KENAR KUŞAK TEORİSİ KAPSAMINDA UKRAYNA-RUSYA SAVAŞININ JEOPOLİTİĞİ

Sosyal Medyada Paylaş!

Ukrayna’nın Önemi

Bir Doğu Avrupa ülkesi olan Ukrayna, Güneyinde Karadeniz ve Azak Denizi, doğusunda Rusya, kuzeyinde Beyaz Rusya, batısında Polonya, Slovakya, Macaristan, güneybatısında ise Romanya ve Moldova ile komşudur. Avrupa Birliği ülkeleriyle Rusya arasında sıkışmış bir konuma sahip Ukrayna jeopolitik açıdan her iki merkez açısından oldukça önemli bir noktadır. Ukrayna, Ortodoks tarihi ve Rus kimliği açısından da oldukça önemli bir merkezdir. Günümüz Ukrayna topraklarında kurulan Kiev Knezliği Slav devletlerinin atası olarak görülmektedir. Ukrayna’nın tarihi ve kültürel önemi de en az Jeopolitik önemi kadar ağırdır. Ukrayna, Ortodoks ve Slav kimliğinin önemli bir hafıza merkezi olarak görülmektedir. Bu nedenle Rusya Federasyonu’nun Ukrayna üzerinde tahakküm kurma isteğinin birden fazla boyutu vardır. Diğer yandan; Ukrayna zengin yeraltı kaynaklarına sahip bir ülkedir. Bu yeraltı kaynaklarının zenginliği Ukrayna ihracatına da ciddi şekilde yansımıştır. Günümüzde Ukrayna maden cevheri ihracatı açısından dünyada dördüncü sıradadır. 32.4 milyon tonluk çelik üretimiyle dünyanın en büyük 10 çelik üreticisinden birisidir. Zengin demir cevheri kaynakları nedeniyle dünyadaki en büyük 3. pik demir ihracatçısıdır. Güçlü demir cevheri ve çelik üretimi sayesinde de dünyadaki en 10 askeri-endüstriyel kompleks ihracatçısı arasındadır. Ukrayna ekonomisini ve coğrafyasının önem değerini artıran en önemli gerçeklik ise ülkenin tarımdaki gücü ve potansiyelidir. Ukrayna ekilebilir araziler bakımında Avrupa birincisi konumdadır. Öyle ki; Ukrayna onlarca yıl Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin tarım deposu ve gıda kaynağı olarak değerlendirilmiştir. İkinci Dünya Savaşında da gıda kaynakları ve tedarik zincirinin kontrolü açısından Nazi Almanyası ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği en yoğun savaştığı alanlardan birisi olmuştur. Ukrayna önemli ticaret koridorlarının üzerinde bulunan bir ülkedir. Karadeniz ve Doğu Avrupa özelinde gelişen enerji, gıda ve mal tedarik zincirinin hem ciddi bir tedarikçisi hem de rotası konumundadır. Buğday, mısır, patates, ayçiçeği, çavdar,arpa, tavuk yumurtası gibi en temel gıda ürünlerinin ihracatında dünyanın önde gelen ilk 10 ülkesinden birisidir. Tüm bu temel veriler ve gerçeklikler ışığında Ukrayna, Spykman’ın vurguladığı Kenar Kuşak olarak tanımlanan ülkelerin arasındadır ve önem değeri en yüksek ülkelerin başındadır. Rusya Federasyonu’nun Ukrayna üzerinde geliştirdiği stratejiler ve hakimiyet kurma mücadelesinin altında da kültürel, tarihsel gerekçelerin yanı sıra Ukrayna jeopolitiğinin hayati önemi yatmaktadır.

Ukrayna-Rusya Savaşının Jeopolitiği

Bir ülkenin gücü ve önemi sahip olduğu doğal kaynaklar ve coğrafyası tarafından belirlenmektedir. Rusya Federasyonu sahip olduğu büyük enerji rezervleri, doğal kaynak zenginliği ve coğrafi konumu sayesinde küresel bir güçtür. Yeraltı kaynakları, tarım gücü ve ekonomik potansiyeli oldukça yüksek olan Ukrayna tüm bu avantajlar karşısında güçlü ve yayılmacı emellere sahip bir komşuya sahip olmanın dezavantajlarını yoğun şekilde yaşamaktadır. Coğrafya bir devletin dış politikasına yön veren ve uzun vadeli stratejileri açısından en önemli faktördür.  Rusya Federasyonu gelecek projeksiyonunu ve hedeflerini de coğrafyası doğrultusunda geliştirmektedir. Karadeniz, Rusya’nın savunması ve askeri endüstrisi açısından hayati önem taşımaktadır. Karadeniz, Rusya’nın “tek donmayan” yani endüstri yapılabilir denizi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum Rusya’nın gemi inşaatı ve denizaltı yapımı gibi askeri-endüstriyel üretkenliğini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle Karadeniz’de hakimiyet kurmak Rus endüstrisinin ve askeri savunmasının oldukça önemli önceliklerinden birisidir. Kırım’ın ilhak edilmesiyle birlikte, Azak Denizi’nde hakimiyet kuran Rusya Federasyonu 21 Şubat 2022 tarihinden itibaren Mariupol kentini de ele geçirerek Azak Denizi’nde tam anlamıyla bir hakimiyet kurarak, Karadeniz’deki kontrol alanını pekiştirmiştir. Rusya’nın Ukrayna özelindeki coğrafi kuşatması Odessa üzerinde genişleyerek ülkenin denizle olan bağlantısının tamamen kesmiştir. Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın deyimiyle; “Rusya, Ukrayna’yı karaya kilitli yani Land-Lock “ haline getirmektedir. Spykman, “Bir devlet adamı coğrafi tehditlere karşı denizlerin erişiminden güç sağlamalı ve siyasi ittifaklar kurarak tehlikeleri azaltmaya çalışmalıdır” tespitinde bulunmuştur. Bu kapsamda Rusya Federasyonu yayılmacı ve güçlü bir komşu olarak Ukrayna’nın Karadeniz ile olan bağlantısını keserek Ukrayna’nın denizler üzerinden bir güç sağlamasının tamamen önüne geçmiştir. Diğer yandan; Ukrayna, ittifak kurmaktan da yoksun bırakılmıştır. Ülkenin AB ya da NATO üyesi olmaması nedeniyle Rusya’ya karşı yalnız bırakılmıştır. Yine Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın deyimiyle; “Ukrayna, Batı tarafından Ukrayna’ya karşı yapayalnız bırakılmıştır.” Ukrayna her ne kadar güçlü bir doğal kaynağa ve endüstriyel altyapıya da sahip olmuş olsa da bu durum ülkeye Rusya karşısında sürdürülebilir bir askeri güç sağlamamaktadır. Bu noktada da Spykman’ın “Güçlü bir komşu karşısında etkin stratejileri gerçekleştiremeyen bir ülkenin doğal ve siyasi kaynakları kendisini korumak için yetersiz kalcaktır.” Ukrayna güçlü bir komşuyla mücadele karşısında politik ve coğrafi kapasitesini yetkin bir şekilde kullananamıştır. 2014 yılından bu yana; Rusya’nın Ukrayna üzerindeki askeri ve politik hareketliliği incelediğinde Rusya, Ukrayna’yı “coğrafi olarak kuşatmaktadır.” Rusya elindeki tüm coğrafi ve doğal kaynak imkanlarını oldukça efektif bir şekilde kullanmaktadır. Avrupa’daki enerji ihtiyacının %30’nu elinde bulunduran Rusya, Avrupa sanayisi açısından hayati bir tedarikçi konumundadır. Rusya’nın Ukrayna özelinde eliştirdiği stratejinin enerji boyutu da oldukça önemli bir faktördür. Günümüzde Avrupa sanayisi Asya-Akdeniz petrol üretimine bağlıdır. ABD sanayisi ABD-Akdeniz petrol arzına bağlı durumdadır. Japon-Çin sanayi üretimi ise Asya-Akdeniz petrol üretimine bağımlı durumdadır. Ukrayna’nın konumu, ticaret ve enerji koridorundaki önemi göz önünde bulunduğunda Rusya’nın Ukrayna işgaliyle birlikte çok boyutlu bir egemen güç unsuru haline geleceği tartışılmaz bir gerçekliktir. Diğer yandan; Rusya ile Ukrayna’nın merkezileşme durumlarını da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Ukrayna’nın hayati merkezlerinin neredeyse tamamı ( sanayi kentleri olan; Donbass, Harkov,Sumi..) Rusya sınırında yer almaktadır. Bir kıyaslama yapmak gerekirse; Rusya’nın hayati merkezleri olan Yekaterinburg, Novosibirsk, Nijni gibi kentler ülkenin daha iç kesimlerinde yer almaktadır.

Rusya’nın Önemli Kentleri

Bu nedenle tarihten beri Rusya savaşlarda coğrafi avantajlarını maksimize ederek saldırı unsurlarının ülkenin hayati merkezlerine ulaşmasını engellemiştir. 19. Yüzyılda Napolyon, Rusya Seferi sırasında en fazla Rusya coğrafyası ile mücadele etmiştir. Moskova’ya ulaşabilmek için uzun bir sefer düzenleyen Napolyon, Rusya’nın hayati merkezlerine ulaşamadan tedarik zincirinden kopmuş ve ordusunun gıda tedarikini dahi yapamamıştır. 20. Yüzyıl içerisinde Rusya merkezli Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği iki büyük zorlu savaştan coğrafyasını avantaja dönüştürerek kurtulmuştur. Moskova başta olmak üzere ülkenin hayati merkezlerini kontrol altında tutan Bolşevikler, Çar yanlısı ordu olan Beyaz Ordu’yu hayati merkezlerin ve dolayısıyla tedarik zincirinin dışında tutarak coğrafyasını bir savunma üstünlüğü haline getirmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Nazi saldırı karşısında coğrafyasını bir silah gibi kullanmıştır. Nazi İşgali sırasında SSCB’yi yöneten Josef Stalin, SSCB’nin önemli sanayi merkezlerini ülkenin iç kısımlarına kaydırarak üretim gücünü sekteye uğratmadan coğrafi imkanlarını maksimize ederek, Nazi işgaline karşı başarılı olmuştur. Tüm bu tarihsel örneklerle birlikte değerlendirildiğinde Ukrayna’nın sanayi ve tarım gibi hayati merkezlerinin Rusya sınırında yer alması nedeniyle ülkenin savunma gücü oldukça düşmüştür. Diğer yandan; Rusya-Ukrayna sınırının dağlık bir alan olmadığını göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Rusya, Donetsk, Luhanks ve Karkiv gibi yüksek alanları ele geçirdikten sonra önünde geniş bir Dinyeper Ovası bulunmaktadır.

 

Ukrayna’nın Coğrafi Yapısını Gösterir Harita

Ukrayna’nın en dağlık alanları 2014 yılında Kırım’da bulunan Yalta bölgesi ve ülkenin batısında yer alan Karpatlardan oluşmaktadır. Bu açıdan incelendiğinde de Ukrayna’nın savunma anlamında Rusya karşısında ciddi bir coğrafi avantajı bulunmamaktadır. Rusya savaşın en başından bu yana Ukrayna’nın en geniş demiryolu ağını kontrol altına alarak ülkenin tedarik zincirini de ele geçirmiş durumdadır.

Ukrayna’nın Demiryolu Ağını Gösterir Harita

Kenar Kuşak Teorisi Ekseninde Rusya-Ukrayna Savaşı

 

Spykman’ın ortaya koyduğu Kenar Kuşak Teorisi, Mackinder’in “Kalpgah”  Teorisinin karşına konuşlanmış bir teoridir. 

Spykman’ın Kenar Kuşak Haritası

Doğu Avrupa’dan başlayarak Türkiye, Pakistan ve Çin’e kadar uzanıp Rusya ve periferisini kuşatan bu yaklaşıma göre Ukrayna, ABD’nin olabildiğince kontrol altında tutması gereken merkezlerin başında gelmektedir. 21 Şubat 2022 itibariyle başlayan savaş ve bu savaşa karşı ABD’nin tavrı incelendiğinde ABD, Spykman’in ortaya koyduğu yaklaşıma sadık bir politika uygulamamaktadır. Savaşın başından bu yana Ukrayna, ABD’deden beklediği askeri, ekonomik ve politik desteği elde edememiştir. Diğer yandan; Spykman’ın Kenar Kuşak Teorisinin Rusya-Ukrayna Savaşı özelinde okunmasında Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın yaklaşımı da geniş bir alternatif sunmaktadır. Yaycı’nın yaklaşımına göre; “Rusya’nın Belarus, Kazakistan ve Ukrayna’ya yani Rimland (Kenar Kuşak)’a yayılmasında ABD’nin menfaati bulunmaktadır. ABD, Rusya’nın genişlemesini Çin’in ekonomik, askeri ve politik yönden kısıtlayacak bir gelişme olarak değerlendirmektedir.” Bu bağlamda Spykman’ın Kenar Kuşak Teorisin de önerilen ABD’nin Avrasya ülkelerini kontrol altında tutma stratejisi, Rusya aracılığıyla Çin’e karşı geliştirilmektedir. Uzun vadeli ekonomik ve demografik projeksiyonlar incelendiğinde Rusya’nın nüfusunda ve etnik yapısında ciddi değişimler olacağı öngörülmektedir. Günümüz Rusya'sının en önemli sorunlarından birisi; Nüfus olarak gözükmektedir. 18 milyondan fazla ailenin çocuksuz olduğu Rusya’nın nüfusunda son 30 yıldır bir nüfus artışı gözlemlenmemiştir. Diğer yandan Rus ekonomisinin katma değer gücü de G-8 ülkeleri ile kıyaslandığında düşük seyretmektedir. Günümüzdeki Rus ekonomisinin en büyük ihraç kalemi petrol, doğalgaz ve bunlardan elde edilen ürünlerden oluşmaktadır. Hammaddeye bağlı Rus ekonomisinin 407 milyar dolarlık ihracatının %59’unu petrol ve doğalgaz gibi hammaddeler oluşturmaktadır. ABD’nin ihracatında öne çıkan sektörler arasında; makine, elektrikli cihazlar, mineral yakıtlar, otomotiv, havacılık ve uzay sanayi, tıbbi cihazlar, değerli taşlar ve mücevherat, plastik sanayi yer almaktadır. Bu noktada ABD katma değerli ürün ihracatında dünyanın öncü ülkesi konumundadır. ABD ve Rusya ihracatı kıyaslandığında iki ülkenin rekabet ettikleri sektörler oldukça kısıtlıdır. ABD, enerji anlamında kendisine yetebilen bir ülkedir. ABD’nin en önemli hatta hayati rakibi tüm ekonomik ve askeri veriler değerlendirildiğinde Çin olarak karşımıza çıkmaktadır. Spykman’ın “Rimland'ı kontrol eden Avrasya'yı yönetir; Avrasya'yı yöneten, dünyanın kaderini kontrol eder.” vecizesi Ukrayna-Rusya Savaşı ile pratiğe dökülmüş vaziyettedir. Rusya’nın Kazakistan’a müdahalesi, Belarus’u kontrol altında tutması ve Kuşak Yol İnisiyatifi rotası üzerinde askeri hakimiyet geliştirmesi yoğun bir şekilde Çin projelerine ve yatırımlarına zarar vermektedir. Yukarıda da bahsedildiği üzere Rusya’nın uzun vadede askeri hakimiyet kurduğu Avrasya’yı kontrolünde tutması oldukça zor gözükmektedir. Rusya’nın askeri hakimiyet kurduğu alanlarda kalıcılığını sürdürebilecek bir nüfus ve ekonomik kaynağı bulunmamaktadır. Fakat Rusya giriştiği askeri yayılmacılık ile Çin’i kontrol altında tutarak Kuşak Yol Projesi gibi Çin’i ABD ile rekabette öne taşıyacak gelişmelerin önüne geçmekte hatta akamete uğratmaktadır. Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın “Rusya’nın Kazakistan ve Ukrayna’daki faaliyetlerinden en fazla Çin zararlı çıkmaktadır” tespiti Spykman’ın Kenar Kuşak Yaklaşımı ile birlikte okunduğunda Ukrayna-Rusya Savaşı’nın etkileri ve sonuçları daha net ortaya çıkmaktadır.

TÜRK DEGS ARAŞTIRMACISI ŞAFAK YILDIRIM

Kaynakça

Spykman, N. J. (2017). America's strategy in world politics: the United States and the balance of power. Routledge.

Spykman, N. J. (1944). The geography of the peace. Harcourt, Brace.

 Spykman, N. J. (1938). Geography and foreign policy, I. American political science review, 32(1), 28-50.