LOZAN’IN 16. MADDESI TURKIYE’YI KERKUK’UN STATUSUNDE SOZ SAHIBI KILAR

Sosyal Medyada Paylaş!

TÜRK DEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı Haber Global ekranlarında Senem Ilgaz’ın konuğu oldu. Yaycı, 25 Kasım 2021 tarihinde Peşmerge güçlerinin Kerkük'e gireceğini ve asayişin Peşmerge'ye devredileceğini duyurmuştu. Yaycı, “Kerkük’ün Türkmen kenti olmasından çıkartılıp bir Peşmerge, Kürt kentine dönüştürülmesi bir Amerikan projesidir. Bir İsrail projesidir. Bu bölgede bir yeni devlet kurulumu söz konusudur.” ifadelerini kullandı.

 

KERKÜK’ÜN TÜRKMEN KENTİ OLMASINDAN ÇIKARTILIP BİR PEŞMERGE, KÜRT KENTİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ BİR AMERİKAN PROJESİDİR. BİR İSRAİL PROJESİDİR.

 

Kerkük’te demografik yapının bozulması için Kerkük’ün etrafının dışarıdan getirilen Kürk kökenli Iraklıların yerleştirildiğini ifade eden Yaycı, “Birincisi şunu söyleyeyim. Ben neden bu konu ile ilgiliyim. Benim sülalem Kerkük’ün Yaycı köyünden. İkincisi benim doktora tezim her ne kadar bir amiral olsam da Irak’ta Dönüşüm ve Türkmenlerdi. Ve bu konuda seneler önce yazılmış kitaplarım var. Konuyu gayet yakından takip ediyorum, 20 senedir bu konunun üzerinde çalışıyorum. Kerkük’ün Türkmen kenti olmasından çıkartılıp bir Peşmerge, Kürt kentine dönüştürülmesi bir Amerikan projesidir. Bir İsrail projesidir. Bu bölgede bir yeni devlet kurulumu söz konusudur. Buradaki petrol yataklarında bu yeni devletin eline verilmesi söz konusudur. Şimdi Kerkük’ten daha önce böyle bir girişim yapıldı. Peşmerge’nin eline verilmişti. Ama türlü bahanelerle bu olmuştu. IŞİD/DAEŞ bahanesiyle. Ama zar zor Kerkük’ten çıkartırdılar. Şimdi Kerkük’e demografik yapı bozulması için Kerkük’ün etrafı bu dışarıdan getirilen Kürk kökenli Iraklılar buralara yerleştiriliyor. Bu demografik yapı referandum yapılması için zemin hazırlamak için değiştiriliyor. Bir kere buna dikkat çekmek lazım. Peşmerge buraya girerse tekrar dönerse ne olur? Dönerse şu olur. Artık buradaki demografik yapı baskıyla bir kere değiştirilir. Buradaki demografik yapı aslında menfaat odaklı insanların bakış açısıyla da değiştirilir. Şuan da bizim Türkmenler bu bölgede ticaret yapmakta son derece zorlanıyorlar. Neden? Çünkü korumaları zayıf. Bu bölgede eğer siz güvenliğinizi sağlayamazsanız ticarette yapamıyorsunuz. Bu güvenliği sağlayabilenlerde bu Peşmergeler kendilerini koruyorlar, PKK’lılar ve Şiilerin bir kısmı İranlılar tarafından korunuyor. Bizim Türkmenler orada gerçekten silahsız, güvenliksiz, savunmasız vaziyette. O zaman ne oluyor? Türkmenler hayatlarını idame etmek için ya Şiilere yanaşıyorlar ya Barzani’nin bu güçlerine yanaşıyorlar ya da çok acıdır, çok acıdır bölücü terör örgütlerinden medet umar vaziyete geliyorlar. Onun için çok ciddi şekilde Peşmerge’nin buraya gelişi Kerkük’ün binlerce yıllık (bakın benim sülalemin deriye yazılmış seceresi var. Orta Asya’ya, Anadolu’ya Türkler gelmeden daha önce gelmişiz. Bu Atatürk’ün Türk Tarih Tezi’nde de yazar.) Yani oranın kökü biziz. Onun için bunu ifade etmek istiyorum. Türkmenler sonradan gelmiş insanlar değillerdir. Türkmenler oranın asli unsurudur.” ifadelerini kullandı.

 

TÜRKMENLER KERKÜK’ÜN ASLİ UNSURLARIDIR

 

Türkmenlerin sonradan gelen insanlar olmadığını, bölgenin asli unsuru olduğunu belirten Yaycı, “Bölgede asli unsur Türkmenler olmasına rağmen Türkmenler bölündüler, parçalandılar. Yani bir Şii, Sünni ayrımı yapılmış olması Türkmen kimliğinin üstüne çıkartılmış olması gibi politika nedeniyle bozuldu.” dedi.

 

OSMANLI DEVLETİ’NİN LOZAN ANTLAŞMASI’NDA SÖZ KONUSU OLAN BÜTÜN TOPRAKLARININ GELECEKTEKİ KADERLERİNİN TAYİNİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ SÖZ SAHİBİDİR

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölgede Lozan’ın 16. maddesi gereğince söz sahibi olduğunu belirten Yaycı, “Biz öncelikle hukukun bize verdiği gücü maalesef ve hukukun bize verdiği tanıdığı argümanları maalesef kullanabilen bir devlet değiliz. Maalesef. Yani biz diplomaside maalesef zayıfız. Bunu kabul etmek lazım. Bizim elimiz aslında hukuken çok güçlü. Onu bir kere baştan söyleyeyim. Lozan’ın 16. maddesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve arkadaşlarının büyük çabasıyla bize bugünler için elimize çok ciddi bir argüman vermiştir. Bakın Kıbrıs’ta biz garantör devletiz. Kıbrıs’ta neden garantör devletiz biz? Nasıl garantör devlet olduk? Konuyu hiç kimse incelemiyor. Halbuki 1950’ye kadar Türkiye’nin bir Kıbrıs sorunu var mıydı? Yoktu. Kıbrıs İngiliz toprağı olmuş olmasına rağmen Türkiye burada garantör devlet statüsüne nasıl kavuştu? Nasıl dahil oldu? Tamamen Lozan’ın 16. maddesinin son paragrafı ile dahil oldu. Yani Osmanlı Devleti’nin Lozan Antlaşması’nda söz konusu olan bütün topraklarının gelecekteki kaderlerinin tayininde Türkiye Cumhuriyeti Devleti söz sahibidir. Onayı alınması gerekir. Bu sadece Kıbrıs’ta değil. 1996 yılında Eritre-Yemen Davası’nda da Lozan’ın 16. maddesinin son paragrafında da… Şimdi Musul, Kerkük veya Osmanlı Devleti’nin Lozan’da söz konusu olan herhangi bir toprağında yeni bir devlet kurulması ya da sınırlarının değiştirilmesi Türkiye’nin onayı olmadan mümkün değildir. Türkiye Lozan’ın 16.maddesinin son paragrafını esas alarak derhâl Irak’ın Merkezi Yönetimi’ne bu konuda bir girişimde bulunmalıdır. Ve Türkiye Lozan’ın 16.maddesinin son paragrafına istinaden bu bölgede ya da herhangi bir yerde Osmanlı’nın eski topraklarında ne Kürdistan ne bir PKKİSTAN ne başka bir şey kurulamaz. Kurulamaz. Hukuken kurulamaz. Bunun en yakın örneği, halkımızın bileceği örneği Kıbrıs meselesidir. Kıbrıs’ta nasıl garantör olduysak başka yerlerde de, kaderini tayin konusunda başka yerlerde de garantörüz. Atatürk’ün büyük bir başarısıdır. Bunu ifade edelim. Sevr’de tamamen feragat etmiştik. Alınacak bütün kararlarda da biz söz sahibi değiliz diye imza atmıştı Damat Ferit Paşa. Ama şimdi Atatürk bu son paragrafı kaldırdı. Bu konu çok önemlidir.”

 

BU KÜRDİSTAN LAFINI AĞZINA ALAN BİRİSİ TÜRKMEN DAVASINI NASIL SAVUNABİLİR?

 

Türkiye’nin asli unsur olarak Türkmenleri ön plana çıkarması gerektiğini ifade eden Yaycı “Bizim devletimizin Barzani gibi bir adamı, Irak’ın Kuzeyi Bölgesel Yönetimi bakın onlar Irak Kürdistan!ı diyorlar. Irak’ın Kuzeyi bunun bir kere altını çizelim. Dün biz bir tweet attık TÜRK DEGS’den çok sinirlendiğimiz için. Çünkü Türkmen Cephesi üyesi aynı zamanda da Irak’ın Kuzeyi Bölgesel Yönetimi’nde bakan olan bir şahıs Kürdistan diye bahsetti. Irak’ın Kürdistan’ıyla ilişkin konuları Sayın Dışişleri Bakanıyla konuştuk dedi. Yav bu Kürdistan lafını ağzına alan birisi Türkmen davasını nasıl savunabilir? Burada Irak Türkmen Cephesi’nin büyük gayretleri vardır. Bu gayretleri desteklememiz gerekir. Türkiye’nin muhatap alacağı Barzani Yönetimi değildir. Türkiye asli unsur olarak Türkmenleri ön plana çıkarmalıdır. Buranın güvenliğinin Türkmenler tarafından sağlanması istenmelidir. Irak Türkmen Cephesi’nin bu konuda çok net bir duruşu vardır. O duruşu desteklemesi gerekir. Irak Türkmen Cephesi Perşmerge’nin girişini kabul etmiyoruz diye iki kere basın açıklaması yaptı. Bu basın açıklamasıyla Irak Türkmen Cephesi’nin desteklenmesi şarttır.” ifadelerini kullandı.

 

KERKÜK ELDEN GİDERSE TÜRKİYE ELDEN GİDER

 

Kerkük elden giderse Türkiye elden gider diyen Yaycı, “Dün gece biz bir belge yayımladık. Belge Kazımi ile imzalanmış bir anlaşma. Bu Peşmerge 20. Tugayı Irak Ordusu altına girerek, o kılıfta Kerkük’e girecek. Bizim bu numaraları yemememiz lazım. Bunlara inanmamamız lazım. Bizim bu Peşmerge Tugayı’nın şu veya bu şekilde Kerkük’e girişine müsaade etmememiz lazım. Kerkük elden giderse Türkiye elden gider. Bunu unutmamak lazımdır.”