai ürünün amaçlanan kullanımı, bileşenin alternatif tedarikçileri aracılığıyla değiştirilebilirlik yoluyla değerlendirilmelidir.
BOFIT'in (Finlandiya Bankası Geçiş Dönemindeki Ekonomiler Enstitüsü) raporu, Çin'den yaptığımız mal ithalatını 2021 sonuna kadar uzanan Gümrük mal ticareti istatistikleri temelinde analiz etti. Değer olarak Çin'den çoğunlukla elektrikli makine ve cihazlar, giysi, mobilya, oyuncak, oyun ve spor malzemeleri ithal edilmektedir. Elektrikli makineler ve mekanik teçhizat tek başına ithalat değerinin yarısından fazlasını oluşturmaktadır.
İthalat değerleri ölçüldüğünde, özellikle Çin'den dizüstü bilgisayar ve cep telefonu ithal ediyoruz ki bu Finlandiya'ya yapılan tüm mal ithalatının toplam değerinin %2'sini oluşturmaktadır. Finlandiya'ya ithal edilen dizüstü bilgisayarların üçte ikisi ve cep telefonlarının neredeyse yarısı Çin'den geliyor. Ayrıca monitörlerin ve cep telefonu parçalarının çoğu Çin'den ithal edilmektedir. Bununla birlikte bazı elektrikli motorlu otomobil ve motosiklet ithalatının büyük çoğunluğu Çin'den Finlandiya'ya yapılmaktadır fakat ikincisinin ithalatın toplam değeri içindeki payı çok büyük değildir.
Rapor, Çin ithalatının kendi yerli üretimimiz ile ikame edilebilirliğini incelemektedir. Sanayi ürünlerinin ithalat istatistiklerini yerli fabrika üretimi istatistikleriyle birleştirerek, Çin'in öne çıktığı ve bizim kendi üretimimizin az olduğu veya hiç olmadığı ürün grupları ayırt edilebilmektedir. Finlandiya'da neredeyse hiç üretilmeyen bu ürün gruplarında Çin'e bağımlılık en çok piller, motosikletler, müzik aletleri ve sentetik elyafta. Stratejik sayılamayacak ürün grupları (örneğin havai fişekler, yapma çiçekler, şemsiyeler, mankenler, erkek mayoları) BOFIT'in listelemesinden çıkarılmıştır. Bununla birlikte, Çin'den yapılan tüm ithalatlar otomatik olarak Çinli şirketlerin üretimi değildir. Konunun karmaşıklığı, yabancı çokuluslu şirketlerin hala Çin'in toplam ihracatının yaklaşık üçte birini karşılaması gerçeğiyle açıklanmaktadır.
AB'nin Çin'den yaptığı ithalatta, Finlandiya'nın Çin'den yaptığı ikili ithalatta olduğu gibi aynı kategoriler vurgulanmaktadır. AB düzeyinde değerlendirilen bağımlılıklar, ortalama olarak ulusal bağımlılıklarımızdan daha önemlidir. İncelenen İsveç ithalat istatistikleri, Finlandiya'dakilere benzerdir, en dikkate değer fark elektrikli makine ve ekipmanlardadır. Bunlarda Çin'in Finlandiya'ya yaptığı ithalattaki payı İsveç'in iki katıdır.
Küresel değer zincirlerinin ve dolaylı ithalatın olduğu bir dünyada ithalatın kırılganlığı, ihracattan daha çok yönlüdür. Başka bir transit veya işleme ülkesinin ihracat istatistiklerinde resmi olarak kaydedilmiş olsa bile, belirli malların menşe ülkesi Çin olabilir. İthalat kesintileri, örneğin lojistik nedenlerle, artan talep veya stok kıtlığı nedeniyle meydana gelebilir. Tüm bunlar özellikle 2020 yılında korona pandemisinin başlangıcında görülmüştür.
7. Kritik hammaddeler
Kritik hammaddelerin ithalatı, Çin ile ilgili bağımlılıkların değerlendirilmesinde önemli bir bölüm oluşturmaktadır. AB, endüstriyel ekosistemde ekonomik olarak önemli ve yüksek tedarik riski olan “ham madde”yi kritik olarak kabul etmiştir. Üç yıl önce Avrupa Komisyonu, 19'u büyük ölçüde yalnızca Çin'de bulunan 30 kritik ham madde tanımlamıştır. Bunlar çeşitli endüstriyel sektörlerde bileşenler, karışımlar ve imalat malzemeleri olarak kullanılmaktadır. Endüstriyel yeşil geçiş ve toplum için olduğu kadar savunma sanayi için de özellikle önemlidirler.
Finlandiya Teknoloji Endüstrileri, Haziran - Temmuz 2022'de şirketlerle yapılan ankette Fin sanayi şirketlerinin kritik malzemelerle ilgili tedarik zincirlerini ve hazırlık durumlarını haritalandırdı. Yanıt veren şirketler, kobalt ve tungsteni üretimleri için en kritik hammaddeler olarak görmekte olduklarını belirttiler. Diğer metal bileşikleri arasında, magnezyum en önemli üçüncü olduğu ortaya çıktı. (Anketle beraber) Tedarik zincirlerindeki riskler tespit edilmiş ancak rapora istinaden bunlara yönelik özel bir hazırlık yapılmamıştır ancak, 2017 yılında ilgili rapora kıyasla risk yönetimi yöntemleri geliştirilmiştir. Kritik metaller genellikle hazır bileşenlerin bir alaşım elementi olarak satın alınırlar: Yanıt veren Finli teknoloji şirketlerinin %65'i metalleri ve metal bileşiklerini hazır bileşenler olarak satın almakta ve sadece %35'i doğrudan piyasadan satın alınmaktadır. Araştırmaya ağırlıklı olarak sanayi ve metal ürünler sektörlerinden toplam 83 firma katıldı. Finlandiya Teknoloji Endüstrisi ağırlıklı olarak bir montaj endüstrisidir.
BOFIT'in ithalat araştırmasına göre, değer olarak çoğunlukla florspat, alüminyum ve boksit doğrudan Çin'den Finlandiya'ya ithal ediliyor. Bununla birlikte, tüm bunlar için, Çin'in 2020-2021'deki ithalat payı, 2016-2019'dakinden daha küçük olmuştur. 2020-2021'de, toplam ithalat değerinin yaklaşık dörtte birini oluşturan lityum ithalatımız için en çok Çin'e bağımlıydık. Hammadde ithalatının yanı sıra Finlandiya'ya ithal edilen pillerde de lityum bulunmaktadır. 2016-2019 yılları arasında magnezyum ithalatımızın yarısından fazlası Çin'den geldi, ancak son yıllarda bu pay beşte birin altına düştü. Bu anlamda, bir hammaddenin orijinal olarak Çin'den gelebileceğini, başka bir ülke üzerinden daha fazla işlenmiş veya bir bileşenin parçası olarak Finlandiya'ya ulaşmış olsa bile, hatırlanması önemlidir. Finlandiya'ya yapılan güneş paneli ithalatında Çin'in payı %41,7'dir. Panellerin ana hammaddesini,, çeşitli formlardaki silikon oluşturmaktadır.
Finlandiya İstatistik Kurumu, genel ithalat bağımlılığını ve Çin'in ithalat hakimiyetine dayalı olarak Çin'den kritik hammadde ithalatını inceledi. Bu inceleme yukarıda belirtilmiş olan şirket anketi gibi, Finlandiyalı şirketler için tungstenin önemini vurgulamaktadır. Saf hammadde yerine, tungsten atığı ve hurdası, tüm kritik hammadde ithalatının yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Hurda, geri dönüştürülmüş hammadde kaynağı olarak kullanılmaktadır, ayrıca Finlandiya üzerinden ulaştırılır (ikincil ihracat). Tungstenden sonra (ferro)vanadyum ithalatında olduğu gibi titanyumdan mamul malların ithalat değeri ortaya çıkmaktadır. AB tarafından tanımlanan 30 kritik hammaddenin her biri Finlandiya'ya ithal edilmekte ve Finlandiya'da bir şekilde kullanılmaktadır. Kritik hammaddeleri ithal eden sanayi ve ticaret şirketlerinin sayısı son yıllarda artmıştır; şu anda 150 civarında firma bulunmaktadır. Şirketlerin büyük bir çoğunluğu çeşitli endüstriyel sektörlerde faaliyet göstermektedir.
İkame edilebilirlik konusu da kritik ham maddelerin merkezinde yer alır. Finlandiya, araştırılmakta olan Avrupa'daki en önemli lityum rezervlerinden birine sahiptir. Finlandiya'nın maden yataklarında şimdiye kadar kobalt, platin grubu metaller ve fosfat kayasında madencilik ilerlemesi sağlanan 14 kritik hammadde bulunmuştur. Maden ruhsatı projeleri ve çeşitli kritik hammaddeler için daha ileri çalışmalar Finlandiya'da beklemektedir. Finlandiya'da nadir toprak metallerinin varlığı da incelenmektedir. 2021 yılında ulusal pil stratejimiz yayınlandı ve pil metal geri dönüşüm teknolojisine önemli yatırımlar yapılacaktır.
Çin, en kritik hammaddeler için en önemli madencilik ve işleme operasyonlarının yanı sıra, özellikle pil teknolojisinde endüstriyle ilgili bilgi birikimine de sahiptir. Örneğin, magnezyum ve tungstenin en önemli üreticisidir. Pillerde, özellikle de en güçlü lityum-iyon pillerde, Çin çok büyük bir pazar lideridir. Bunların üretimleri ve ürün geliştirmeleri için birkaç kritik hammaddeye ihtiyaç vardır. Rüzgar türbinlerinde ve elektrikli arabalarda kullanılan kalıcı mıknatıslar, hem nihai ürün hem de bileşenleri açısından Çin'e olan çifte bağımlılığın bariz bir örneğidir. Çin yapımında çeşitli nadir toprak elementlerini gerektiren doğal mıknatıs üretiminde %93 küresel oranıyla pazara hakim bir pozisyondadır. Saf hidrojen üreten elektrolizörler de ayrıca nadir toprak metalleriyle çalışır.
Çin, kendi toprak yataklarına rağmen önemli de bir baz metal ithalatçısıdır. Çin ayrıca yurtdışında çeşitli metal madenciliği operasyonlarının sahibidir. Gümrüklerin ön istatistiklerine göre, Ocak ve Ekim 2022 arasında Finlandiya'dan Çin anakarasına ve Tayvan'a rekor miktarda nikel ihraç edildi. Finlandiya, tüm AB üye ülkeleri arasında en büyük nikel rafinerisidir.
8. İlaçlar ve tıbbi cihazlar
İlaçların üretim ve tedarik zincirleri küreseldir ve çok parçalıdır. Finlandiya'ya ithalatları Gümrük istatistiklerinden incelenebilir. Finlandiya, ilaçların nihai ürünlerini ağırlıklı olarak diğer AB ülkeleri ve İsviçre'den ithal etmektedir. İlaçlar, sözde aktif bileşenler ve vitaminler, daha ileri işlemler için ABD, Çin ve Hindistan'dan Avrupa fabrikalarından ithal edilmektedir. Bunda Çin'in payı yaklaşık dörtte birdir. İlaçların mevcudiyeti bu nedenle büyük ölçüde AB düzeyinde bir sorundur. Avrupa'nın da ilaçların aktif bileşenlerine olan ihtiyacın yarısından fazlasını üretebileceğini belirtmekte fayda vardır. Gümrük istatistiklerine göre, Çin'den Finlandiya'ya doğrudan ilaç ithalatı az olmuştur. Finlandiya'da sınırlı ilaç üretimi varken, Avrupa'nın en büyük ilaç üreticisi ülkeleri tüm dünya ilaç ihracatının önemli bir bölümünü gerçekleştirmektedir. İlaçların son ürünleri de Çin'e ihraç edilmektedir.
Finlandiya'da, ilaç şirketleri, eczaneler ve sağlık sektörünün, pazar durumundan kaynaklanan kısa süreli tedarik zincirindeki aksamalarda (bunların etkilerini engellemeye) yardımcı olan ilaçları stoklamak için özel bir yükümlülüğü vardır. Küresel bir salgın gibi durumlar, tipik olarak belirli ilaçlar için mevcut üretim kapasitesinin hızlı bir şekilde yanıt veremeyeceği ani ancak geçici bir talep oluşturur.
İçişleri Bakanlığı, bizlere, Finlandiya'nın sağlık ve sosyal refahın tüm ihtiyaçlarını yerli üretimle karşılayabilecek kadar ilaç üretimine veya ham ve ambalaj malzemelerine sahip olmadığını hatırlatmaktadır. Tıbbi cihazların veya diğer kritik ürünlerin üretimi (belli başlı) bileşenler gerektirir ve bu nedenle tedarik zincirinde olası aksamalar sektörü de zor durumla kalmaya maruz bırakır.
9. Yarı iletkenler
Dünya çapında önemli stratejik bağımlılıklardan biri, geçici tedarik kesintileri bile devletlerin ve tüm küresel ekonominin toparlanma yeteneğini test edebilen yarı iletken bileşenlere yöneliktir. Mikroçipler, yarı iletken bileşenlerin bir kategorisidir. Örneğin, korona pandemisinin başlangıcından bu yana, yarı iletken bileşenlerin üretimi, etkileri Finlandiya'ya kadar uzanan otomotiv endüstrisinin talebini karşılayamaz hale gelmiştir. Çeşitli endüstriyel sektörlerde farklı saflık derecelerinde yarı iletkenlere yönelik artan bir talep bulunmaktadır. İşleme seviyesi ne kadar yüksek olursa, mikroçip o kadar küçük ve enerji açısından daha verimli olur. Bir cihazın tümünün veya makinenin çalışması genellikle mikroçiplere bağlıdır.
Çin, daha düşük saflaştırma düzeyine sahip yarı iletkenlerin üreticisi ve ihracatçısıdır, ancak aynı zamanda farklı türde yarı iletkenlerin önemli de bir ithalatçısıdır. 2021 yılında Çin, 433 milyar dolardan fazla elektronik entegre devre ithal etti. Bu, dünya ticaretindeki en önemli mal akışıdır. Finlandiya’nın bilgi birikimi (know-how), araştırma ve geliştirme, mikroçip tasarımı ve kısmi üretim yoluyla yarı iletken bileşenlerin değer zincirine bağlıdır.
Gümrük istatistiklerine göre Finlandiya, elektronik entegre devreleri ve bunların parçalarını Çin'den toplam yaklaşık bir milyar avroya ithal etmektedir. Bunların yaklaşık onda biri Çin anakarasından gelirken, üçte birinden fazlası Tayvan ithalatı kapsamındadır.
Yarı iletkenler de mikro devreler ve bellekler gümrük başlığı altında ithal edilmektedir. Bunlar, pazar liderlerinin iki büyük Koreli şirket olduğu farklı yarı iletken türleridir. Çin'den yapılan ithalat bu kategoride %19,7'lik bir paya sahip olup, bu da yaklaşık 12 milyon avroluk ithalata karşılık gelmektedir.
Yarı iletkenlerin bulunabilirliği, Tayvan Boğazı'nda çatışma çıkacağı sıra kritik bir konu olarak kabul edildi. Hemen hemen tüm dünya ekonomisi böyle bir krizden zarar görebilirdi.
10. Finlandiya’da Çin yatırımları
Finlandiya İstatistik Kurumu, Finlandiya'daki Çin yatırımlarını 2021'in sonuna kadar uzanan verilere dayanarak inceleme gerçekleştirdi. Rapora göre Finlandiya'da 50 Çinli şirket faaliyet gösteriyor. (Raporda) Eğer bir şirketin en üst yapısı Çin’de yer alıyorsa o şirket Çinli bir şirket olarak tanımlanmıştır. Bu tarz şirketler 2021 yılında Finlandiya’da 2600 kişiyi istihdam etmiştir. Bu yılın sonundaki doğrudan Çin yatırımlarının değeri 4.5 milyar euroydu ki bu Finlandiya’daki tüm doğrudan yabancı yatırımının %5.9’una tekabül etmektedir. Son yıllarda Finlandiya’daki yatırımlar özellikle teknoloji sektörüne şirket satın almaya odaklanmış durumdadır.
Şimdiye kadar, Finlandiya'nın temel veya kritik altyapısına önemli bir Çin yatırımı yapılmadı. Liman ve havalimanı trafiğimizin lojistik sektöründe Çin altyapı yatırımları yapılmıştır. Yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin ulusal yasaya dayanarak, yetkililerin ulusal güvenlik için kritik olduğu düşünülen şirketlerin mülkiyet tabanını izleme ve gerekirse bu tür şirketlerde yabancı mülkiyetini sınırlama olanağı bulunmaktadır.
11. Finans Sektörü
Sözü edilen rapora ek olarak BOFIT, Finlandiya'nın finans sektörü ile Çin arasındaki doğrudan bağlarının çok ılımlı olduğunu değerlendirdi. Çin'in sermaye transferine ilişkin kendi kısıtlamaları buna katkıda bulundu. Dolaylı finansal riskleri değerlendirmek ise zordur. Ulusal finans sektörümüz hakkında daha detaylı bilgiler gizlidir ve yayınlanamaz.
12. Fin şirketlerinin tedarik zincirlerine ilişkin incelemeler
Fin şirketlerinin küresel tedarik zincirlerindeki olası aksamalara hazır olup olmadığı araştırıldı. Ticaret Odası tarafından Şubat 2023'te yayınlanan ihracat yöneticisi anketine (116 katılımcı) göre, yanıt veren şirketlerin %26'sı Çin'e olan bağımlılıklarını ya azalttı ya da azaltmak üzere olduğunu ifade etti. Ankete yanıt verenlerin %40'ı Çin'e kritik bağımlılıkları olduğunu bildirmedi. Açık cevaplarda firmalar üretimlerini ve tedarik zincirlerini Güneydoğu Asya ve Avrupa'nın diğer bölgelerine doğru çeşitlendirdiklerini, hammadde için alternatif tedarikçiler aradıklarını ve diğer bölgelere daha güçlü bir şekilde taşeronlaşmaya yöneldiklerini belirttiler.
Finlandiya Endüstrileri Konfederasyonu (EK) tarafından uluslararası ticaret yapan kilit şirketler arasında Aralık 2022'de yürütülen bir ankete göre, yanıt verenlerin %12'si Çin pazarına ilişkin risklerin şirketin ticari faaliyetlerinde önemli değişikliklere neden olduğunu belirtti. Ankete yanıt veren şirketlerin %14'ü için Çin'e yapılan ihracat, şirketin toplam ihracatının %20'sinden fazlasını oluşturuyor. Öte yandan, şirketlerin %86'sı için Çin'e yapılan ihracatın önemi şirketin toplam ihracatının %20'sinden az olduğunu ifade etti. Ankete uluslararası ticaret yapan toplam 710 firma katılım sağladı.
Kasım 2022'de Finlandiya Endüstrileri Konfederasyonu, küresel tedarik zincirlerinde uluslararası ticaret yapan 745 kilit şirketin yaptığı değişiklikleri inceledi. Büyük şirketlerin %60'ı ve sanayi şirketlerinin %53'ü 2022 yılında tedarik zincirlerinde değişiklik yaptıklarını açıkladı. Şirketlerin %44'lük bir oranı, birkaç tedarikçiye ve birkaç ülkeye tedarik zincirleri dağıttığını belirtti. Öte yandan, şirketlerin yalnızca %12'si üretimi Finlandiya'ya veya Baltıklar gibi yakın bölgelere kaydırdı. Şirketlerin %61'i, korona pandemisinin Çin de dahil çeşitli ülkelerde konteynır kıtlığı veya üretimi sınırlama veya durdurma ihtiyacı olarak kendini gösteren teslimat sorunlarına neden olduğunu bildirdi.
Osuuspankki Kooperatif Bankasının büyük şirketlere (139 katılımcı) yönelik Ocak 2023 anketine katılanlar, Çin'deki üretim kapasitelerinin küçüleceğini tahmin etmektedirler. 2021 anketinde büyük şirketlerin %19'u Çin'de üretim artışı beklerken, şimdi bu oran %9. Ankete katılanların dörtte biri, Çin'in ekonomik güce yükselişini şirketleri için bir fırsat, yaklaşık üçte biri ise bir tehdit olarak gördü. Ankete katılanların çoğunluğu, soru hakkında henüz güçlü bir pozisyon alamadılar.
Fin Endüstri Yatırım Ltd. tarafından Kasım 2022'de yapılan büyüyen şirket anketine göre, yanıt verenlerin beşte birinden azı değer zincirlerinde Çin ve Tayvan'ın etkisini ortaya çıkarttı. Bunlar için Çin ve Tayvan'ın rolü önemlidir çünkü şirketlerin neredeyse yarısı anakara Çin veya Tayvan'dan (gelen) malzeme veya bileşen içeren ürünlere sahiptir. Bilgi ve iletişim endüstrisinde bu olgu vurgulanmaktadır. Bu şirketlerin beşte birinden fazlasının üretim zincirlerini çeşitlendirmek için aktif planları bulunmaktadır. Ancak, (bu durum) ucuz olarak görülmemekte ve neredeyse (şirketlerin) üçte biri, kritik bileşenler için alternatif tedarikçilerin bulunabileceğine dahi inanmamaktadır. Yanıtlar, bilgi ve iletişim hizmetlerini içeren sekiz sektörden derlenmiştir. Ankete toplam 1517 şirket yanıt vermiş ve beşten az çalışanı olan şirketler anket dışında bırakılmıştır.
13. Özet ve sonuçlar
Çin, en önemli ticaret ortaklarımızdan biridir. Siyasi ve ticari ilişkiler istikrarlı ve mevcut durumu değiştirecek somut bir rahatsızlık görünmemektedir. Bununla beraber, öngörülemeyen bir jeopolitik çalışma ortamında, durumlar hızla değişebilir, bu durumda hazırlıklı olmanın ve risk çeşitlendirmenin önemi daha da artar.
Yüzeysel bir rapor bile, Finlandiya'nın Çin'e olan ticari bağımlılığının Avrupa'nın başka yerlerinde olduğu gibi yaygın olduğunu göstermektedir. Çeşitli çalışmalara dayanarak, Çin'in ithalatımızdaki payının önemli ölçüde arttığına dair bir tablo ortaya çıkmaktadır. Aksamalar(ın sonuçları) en hızlı şekilde sanayi ve ticarette görülecektir; özellikle cep telefonlarında, dizüstü bilgisayarlarda, diğer elektrikli cihazlarda ve pillerde yaşanan eksiklikler şeklinde. Bileşenlerin ve diğer ara ürünlerin ithalatı, elektronik endüstrisi gibi belirli endüstrilere odaklanmaktadır. Bu tür kilit malların büyük ölçekli üretim sorunlarının vatandaşların ve şirketlerin günlük yaşamına hızla yansıyacağı açıktır. Özellikle sorunların aynı anda birkaç ülkeyi etkileyeceği bir durumda, (hazırlık yapılmamış olması halinde) ithalatı hızlı bir şekilde ikame etmek mümkün olmayacaktır.
Yaklaşık 300 şirketimiz için Çin ithalatı, tüm şirket alımlarının en az dörtte birini oluşturuyor. Fin elektronik üretiminde önemli ölçüde ithal Çin girdileri kullanılmaktadır. Çin'den yapılan ithalatın yılda 15.000 kişinin istihdamının oldukça üzerinde olduğu hesaplanabilir; dolaylı istihdam etkisi daha büyüktür, ancak hesaplanması çok zordur.
Çin'den ithalatlarımızda ticaret sektörü, ihracatta ise sanayi firmaları ağırlıktadır. Finlandiyalı ihracat şirketlerinin 230'unun mal ihracatı değeri bir milyon Euro'yu aşıyor. Bu şirketlerin 50'si için cirolarının en az dörtte birini Çin'e yapılan ihracat oluşturuyor. İhracat yapan firmaların üçte ikisi büyük firmalar olup, ihracat sanayi firmalarında yoğunlaşmaktadır. Çin'de faaliyet gösteren Finlandiya yan kuruluşlarının cirosu önemlidir ve şirketler, yalnızca Çin'e ihracatlarının karlılığı nedeniyle Finlandiya'da yeni üretim hatları gibi büyük yatırımlar yapmıştır.
Çin'e olan ticaret bağımlılıklarının yarattığı riskler, ihracat ve ithalat için farklılık göstermektedir. Ülkelerimiz arasındaki ticarette en olası kesintiye uğratan faktör, doğası gereği ekonomik veya lojistik olacaktır ve bu da Finlandiya'yı büyük ölçüde dünyanın geri kalanıyla aynı duruma getirecektir. Örneğin, 2020'deki korona salgınının ilk aşamasında ve 2021'de Süveyş Kanalı kapatıldığında durum böyleydi. Bunun yerine, siyasi bir krizin veya çatışmanın etkisi ülkeye veya bölgeye özgü olabilir ve bunun gibilerin tahmin edilmesi daha zordur. İyi ikili ilişkiler olsa bile bu önemli bir sıkıntı durumunda Finlandiya'yı koruyamaz.
Akut bir ihracat kesintisinin ülke ekonomimiz açısından doğrudan ve dolaylı etkilerinin hesaplanması ayrı raporlar gerektirecektir. Her halükârda, etki önemli olacak ve yukarıda açıklandığı gibi ilgili ihracat şirketlerinin istihdamına ve cirosuna yansıyacaktır. Raporda kullanılan hesaplama yöntemine göre, böyle bir durumun ihracat üzerindeki istihdam etkisi ithalata göre çok daha yumuşak olacaktır.
Bağımlılık analizinin önemli bir kısmı, kritik ham maddeler ve ilaçlar ile ilgilidir. Hem Finlandiya'da hem de Avrupa'nın başka yerlerinde, toplum ve endüstrinin çevreci dönüşüm hızı şimdiye kadar Çin'den gelen kritik hammaddelerin bulunabilirliğine bağlı olmuştur. Bu, Avrupa Komisyonu tarafından tanımlandığı şekliyle stratejik bir bağımlılık olarak görülebilir. Komisyonun yakın gelecekte kritik hammadde durum güncellemesini ve yasal teklifini (Kritik Hammadde Yasası) yayınlaması bekleniyor.
İlaçlar ve etken maddeleri ile ilgili olarak, Finlandiya'daki durum diğer AB ülkelerindeki ile hemen hemen aynıdır. İlaçların etkili bileşenlerinin yaklaşık dörtte biri Çin'den Avrupa fabrikalarına ithal edilmekte ve oradan da nihai ürün olarak Finlandiya'ya ithal edilmektedir. Kendi ilaç üretimimiz sınırlıdır.
Mevcut istatistikler, tedarik zincirlerinin ve yatırımların kaynağının tamamen sorunsuz bir şekilde izlenmesine izin vermediğinden, ticaret bağımlılıklarının tam bir resmini oluşturmak pratikte imkansızdır. Sonuç çıkarmak her zaman eksik verilere dayanır ve ticari güvenlik açıklarının incelenmesi kaçınılmaz olarak kesin bir bilim olmaktan uzaktır.
Bağımlılıkların açıklanması zor iki yönünün incelenmesi kendine has bir araştırma boyutunu gerektirmektedir; belirli bir bağımlılığın ne ölçüde kritik veya stratejik olduğu ve ne ölçüde diğer ithalat, ihracat veya kendi üretimiyle ikame edilebileceği.
Çin'e ilişkin hükümet eylem planında, "Şirketlerin ve diğer Finlandiyalı muhatapların, Çin'in siyasetinde, toplumunda ve ekonomik gelişmesinde ve bunları etkileyebilecek iş ortamındaki değişikliklerin farkında olmaları önemlidir. Değerlerdeki farklılıklara, işbirliğine ilişkin siyasi risklere ve ekonomik bağımlılık tehlikesine dikkat edilmesi tavsiye edilir. Manevra alanını sınırlayabilecek işbirliği içindeki yapı ve uygulamalardan kaçınmak esastır.” Şu anda Dışişleri Bakanlığı tarafından koordine edilen rapor, bir parçası olarak ticaret bağımlılıklarını değerlendirmenin de önemli olduğu, ulusal dayanıklılığı güçlendirmeye yönelik çalışmanın bir devamı niteliğindedir. Şirketlerin tedarik zinciri kesintilerine karşı hazırlıklı olma hali, daha önce bahsedilen şirket anketlerinde açıkça görüldüğü üzere kısmen artmıştır.
Süper güç rekabetinin Fin şirketlerine etkilerine ilişkin bir rapor şöyle özetlenmektedir: “Şirketler müşterilerini, tedarik zincirlerini ve finansörlerini eskisinden daha iyi tanımalı. Durum, siyasi eylemlerin iş dünyası üzerindeki etkilerinin ve risklerinin giderek daha net bir şekilde anlaşılmasını, ulusal bir durum tablosunun sürdürülmesini ve bilgi alışverişini gerektiriyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde süper güçler arasındaki rekabet konusunda farkındalığın artırılması önemlidir.” ABD ile Çin arasındaki süper güç rekabeti, raporun yayınlanmasından bu yana, özellikle olası dolaylı etkiler nedeniyle gelişimi Fin şirketleri tarafından da izlenmesi gereken teknoloji sektöründe yoğunlaşmıştır.
Tüm ticaret bağımlılıkları saldırıya maruz kalma ihtimali olan savunmasız bölge değildir, ancak güvenlik açıklarını belirlemek eskisinden daha gereklidir. Bağımlılıkların eleştirel bir şekilde incelenmesi bile işbirliği kapılarının kapatılması anlamına gelmez. Küresel tedarik ve değer zincirlerinin dünyasında tam bir ticari ayrışma mümkün bile olmayacaktır. Nihayetinde, her aktör riskleri incelemek ve kendi başlangıç noktalarından onlar için hazırlanmak zorundadır.
Şimdiye kadar yapılan incelemelerin bir özeti olarak, aşağıdakiler ifade edilebilir;
1. Finlandiya, bu raporda incelenen Çin'e olan ticaret bağımlılıkları bakımından AB ülkeleri arasında orta düzeydedir.
2. Kritik ham maddelerin sürdürülebilir bir şekilde Finlandiya ve Avrupa'da üretim ve geri dönüşüm kapasitelerini daha fazla teşvik etmek önemlidir.
3. Finli şirketler, üretim ve tedarik zincirlerini çeşitlendirerek ve değer zincirlerinin şeffaflığını artırarak ticari dirençlerini güçlendirmeye teşvik edilmektedir. Dışişleri Bakanlığı, ülkeye özgü ticaret engellerinin kaldırılmasını destekleyerek ve AB ticaret anlaşmalarını teşvik ederek bu amaca katkıda bulunmaktadır.
4. Daha yüksek katma değer üreten nihai mal ve hizmetlerin Çin’e ihracatı hususunda daha fazla büyümek için yeterli alan vardır.
5. Sektöre özgü ticaret kırılganlıklarının ikame edilebilirliği konusunda daha fazla araştırma yapılması tavsiye edilmektedir. Finlandiya toplumunun acil durum arz güvenliğinin önemine ilişkin ek araştırmalara da ihtiyaç bulunmaktadır.