IRAK SEÇİMLERİ VE IRAK TÜRKLERİ

Sosyal Medyada Paylaş!

Bu yazı 21-27 Ağustos tarihleri arasında TÜRK DEGS Ankara ekibi olarak gerçekleştirdiğimiz saha ziyaretinde yaptığımız röportajlar ve gözlemlerin analizidir. Çalışma boyunca Irak Türklerinin farklı siyasi parti, sivil toplum kuruluşu ve medya mensupları ile mülakatlar yapılmıştır. Çalışma daha sonrasında geniş çerçeveli bir rapor hedeflenerek 10 Ekim seçimlerine odaklanmıştır.

 

 

Seçimlere giderken; Sandığa güven

 

Irak devletinin 2003 sonrası demokrasi rüzgarlarının etkisi yapılan seçimler ile garanti altına alınmak istense de Irak seçimleri istenilen huzur ve güven ortamında bir türlü yapılamamıştır. Bu durum Türklerin olduğu gibi siyasi erke erişimine sürekli engel konulan onlarca farklı grubu da seçimler konusunda ümitsizliğe sevk etmektedir. 

 

2003 yılında Irak’ta Baas rejimi ve Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra, demokratik usuller çerçevesinde serbest seçimlerin yapılması esası benimsenmiştir. İlk seçim Ocak 2005 tarihinde “Geçici Ulusal Konsey” üyelerinin belirlenmesi için yapıldı. Ardından 15 Ekim 2005 tarihinde yapılan halk oylaması sonucunda kabul edilen 2005 (yeni) Irak Anayasası doğrultusunda ilk genel seçim 15 Aralık 2005 tarihinde icra edildi. İkinci genel seçim ise 7 Mart 2010 tarihinde yapıldı. Ülkede üçüncü genel seçim 30 Nisan 2014 tarihinde yapıldı. Bu raporun yazıldığı tarih itibariyle de dördüncü seçim olarak kayıtlara geçen genel seçim 12 Mayıs 2018 tarihinde gerçekleştirildi.

 

İlki Lübnan’da görülen sistemin bir benzer Irak’ta  mukimdir. Farklı kimliklere mensup kişilerin devlet erklerindeki yeri konusunda yasa bulunmaktadır. Ancak, Irak’ta toplumun %10’undan fazla mensubu bulunan Irak Türklerine benzer bir imtiyaz sağlanmamıştır. Sandığın güvenliğinin sağlanması hususunda BM tarafından gönderilen raportörlerin tespit edeceği ve BM’ye aktaracağı ihlallerin meticesinde seçimlerin tanınmaması ve adil bir şekilde yapılması/ tekrarlanması hedeflenmektedir.

 

Referandum da dahil, yapılan tüm seçimler seçim öncesi, sırası ve sonrasında, türlü müdahalelerle halk iradesinin sandığa ve parlamentoya doğru bir biçimde yansımasına engeller oluşturmuştur. Bu müdahaleler, kamu gücünü sürekli olarak anti demokratik bir biçimde, ellerinde bulundurmak isteyen güçlü siyasi teşekküller tarafından yapılmıştır. Irak’ta gerek var olan seçim sistemi, seçmen kütüklerindeki sorunlar gerekse de seçimin kendisi hakkındaki şaibelere rağmen Türkmen halkı ve Irak Türkmenlerinin yurt içi ve yurt dışındaki resmi temsilcisi olan Irak Türkmen Cephesi, demokrasiye olan inancı neticesinde, sürecin her geçen gün daha da iyileştirilmesi amacıyla, seçim mekanizmasını protesto etmemiş ve dışında kalmamıştır. ITC, ister tek başına isterse de seçim koalisyonları vasıtasıyla seçim süreçlerine aktif ve süreklilik arz eden bir katılımı başarmıştır.

 

Özellikle seçim sandık listelerinden seçim sonuçlarına uzanan tüm sürecin şeffaf olmadığı açıktır. 4 ay süren seçim açıklama süresi Irak devletinin demokrasiye geçiş sürecine gölge düşürmektedir. Yine dijital seçim projesi birçok aksaklığa neden olurken sandık güvenliği konusunda önemli kaygıları beslemektedir. Farklı kültür ve toplumların bir arada yaşama kabiliyeti gösterdikleri Irak devletinin seçim güvenliği ve yaşayan halkın tüm unsurlarının sandığa güveni için seçim öncesi ve sonrası süreç daha kontrollü ve şeffaf hale getirilmelidir. Kamu görevlileri ve göçmenlerin iki gün önce oy kullanmaları, bu oyların sayımının gerçekleşmesi ile genel seçimin motivasyonun değiştirilmesi gibi hususlar tekraren gözden geçirilmelidir.

 

 

Mavi Meydan Direnişi ve Türklerin Demokratik Hak Arayışı

 

2018 seçimlerinde yaşanan aksilikler, oy sayımının gecikmesi ve olası şüphelere karşı Türkmen halkı Kerkük Mavi Meydan’da ramazan ayı boyunca bir araya gelerek gösteriler düzenlemiştir. Türkmen halkı Irak’ta barış, huzur ve refahın gerçekleşmesini istemesini niyet beyanı olarak bu direnişi tarihe not etmek gerekmektedir. Irak’ta Türkmenlerin siyasi katılımlarının ve temsil makamlarında diğer kurucu unsurlar kadar yer alamadıkları bir gerçektir. Türkmenler bu kapsamda siyasi ve barışçıl mücadelelerini sürdürmektedirler. Türk halkı duruş ve demokratik mücadelelerinde uluslararası camia ve örgütlere Mavi Meydan’dan seslenmiştir. Irak’ta hukukun üstünlüğüne inanan, insan haklarına saygı duyan, adil ve hakkaniyetli bir seçimin aynı zamanda temsiliyetin tüm Ortadoğu ve hatta Dünya barışı ve refahına büyük katkı sağlayacağı açıktır. Tüm bu nedenlerle Mavi Meydan direnişi Irak Türklerinin bir asırlık hak arayışlarının sahaya yansıması olarak dikkatlere sunulmalıdır.

 

Gençlerin beklentileri

 

İlk olarak çalışmanın ana hatlarını şekillendiren Irak Türk gençleri üzerinden seçime giden süreçte neler yapılması gerektiğini bölgede yaşayan siyasette doğrudan rol alan ve almayan gençlere sorduk.

 

Doğrudan siyasetin içinde rol alan ya da almayan gençlerde genel bir ümitsizlik iklimi mevcut. Bu durumun Irak ile sınırlı olmayıp dünyanın genel gidişatında genç nüfus için Yine de potansiyelin ve kimlik mücadelesinin devamlılığının yeni dönemin ruhuna uygun devam ettirecek bir kesimin olması oldukça sevindirici.

 

Kadınların siyasi hayata katılımı

 

Coğrafyada farklı etnik kökenler ve dini mensubiyetler arasında kadın kimliği geri plana atılsa da Türkler arasında kadının sosyal hayatta rolü oldukça görünür pozisyondadır. Çalışma hayatına katılma, siyasi ve sivil katılım, özel sektörde çalışabilmek gibi modern hayatın birçok getirisini Türk kadının Irak sınırları içerisinde başarabildiğini görmekteyiz. Birleşik listede yer alan kadın adaylar ve temsil makamlarında yer alabilmeleri adına henüz eşitlik oranı yakalanmış olmasa dahi ülkenin diğer gruplarına ölçekle ciddi bir ilerleme olduğu açıktır. Bu faktörler göz önüne alındığında Irak Türklerinin demokrasiyi benimsemesinin ve hak arayışlarını demokratik yollardan ortaya koyduklarını anlamakta ve anlatmakta kadınların siyasi görünürlüğü perspektifinden de katkı sunulması mümkündür. Türk kadının siyasi ve sosyal hayatta görünürlüğü, Irak devleti içerisinde asli unsur olarak kabul edilen lakin her geçen gün haklarına erişimine engeller çıkarılan Türk nüfusun kimliğini yüksek medeniyetler seviyesi arayışının ve eserleri ile bu coğrafyada yıllardır yerleşik olma halinin sosyal hayattaki en net göstergesidir.

 

 

Medya ve Irak Türkleri

 

Bugün yasama-yürütme-yargı erkine dördüncü bir güç olarak görülen ve aslında demokratikleşme dahil birçok medeniyet gelişmesinin yansıması ve varlığını sürdürme platformu olarak kabul edilen medya Irak Türkleri açısından da oldukça ehemmiyetlidir. Varlık mücadelesinin kitlelere aktarılması, uluslararası sahaya taşınması ve demokratik hak arayışı bağlamında medya ve medyanın işlevi seçimler kadar değerlidir. Yine yapılan çalışma kapsamında Türkmeneli medya buluşmasında yaptığımız gözlem Türkmen medyasının modernleşme ve tek kaynak oluşturamama sorunun gözler önüne sermektedir. Bu konunun detaylı incelemesi geniş raporda kapsamlı hale getirilecek olsa da bugün yapılacak seçimlerde ve daha önceki yıllarda yaşanan seçimlerde yaşanılan aksaklıkların daha sistemli şekilde tepkileri ancak medya gücü ile mümkün olacaktır. Birçok konuda bulunduğu toplumun ilerisinde olan Türkmen halkının medya konusunda diğer unsurların geri planında kaldığını söylemek doğru olacaktır.

 

TEBA Ajansı gibi genç ve dinamik yapıların kurulmuş olması ve dünya standartların anlayan bir kadro ile kısıtlı imkanlar içerisinde ürettikleri değer tüm diğer olumsuzluklara karşı umut verici olarak eklenmelidir. Demokrasinin önemli saç ayakları arasında yerini almış ve birçok otorite tarafından kabul görmüş olan medyanın gücü ihmal edilmeyecek kadar önemlidir.

 

 

Birleşik liste ve Bağımsız adaylar meselesi

 

Türkmen Partiler Cephesi adıyla Türkmenlerin kurduğu 9 parti birlikte seçime giriyor. Irak’ta siyaset yapan tüm Türk siyasi partiler birleşmiş ve seçime tek liste halinde girmektedir. Bu Türk varlığının devamlılığı ve temsili açısından oldukça kıymetli ve sevindirici bir gelişmedir.

 

Irak Türkleri mezhepsel ayrılıklar nedeni ile yaşadığı kırılmaları seçim süreçlerinde de farklı ayrılıklar gibi konulara sebebiyet vermektedir. Mezhep ayrılıklarının yanı sıra siyasi temsilin paylaşımı, mevcut görevdekilerin uzun süre görevde kalması ve geniş kitleyi kısıtlı kişinin temsili gibi sorunlarla daha önce cephe çatısı altında siyaset yapıp ayrılan bağımsız adaylar meselesi de oy bütünlüğü ve temsilde artış başlıkları ile değerlendirilerek çözüm önerileri üretilmelidir. Dağınıklık ve birliğin sağlanamaması Irak Türklerinin temsil kabiliyetini zayıflattığı unutulmamalıdır.

 

 

Demokrasi ve her şeye rağmen sandığa gitmek

 

Irak devletinde Saddam rejimi sonrasında Amerika’nın demokrasi ihracatı halkta bir beklenti yaratmıştır. Demokratik dönüşümün en önemli göstergelerinden olan seçimin güven ortamında yapılması gerekliliği defalarca tarafların karşılıklı iyi niyet beyanı ile ortaya koyulmuş olsa da Irak seçimlerinin yapılışı ve sonuçlarının açıklanması için geçirilen sürenin Irak’ta bir demokrasi kurulmasına olan inancı geçen zaman içinde oldukça azaltmıştır. Bir önceki seçimde yüzde elli katılım olması kimlik varlığını korumak ve sürdürmek isteyen bir toplum için oldukça düşük görülmektedir. Lakin Mavi Meydan’da ramazan ayında gösterilen refleksin Türk varlığı için önemli bir dönüm noktası olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu seçim öncekilerden farklı olacak. Irak'ta seçim yasası değişti. Yeni seçim yasasına göre artık listelere değil kişilere oy verilecek. Asıl problem burada başlayacak. Birçok siyasi grup eskisi kadar milletvekili çıkaramayabilir. Örneğin bir liste 30 bin oy almışsa ve bu oyların 20 bini bir milletvekili üzerinden gelmişse o listeden sadece bir milletvekili kazanmış sayılacak.Bu yeni yasa, ayaklanan halkın talepleri doğrultusunda değiştirilmişti. Bundan sonra oy veren vatandaş ben bu milletvekilini tanımıyorum diyemeyecek. Çünkü verdiği oy artık listeye değil kişiye münhasır olacak. Genç kesimin istediği de buydu.

 

Yeni dönemde bakan, bakan vekillikleri ve bağımsız kurum başkanlığı gibi görevlere talip olmak için, bu vasıtayla da Irak içinde güçlü bir yapı kurup koruyabilmek adına ve tüm Türkmen partilerinin bu denli bir ittifak sağladığı ortamda oy kullanmak çok büyük önem arz ediyor. 10 Ekim tarihli yapılacak seçimler tartışmalı bölgelerde ortaya koyulan kimlik mücadelesini, hem de Irak’taki Türk varlığının benliğini yitirmeye götürecek hamlelerin karşısında durmak adına atılan adımları boşa düşürme şansı yaratacak. Bu seçimlerde yüksek katılımlı bir oy süreci geçirilebilirse, ardından yaşanan ihlalleri duyurmak adına dünya kamuoyunda infial yaratabilecek şekilde duyurmak, meşru hakların arayışıdır. Tüm diğer faktörlere rağmen Irak Türklerinin kimliklerini koruma mücadelelerinin hala görünen en meşru yolu Irak devlet bütünlüğü içerisinde yapılan seçimlerde sandık hakkını kullanmasıdır. Bu sebeple tüm Irak Türklerini Pazar günü gerçekleşecek seçimde kendi öz yurtlarında kimlik varlıklarını sürdürebilmeleri adına sandığa gitmeye davet ediyoruz.

 

TÜRK DEGS ARAŞTIRMACILARI

Murat PEHLİVANOĞLU

D. Mert TUPUZ