ASAM-TÜRK DEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı,17 Nisan 2022 tarihli Saynur Tezel’in sunduğu Haber Global TV yayınına katılarak Doğu Akdeniz ve dış politik gelişmeler hususunda önemli değerlendirmelerde bulunmuştur.
Terörü destekleyen İsveç ve Finlandiya gibi ülkelerin NATO’ya girme talebini değerlendiren Cihat Yaycı, “Bir zamanlar ülkemizde Finlandiya modelini önerenler vardı. Türkiye, NATO’dan çıksın tıpkı Finlandiya gibi bir model benimsesin diyenler vardı. Bugün görüyoruz ki Finlandiya modeli çökmüş, önerilen Finlandiya, NATO üyesi olabilmek için NATO’nun kapılarına dayanmış vaziyettedir.” Değerlendirmesinde bulundu.
Cihat Yaycı; “Biz NATO’da olmasak bugün GKRY gibi Türkiye aleyhtarı ülkelerin nasıl hızla NATO’ya dahil olacaklarını da bir kere daha görmüş olduk. 1980 ‘den sonra sözde asker sözü ile Yunanistan’ın NATO’ya girişine izin verdik bu Rogers Planı bizim için ciddi olumsuz sonuçlar doğurmuştur.” Diyerek Türkiye’nin ders alması gereken noktaları vurgulamıştır.
Cihat Yaycı; “NATO üyesi her devletin NATO organizasyonu içerisinde veto yetkisi vardır ve kimse de Türkiye üzerinde baskı oluşturamaz. Böyle bir durumu ülke olarak biz de kabul etmeyiz. Bugün İsveç Parlamentosu’nda 6 tane PKK’lı vekil var, FETÖ’nün ciddi bir yapılanması orada konuşlanmış vaziyettedir. Bakın İsveç’e kaçan vs. demiyorum doğrudan İsveç vatandaşı olan PKK’lı teröristler var. Bu yetmezmiş gibi Finlandiya ve İsveç şu halde dahi Türkiye’ye yaptırım uygulamaktadır. Türkiye’nin bu iki ülke özelinde güvenlik endişesi had safhadadır. Avrupa’nın güvenliğine sözde tehdit oluşturduğumuz iddiası da son derece yanlıştır. Avrupa zaten NATO’nun güvenlik şemsiyesi altındadır. Diğer yandan Türkiye’nin beka ve güvenliğine yönelik endişeler ve riskler de Avrupa ve ABD tarafından göz ardı edilmektedir.” Değerlendirmesinde bulunmuştur.
Türkiye’nin elde etmesi gereken kazanımları da vurgulayan Cihat Yaycı; “Ülkeler arasında belirli konularda pazarlıklar mümkündür bu ayrı bir konu fakat ortada Türkiye yönelik hasmane tutumları olan iki devlet söz konusudur. Türkiye eğer istediklerini net bir şekilde alırsa bu ülkelerin üye olmasına onay da verebilir. Ama geldiğimiz noktada ve bu ülkelerin izlediği uzun soluklu politikalar göz önünde bulundurulduğunda Türkiye bu iki ülkenin sözlerine itimat ve itibar edecek durumu çoktan geçmiştir.” Değerlendirmesinde bulundu.
ABD izlediği ikircikli politikayı da eleştiren Cihat Yaycı; “ABD, söz konusu PKK terörü olduğunda iki yüzlü bir politika sergilemektedir. Eğer bu iki ülke IŞİD ya da El Kaide örgütlerine destekler sağlasaydı acaba ABD aynı tutumu sergilemeye devam eder miydi?” sorusunu yöneltmiştir.
Cihat Yayıc; “Bugün hem Rusya hem de ABD, PKK’yı destekliyor. PKK-YPG militanları Suriye’nin kuzeyi Menbiç’in batısında ABD bayrağı, Menbiç doğusunda ise Rusya bayrakları kullanarak hareket ediyor. Bu iki yüzlü tutumun en net göstergesidir.” Değerlendirmesinde bulundu.
NATO içerisindeki durumu da değerlendiren Cihat Yaycı; “Bu tarz baskılar yeni değil bakın Yunanistan, Makedonya’nın NATO üyeliğine onay vermek için ülkenin adının değiştirilmesini şart koştu ve Makedonya adını Kuzey Makedonya olarak değiştirince onay verdi. Biz İsveç ve Finlandiya’da bulunan 33 FETÖ ve PKK üyesini istedik bu ülkeler bunları bize teslim etmedi ayrıca mesele bu 33 teröristin teslimi değildir bugün her iki ülkede de 33 bin tane Türk ve Türkiye düşmanı terörist ikamet etmektedir.” Değerlendirmesinde bulundu.
Cihat Yaycı; “Eğer bugün biz NATO’da olmasaydık Türkiye düşmanlığına destek veren tüm ülkeler NATO çatısı altında bulunacaktı. Bir kere daha gördük ki NATO eşittir ABD manasına gelmemektedir. Yunanistan’ın ciddi şekilde bir Türkiye’yi uluslararası arenadan ve kurumlardan dışlama çabası var. Kendisini NATO’nun güney kanadı olarak göstermeye çalışmaktadır fakat son gelişmelerle birlikte tıpkı Soğuk Savaş yıllarında olduğu gibi Türkiye’nin önemi bir kere daha ortaya çıkmıştır.” Değerlendirmesinde bulundu.
Miçotakis ve Biden arasındaki görüşmede Cihat Yaycı’nın çizdiği 2009 tarihli Mavi Vatan haritasının da gündeme gelmesini değerlendiren Cihat Yaycı; “Bu haritayı 2009 yılında çizdim. Yunanistan’ın bu haritayı kullanarak Türkiye’yi yayılmacı olarak göstermesi son derece derin bir paradokstur. Yunanistan, Türkiye yayılmacılıkla suçlarken kendi durumunu bilmemektedir. ABD’de Türkiye aleyhinde bu şekilde faaliyetler yürüterek açıklamalarda bulunan Yunanistan’a mütekabiliyet gereği yanıt verilmelidir.” Değerlendirmesinde bulundu.
Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki durum ve tutumunu değerlendiren Cihat Yaycı; “Öncelikle Yunanistan; Endonezya, Japonya gibi bir arşipel devlet değildir. MEB ölçümleri anakaralar üzerinden yapılır ve Yunanistan da bir anakara devletidir. Yunanistan anakarası da Akdeniz’ e erişecek mesafede değildir. Uluslararası hukuka göre Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’e sınırı bulunmamaktadır. Rodos adası da Türkiye’nin kıta sahanlığı içerisinde bulunmaktadır. Yunanistan kendi anakarasının 12 misli, GKRY ise 30 misli deniz yetki alanı talep etmektedir. Türkiye’nin kendi anakarasının 1.5 katı deniz yetki alanı talep etmesi ise bu ülkeler tarafından yayılmacılık olarak tanımlanmaktadır.” Değerlendirmesinde bulundu.
Haritanın ABD-Yunanistan görüşmelerinde gösterilmesi özelinde değerlendirmelerde bulunan Cihat Yaycı; “Bu durum benim için ciddi bir onurdur. Biden kendisini ‘Bidenopoulos’ olarak tanıtan ve 1972 yılından 2020’ye kadar Türkiye aleyhindeki tüm yasaların ya hazırlayıcısı ya da imzacısı olmuş birisidir. Senatör seçildiği Delaware eyaletindeki Yunan nüfusundan dolayı kendisini fahri Yunanlı olarak tanımlayan birisidir. Bu bağlamda Biden, Yunanistan’ın Türkiye aleyhindeki taleplere de ciddi oranda destek vermesi muhtemel birisidir.” Değerlendirmesinde bulundu.
Söz konusu haritanın Libya-Türkiye Anlaşması öncelenerek oluşturulduğunun altını çizen Cihat Yaycı; “Stratejik basamaklandırma gereği 2009 yılında Libya ve Mısır hattına yönelik bir harita meydana getirdim. İsrail ve Lübnan ile anlaşmalar yapılmasını gösteren ve stratejik hedefe göre haritalar şimdi ikinci basamak olarak bulunmaktadır. Türkiye’nin İsrail, Lübnan ve Suriye ile de anlaşmalar yapmalıdır. Bugün bulunduğumuz konjonktürde Yunanistan sorunları yoktur Yunanistan talepleri vardır. Bugün Kıbrıs meselesi de bizlere ‘sorun olarak algılattırılmaktadır’ Türkiye ve KKTC için de bir sorun bulunmamaktadır. Kıbrıs sorunu bizim için 1974 yılında bitmiştir. 1974 bu yanan bir tek Kıbrıs Türkü’nün burnu dahi Yunan ve Rumlar nedeniyle kanamamıştır. 1913’ten beri 152 adaya çöken Yunanistan’dır, dünyada örneği görülmemiş şekilde karasularının ötesinde hava sahasını genişleten Yunanistan’dır. Sorun Kıbrıslı Türkler ve Türkiye için yoktur. Sorun Yunanlılar ve Rumlar için vardır.” Değerlendirmesinde bulundu.
Yunanistan silahlanma girişimlerini de değerlendiren Cihat Yaycı; “Bugün Türkiye’nin etrafında yoğun terör eylemleri ve savaşlar yaşanmaktadır. Bu nedenle Türkiye askeri yapısını güçlendirmek mecburiyetindedir fakat Yunanistan’ın böyle bir tehdit durumu yoktur. Yunanistan’ın bu silahlanma çabaları kralın çıplak olduğunun göstergesidir. Yunanistan, Türkiye’ye karşı silahlanmakta ve silahlandırılmaktadır. Yunanistan’ın amacı Türkiye’den toprak ve deniz alanı koparmaktır.” Değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine devam etmesi gerektiğinin altını çizen Cihat Yaycı; “Türkiye’nin gemi filosuna katılacak olan 4. Sondaj gemimizin Doğu Akdeniz’de faaliyet yürütmesi son derece önemlidir. Türkiye eğer kendi bayrağıyla faaliyet yürütmek istemiyorsa KKTC’ye sondaj gemilerini geçici olarak devrederek ya da gemileri kiralayarak bir taşla iki kuş vurabilir. Fakat gemilerimizin öncelikle Seville Haritası’nın dışında Libya-Türkiye Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması hattıyla Kıbrıs Adası arasında faaliyet yürütmesi şarttır. KKTC’nin dışına 1-2 mil çıkmak bir övünç kaynağı olmamalıdır. Bu alanlar zaten bizim, önemli olan Seville Haritasının dışında faaliyette bulunmaktır. Bu bağlamda önceliğin Doğu Akdeniz’e verilmesi şarttır.” Değerlendirmesinde bulundu.