Kuril Adaları meselesi İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Japonya-Rusya ilişkilerinin temel ekseninden birisi konumunda. Öyle ki İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Kuril Adaları meselesi nedeniyle Rusya ve Japonya arasında barış anlaşması da imzalanabilmiş değildir. Japonya’nın Kuzey Adaları meselesi olarak adlandırdığı Kuril Adaları sorunu 70 yıldan fazla bir süredir Rusya ile yürütülen onlarca farklı toplantı ve girişime rağmen çözülememiştir. Rusya’nın özellikle Kuril Adaları’nda kurduğu askeri üsler ve yürüttüğü faaliyetler Japonya tarafından endişeyle takip edilen meselelerdendir. Japonya; Iturup, Kunaşir, Şikotan ve Habomai isimli dört adada Rusya’nın egemenlik kurmasını kabul etmemektedir. Rusya’nın Sahalin Oblastı’na bağlı bu adalar Rusya açısından oldukça stratejik öneme sahiptir. Rusya’nın Vladivostok’taki Pasifik filosunun en önemli geçiş rotası olan bu adalar diğer yandan Rusya’nın Karadeniz’deki münhasır ekonomik bölgesinden sonra sahip olduğu ikinci donmayan deniz alanına ev sahipliği yapmaktadır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Aralık 2019 tarihinde basına verdiği bir demeçte şunları söylemiştir; “Rusya, Kuril Adaları’nda aniden ABD füzeleri görmek istemiyor” bu ifadelerle birlikte Rusya’nın Kuril Adaları’ndaki askeri faaliyetleri de hız kazanmıştır. Adalara yerleştirilen S-300 hava savunma sistemleri ve tatbikatlar Japonya için ciddiyetle ve endişeyle takip edilen konular olmuştur.
1855 yılında Japonya idaresine giren Kuril Adaları, Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda yenilmesinin ardından SSCB egemenliğine girmiştir. Sovyet egemenliğinin ardından adalarda yaşayan Japonlar sürülmüş ve yerlerine Rus etnik kimliğinden insanlar yerleştirilmiştir fakat yapılan araştırmalar ve kamuoyu çalışmaları göstermektedir ki bölgede yaşayan Ruslar, gerek ekonomik koşullar gerekse vatandaşlık olanakları nedeniyle Japonya’ya katılmaya oldukça olumlu bakmaktadırlar. Normal şartlarda Rusya, Kırım’da olduğu gibi yapay referandumlarla ilhak stratejisinin sözde hukuki ve toplumsal altyapısını oluşturmaktadır. Ukrayna-Rusya Savaşı’nın Rusya aleyhinde tıkanmasıyla birlikte Batı dünyası Kuril Adaları üzerinden Rusya’yı sıkıştırmayı deneyebilir. Bu denemelerde de Rusya’nın ilhak ve referandum stratejisi bu sefer Batı dünyasının desteğiyle Rusya’ya karşı kullanılabilir. Her ne kadar SSCB’nin dağılmasının ardından 2000’li yılların başında Kuril Adaların tamamen Japonya’ya satılması gibi konular gündeme gelmiş olsa da Putin yönetiminin iktidara gelmesinin ardından Rusya’nın Kuril Adaları’nı sahiplenen katı tutumu bölgede güç kazanmıştır. Yukarıda da bahsedildiği üzere Kuril Adaları’da yaşayan insanların ciddi bir kısmı yoksulluk sınırında yaşamaktadır. Bölgedeki istikrarsız politikalar ve merkezden çok uzak kalmanın verdiği hizmet eksikliği nedeniyle bölge halkı Rus yönetiminden memnuniyetsiz bir tavra sahiptir.
Büyük Okyanus’u ve Ohotsk Denizi’ni birbirinden ayıran ve 56 adadan oluşan Kuril Adaları’nın Rusya için en önemli stratejik avantajı da burada yatmaktadır. Rusya’nın Batı’dan en uzak noktası olan Vladivostok şehrine konuşlanmış ve Rusya’nın Uzak Doğu sınırlarını güvende tutan Pasifik Filosu’nun Büyük Okyanus’a geçişi Kuril Adaları üzerindeki Rus egemenliği sayesinde sorunsuz bir şekilde gerçekleşmektedir. Adaların stratejik önemini tarihsel açıdan da ortaya koymak gerekirse; 1941 yılında gerçekleşen Pearl Harbor baskını öncesi Japon kuvvetleri bu adalar üzerinde konuşlanmıştır. Diğer yandan 2019 yılında Rostneft’in Ohotsk Denizi çevresinde yürüttüğü arama ve sondaj çalışmaları esnasında da bölgede yeni petrol rezervleri keşfedilmiş ve Kuril Adaları’nın önemi daha da ciddi bir boyut kazanmıştır. Ukrayna-Rusya savaşı ekseninde gelişen gündemde Japonya tavrını Ukrayna’dan yana koymuştur. Japonya’nın 2014 yılından bu yana Ukrayna’ya yönelik yardımları artırması ve Rusya aleyhindeki destekleri Rusya tarafından oldukça olumsuz karşılanmış hatta Rusya gerilimi tırmandıracak Rusya Hava Kuvvetleri’ne ait 6 adet stratejik bombardıman ve füze taşıyıcı Tupolev Tu-95 uçağının Japon adaları (Hokkaydo ve Okinawa) üzerinde uçuş gerçekleştirmesi gibi faaliyetler de dahi bulunmuştur. Diğer yandan 2014 yılının ardından Japonya, Batı dünyasının Rusya’ya uyguladığı birçok yaptırıma da destek vermiştir. Tokyo hükümeti Kırım’ın Rusya tarafından işgalini statükoyu güç uygulayarak değiştirme olarak değerlendirmiş ve bunun Asya bölgesi için de tehlike oluşturabilecek durum şeklinde yorumlamıştır.