Giriş
Osmanlı Devleti uzun yıllar boyunca Karadeniz ve Akdeniz’ de hâkim devlet konumunda olmuştur. Osmanlı Devleti’ nin bu hakimiyeti kurabilmesi güçlü bir donanma, iyi bir şekilde koordine edilmiş bahriye teşkilatı ve işinde mahir derya paşaları sayesinde gerçekleşmiştir. Denizlerde hakimiyetin sembolü olan güçlü bir donanmanın inşası Osmanlı Devleti’ nin erken dönemlerine denk gelmektedir. Tersâne-i Âmire, Osmanlı Devleti’ nin kuruluşu sıralarında oluşmuş ve Osmanlı donanmasının merkez üssü haline gelmiştir. Osmanlılarda bu kurumun ıstılahi menşeine değinecek olursak, Osmanlılar tersane kelimesi yerine önceleri liman kelimesini kullanırken 16. yüzyılın başlarından itibaren daha çok İtalyanca darsena kelimesine benzeyen tershâneyi kullanmaya başlamıştır. Tersane kelimesi, Arapça dârü’s-sınâa kelimesinden gelmekte olup, Portekizce’ de Darsanele, İspanyolca’ da Darsena, İtalyanca’ da ise Arsenale ve Darsena şeklinde girmiştir.1
Anadolu Selçuklu Devleti’ nin zayıflamasıyla birlikte Türk Beylikleri’ nden Ege sahillerine yerleşmiş olan Karesi, Saruhan, Aydın ve Menteşe Beylikleri Akdeniz’ de hâkimiyet kurmaya başlamışlardı. Bu beylikler Akdeniz’ de Venedik ve Ceneviz ticaretlerini üzerinde bir etki kurmaya başlamış ve adalardaki Latin prensler için de büyük bir tehdit oluşturmuşlardı. Yani Osmanlılardan önce de Akdeniz’ de yoğun bir Türk varlığı hissediliyordu. Osmanlı Devleti’ nin bu beylikleri almasıyla birlikte Türklerin Akdeniz’ deki varlığı yadsınamaz hale gelmiştir. 1323 yılında Mürsel Alp Bey’ in Pronectus’ u (Karamürsel) almasıyla birlikte Marmara’ da deniz gücünün oluşturulması ile ilgili önemli bir adım atılmış oldu. Başarılarından dolayı kendisine Kara unvanı verilmiş ve kendisi Osmanlı Devleti’ nin ilk Derya Beyi olmuştur. 1328-1337 yılları arasında İznik ve çevresi alındıktan sonra Kocaeli, Osmanlı deniz siyasetinin başlangıcını teşkil etti. Adını alan Karamürsel bölgesinde ilk Osmanlı Tersânesi kurulmuş olup, ilk Osmanlı savaş gemisine Karamürsel adı verilmiştir. Karesi Beyliği’ nin alınmasından sonra ise de Edincik’ te bir tersâne kurulacaktır. Osmanlı Devleti’ nin Rumeli’ ye geçmesinin ardından hem iaşeyi
![]() |
1 İdris Bostan, “Tersâne-i Âmire”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, DİA, c.40, İstanbul,s.513- 516.
sağlamak hem de Venediklilere karşı savunma yapmak için Yıldırım Bayezid zamanında 1390’ da Gelibolu’ da bir tersâne kurulmuştu. Karamürsel ise Gelibolu Tersânesi’ nin kurulmasına kadar Osmanlı donanmasının merkez üssü olmuştur.2
Yıldırım Bayezid zamanı Osmanlı donanmasının gücü Venediklilere karşı kendisini savunacak bir güçte değildi. 15. Yüzyılın ilk yılları bu şekildeydi. Hatta Musa Çelebi’ nin İstanbul kuşatmasındaki başarısızlığının sebeplerinden biri de şehrin donanma ile kuşatılamamış olmasıdır. Fakat Çelebi Mehmet ile bir canlılığın geldiğini söyleyebiliriz. 2. Murat zamanı ise Osmanlı donanması Trabzon Rum İmparatorluğunu haraca bağlayacak bir duruma gelmiştir. Fakat donanmanın asıl yükselişi Fatih Sultan Mehmet zamanı yaşanmaktadır.3 Fatih Sultan Mehmet İstanbul’ u fethettikten sonra Galata Tersânesi’ ni inşa ettirmiştir.4 Bu, imparatorluk için donanmada yeni bir döneme geçişin işaretiydi. Şehrin büyümesinin ekonomik refahla ilişkili olduğunun farkında olan Osmanlı Devleti, denizlerde tüccarlık yapanları teşvik etmiş, işgücü oluşturmuş ve zanaatkârların şehre gelmesini sağlamıştır. Donanmanın oluşması için marangozları, gemicileri ve tüccarları bir araya getirmiştir.5 Sultan 2. Bayezid denizlerde Venedik’ e karşı bir üstünlük sağlamanın güçlü bir donanmadan geçeceğini iyi biliyordu. Bu yüzden denizlerde Venedik’ e üstünlük sağlamak zorundaydı. Bu doğrultuda donanmayı tekrardan yapılandırmak için uğraştı.6
Yine aynı dönemde Akdeniz’ in Ünlü korsanı Kemal Reis’ in devlet hizmetine alınmasıyla artık Osmanlı denizcilik tarihinde büyük donanma kaptanları dönemi başlayacaktır. Ayrıca Avrupa fetihlerinin hızlanmasıyla donanma yapımında kullanılacak uygun kereste ve geniş orman arazilerinin elde edilmesi de donanmanın güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
2. Bayezid dönemi donanma yapılanması eski gemilerin parçalarına ayrılması ve bu parçalardan sağlam olanların yeni gemiler için kullanılmasından ibaretti. Temin edilen malzemeler hafif ve ağır kadırgaların inşasında kullanılmaktaydı. Bu inşa, gemilerin hafif ve manevra kabiliyeti yüksek olması sonucunu doğuracaktı.7 Yavuz Sultan Selim zamanında ise Osmanlı donanmasına daha çok önem verilmiştir; Galata Tersânesi her ne
![]() |
2 Yasemin Nemlioğlu Koca, “Karamürsel Gemisi: Özellikleri ve Kullanımına Yönelik Bazı Tespitler”,
Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu 2, Kocaeli, 2016, s.283-299.
3 İsmail H. Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, Ankara, 1988, s.390-392.
4 4 Bostan, agm.,s.513
5 İlyas Can Hergül, Development Of The Ottoman Marıtime Technology In The Sıxteenth And Seventeenth Centuries, a thesis Submıtted to the graduate School of socıal scıences of mıddle east technıcal unıversıty, Ankara, Kasım,2019, s.13; Andrew C. Hess, “The Evolution of the Ottoman Seaborne Empire in the Age of the Oceanic Discoveries, 1453-1525, The American Historical Review 75, no. 7, 1970,s.1901.
6 Hergül, agt.,s.15.
7 Mehmet Taş, 18.Yüzyılda Osmanlı Donanmasında Yelken ve Yelken Bezi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Basılmamış Doktora Tezi, Kahramanmaraş, Temmuz, 2019, s.6.
kadar Fatih dönemi kurulmuş olsa da ona asıl şeklini veren ve Haliç Tersânesi’ ni de inşa ettiren kişi Yavuz Sultan Selim’ dir.8 Haliç’ ten Galata’ ya kadar uzanan bu Osmanlı donanması, imparatorluğun çöküşüne kadar, ikmal, bakım ve inşa görevini üstlenmiştir. Yavuz Sultan Selim zamanı Osmanlılar Doğu Akdeniz’ de mutlak bir gücün sahibi oldular.9 Mamafih Osmanlı Devleti yeni yerler fethettikçe o bölgelere de iaşe, maliye ve savunma, açısından bir sıkıntı yaşamamak için Süveyş, Tuna ve Rusçuk ve Birecik Tersâneleri inşa edilmiştir.10
Osmanlı denizciliğinin asıl zirvesi 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşanmıştır. Barbaros Hayrettin Paşa, Turgut Reis, Piyale Paşa ve Kılıç Ali Paşa gibi komutanlar sayesinde Akdeniz ve Kızıldeniz’ de Türk hakimiyeti kesin ve net bir şekilde sağlanmıştır. Barbaros Hayrettin Paşa 1533 yılında başladığı görevinde çok önemli zaferler kazanmıştır. 1538’ de büyük bir Haçlı donanmasının batırıldığı Preveze Zaferi bu zaferlerden en önemlisidir. 2. Selim zamanı (1566-1574) Osmanlılar her ne kadar 1571 İnebahtı’ da büyük bir yenilgi alsa da Kılıç Ali Paşa’ nın komutasındaki Osmanlı donanması tarihinin en iyi dönemini yaşamıştır.11 Yeniçağ’ da Akdeniz’ de ve Adriyatik- te faaliyet gösteren devletlerin vazgeçilmez bir unsuru da korsanlık faaliyetlerini desteklemektir. İspanya, Portekiz, Venedik, Fransa ve Osmanlı gibi devletlerin kendilerine bağlı korsan birlikleri vardı. Korsan birlikleri deniz hukuku alanına girmediği için rahatça hareket edebiliyorlardı yani kimseye hesap verme gibi bir durumları yoktu. Devletlerin donanmaları gibi sadece savaş zamanı denizlerde gözükmezlerdi. Onlar her zaman denizlerdeydi. Akdeniz’ e ise Türk korsanları hakimdi. 17. Yüzyıla gelindiğinde ise Osmanlı donanmasının gerilediğini görebiliyoruz. Barbaros ve ardılları gibi bu işi denizde öğrenmiş kimseler yerine karada yetişmiş komutanlar Kaptan-ı Deryalık görevine getirilmeye başlamış ve bu durum Koçi Bey, Defterdar Sarı Mehmet Paşa gibi önemli şahsiyetler tarafından dile getirilse de bir müddet pek bir önem görmemiştir.12
1571 İnebahtı Savaşı’ ndan sonra Akdeniz’ de kadırgalar çağı kapanmaya ve yelkenliler çağı hâkim konuma gelmeye başlamıştır. Bu sırada Batılı denizci devletler, kalyon olarak isimlendirilen yüksek güverteli savaş gemilerini kullanmaya başlamışlardır. Dolayısıyla yeni dönemin en belirgin işareti, kalyon sınıfı gemilerin Avrupalı denizci devlet donanmalarında hâkim gemi modeli haline gelmesiydi. Esasında Avrupa’da kalyonlar13 coğrafi keşifler çağından beri kullanılmaktaydılar. 1571'de İnebahtı Deniz Savaşı’nda
![]() |
8 Bostan, agm.,s.515.
9 Andrew C. Hess, agm.,s.1906; Semavi Eyice, “Haliç”, DİA, c.15.İstanbul, 1997, s.268.
10 Uzunçarşılı, age.,s.400-405.
11 Taş, agt.,s.6-7.
12 Taş, agt., s.8.
13 Kalyonların geçirdiği evreler için ayrıca bkz. John F. Guilmartin, Jr., Galleons and Galleys, Londra, 2002.
Osmanlı donanmasına ağır bir darbe indiren Haçlı donanması gemileri, uzun direkli, yelkenli, yüksek bordalı ve otuz altı toplu kalyon olarak isimlendirilen savaş gemileriydi. Osmanlı donanmasında ise kuruluştan itibaren çekdiri olarak anılan kürekli gemiler inşa edilmişti. 17. yüzyılın ortalarına kadar her yıl 40 kadar kadırganın inşa ettirilmesi de kanunlarla kararlaştırılmıştı. Osmanlı Devleti ilk kalyon inşasına 1644’ te başlamış fakat kısa bir süre sonra tekrardan kadırgalara geri dönmüştür. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa zamanında (1679-1683) tekrar kalyon inşasına geçiş yapmaya başlamıştır. 17. asrın sonunda ise kadırga inşası tamamen durmuş yerini kalyon inşasına bırakmıştır.14
Tuna Kaptanlığı’ nda İnce Donanma ve İşlevi
İnce Donanma tabiri de Osmanlı Devleti’ nin Tuna, Nil, Fırat, Dicle ve Kür gibi nehirlerde kullandıkları çekdiri tarzı gemileri tanımlamak için kullanılır. Osmanlı Devleti buralarda kaptanlıklar ve kaptanlıklara bağlı tersâneler kurmuş, böylece bölgeyi nehirlerdeki ince donanma ile de muhafaza etmek istemiştir. Kurulan kaptanlıkların kendine has görevleri ve amaçları vardı. Fırat ve Dicle Kaptanlığı İran ile olası savaşlarda güney cephesini beslemek; Birecik, Basra, Musul ve Bağdat ve bölgesinin emniyetini ve lojistiğini sağlamakla yükümlüydü. Kür Kaptanlığı Safevi Devleti ve Gürcülere karşı mücadelede önemli bir yere sahipti. Nil Kaptanlığı, Nil Nehri’ nin yoğun ticaret yolu olmasından ötürü iç güvenliği sağlaması amacıyla Yavuz Sultan Selim zamanı kurulmuştu. İnce donanmanın bu bölgelerdeki varlığı ise Osmanlı Devleti’ ni Tuna’ dan Asya’ ya kadar askeri, politik ve ticari açıdan rahatlatmıştır.15
Osmanlı Bahriye Teşkilatı’ nda bir mühendislik harikası olan ince donanma kullanım açısından en güzel örneğini Tuna Kaptanlığı’ nda ihdas etmiştir. Bu donanma sayesinde Osmanlı Devleti Avrupa’ nın içlerine hızlı bir şekilde ilerleyebilmiş ve yüzyıllar boyunca buranın güvenliğini sağlayabilmiştir. İnce donanma, nehrin sığ sularında her türlü harekete uygun, manevra kabiliyeti yüksek bir gemi çeşidiydi. Nehirde aşağı doğru hızlı bir şekilde akabildiği gibi, aynı hızı yukarı akarken de gösterebiliyordu. Tuna Nehri üzerinde kurulan İnce donanma, Romanya, Bulgaristan, Sırbistan ve Macaristan bölgelerine en kolay ulaşımı sağlıyordu. Bu donanma ile vücut bulmuş Tuna Nehri Osmanlı Devleti’ nin Tuna bölgesindeki istikrarı sağlamasındaki en önemli unsur olarak karşımıza çıkmıştır.16 İnce donanma sadece Osmanlı Devleti‘ nin askeri ve politik açıdan ihtiyaçlarını karşılamamıştır.
![]() |
14 Bostan age,s. 97-100.
15 Rasim Ünlü, Ünlü, Rasim. "Osmanlı Tarihinde İnce Donanma ve İşlevi”, 3.üncü Deniz Harp Tarihi
Semineri. Ankara Deniz İkmal Grup Komutanlığı Basımevi Amirliği, Ankara, 2006,s.2-38-2-60.
16 Ünlü, agm.,s.2-43.
Trakya’ da bulunan Istranca Dağları ince donanmanın kereste ihtiyacını karşılamakta ve bu da bölge halkına istihdam sağlamaktaydı.17
Osmanlı Devleti’ nin Macaristan fethinden sonra (1571) Tuna Nehri’ nin büyük bir kısmı Osmanlıların eline geçmiş ve Osmanlılar burada bir Tuna Kaptanlığı kurmuştur. İlk kurulduğu sıralarda birincisi Tuna’ dan Vidin’ e; ikincisi ise Vidin’ den Budin’ e doğru uzanan bu kaptanlık Tuna’ daki bütün iaşeyi ve idareyi üstlenmekteydi.18 Tuna Nehri- ndeki bütün askeri ve ticari gemiler bu kaptanlığa bağlıydılar. Başında ise Kaptan Paşa bulunurdu. 1699 Karlofça sonrası Macaristan’ ın Avusturya’ ya terk edilmesi üzerine bu kaptanlık bire düşmüştür.19
Tuna donanması 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ na kadar daimi kullanılmış olup, lüzum görülen zamanlarda Karadeniz’ e de çıkarılmıştır.20 İnce donanmanın işlevlerini üç ana başlık etrafında toplayabiliriz. Bunlar: Güvenlik açısından, Nakliye açısından, geçiş açısından ve köprü kurma açısından olarak karşımıza çıkar. Güvenlik açısından Avusturya, Macaristan21 ve Rusya22 ile girilen savaşlarda ve Orta Avrupa’ güvenliği ve istikrarı konusunda ince donanmanın önemi olarak adlandırılabilir. Nakliye açısından ince donanma Tuna Kaptanlığı’ nda uzun su yolu nakliyeciliğinde ve lojistik faaliyetlerde önemli bir yere sahiptir. Nitekim kara yolunda oluşabilecek eşkıyalık, pahalılık ve mesafenin uzaması Osmanlılar için deniz yolunu cazip kılmıştır. Bu yüzden deniz ve nehir yolları Osmanlılar için gerek savaş zamanı gerekse de barış zamanı iaşenin ve lojistiğin yapılması için iyi bir tercih olmuştur. Geçiş açısından ince donanma da bir boğazın ya da
![]() |
17 Beytullah Demirtaş,”Saray Nahiyesi Balçık Panayırı (18. ve 20.yy.)“, Elektronik Siyaset Bilimi
Araştırmaları Dergisi, Haziran 2011, s.43.
18 Filiz Yıldırım, 18. Yüzyılda Tuna Nehri Donanması, Elazığ Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi,Elazığ,2016,s.23.
19 Uzunçarşılı, age., s.403.
20 Ünlü, agm.,s.2-43.
21 Kanuni Sultan Süleyman esas orduyla 23 Haziran 1541’ de Budin‘ e hareket etmiş, Belgrad‘ a gelmiş, Sirem ovasını ve Drava suyunu geçmişti. Bu arada Tuna ince donanması komutanı Kasım Bey Peşte şehrini zapt etti. Ayrıntılı bilgi için bkz. Yasemin Altaylı. Osmanlı Döneminde Budin, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Batı Dilleri ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2008, s. 37-39.
22 Özi ve Karadeniz’ deki Muharebelerde Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa Rusya’ ya karşı
tedbir için Boğaz ağzında 34 adet ince donanmanın ve 10’ a yakın savaş gemisinin hazır olduğunu sadrazama bildirmiştir. Rusların Azak Kalesi‘ ni kuşatma altına alması sonucunda Osmanlı Devleti Canım Hoca Mehmet Paşa kumandasında bir ince donanmayı Karadeniz‘ e göndermiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Cengiz Fedakar,”1787-1792 Osmanlı-Rus Harplerinde Kılburun, Özi Nehri ve Hocabey Muharebeleri”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı.46,2015,s.125; İlhami Danış, 1736-1739 Savaşlarında Karadeniz’de Osmanlı Donanması, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,2017,s.58.
nehrin iki yakası arasında insan, hayvan ve diğer malzemelerin geçişi hususunda karşımıza çıkar. Köprü kurma açısından ince donanma ise köprü inşası için vaktin olmadığı ya da ani bir köprüye ihtiyaç duyulduğu zaman kullanılan dubalı köprüler şeklindeydi.23
İnce Donanmanın İaşesi, Mali Kaynakları ve Genel İtibarıyla İdaresi
Osmanlı Devleti’ nde donanmanın inşası sadece devlet tekelinde olan bir durum değildi. Tuna Donanması’ da bu duruma bir örnektir. Tuna donanması’ nın inşası hususunda gerekli malzemenin temini için devlet bölgedeki ileri gelen kimseleri, ayanları, voyvodaları görevlendirebilirdi. Örneğin Eflak Voyvodalığı her yıl personel, mühimmat ve zahiresiyle birlikte tam donanımlı 15 oturaklı beş şaykayı inşa ederek donanmaya göndermekle mükellefti. 1695 yılında Şayka ve üstü açıkların inşasında kullanılacak kerestenin önemli bir kısmı Eflak Voyvodalığı’ ndan temin edilmiştir.24 Osmanlı Devleti’ nde giderlerin karşılanması için belirli bölgelerde, belirli kişilere bazı kaynaklar tahsis ediliyordu. Donanmanın ihtiyacını karşılamak için de belirli bölgelerin tahsis edilmesi ve o bölgelerden hangi kaynakların temin edileceği bir sisteme bağlanmıştı. Bu sisteme ocaklık sistemi deniliyordu. Tuna’ daki örneği ise Ocaklık Şayka idi. Tuna kenarındaki bazı sancak ve köyler Şayka inşası için ihtiyaç duyulan malzemeleri temin etmekle görevliydiler. Ocaklık olarak adlandırılan bu yerler kendilerine verilen görevleri karşılığında avarız, bedel-i nüzül gibi vergilerden muaf tutulurlardı. Belgrad, Böğürdelen, Fethülislam, Flordin, Güvercinlik, Hırsova, İbrail, İpek, İsakçı, Karaferye, Kobliç, Niğbolu, Özice, Rahova, Ruscuk, Semendire, Silistre, Varna, Vidin ve Yergöğü gibi Tuna kenarındaki yerleşim yerleri Şayka imal eden ocaklık yerlerdi.25
18. yüzyıl öncesi devlet gemi yapımı için merkezden bir memur atardı. Bu memura Emin ya da Nazır-ı Kalyon denilmekteydi. Fakat 18. yüzyılda taşra yönetiminde ortaya çıkan sıkıntılar sebebiyle gönderilen eminler görevlerini tam anlamıyla yerine getiremiyordu. Ayanların gücünün artmasıyla bu görev ayanlara da verilmeye başladı. Aslında ayanların bu konuda istekli olduğunu da söyleyebiliriz; nitekim, gemi yapımı için ellerindeki keresteyi görevli memurlara vermeyi reddeden ayanlar, bu görevi kendisi üstlenmek ya da daha büyük fiyatlara satarak kâr etmek istemekteydiler. Hatta ellerindeki kereste hariç, civardaki ormanların kesimine bile müsaade etmediği zamanlar oluyordu.26
![]() |
23 Ünlü, agm.,s.2.63-2.65.
24 Ali İrfan Kaya "17.yüzyılda Osmanlı İdaresindeki Tuna:(1683-1700) Donanma, İskeleler, Zahire Alımı ve Nakliye". Karadeniz İncelemeleri Dergisi, s.373-375. Bostan, age., s.83.
25 Kaya, agm., s.375.
26 Ayanların gemi inşasına başlaması, bu hususta kendi aralarındaki çekişmeler ve ayanların yükselmesinde denizcilik faaliyetlerinin önemi ve daha fazla bilgi için bkz. İlhan Ekinci,
“Karadeniz’de Âyanlar ve Denizcilik”, Karadeniz Araştırmaları, S. 37, Ankara, Bahar-2013, s. 15-49.
18. yüzyılda Osmanlı Devleti’ nin Avusturya ve Rusya ile girdiği harpler ve özellikle de bu harplerde Tuna donanması’ nın önemi, devletin donanma inşasının üzerine düşmesine ve donanmanın ikmali hususunda çok titiz davranması sonucunu doğurmuştur.27 İnce donanmanın inşası ve tamiri için Tuna Nehri’ nde tersâneler kurulmuştur. Tersânenin kurulduğu bölgeler, gemilerin inşası veya tamiri için lazım gelen hammaddenin uzaklığı ile doğru orantılı olmuştur. Bu durum zamandan ve maliyetten tasarruf açısında devlet için önemliydi.28
Şekil 1. Tuna Nehri’ ndeki Tersâneler29
Donanma inşasında kullanılan en önemli malzeme olan kereste, Tersâne-i Âmire’ nin her zaman en önemli konusu olmuştur. Kereste ihtiyacını en iyi şekilde karşılayan bölge Kocaeli ve Karadeniz bölgesiydi. Buralardaki ormanlık alan kerestenin en büyük
![]() |
27 Yıldırım, agt.,s.242-243.
28 Yıldırım, agt.,s.247.
29 Yıldırım, agt.,s.248.
kaynağıydı.30 Gemi inşasında kereste temini kadar önemli olan bir diğer malzeme de kalyonların yükselişe geçmesiyle yelken bezi olmuştur. Bu durum Osmanlı Devleti’ nin yelken bezi temini sistemini kurmasına yol açtı. Bu sistem ise kendi içinde belirli kuralları barındırıyordu. Bu kurallar, bezin hızlı gelmesi, peşin paraya satın alınmış olması, ipinin sağlam olması ve hak yemeden, hukuka uygun bir şekilde teminini zorunlu kılmaktaydı. Yelken bezinin temini 18. Yüzyılda Tersâne-i Âmire’ ye bağlı olan bezhâneden sağlanmaktaydı. Bunun dışında yelken bezi yerli ve yabancı tüccarlardan veya gemi inşasında taşrada görevlendirilen mahalli beylerden de temin edilmiştir.31
17. yüzyıl sonları ve 1701 Kanunnamesi ile Kalyon tarzı gemilerin yükselişe geçmesi beraberinde birtakım sıkıntıları da getirmiştir. Gemi inşası için kullanılan malzemelerin miktarı ve çeşidi artmıştır. Bu durum da halk üzerindeki vergilerin artmasına yol açmıştır. Aynı zamanda devletin gemi inşası için kullanılacak malzemelere biçtiği fiyat tüccarın biçtiği fiyatın altındaydı. Halk elindeki keresteyi veya farklı bir malzemeyi devlete satmayı cazip bulmamıştır. Tam aksine halk genellikle malzemeyi tüccara satmıştır. Devlet ise bu duruma el atmış ve malzemenin -özellikle de kerestenin- yurtdışına veya tüccara satılmasını yasaklamıştı. Devlet ancak kendi ihtiyacını karşıladıktan sonra bunların satılmasına müsaade ediyordu.32
Donanmanın gelir kalemleri arasında salyaneli eyaletlerden alınan yıllık vergiler, mukataa gelirleri, müsadere gelirleri, cizye, ocaklıklardan alınan vergiler ve gümrük kalemleri vardı. Bu mali kaynaklar sadece donanmanın yapımında kullanılan malzemeler için kullanılmamıştır. Donanma içerisinde çalışan mürettebatın maaşları ve iaşesi de bu gelirler içerisinden ödenmiştir. Örneğin 8 Ocak 1695 tarihli Tuna Kaptanı Ali Paşa adına yazılan bir tahvil kaydı, levendlere ödenmesi gereken 47.494 kuruşun temini için Yergöğü, Şumnu ve Hezargrad’ dan toplanan cizye vergilerinden ödenek ayrılması hakkındadır. Bunların haricinde ticari amaçlar için kiralanan gemilerden elde edilen gelirler ve kısmen de Hazine- i Âmire’ den karşılanmıştır. Örneğin 1768 yılında başlayan Osmanlı-Rus Savaşı’ nda 157 kese akçe Hazine-i Âmire’ den çıkmıştır.33 Donanmanın gelir kaynakları içerisinde İstanbul Gümrüğü’ nün çok önemli bir yeri vardır. 1692-1693 yıllarında Tuna ince donanmasına gönderilmek üzere hazırlana 600 top bezin ücreti İstanbul Gümrüğü tarafından karşılanmıştır.34
İnce donanmanın idari yapısı Osmanlı Devleti’ nin merkez donanma yapısından esinlenerek tecrübeler doğrultusunda oluşmuştur fakat Tuna Nehri’ nin coğrafi yapısı İnce
![]() |
30 Bostan, age., s.104.
31 Taş, agt., s.105.
32 Bostan, age., s.101-109
33 Yıldırım, agt.,s.256.
34 Taş, agt., s.162-164.
donanma idare ve teşkilatının kendine has bir yapıya bürünmesine yol açmıştır. Tuna Kaptanlığı’ ndaki ince donanmanın idare ve teşkilatı 8 ana bölümde incelenebilir. Bunlar: Tuna Kaptanlığı, Kaptan Paşalar, Başbuğlar, Gemi Reisleri, Ocaklık; Ocaklık Şaykalar ve Kaptanları, Üstü Açıklar Ağalığı, Girdap Ağalığı, Personel ve Hizmetliler: Muharip ve Hizmetli Sınıfı şeklindedir.35
Tuna donanmasının başında bulunan Kaptan Paşa doğrudan İstanbul’ a bağlı olup, sadrazamdan emir ve talimatlar alırdı.36 Kaptan Paşa ince donanmanın bütün işlerinden sorumlu kişiydi. Atamaları liyakat esas alınarak gerçekleşip, Kaptan-ı Derya veya Sadrazam tarafından atanırlardı. Bu sistemin oturmasında en büyük payı olan kişi Mezemorta Hüseyin Paşa’ dır.37 Tuna donanmasında savaş zamanı kaptan paşa atamaları sıklıkla gerçekleşirdi. Barış zamanı ise genellikle kaptan paşa atanmadığı zamanlar olurdu. Bu durumda bölgedeki en iyi başbuğ tam olarak kaptan paşa kadar yetkili olmasa da donanmanın komutası ona verilirdi. Bu durum hazineden para çıkmasını önlemek için yapılırdı.38 Donanmadaki bu kurumsallığın bir kanun ile sağlanması fikrinde olan Hüseyin Paşa 1701’ de Bahriye Kanunnamesi’ ni ilan ederek, Osmanlı Bahriye Teşkilatı- nda bir dönüm noktasını oluşturdu. Kanunname onun ölümünden bir buçuk yıl sonra yürürlüğe konmuştur. Kanunname’ ye göre donanma personelinin atanma, terfi ve maaş usulleri bir düzene sokulmuştur. Kaptan paşaların hiçbir şekilde kara paşalarından atanmayacak, atanacak olan paşalar liyakat esas alınarak atanacaktı.
Mezemorta Hüseyin Paşa’ nın bu kanunnamesi dikkate alınmış ve karşımıza Tuna Kaptanlığı’ nda işi bilen kimselerin başa getirilmesi ile çıkmıştır. Örneğin 1738 yılından 1741 yılına kadar kaptanlık yapan Ahmed Paşa öncesinde Tuna Kaptanlığı’ nda girdap ağalığı hizmetinde bulunmuştur. Ahmed Paşa’dan önce görevini icra eden olan Mahmud Paşa da Tuna Kaptanlığı’ nda üstü açıklar ağası idi. Tuna ince donanmasının sevk ve idaresine getirilen kaptanların, genellikle donanma içindeki üst dereceli görevlilerden seçildiklerini söyleyebiliriz.39
![]() |
35 Yıldırım, agt.,s.115-175.
36 Ünlü, agm.,s.2-41.
37 Gençliğinde İspanyollar ile yapılan bir savaşta aldığı yaralardan ötürü öldüğü sanılan ve sonrasında da esir düşen Mezemorta Hüseyin Paşa, 17 yıllık bir esaretten sonra fidye ile serbest bırakılmıştır. Kendisine İtalyanca’ da ”yarı ölü” anlamına gelen Mezemorta lakabı verilmiştir. 17 yüzyılın sonlarında Cezayir‘ de ün kazanan Hüseyin Paşa önce Cezayir Beylerbeyliği’ nde bir gemi kaptanı, sonrasında Tuna Kaptanı ve en son da Kaptan-ı Derya unvanını alarak Osmanlı Devleti‘ nin bahriye teşkilatındaki en üst rütbeye çıkmıştır. Daha fazla bilgi için bkz. İdris Bostan,
”Mezemorta Hüseyin Paşa“, DİA, Ankara 2004,c.29,s.524-526.
38 Filiz Yıldırım, "Tuna Nehri Donanması‘ nın Kaptan Paşaları (18. YÜZYIL)". Karadeniz İncelemeleri
Dergisi 11,2017,s.49.
39 Yıldırım, agm.,s.45-46.
Tuna Kaptanlığı’ nda Kaptan Paşa’ dan sonra en yetkili kişiler Başbuğ ve kethüdadır. Başbuğlar en önemli savaş gemilerine firkateler başbuğu sıfatıyla atanırdı. Gemi inşa ve donatımı, mühimmat tedariki, muhafaza hizmetleri ve çeşitli askerî görevler başbuğun görevleriydi. Kethüdalar ise doğrudan Kaptan Paşa’ ya bağlı onun yardımcılarıydı. Bütün nehir boyunca yayılan nakliye operasyonlarının bir kısmının idaresini kethüda üstlenmekteydi fakat asıl görevleri tersaneleri, gemi tezgâhlarını idare etmek, yeni gemi inşası ve tamiri, işçilerin ve savaşçıların maaşını vermekti.40
Osmanlı Devleti’ nin denizlerde ve nehirlerde nakliye amaçları için kullandığı gemilerin başında üstü açık gemisi vardır. Tuna Nehri’ nde nakliye işlerini bu gemiler vasıtasıyla üstlenen görevliye ise üstü açıklar ağası denilmekteydi. Zahire, mühimmat, kereste, asker ve sair tuz, yağ gibi malzemelerin nakliyesini sağlamaktaydı. Üstü açık gemilerinin tamir, bakım ve donatımı vazifesinin de bazı durumlarda üstü açıklar ağasına verildiği görülmektedir.41 Ocaklık Şayka Kaptanlığı ise Osmanlı Devleti’ nde gerek savaşta gerekse de barışta önemli bir müessesedir. Sahillerdeki kalelerin inşa ve tamiri, liman temizliği, ambarlarının korunması ile dar boğazlardaki gemi geçişlerinin kontrolünü sağlamak ocaklık şaykaların vazifeleri arasındaydı.
Tuna Nehri’nin Fethülislam ve Güvercinlik kalesi arasında kalan kısmı Girdaplar Bölgesi ya da Demirkapı Girdapları olarak bilinmektedir. Dar nehirlerde oluşan ani girdaplar ve bu yerlerdeki ucu sivri kayalıklar gemiler için çok tehlikeliydi. Bu sebepten ötürü bu tehlikeli sulardan güvenli bir şekilde geçmek gerekiyordu. Bu nedenle Osmanlı Devleti bu tür yerlerde herhangi bir sıkıntı yaşamamak için Girdap Ağalığı müessesesini kurmuştur.42
Fotoğraf 1. Demirkapı Girdaplar Bölgesi43
![]() |
40 Aslan, agt.,s.60-66.
41 Aslan, agt.,s.76.
42 Aslan, agt.,s.116-117.
43 Aslan, agt.,s.117.
Gravür 1. Tuna Nehri’nde Oluşan Bir Girdabın Tasviri-167344
Tuna donanmasında hizmet eden cenkçi, levend, dümenci, topçu ve yelkenciler gemilerde muharip olarak görev yapmaktaydı. Nehir donanmasının bir hususiyeti olarak gemilerin deniz gemilerine nispeten küçük olması, bütün personelin muharip olarak yer almasını bir bakıma zorunluluk haline getirmiştir. Gemiye binen her personel bu bakımdan kendi özel iş ve görevleri yanında, savaş anında muharebeye katılmak durumundaydı. Tuna donanması gemilerinin hizmet sınıfında yer alan kürekçi, cerahor ve prestoykalar donanmanın işleyişinde önemli vazifeler görmekteydi. Osmanlıların ordu hizmetinde
![]() |
44 Aslan, agt.,s.118.
kullanmak üzere ücretle reayadan tuttuğu işçilere cerahor denilmekteydi. Cerahorlar zahire nakli için gemi çekilmesi, köprü ve kale tamiri gibi hizmetler için kereste taşınmasında görevlendirildikleri görülmektedir. Prestoyka ise zahire, mühimmat ve cephane gibi sefer malzemesi taşıyan nakliye gemilerini iskelelerde yükleyen veya boşaltan işçilere verilen isimdir.45
İnce Donanmada İnşa Edilen Başlıca Gemiler ve Kullanım Alanları
Osmanlı donanmasında inşa edilen gemiler kürekli ve yelkenli olarak iki çeşide ayrılıyordu. Kürekli ve yelken ile harekete eden gemilere Çekdiri, yalnız yelken ile hareket eden gemilere ise Yelkenli ya da Kalyon gemileri deniliyordu İnce donanmalar Çekdiri türünden donanmalardı.46 Osmanlı Devleti için nehir donanmaları çok büyük bir öneme sahipti. Bu yüzden savaşlarda ince donanmayı her daim hazır tutmuştu.
Firkate: 10-17 oturaklı bir gemidir. Fırkatelerin personel sayısı ebatlarına göre değişmektedir. Küçük fırkatelerde 80, orta fırkatelerde 100 ve büyük fırkatelerde 130 personel bulunurdu. Çekdiri türü gemiler içerisindeki en küçük, en hafif ve en hızlı olandı. Çeşme faciası sonrası Fırkateyn olarak anılan bu gemi 18. Yüzyıl sonrasında yelkenli gemiler grubuna girecektir. Çok hızlı hareket etmesinden ötürü haberleşme ve karakol görevini görürlerdi. Sıcak temasta düşmanla ilk karşılaşan gemi bu gemiydi. 17. yüzyılın sonlarından itibaren, küçük gemilere duyulan ihtiyaca binaen firkate inşa faaliyetleri artmıştır. 18. yüzyılın sonlarına doğru hem merkezde hem de Tuna’da firkateynlerin inşaları önem kazandı. Çünkü girişilen deniz ve nehir muharebelerinde başarı sağlamak ancak gelişen dünya donanmalarına eş bir donanma ile mümkün olabilmekteydi.4
45 Aslan, agt.,s.133-171.
46 Bostan, age.,s85.
47 Yıldırım, agt.,s.274-275.
Şekil 2. Firkate48
Pergende: Kürekle yürüyen ve yelkeni yardımcı olarak kullanan bir gemidir.49 Donanmada haberleşme, ihtiyaç durumunda ateş kayığı olarak kullanıldığı zamanlar olmuştur.50 Uzunlukları 20-30 metre arasında değişen pergendeler, 18-19 oturakları olup her bir küreği, üç kürekçinin gücüyle çekilirdi. Pergendelerin baş taraflarında, düşmanı kovalamada etkili olduğu için toplar bulunurdu. 18. yüzyılın ikinci yarısında, pergendelerin inşalarında yeni model arayışlarına gidilmiş ve yüzyılın sonlarına doğru iki direkli olarak inşa edilmiştir. 1771’de merkezden gönderilen 60 pergende gemi, Tuna’da ince donanmaya dâhil olmuştur.51
4 8 Yıldırım, agt.,s.275.
49 Bostan, age.,s.84
50 Yıldırım, agt.,s.289.
51 Yıldırım, agt.,s.287-289.
Kalyata: 19-24 oturaklı, takip hizmetinde kullanılan bir gemidir. Savaş zamanlarında içinde bir top ve 200 kadar levent bulundurabilirdi.53 Süratli ve hafif gemilerdendi. 17. yüzyılda 32-36 metre arasında inşa edilen geminin, 18. yüzyılda 25 metre uzunluğunda imal edildiği de görülmektedir. Bu geminin baş tarafında bir top vardı ve savaş zamanlarında gemide 2 topçu ve 220 savaşçı bulunurdu. 17. yüzyılın sonlarından itibaren ve 18 yüzyıl boyunca bu sayının 227’ye çıktığı izlenmiştir. Vurucu gücü yüksek, süratli ve hafif gemilerdi. Savaş hattına girseler de asıl görevleri, takip hizmeti yaparak düşmandan haber almaktı fakat gerektiği zaman savaş alanlarında en ön hat üzerinde, donanmanın diğer gemilerine destek amacıyla ağır görevler alırlardı. Tuna donanmasında her yıl en az 10 adet kalyata bulunur ve bu gemiler, önemli bir iskele şehri olan Belgrad kışlağında muhafaza edilirlerdi.54
Şekil 4. Kalyata55
Kalyon: Yelkenle harekete eden bir savaş gemisidir. Osmanlı Bahriye Teşkilatı’ nda bir dönüm noktasını teşkil eden Mezemorta Hüseyin Paşa’ nın 1701 Bahriye Kanunnamesi’ ne ise bizzat konu olmuş ve her yıl 40 kalyonun inşası kanun ile Osmanlı Bahriye Teşkilatı’ na bağlanmıştır. 18. Yüzyılda Orta Avrupa’ nın kalbi olan Tuna Nehri’ nde bu gemi türüne sıkça rastlarız. Söz konusu bu kalyonların 25 ve 36 metre uzunluklarında inşa edilmeleri gerektiği ifade edilmiştir. Zaman zaman kalyon-ı kebir denilen bu gemi n 1717 yılında 43, 1722’de 45 metre uzunluğunda yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nde kalyon tipi gemilerin yapımı 16. yüzyıl sonlarında Göke adı verilen gemilerle başlar. Ancak Kanuni döneminde daha ziyade Karaka denilen çektiri sınıfından gemilere öncelik verildiğinden, yelkenli gemi yapım çalışmaları en alt düzeye indirgenmiştir. Preveze Deniz Savaşı’nda da kürekli gemilerin yelkenli gemilere galip gelmesi, dünya bahriyelerine göre, Osmanlı bahriyesinin yelkene geçişini geciktirmiştir. Öyle ki yüz yılı aşkın bu süreçte yelkenli gemiler gelişmiş, güçlenmiş en mühimi de gemilerdeki yaşam koşulları değişmişti. Yelkenli gemiler, çektiriler gibi karaya bağlılık zorunluluğundan kurtulmuş, aylar süren seferlere çıkabilmiş,
engin denizlere açılabilmişti. Osmanlı’nın rakiplerine göre geç bir dönemde yelkenlilere geçişi, bahriyesinde sıkıntı yaşamasına sebep olmuştur.56
52 Yıldırım, agt.,s.289.
53 Bostan, age.,s.84
54 Yıldırım, agt.,s.279.
Şekil 5. Kalyon57
Kadırga: Osmanlı Donanma tarihinde 17. Yüzyılın sonlarına kadar kullanılan ve asıl vurucu gücü temsil eden, uzun, ince ve neredeyse su seviyesinden olan hızlı bir gemiydi.58
Baştarda: Kadırgaların büyük modelleridir. Büyüklükleri itibariyle orta baştarda, paşa baştardası ve hünkâr baştardası olarak üçe ayrılırdı. Orta baştarda da Kaptan Paşa’ nın yedeği, Paşa Baştardası’ nda Kaptan Paşa, eğer bir vezir sefere donanma ile gidecek olursa Baştarda-yı Hümayun’ a binerdi.
Mavna: 15. Asırdan itibaren donanmada kullanılmaya başlanmıştır. Baştarda’ dan daha büyük bir gemidir. Bir harp gemisiydi.59
56 Yıldırım, agt.,s.281-282.
57 Yıldırım, agt.,s.283.
58 Bostan, age.,s.85.
59 Bostan, age.,s.86-87.
Şekil 7. Mavna60
Karamürsel: Osmanlıların ilk ince donanma gemisi olan Karamürsel yelkenli bir gemidir. İlk kullanım zamanlarından sonra 19. yüzyıla kadar sahil güvenlik ve nakliye görevini üstlenmiştir. Kitab-ı Bahriye’ de de karakol-muharebe gemisi olarak kullanıldığı yazılmıştır. Adaların korunmasında, uzun süreli seferlerde ve kuşatmalarda yardımcı unsur olarak karşımıza çıkan Karamürsel, sefer hazırlıklarında, özellikle donanmanın ikmali için kereste, mühimmat, savaş malzemeleri, halat, kadırga küreği ve yelken gibi malzemelerin taşınmasında donanmaya yardımcı olmuştur.61
Şayka: Özi, Dinyeper ve Tuna Nehirleri ile Karadeniz’ de Osmanlı Devleti ve Kozakların kullandığı harp gemisidir. Rusça çayka kelimesinden türemiştir ve martı anlamına gelmektedir. Nehir taşımacılığına en uygun şekilde, hafif imal edilen şayka, havanın rüzgârlı olduğu zamanlarda hem rüzgâra karşı hem de rüzgârın yönünde, kolayca hareket edebilme yeteneğine sahiptir. 13-25 metre arası değişen uzunluklarının,17. yüzyılın sonlarına doğru 30 metreyi bulduğunu ve yüksekliğinin de 3 metre olduğu kaydedilmektedir. Tuna Nehri Donanması’nda çeşitli görevlerde kullanılan şaykaların asli görevi, karakol hizmetinde bulunarak, Tuna Nehri’ nin muhafazasını gerçekleştirmekti. Şayka, aynı zamanda Tuna donanması kaptanının makam gemisidir.62
![]() |
60 Taş, Erdoğan, agm., s.546
61 Nemlioğlu, agm.,283-290
62 Yıldırım, agt.,s.296-299;Bostan, age.,s.88.
Şekil 8. Şayka63
Çekelve: İnce donanmada kullanılan yük gemisidir. Yelkenli bir gemidir. Tuna Nehri üzerinde genellikle ticari amaçlar için kullanılsa da sefer sırasında ordu nakliyatı için de kullanılmıştır. 1792 yılında İstanbul’dan Varna’ya taşınacak olan mühimmat, 250 kuruşa kiralanan çekelveler aracılığı ile yapılmıştır. Çekelve, yelkenlidir ve yelkenine, kendine has biçimi nedeniyle çekelve yelkeni denilmiştir. 10-13 oturaklı olan çekelvenin boyu, yaklaşık 15 metredir.
![]() |
63 Yıldırım, agt.,s.296-297.
64 Yıldırım, agt.,s.267-268.
Şekil 9. Çekelve65
Üstü Açık: Açık-ı Tuna olarak da adlandırılan bu gemi nakliyede kullanılırdı. Ordunun her türlü zahire, cephane, tophane ve asker sevkiyatını yapardı. Tuna’ daki liman temizliği, bazı kalelerin imar ve tamir işleri de bu geminin sorumluluğundaydı. 17. yüzyılın sonlarına doğru Tuna Nehri’nde görülen bu gemiler ince donanma içerisinde en az bulunması gereken sayısı 30’dur.66
Aktarma: Muhafaza hizmetinde kullanılan bir gemidir. Kürekli ve yelkenli bir türdür. Gerektiği zaman donanmaya yardım ederdi. Aynı zamanda düşmandan ele geçirilen gemilere de aktarma denilirdi. Bir aktarmada mevcut nefer sayısı 40 kişiydi.67
Kancabaş: Sığ sulara girebilen, hafif filodan sayılan gemilerdi. Sığ sularda zahire, asker, mühimmat ve cephane taşımak için kullanılırdı.68 Kancabaşlarda bir de sandal bulunurdu. Tuna sahillerindeki zahireyi İstanbul’a getirecek aktarmalara, birer kancabaş eşlik ederdi. Kancabaşlarda, büyüklüklerine göre farklı sayılarda levent istihdam edilmektedir. 18. yüzyılda bir kancabaşta 40 neferin mevcut olduğu görülmektedir.69
![]() |
65 Yıldırım, agt.,s.268.
66 Yıldırım, agt.,s.306-308.
67 Bostan, age.,s.90.
68 Bostan, age.,s.90
69 Yıldırım, agt.,s.283-284.
At Gemileri ve At Kayığı: Seferlerde hayvanların düşmemesi ve Tuna’ daki zahire nakli için özel olarak inşa edilen bir gemidir. Fatih Sultan Mehmet’ in Kefe Seferi sırasında bu gemilere rastlayabiliriz.70 Osmanlı Devleti’ nin at gemisi ifadesi yerine at mavnasını kullandığını söyleyebiliriz; nitekim, mavna yük taşımada kullanılan gemilere verilen bir isimdir. Tuna Nehri‘ nde büyük hizmetleri olan At Gemileri devlet tarafından Tuna‘ daki ince donanmada önemli bir unsur olarak görülmüş bahsi geçen gemilerin miktarını ve kullanım alanlarını arttırma yoluna gitmiştir. Örneğin 2. Viyana Kuşatması sonrası devlet 1691 yılında Tuna‘ daki ince donanmada 50 at kayığının inşası için Tuna Kaptanlığı‘ na hüküm göndermiştir.71
Geç Gemisi: Nakliyede kullanılan bir gemidir.72 Askeri durumlar dışında sivil halkın ihtiyaçlarını da karşılardı.73
Melekse: Fırtınalara dayanıklı, yelkenli bir gemidir.74 Tuna Nehri’ nde görülen melekseler Karadeniz’ de de faaliyet gösterirlerdi. Hatta Karadeniz’ e çıkarılan gemiler içerisinde en sağlam olanı melekselerdir. Lojistik destek hususunda ön plana çıkmışlardır. Kafkasya’ da bulunan Faş ve Sohum kalelerinin ihtiyaçları melekseler tarafından karşılanırdı.75
Kırlangıç: Kırlangıç hızı ifade eden bir terimdir. Hızından dolayı Tuna’da harp, keşif ve emniyeti sağlamak için karakol amaçlı da hizmet vermiştir. Kırlangıç gemilerinin her birinde gerekli durumda kullanılmak üzere birkaç top bulundurulurdu. Ticari amaçlı kullanılan tüccar kırlangıcı da bu geminin başka bir çeşididir. Bu gemiler mal taşıdıklarından, gövdeleri oldukça geniştir. Bu gemiler 10-16 oturaklı olup, çekelveden büyük, firkateden küçüktür. Kırlangıç gemilerinin her birinde gerekli durumda kullanılmak üzere birkaç top bulundurulurdu.76
![]() |
70 Bostan, age.,s.91; Yıldırım, agt.,s.260.
71 At gemileri ve at kayıkları arasındaki farklar, hangi bölgelerde kullanıldıkları, askeri ve ticari alandaki rolleri istihdam alanları, idareleri, gelir kalemleri ve daha fazla bilgi için bkz. Güler Yarcı, ”Osmanlı Deniz Nakliyatında At Gemileri,”, At Kitabı, ed. Prof. Dr. Emine Gürsoy, İstanbul 2017, Kitabevi Yayınları,s.45-128.
72 Bostan, age.,s.92.
73 Yıldırım, agt.,s.278.
74 Bostan, age.,s.92.
75 Evliya Çelebi’ nin seyahatnamesinde meneksile olarak bahsedilen bu geminin çeşitli dönemlerde, çok büyük bir değişikliğe uğramadan, farklı isimlerde de zikredildiğini görebiliriz...
Melekse adının ıstılahi menşei, geminin inşası, güzergahları, ne tür yükler aldığı ve daha fazla bilgi için bkz. Temel Öztürk, ”Karadeniz’ de Kullanılan Melekse Türü Gemiler”, Tarih İncelemeleri Dergisi, c.24, Aralık 2009,s.85-102.
76 Yıldırım, agt.,s.285-287.
Şekil 10. Kırlangıç77
Ateş Gemisi: Osmanlı donanmasında ateş gemilerinin ilk defa nerede ve nasıl kullanıldığına dair bir bilgi yoksa da, Osmanlı’ya karşı kullanımına dair ilk bilgi İstanbul kuşatmasına aittir. Haliç’e indirilen Osmanlı donanmasına karşı Bizanslılar ve Venediklilerin bunları yok etmek üzere ateş gemileriyle hücum ettikleri şeklindedir. Muharebe zamanı düşman donanmasını yakmak için kullanılırdı. Ateş gemileri İskona ve Kik olarak iki gruba ayrılırlardı. iskonalar keresteden üretilmişlerdi. Sefer zamanı düşman donanmalar için büyük bir tehlike oluşturan iskonalar patlayıcı maddeler taşırdı. Donanmalar için büyük bir tehlike oluşturan bu gemilerin tekne, arma, ambar ve sair bütün kısımları yanıcı ve patlayıcı maddeler ile doldurulurdu. Muharebe esnasında bu gemideki
![]() |
77 Yıldırım, agt.,s.285-287.
görevliler sandala binerek uzaklaşır ve gemiyi ateşe verirlerdi. Ateşe verilen gemiler ise düşman gemisine çarparak onları yakardı. Yanmanın uzun sürmesi için ateş odasının etrafı ekstra perde ve direklerle sağlamlaştırılırdı. Gemide bulunan kürekçi ve gemicilerin gemiyi terk etmek için de sadece beş dakikaları vardı. Kikler ise iskonalar ile aynı nitelikte olup fakat onlardan biraz daha büyük gemilerdi. Eski ticaret ya da savaş gemilerinin genellikle yıpranmış olanları ya da eskimeye yüz tutmuş ve top konulmaya uygun olmayan tüccar gemilerinin ateş gemisine dönüştürülmesi uygun görülmüştü.78
Sandal: Bir gemide bulunan ve 7-12 arasında kürekleri olan kayıktır. Savaş esnasındaki asıl görevi savaşçıların bir gemiden diğerine naklini gerçekleştirmekti.79
Filika: Harp gemisidir. Sığ sularda çok iyi bir manevra yeteneğine sahiptir. Sığ yerlere yanaşamayan gemilere yardımcı olmasıyla bilinir. Donanmada lojistik ve ikmal açısından çok önemlidir. Donanmanın lojistik ve ikmal işlerinde de kullanılan filikaların her birinde, 1711 yılı itibariyle yedişer levendin mevcut olduğu belirtilmektedir. 1711 yılında Tuna üzerinde 100 filika görülmektedir.80
81
Osmanlı Devleti’ nin Avrupa’ daki istikrarını sağlamasında çok önemli bir rol oynayan Tuna Nehri’ nin ince donanması uzun yıllar boyunca devleti birçok açıdan rahatlatmıştır. Osmanlı Devleti burada bir Tuna Kaptanlığı kurmuş ve bölgenin bütün iaşe ve idaresini ona devretmiştir. Bölgenin kendine has coğrafi yapısı kaptanlıktaki idare ve teşkilatı da etkilemiş ve kaptanlık içerisinde oluşan müesseseler bölgenin coğrafi yapısı da dikkate alınarak faaliyete geçirilmiştir. Bölgenin iaşesi sadece devletin tekeli ve sorumluluğunda olmamış, iaşenin sağlanması devletin belirli bölgelerinde görevlendirdiği kişiler vasıtasıyla da gerçekleşmiştir. Bu durum mali ve nakli açıdan devleti rahatlatmıştır. Bununla beraber devlet iaşenin temini, gemilerin ikmal ve inşası için de Tuna Nehri kıyılarına tersâneler inşa etmiştir. Bir noktada yerinden sarf sistemi Tuna Nehri ince donanmasında uygulanmıştır. Gemilerin inşası da bölgenin dönemlere göre askeri ihtiyaçları ve coğrafi yapısına göre inşa edilmiştir.
![]() |
78 İlhan Ekinci, ”Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları“ History Studies, Ocak 2013,s.136; Yıldırım, agt.,s.261-263.
79 Yıldırım, agt.,s.290.
80 Yıldırım, agt.,s.273.
KAYNAKÇA
BOSTAN, İ.; “Tersâne-i Âmire”, DİA, c.40, İstanbul,2011,s.513-516.
BOSTAN, İ.; “Mezemorta Hüseyin Paşa”, DİA, c.29, Ankara,2004, s.524-526. BOSTAN, İ.; Osmanlı Bahriye Teşkilatı XVII. Yüzyılda Tersâne-i Âmire, Türk
Tarih Kurumu Basımevi, 2. Baskı, Ankara, 2003.
DURSUN, A. Haluk; “Osmanlı Arşivi’nde Tuna Nehri ve Kıyıları”, Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, c.12, S. 2, İzmir, 2012, s. 333-339.
UZUNÇARŞILI, İ. Hakkı; Osmanlı Devleti’ nin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, 3.
Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1988.
NEMLİOĞLUKOCA, Y.; “Karamürsel Gemisi: Özellikleri ve Kullanımına Yönelik Bazı Tespitler”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu 2, Kocaeli, 2016, s.283-301.
HERGÜL, İ.C.; Development Of The Ottoman Marıtime Technology In The Sıxteenth And Seventeenth Centuries, a thesis Submıtted to the graduate School of socıal scıences of mıddle east technıcal unıversıty, Ankara, Kasım,2019.
HESS, A.C.; “The Evolution of the Ottoman Seaborne Empire in the Age of the Oceanic Discoveries, 1453-1525, The American Historical Review 75, no. 7, 1970
TAŞ, M.; 18.Yüzyılda Osmanlı Donanmasında Yelken ve Yelken Bezi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Basılmamış Doktora Tezi, Kahramanmaraş, Temmuz, 2019.
EYİCE S.; “Haliç”, DİA, c. 15, İstanbul, 1997, s.264-280.
ÜNLÜ, R.; Ünlü, Rasim. "Osmanlı Tarihinde İnce Donanma ve İşlevi”, 3.üncü Deniz Harp Tarihi Semineri. Ankara Deniz İkmal Grup Komutanlığı Basımevi Amirliği, Ankara, 2006,s.2-38-2.65.
DEMİRTAŞ, B.; “Saray Nahiyesi Balçık Panayırı (18. ve 20.yy.)”, Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, c.2 Haziran 2011, s.40-54.
YILDIRIM, F.; 18. Yüzyılda Tuna Nehri Donanması, Elazığ Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, Elazığ,2016.
YILDIRIM, F.; "Tuna Nehri Donanması‘ nın Kaptan Paşaları (18. YÜZYIL)".
Karadeniz İncelemeleri Dergisi, c.11,2017, s.43-58.
ALTAYLI, Y.; Osmanlı Döneminde Budin, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Batı Dilleri ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2008.
FEDAKAR, C.; “1787-1792 Osmanlı-Rus Harplerinde Kılburun, Özi Nehri ve Hocabey Muharebeleri”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, Sayı.46, Ankara, 2015, s.119- 136.
DANIŞ,İ.; 1736-1739 Savaşlarında Karadeniz’de Osmanlı Donanması, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,2017.
KAYA,A.İ.;"17.yüzyılda Osmanlı İdaresindeki Tuna:(1683-1700) Donanma, İskeleler, Zahire Alımı ve Nakliye". Karadeniz İncelemeleri Dergisi, c.16,s.369-396.
EKİNCİ,İ.; “Karadeniz’de Âyanlar ve Denizcilik”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 37, Ankara, Bahar-2013, s. 15-49.
GUİLMARTİN, J.F.; Galleons and Galleys, Londra, 2002.
EKİNCİ,İ.;“Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları“ History Studies, Ocak 2013,s.129-156.
YARCI,G.; “Osmanlı Deniz Nakliyatında At Gemileri,”, At Kitabı, ed. Prof. Dr.
Emine Gürsoy, İstanbul 2017, Kitabevi Yayınları,s.45-128.
ÖZTÜRK,T; “Karadeniz’ de Kullanılan Melekse Türü Gemiler”, Tarih İncelemeleri Dergisi, c.24, Aralık 2009,s.85-102.