RUSYA UKRAYNA CATISMASI

Sosyal Medyada Paylaş!

Küresel siyaset yıllar sonra tekrar Soğuk Savaş dönemi iki kutuplu siyasi söylemleri ile karşı karşıya geldi. Dünya 24 Şubat 2022 günü Rusya’nın Ukrayna’yı bombalaması ile güne başladı.

28 Şubat 2014’te de dünya Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesine tanık olmuştu. Rusya muhtemelen Ukrayna’da birçok yerin işgal edilmesi ve meşru yönetimin otoritesine son vererek bitireceği harekat planını da 28 Şubat’ta tamamlamayı amaçlamıştı. Zira Rus devlet hafızası tarih ve sembollerle hareket etmeyi oldukça sever. Fakat Ukrayna’nın beklenmedik şekilde şehir meskun mahal çatışmalarında başarılı olması sivil zayiattan kaçınmaya çalışarak öncelikli olarak askeri alanları ve devlet binalarını hedef alan Rusya’yı oldukça yavaşlattı.

 

Ukrayna Rusya İçin Neden Bu Kadar Önemli?

1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra birçok bağımsız devlet kuruldu. Ukrayna da bu devletlerden bir tanesiydi. Ukrayna toprak bütünlüğü 5 Aralık 1994 Budapeşte Memorandumu[1] ile tanınmıştı. Budapeşte Memorandumu, 5 Aralık 1994 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı tarafından Budapeşte’de düzenlenmiştir. Rusya, ABD ve Birleşik Krallık tarafından Beyaz Rusya, Kazakistan ve Ukrayna’nın “Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması”na taraf olmasını ve nükleer cephaneliklerini Rusya’ya teslim etmesini doğruladıkları, aynı zamanda da bu üç devletin toprak bütünlüğünün ve siyasi bağımsızlıklarının tanınmasına dair oluşabilecek tehditlere karşı güvenlik güvenceleri içeriyordu. Bununla birlikte, Rusya Ukrayna’yı hiçbir zaman bağımsız bir ülke olarak görmek istemedi.

İlk Rus devletinin Ukrayna’nın başkenti olan Kyiv’de kurulmuş olması ve Rusların Hristiyanlığa 988 yılında Rus Kyiv devleti imparatoru Vladimir’in vaftiz olmasıyla geçtiğine dair yaygın inanç, Ukrayna topraklarını Rusya için tarihsel olarak önemli kıldığı gibi aynı zamanda da kimliğini muhafaza eder şekilde bu topraklar üzerinde hak iddia etmesine yol açıyor (Ruslar hala Kiev olarak adlandırsa da, Ukrayna şehrin ismini Kyiv olarak değiştirdi).

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2021 yılında yayınlamış olduğu “Rusların ve Ukraynalıların Tarihsel Birliği” isimli makalesindeki anlatımına göre Ruslar; Büyük Ruslar (Velikorusski), Küçük Ruslar (Malorusski) ve Beyaz Ruslar (Belorusski) olarak birlikte büyük Slav ulusunu oluşturuyorlar. Bununla birlikte Ukrayna halkı bu etnik bağa inanmadığını sık sık dile getirmektedir.

 

Rusya-Ukrayna Savaşının Geçmişi

2013 yılında Rusya yanlısı olmasıyla anılan, o dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç Avrupa Birliği ile bir süredir devam etmekte olan müzakereler neticesinde Ukrayna Avrupa Birliği ile üyelik anlaşması imzalamak üzere iken süreci aniden durdurdu ve Rusya’nın baskısıyla anlaşmadan tek taraflı olarak çekildi. Bunun üzerine, Ukrayna halkı Kiev’deki bağımsızlık meydanında toplanarak protestolara başladı. Zaman zaman Rusya yanlılarının da sokaklara çıkmasıyla ciddi çatışmalar yaşandı. Ukrayna’da aylarca süren protestolar neticesinde başkanlıktan azledilen Yanukoviç Rusya’ya kaçmak durumunda kaldı. Ardından, bir geçiş hükümeti kuruldu. Arseniy Yatsenyuk başkanlığında yürütülen geçiş hükümetinde Yanukoviç’e karşı duran batı yanlısı çoğunluk halkın yanı sıra, protestolar esnasında Odessa’da bir sendika binasına saldırarak binayı yakan ve 48 kişinin ölümüne sebep olan Pravi Sektor ismiyle anılan neo-Nazi gruplar da bulunmaktaydı.

2014’te Ukrayna’nın ağırlıklı olarak Rus kökenli vatandaşlarının yaşadığı yaşadığı Donetsk ve Lugansk (Donbass) bölgelerinde ayrılıkçıların yaptıkları referandumlar ile sözde bağımsızlıklarını ilan ettiler. Hemen ardından, Ukrayna-Rusya sınırından geçen Rus birlikleri ağır silahları ile birlikte Donbass’a yerleşti.

Rusya’nın Avrupa Birliği’ne girmesini engellemek isteyen Putin’in esas amacının; Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Belarus arasında bir ‘Gümrük Birliği’ kurmak olduğu ifade ediliyordu.

 

Ukrayna’nın Doğal Kaynak Potansiyeli

Buna ek olarak, Ukrayna Rusya için doğal kaynaklar ve üretim açısından da oldukça önemli bir kaynak niteliğindedir. Ukrayna 1.09 trilyon küp metre doğal gaz kaynaklarına sahiptir. Doğalgazın yanı sıra ülke demir, nikel, bakır, titanyum, lityum gibi yer altı kaynakları, buğday ve mısır gibi tahıl ürünleri bakımından zengindir. Bu durum, Ukrayna’nın bu kaynaklarla zaman içinde ekonomik anlamda Avrupa ile daha fazla entegre olarak zenginleşme fırsatını oluştururken aynı zamanda bu nadir elementlerin kullanıldığı teknolojik üretimde de Ukrayna’ya gelişim sağlayarak savunma sanayii açısından da Ukrayna’yı Rusya için risk teşkil edeceği bir noktaya getirmektedir.

Özellikle Donbass bölgesinin doğal kaynaklar açısından zengin olduğu bilinmektedir. Lityum  Kirovohrad, Donetsk, Zaporizhzhia bölgelerinde bulunmakta fakat şu an çıkarılmamaktadır. Lityum telefon, tablet, bilgisayar gibi teknolojik cihazların bataryalarında kullanılmasının yanı sıra depolanabilir enerji,  elektrikli araç bataryaları, uçak aküsü gibi alanlarda da önemli bir girdi maddesidir. Aynı şekilde, titanyum da lityum gibi uçak üretim teknolojisi için son derece önemli bir üretim maddesidir.

 

Ukrayna Rus İşgali Başladığında Batı Tarafından Neden Yalnız Bırakıldı?

Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesine gerekçe olarak pek çok insan tarafından Ukrayna’nın olası NATO üyeliği ve bu üyelik neticesinde Ukrayna’ya NATO askerlerinin yerleşmesi dile getirildi. Bununla birlikte, NATO’nun nasıl işlediğini bilen herkes bu durumun ihtimal dahilinde bile olmadığını bilir. NATO’nun üyelik için öncelikli şartı, bir ülkenin topraklarında işgal veya ihtilaf olmamasıdır. Dolayısıyla, 2014 yılından bu yana Kırım toprakları işgal altında olan Ukrayna için NATO üyeliği söz konusu bile değildir.

Buradan yola çıkarak; Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un müdahale öncesinde Ukrayna diye bir bağımsız ülke olmadığının, bu toprakların Rus kökenleri olduğunun defalarca altını çizmeleri ve ek olarak Ukrayna yönetiminin meşruluğuna aykırı şekilde yönetimden rejim olarak bahsetmeleri bu toprakları açık şekilde Rusya’nın bir parçası olarak gördükleri ve buna yönelik hareket edeceklerini göstermekteydi.

Bununla birlikte dünyada birçok ülke birçok başka toprağı kendi bünyesinde görmek arzusunda olmasına rağmen, 1648 Westphalia Anlaşması uyarınca ülkelerin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını koruma altına alan uluslararası hukuka uygun hareket etmek durumundadır. Rusya-Ukrayna Savaşı çerçevesinde sorulması gereken esas soru ise şudur: Rusya uluslararası hukuka aykırı olarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne müdahale etme sürecinde caydırıcı askeri uygulamalara uğramayacağından nasıl emin olmuştur? Zira şu çok tahmin edilir bir durumdur ki; Rusya’nın batı ittifakı ile yakın ilişkiler içerisinde olan Ukrayna devletine müdahalesine Batıdan bir askeri karşılık bulması durumunda ortaya çıkacak olan çatışmanın bir dünya savaşına gitme ihtimali olasılık dahilindeydi. Fakat Çin’in, ekonomik, lojistik ve askeri anlamda tüm dünyayı tehdit ettiği yayılmacı yaklaşımının yalnızca Batı’yı değil Rusya’yı da tehdit ettiği bu konjonktürde, bu iki blok eski iki kutuplu dünyaya dönmek ve üçüncü kutbun güç kazanmasını engellemek üzere sessiz bir anlaşma yapmış gibi görünmektedir.

Çin’in Kuşak Yol Projesi; dünyanın birçok bölgesine yayılan ticari pazarları, ticaret yollarını, üretim ağlarını, finans gücünü ve yatırım yoluyla ülkelerin zayıf karınlarını ele geçiren çok büyük ve oldukça yayılmacı bir plandır. Çin bu projeyi tamamladığı takdirde yıllardır süregelen iki kutuplu dünya düzeni değişecek, Batı ve Rus blokları sarsıntıya uğrayacaktı. Bu sarsıntı yalnızca ekonomik olmayacak, finanstan gıda ve hızlı tüketim ürünlerine kadar her türlü kalemde dünya Çin hegemonyası altına girme riski taşırken Batı ve Rusya’nın da kendi bölgelerinde etkinliği ve gücü büyük olasılıkla azalacaktır. Bu nedenledir ki; Batı Rusya’nın eski Sovyetler sınırlarına dönercesine yayılmacı politikalar izlemesine, Ukrayna’ya müdahale etmesine görünürde tepki gösterip, caydırıcı önlemler almamaktadır. Tam da bu sebepledir ki; Rusya Kazakistan’da sokak olayları ortaya çıktığında Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü (KGAÖ)Kazakistan’a göndererek protestoları bastırmalarını sağlamış, ülkeyi Rusya yörüngesine çekmiştir. Rusya’nın KGAÖ’yü Kuşak Yol Projesi’nin dünyaya duyurulduğu ülke olan Kazakistan’da gündeme getirmesi tesadüf değildir. Ve muhtemeldir ki, KGAÖ bundan sonra 1955’te NATO’ya karşılık kurulmuş olan Varşova Paktı’nın yerini alacak, Rusya önderliğinde eski Sovyet ülkelerinden oluşacak bir ‘güvenlik’ ve ‘işbirliği’ anlaşması olacaktır.

Görüldüğü üzere, tüm bunlar Rusya ve Batı arasındaki zımni bir anlaşmanın belirtisidir. Ukrayna gözden çıkartılmıştır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 21 Şubat 2022 gecesi Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıyan kararı onayladıktan ve ardından Rus ordusu ‘Barış Gücü Operasyonları’ adı altında Donetsk ve Luhansk’ı işgal ettikten sonra Batı’nın yaptığı tek şey Rusya’ya ekonomik yaptırımlardan söz etmek olmuştur. Bu esnada da Batı ülkeleri Ukrayna’dan askerlerini ve vatandaşlarını çekerken Almanya üstü kapalı bir espri yaparak kendi kendinizi koruyun dercesine Ukrayna’ya 5000 adet miğfer yollamıştır.

 

Ukrayna Halkının Direnişi Sonucu Değiştirir mi?

Muhtemeldir ki, Rusya Ukrayna’yı (bir kısmını ya da tümünü) ilhak edecek ya da kendisine bağlı bir yönetim ile Rusya etkisinde bir Ukrayna oluşturmak suretiyle eski Sovyet sınırlarına bir adım daha yaklaşmış olacaktır. Batı’nın ise buna tepkisi, Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığı da göz önünde bulundurulursa, kınamaktan öteye gidemeyecek, Ukrayna bağımsızlığı tarihe karışacaktır. Zira bugüne kadar defalarca ifade edilen yaptırımlar esasında Rusya’ya ciddi sıkıntılar yaratmaktan uzaktır.

 

TÜRK DEGS ARAŞTIRMACISI

SELEN AKAN