Karadeniz’de Yaşanan Ukrayna-Rusya Gerginliğine Dair Çıkarımlar

Sosyal Medyada Paylaş!

2014 yılı Rusya Ukrayna ilişkileri açısından büyük bir kırılmaya sahne oldu. Geçmişte de içinde pek çok zorluğu barındıran ilişkiler Kırım’ın ilhak edilmesiyle ve Donetsk ile Luhansk’ı içeren Donbass bölgesinde Rus yanlısı ayrılıkçı hareketlerin başlamasıyla beraber geri dönülemez bir noktaya geldi. Öncelikli olarak anlaşılması gereken bu iki bölgenin Rusya tarafından algılanışında farklar olduğudur.

Kırım Karadeniz’de stratejik bir liman kenti ve aynı zamanda Rusya tarafından doğrudan doğruya “Anavatan” kavramıyla özdeşleşmiş bir toprak parçası. Rusya’nın en önemli muhalif figürlerinden olan Aleksey Navalny Kırım hakkında sorulan sorulara cevap verirken Ukraynalı politikacılara kendilerini kandırmamalarını tavsiye ederek “Kırım Rusya’nın bir parçası olarak kalacak ve yakın gelecekte bir daha asla Ukrayna’nın bir parçası olmayacak” dedi. Rusya’nın en keskin muhalif kanadından gelen bu açıklama Rusya devlet zihniyetinde Kırım’ın nasıl kodlanmış olduğunu gösterir niteliktedir. Türkiye üzerinden örnek vererek düşünmek gerekirse Kırım Rusya’nın Hatay’ıdır denilebilir. Dolayısıyla devlet refleksi ve halkın tutumu bu çerçevede şekillenmiştir. Bugün veya gelecekte herhangi bir ülkenin Hatay veya başka bir şehrini Türkiye’den almak için bir saldırı hazırlığına girmesi durumunda Türkiye’nin o ülkeye vereceği tepki düşünülerek bir Kırım tehdidinde Rusya’nın olası tepkisi tahmin edilebilir.

Kırım kentinde Rusya geçtiğimiz yıllarda büyük yatırımlar yaptı. Buna rağmen şehirde altyapı ve üstyapı sorunları sürmektedir. Bu sorunlardan en büyüğü Kırımlı insanların karşılaştıkları susuzluk sorunudur. Kırım’ın ilhak edilmesinden sonra tüm dünyanın Rusya’ya yaptığı ekonomik baskılar ve ambargoların yanı sıra Kırım’da yaşayanların Rusya’ya karşı ayaklanmalarının önünü açmak amacıyla Ukrayna yönetimi şehri besleyen su kanallarını kapattı. Bu sebeple Rusya şehre su kuleleri ve su kuyuları açarak, deniz suyunu içme suyuna çevirecek teknolojilerin şehre gelmesini sağlayarak bu hayati sorunun önüne geçmeye çabaladı. Bu yatırımlara bayındırlık hizmetleri kadar askeri yatırımlar da dahildir ve bunlar iç içe bir görünüm kazanmıştır. Kırım’daki ordu varlıkları büyütülürken bir yandan da susuzluğun sebebinin Ukrayna yönetimi olduğunu dile getirmek suretiyle halktan gelecek bir tepkinin önüne geçmek amaçlanmıştır. Son günlerdeki durumda ise Kerç Köprüsü de kullanılarak Kırım içerisinde ve çevresinde askeri varlıklar büyük oranda artırılmıştır. Rusya çok güçlü bir askeri lojistik ağına sahip. Zira dış politikasındaki esnek hareket kabiliyetini ona sunan da bu askeri lojistik yeteneğidir. Bir hafta gibi kısa bir sürede son derece önemli askeri sevkiyatlar gerçekleştirdiler. Başta da ifade edildiği üzere, Rusya Kırım’ı anavatanın bir parçası olarak görüp savunmaya hazır hale gelmekte. Bütün bunlar düşünüldüğünde doğrudan Kırım’a yönelik bir saldırı ihtimali düşük vaziyettedir denebilir ancak diplomatik kanalların açılması için taraflar ordularını bir enstrüman olarak kullanmaktadırlar.

Donbass bölgesi Kırım’ın ilhakıyla beraber Ukrayna içerisindeki Rus yanlısı ayrılıkçı örgütlenmelerin Rusya’dan aldıkları örtülü destekle beraber bu örgütler tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Bölgede temel olarak iki yönetimden bahsedilebilir, Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti. Bu şehirler tarihi olarak birbirlerinden ayrı, özerk yapılardır ve bugün de bu durumu sürdürmektedirler. DHC ve LHC yönetimleri aralarında ilişkiler olmalarına rağmen bugüne kadar ortak bir yönetim komitesi oluşturmadılar. Bununla beraber Rusya da ne DHC ne de LHC’yi resmi kanallardan tanıdığını ifade etti. Hatta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bölgedeki durumla ilgili 2018 yılında “Biz Ukrayna rejimiyle savaş halinde değiliz. Nazi ve neo-Nazi’liğin tüm özelliklerini taşıyan Ukrayna rejimine karşı Donbass’ta yaşayan Ukrayna vatandaşları savaşıyorlar”, “Ukrayna devletiyle ilişkilerimiz var, Ukrayna devleti bizim için Batı’nın uluslararası hukukun tüm normlarına ve uluslararası teamüllere ihanet etmesi sayesinde iktidara gelen rejimden çok daha önemlidir”, “Ukrayna halkının bunlarla hiçbir ilgisi yok ve eminim ki Ukrayna halkının ezici bir kısmı ülkeleri için barış istiyor, bu utanç verici rejimden kurtulmak istiyor ve Rusya Federasyonu ile normal ilişkilere dönmek istiyor” açıklamalarında bulunarak konu karşısındaki Rusya tutumunu çok net şekilde ortaya koydu. Ayrıca bir gazetecinin “LHC ve DHC’yi tanımak istiyor musunuz?” sorusuna verdiği “Peki ya sonra? Ukrayna’nın geri kalanını kaybedip Nazilere mi bırakalım?” cevabıyla Rusya zihin dünyasını ve konunun Rus penceresinden nasıl görüldüğünü açıklamıştır.

Bunlar ele alındığı taktirde çatışmaların Donbass çevresinde olacağını tahmin etmek daha gerçekçi bir yaklaşımdır. Rusya her ne kadar Donbass sınırına da askeri yığınak yapmış olsa da doğrudan müdahalesi daha düşük ihtimale sahiptir. Bununla beraber Ukrayna’nın NATO’dan alacağı destek ölçeğinde yardım yapılacak olduğunu da tahmin edebiliriz. Çatışmaların yoğunluğunun ne olacağını bilmek zor fakat uzun süreli bir çatışma durumu Rus müdahalesini kaçınılmaz hale getirebilir. Ayrılıkçı milisler halihazırda eski Rus askerlerinden, Rusya’da yasaklanmış bir askeri güvenlik şirketi olan Wagner üyelerinden oluşmaktadır. Bu sebeple müdahalede bir koordinasyon sorunu yaşanması çok düşük bir ihtimaldir. Bu milislerin öncelikli hedefleri bulundukları mevzileri korumak iken ikinci hedefleriyse “NovoRossiya” çerçevesinde Ukrayna’nın tüm Karadeniz sahil kentlerini ele geçirerek Rusya Transdinyester kara bağlantısını kurmaktır. Rusya’nın resmi olarak böyle bir plana desteği yoktur, 2014 yılında milislerin yaşadığı en büyük hayal kırıklığı Kırım’ın ilhakından sonra en önemli liman kentlerinden olan Odessa’nın ilhakı için Rus ordusunun müdahale etmemiş olmasıydı. Rusya Federasyonu bir devlet olarak bu milislerden ayrışmaktadır ancak milislerin Rusya’ya çok kuvvetli şekilde gönülden bağlı oldukları da su götürmez bir gerçektir. Rusya’nın milislerden ayrıştığı ikinci nokta ise müdahalede bulundukları coğrafyaları Ruslaştırma konusunda gösterdikleri büyük başarıdır. Her ne kadar resmi ağızlardan reddedilmiş olsa da Rusya Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov’un adını taşıyan Gerasimov Doktrini çerçevesinde yürütülen Hibrit Savaş yöntemlerinde çok başarılı olan Rusya örnek vermek gerekirse Kırım’da gerçekten Ruslaşmış bir topluluk ortaya çıkartmıştır. Bugün Kırım’da yapılacak tamamen özgür bir referandum da farklı bir sonuç verme ihtimalinden uzaktır. Aynı durum Kırım kadar etkili olmasa da Donbass çevresinde de görülmektedir. Donbass’ta Rusya’ya katılmayı isteyen güçlü bir nüfus oluşturma politikasını çatışmadan daha değerli gören Rusya çatışmaların çıkacağı öngörülen Donbass çevresinde de uzun sürmesini istemeyecektir. Ancak uzaması durumunda Ukrayna’nın devlet varlığını tehlikeye atacak bir Rus müdahalesi görülebilir çünkü cephe gerisinde ve cephe önünde yeterli miktarda destekçisi bulunmaktadır.

 

Soner Atakan Ertürk

BAUDEGS Gönüllü Destekçisi