KOLOMBİYA-NİKARAGUA KARARINDA ULUSLARARASI ADALET DİVANI’NIN
ADALARIN DENİZ ALANLARININ SINIRLANDIRMASINA ETKİSİNE DAİR YAKLAŞIMI VE BU YAKLAŞIMIN
FARKLILIK ARZEDEN YÖNLERİ VE TÜRK TEZLERİNE
MUHTEMEL ETKİLERİ
YAZAN: ECE ESRA BENLİ
Dünya üzerinde yaşanan ekonomik gelişmeler ve sanayileşme sonrası insanlık için önemli olan meseleler arasına hakimiyet alanları ve enerji politikaları yer almaya başlamıştır. Bunun neticesinde denizlerdeki yetki alanı uyuşmazlıkları ülkeler arasında yadsınamayacak önemli meseleler haline gelmiştir. Bu sebeple önemi artan deniz alanları ile ilgili uluslararası deniz hukuku kuralları uygulamaya konmaya başlamıştır.
Deniz Hukukunun tarihsel serüvenine baktığımızda teamül kurallarının uluslararası alan için oluşturulmasından meydana geldiğini görmekteyiz. Uluslararası Hukuk Komisyonu ile bu teamül kuralları yazılı metinlere dönüştürülerek Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni oluşturmuştur. Bahsi geçen sözleşmelerde her ne kadar deniz hukukuna ilişkin kurallar belirlenmiş olsa da deniz yetki alanlarına ilişkin – özellikle sınırlandırma konularında- kesin bir yöntem belirlenmediği için Uluslararası Divan’ın yargı ve kararları da bir o kadar önemli hale gelmiştir.
Deniz yetki alanlarında ülkeler arasında yaşanan uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin kullanılan başat terimler kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması olmuştur. Bu konularda ülkeler arasında karşılıklı anlaşmaya gidilmesi en öncelikli çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ülkenin kendi kıyı şeridi, kıta sahanlığı ve komşu ülkeleri ile kıyı mesafelerindeki farklılıkları göz önüne aldığımızda konulan kuralların uygulama alanlarında kolaylıkla pratiğe dökülemeyeceği öngörülmelidir.
Türkiye-Yunanistan deniz yetki alanı tartışmaları bu uyuşmazlıklardan birisi olarak yer almaktadır. Yunanistan, 1972 yılında 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi'ne katılma yoluyla taraf olmuştur. Ayrıca Yunanistan, 21/07/1995 tarihinde BMDHS’ni katılma yoluyla kabul etmiştir. Yunanistan karasularını 6 mil, kıta sahanlığını ise 200 mil genişliğinde kabul ettiğini Birleşmiş Milletler nezdinde deklare etmiştir. Bununla birlikte Yunanistan 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne taraf olduğu için Ege Denizi dışındaki alanlarda karasuyu uygulamasını 12 mil olarak gerçekleştirmektedir. (TEKİN, 2019) Yunanistan etki alanını genişletmek ve öne sürdüğü iddialarını destekleyebilmek için uzun yıllardır Akdeniz bölgesi içerisinde kıyı devletleri ile de deniz yetki alanlarını içeren sözleşmeler imzalamaya çalışmaktadır. Bunlardan en önemli iki devlet Libya ve Mısır olmuştur. Ancak Türkiye, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile 27 Kasım 2019 tarihinde iki ülkenin Uluslararası Hukuk’tan doğan haklarının muhafazası için “Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” (bundan sonra Türkiye-Libya Deniz Sınırı Antlaşması olarak ifade edilecektir) imzalamıştır. (Acer, 2020) Bu anlaşma Yunanistan tarafında Kıbrıs adasına doğru uzanan iddialarına ket vurmuştur. Diğer yandan 7 Ağustos 2020 tarihinde Yunanistan-Mısır Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması imzalanması, adından da anlaşılacağı üzere, Yunanistan ve Mısır’ın karşılıklı deniz yetki alanları (kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge) arasındaki sınırı belirlemektedir. (PERSPEKTİF, 2020)
Benzer bir deniz yetki alanı sınırlandırılma anlaşmazlığı Nikaragua ve Kolombiya arasında gerçekleşmektedir. İki ülke arasındaki deniz sınırı ihtilafı 19 Kasım 2012 tarihinde Uluslararası Adalet Divanı tarafından karara bağlanmıştır ve bu karar uluslararası alanda ses getirmiştir. Türkiye-Yunanistan anlaşmazlığı ile Nikaragua-Kolombiya davasındaki benzerlik ülkeler arasında bulunan adalardaki deniz hakimiyeti mücadelesinden kaynaklanmaktadır. Kolombiya aşağıdaki haritada da görüldüğü üzere ilgili adalarda ülkeler arasında eşit uzaklık hattı ile birlikte adalara deniz alanlarının sınırlandırılmasına tam etki tanınması ve bu kapsamda adalar üzerinde orta hat çizilerek deniz alanlarının sınırlandırılmasını istemektedir.
Harita üzerinde gözükmekte olan San Andres, Provendica, Quitasuenno, Serrana, Roncador, Alburquerque Cays ve Santa Catalina adaları Kolombiya’ya, Miskitos Cays, Little Corn Islands ve Great Corn Islands ise Nikaragua’ya aittir. (REPEATING ISLANDS , 2020)
Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı öne sürdüğü savlarla benzerlik taşımaktadır. Karşı taraftan Nikaragua ise Türkiye ile benzer doğrultuda olup ana karanın denize açılımını önemseyerek orantılılık ilkesi üzerinde durulması gerektiğini öne sürmektedir.
İlgili Divan Kararları incelediğinde Kolombiya’nın hakimiyet talebine ret yanıtı gelmektedir. Kolombiya’nın istemiş olduğu kendisine ait adaların kuzey-güney istikametinde uzanan kesintisiz bir kara parçası gibi değerlendirilmesi, adaların doğusundaki deniz alanının ihtilaf konusu yapılmadan Kolombiya’ya bırakılması ve Nikaragua’nın muhtemel deniz alanlarının bu adaların doğusuna geçmemesi gibi taleplerine karşılık Divan “Kolombiya adaları, Nikaragua ana karasından itibaren belirlenecek 200 mil mesafelik (kıta sahanlığı) bölge içerisinde yer aldığından dolayı, tarafların muhtemel deniz alanları söz konusu adaların batı yüzleriyle Nikaragua ana karası arasında sınırlı kalmayıp, söz konusu adaların doğu yüzleri ile Nikaragua’nın esas hattından itibaren 200 mil mesafeye kadar olan alana uzanır” ifadesini kullanmıştır. (AÇIKGÖNÜL) Bu karar Türkiye-Yunanistan anlaşmazlığında ortay hat konusunu (Yunanistan tarafı açısından) destekler niteliktedir. Çünkü Türkiye’nin Adalar (Ege) Denizi’ndeki deniz yetki alanı, Türkiye ve Yunanistan ana karaları esas alınarak ortay hattan geçen deniz yetki alanı sınırının doğusunda kalan deniz alanıdır. Türkiye ve Yunanistan ana karaları arasındaki ortay hattın ters tarafında kalan Yunanistan’a ait adaların, ortay hattın doğusunda kalan adaların, sadece karasuları kadar deniz yetki alanına sahip olabileceklerini belirtir. (Yaycı, 2021) Ek olarak ilgili iki ülke arasında egemenliği anlaşmalarla belirlenmemiş ve Yunanistan’a devredilmemiş kayalık, ada ve adacıklar bulunmaktadır. Uluslararası Adalet Divanı’nın da Nikaragua-Kolombiya Davası’nda yapmış olduğu gibi öncelikle deniz yetki alanlarında bulunan ilgili yerlerin aidiyetinin belirlenmesi gerekmektedir. Türkiye-Yunanistan anlaşmazlığında bu karşılıklı iki ana kara şeklinde ilerlemektedir.
Türkiye-Yunanistan anlaşmazlığında Türkiye’nin öne sürdüğü bir diğer argüman ise Ege (Adalar) Denizi’nde hangi bölge olursa olsun karasularının 6 deniz milini aşmasına müsaade edilmemesi gerektiğine yönelik olmaktadır. Bu konuda 1923 Lozan Barış Antlaşması’nda 3 deniz mili karasuları rejimi öngörülmektedir ve bunun uygulanmaya devam etmesi diretilmektedir. Yunanistan – Türkiye arasındaki mesafenin yakınlığı da aralarında geçici orta hat çizilmesini göstermektedir. Nikaragua-Kolombiya davasında kullanılan yöntem bu açıdan da Yunanistan-Türkiye anlaşmazlığına pozitif etki göstermektedir.
Genel olarak Nikaragua-Kolombiya davasında sonuca baktığımızda Uluslararası Adalet Divanı’nın iki ülke özelinde onların kendi coğrafyalarını dikkate alarak kararlar aldığını görmekteyiz. Divanın vermiş olduğu kararda yetki alanı konusunda her iki ülke için de dengenin sağlanmaya çalışıldığı ve özellikle çözümlenmesi zor coğrafi alanların olabileceği üzerinde durularak orantılılık ilkesi ortaya konmaya çalışılmıştır. En önemli noktalardan biri Divan’ın kıyı uzunluğu oranlarını düzeltme faktörü olarak kabul etmesi ile birlikte orta hattı Kolombiya egemenliğindeki adalar ile Nikaragua ana karası kıyı hattını esas alarak belirlemiş olmasıdır. Yunanistan-Türkiye anlaşmazlığında ise bizler bu karardan farklı olarak orta hattın adalar göz ardı edilerek belirlenmesini istemekteyiz. Bu sayede Türkiye – Yunanistan anlaşmazlığında da Yunanistan’ın katı eşit uzaklık gibi çoğu argümanının uluslararası hukuk açısından geçerli olmayacağını göstererek Türkiye’nin tezlerini destekler niteliktedir.
Kaynakça
(2020). REPEATING ISLANDS . adresinden alındı
Acer, Y. (2020, EKİM 2). SETA. SETA: https://www.setav.org/perspektif-turkiye-libya-deniz-siniri-antlasmasinin-birlesmis-milletler-tarafindan-tescilinin-onemi/ adresinden alındı
AÇIKGÖNÜL, Y. E. (tarih yok). Uluslararası Adalet Divanı’nın Nikaragua/Kolombiya Kararının Türkiye’nin Deniz Uyuşmazlıklarına Yansımaları.
PERSPEKTİF. (2020).
TEKİN, F. B. (2019). DOĞU AKDENİZ’DE MÜNHASIR EKONOMİK. İstanbul.
Yaycı, C. (2021). YAYCI DOKTRİNİ.