SÖZDE “PONTUS SOYKIRIMI” İDDİALARINA TARİHSEL CEVAPLAR

Sosyal Medyada Paylaş!

 

Giriş

XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda 1789 yılında gerçekleşen Fransız Devrimi sonrası milliyetçi akımlar geniş şekilde hareketlenmeler yaşadı. 3 Şubat 1830 yılında  Batı devletleri ve Çarlık Rusya desteği ile Yunanistan devleti kurulmuş bundan sonra  ise Yunan milliyetçileri tarafından bir devlet politikası olarak da kabul edilen Megali İdea ortaya atılmıştır. Bu politika ile Karadeniz bölgesinde yaşayan Rumlara bir sözde “Pontus Devleti” kurmayı hedefleyen Yunanistan’a Batı devletleri ve Çarlık Rusya’da destek veriyordu. Bölgede açılan misyoner okulları da bu amaca hizmet ediyordu. Birinci Dünya Savaşı öncesinde hazırlanan Rum çeteleri özellikle Rus ordusunun Birinci Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesi tarafından yüklendiği zaman bunu fırsat bilip faaliyetlere başladılar. Özellikle, 1916 yılında Rus ordusunun Trabzon’u ele geçirmesi ile beraber bölgede Rum idaresi kurulmuştu. Bundan sonra da bölgedeki Türk ve Müslüman nüfusu göçe zorladılar. Rumlar genel çoğunluk olarak ya İtilaf devletlerine asker olarak girdiler, ya da çeteler kurarak faaliyetler gösterdiler Osmanlı İmparatorluğunun savaş öncesi seferberlik çağrısına uymadılar. Bu faaliyetler sonrasında Rumlar faaliyet gösterdiği bölgelerden tehcir edildi. Ancak 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu’nun imzaladığı Mondros ateşkesi ile yeniden faaliyete geçen Rum çeteleri bölgede sözde “Pontus Devleti” için faaliyetler yürütdüler. Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişi vazifesi ile 19 Mayıs tarihinde Samsun’a çıktığında artık Pontus çeteleri faaliyetlerini genişletmişlerdi. İstiklal Savaşı yıllarında sözde “Pontus Devleti” faaliyetleri Ankara’daki TBMM’ni sert tedbirler almaya mecbur etmişdir. Mustafa Kemal Paşa’nın muhafızı Topal Osman ağa ilk olarak bölgede Rum çetelerine karşı savaşmıştır.  1921-1922 yıllarında Yunan ordusu ile Türk ordusu ölüm-dirim savaşı zamanı arka cephe kontrolünü elden bırakmayan Ankara Hükumeti Nurettin Paşa’yı bölgede görevlendirmiş ve isyan bastırılmıştır. Amasya İstiklal Mahkemelerinde yargılamalar sonucu Doğu Karadeniz Bölgesindeki Rumların bir kısmı İç Anadolu bölgelerine sevk edilmiştir. Fener Patrikhanesi ile Runan diasporaları “kara kitaplar” hazırlayarak bunu propagada olarak geniş şekilde kullanmıştır.[1] Bunun üzerine Ankara Hükumeti 1922 yılında içerisinde belgeler dolu olan bir “Pontus Meselesi” isimli kitap çıkartarak dünyaya sesini duyurmaya çalışmıştır.[2] İstiklal Harbinin diplomatik sahfaları Lozan’da sürerken, 30 Ocak 1923 tarihinde Mübadele Antlaşması antlaşması ile beraber Yunanistanda yaşayan Türkler ile, Anadoluda yaşayan Ortodoks-Rum nüfus yer değişecekti. İlaveten, bu tehcir de Batı Trakyadaki Türkler ile İstanbulda yaşayan Rumlar muaf tutulmuşdular. Bu olaylar sonrası sözde “Pontus Devleti” hayalleri suya düşmüştür. Ancak Rum diasporası faaliyetlerini yürüterek günümüzde de Sözde “Pontus Soykırımı” tasarılarını dünya devletleri parlamentolarında kabul edilmesine çalışmıştır. Yunanistan Parlamentosu da 24 Şubat 1994 tarihinde de sözde “Pontus Soykırımı” kararını alarak bu günün 19 Mayıs olduğunu kararda kabul etmiştir. Sözde “Pontus Soykırımı” iddiaları aynı sözde “Ermeni Soykırımı” iddiaları gibi Türkiye Cumhuriyetine karşı atılan iftiralardan biridir. Bu çalışmada Pontus tarihini, Rum Örgütlerinin Birinci Cihan Savaşı arefesi ve zamanı faaliyetlerini, İstiklal Savaşı yıllarında Rum çetelerinin yaptığı uygulamaları ve günümüzdeki Pontus faaliyetleri hakkında bilgiler ele alınacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1.Pontus kelimesi ve tarihine kısa bir bakış

     Pontus ifadesinin anlamı günümüze kadar tartışmaya açık konu bir olmuştur. Bu ifade üzerinde çalışan bilim insanları bu kavramın etnik mi yoksa coğrafya anlamı taşıdığnı tartışmıştır. Ancak genel anlamda baskın tez bu kavramın bir coğrafyayı kapsadığıdır. Grekler Karadeniz’i “Pontus” diye ifade etmiş ve bunun anlamı “deniz” demektir.[3] Bölgede yaşayanlara da “Pontuslu” denilmiştir. Pontus bugünkü Yunancada anlamı “Karadenizli Ortodoks, Karadenizli kişi”dir[4]. Rum kavramı Romalı manasını taşıyan “Romoeos” kelimesinden yaranmıştır. Grekler bölgede iyi karşılanmadıkları için Karadeniz’e “Pontos Axenos” anlamı “konuk sevmeyen deniz” adını vermişler ama sonraki dönemde bölgede zenginleşerek güçlenmişler ve buraya “Pontos Euxenos” yani “konuksever deniz” adını vermişler.[5] Ancak araştırmalar yapan bilim adamları bu bölgenin eskiden daha farklı ifade edildiğini belirtmişlerdir. Bunlardan biri olan Roman bilim adamı Aurel Decei Karadeniz’in eski adının “Ahşaena” olduğunu bu ismin İraniler tarafından verildiğini ve manasının ise “muzlim, karanlık” olduğunu,Yunanlıların “Euxenos” tabirinin “Ahşaena”ya dayandığını ifade etmiştir. Celal Esad Arseven de Karadeniz sahillerini Yunanlılardan önce Fenikelilerin keşfettiğini onların burayı “Achkenas”  yani “şimal denizi” adlandırdığını ve Yunanlıların da bu ifadeyi “Euxenos”a tebliğ ettiğini belirtmiştir. Yani “Euxenos” tabiri “Ahşaena” ve “Achkenas”  tabirinin Yunanca yakıştırması olduğunu ve bu tabirin Yunan literatürü tarafından keşfedilmediğini görüyoruz.[6]

       Pontus bölgesinin ve devletinin de kısaca tarihine göz gezdirelim. Pontus bölgesi MÖ 1700-1200 yıllarında Hitit, MÖ 1200-676 yıllarında Frigler, MÖ 676 yılında ise Kimmerlerin hakimiyetine geçmiştir.[7] Pontus bölgesinde ise ilk vali Batılılar tarafından Farnak (Pharnakes) diye ifade edilen İranlı Fernoz’dur. Fakat İranlılar MÖ 479 yılında Yunan şehir devletlerine yenilmiş ve bununlada Perslerin satraplıklar üzerinde egemenliği zayıflamıştır.[8] Pontus Krallığı devletine gelince ise bu krallık İran kökenli sülaleden gelenen Mihirdad tarafından MÖ 301 yılında kurulmuş ve MÖ 63 yılında Roma tarafından varlığına son verilene kadar devam etmiştir.[9] Bu krallık döneminde güçlü bir yapıya sahip olmuş ve Roma devleti ile güç mücadelesine girişmiştir. Krallık yıkıldıktan sonra ise bölge Romalıların eline geçmiştir. Bölgede tarihte kurulan diğer büyük bir devlet ise Trabzon Devleti olmuştur. Bu devlet Latinlerin 1204 yılında Bizans’ın başkenti Konstantinopol’u işgali sonrası oradan kaçan prens Aleksios Kommenos tarafından kurtulmuştur. 1461 yılında ise Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmiştir. Bölgeye XI. Yüzyıl öncesinde Kıpçak Türkleri yerleşmiş, sonra ise Moğol baskısından kaçan Türkmenler de civara yerleşmiştir. Bu bilgiler ele alındığında bölgenin Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmeden önce yoğun olarak Türkleştiğini görüyoruz.[10]

          Pontus Krallığını ele aldığımızda hem kurucu hanedanının, hem de  tebaasının Yunanlılar ile ilgili olmadığını görürüz. Yunanlılar direkt bu devleti kendilere ait olduğunu ifade etse de, bilim insanları bunun yanlış olduklarını vurgulamışlar. Şöyle ki, Fransız akademisyen Lebeau Pontus Krallığı kurucusu Mihirdad’ın bölgeye geldiği zaman burada 3 toplulukla karşılaştığını ve bu 3 toplumun şunlar olduğunu ifade etmiştir: Persler, kıyıda yaşayan Yunanlılar ve bölgenin yerleşik topluluğu olan Turani toplulukları olduğunun altını çizmiştir.[11]

 

 

 

 

2.Yunanistan’ın kuruluşundan Birinci Dünya Savaşı’na Kadar Pontus Hareketlenmeleri

XIX. Yüzyılda Batı dünyası “Doğu Meselesi” planı çerçevesinde faaliyetlerini genişletmiştir. Bu bağlamda Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki gayri-müslim nüfus üzerinde misyonerler aracılığı ile planlarını gerçekleştirmeye başladılar. Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan Hristiyan Ortodoks nüfus XIX.Yüzyıl başlarından itibaren Rum  Ortodoks klisesi ile Rum burjuvazisinin faaliyetleri neticesinde Yunan toplumuna ait olduklarına dair duygulara kapılmışlardır.Bu bir gerçektir ki Hristiyan tebaasında Yunan bilincinin artmasında Fatih Sultan Mehmet’in geniş yetkiler verdiği İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin rolü büyük olmuştur.[12] Pontus meselesini incelerken bu konuda karşımıza çıkan en önemli kuruluş 1814 yılında kurulan Filiki Eterya örgütü olmuştur. Örgüt daha önce XVIII. Yüzyılda şair Rhigas tarafından kurulsa da, 1798 yılında idam edilmiş ve örgüt dağılmıştır. Örgütün temel hedefleri ise şunlardır:

1.     Yunanistanın bağımsız olması;

2.     Başta 12 ada olmakla bütün Ege Adaları, Kıbrıs ile Girit adaları ile beraber Batı Anadolu’nun Yunanistan’a ilhak edilmesi;

3.     Pontus Rum Devletinin kurulması ile beraber İstanbul Fener Patriği’nin idaresinde olmakla Bizans imparatorluğunun yeniden kurulması.[13]

Filiki Eterya örgütü tarafından birçok isyan tertiplenmiştir ki bunlardan en çok öne çıkanı 1821 yılında Mora isyanıdır. İsyana katılan Yunan isyancılar on binlerce Türkü bölgede katletdiler. İsyanı yatırmaya gelen Osmanlı ordusu da mağlup oldu. Prof. Dr. Salahi Sonyel Mart 1821 tarihinde Mora’da isyandan önce 50.000 Müslümanın yaşadığını ve Nisan 1821’de Rumların Paskalya kutlamalarında hiçbirinin sağ kalmadığını ifade etmiştir. 5 Ocak 1821 tarihinde Tripoliçe şehrinde 10.000 Müslüman katledildi.[14] Örgütün bağımsız Yunanistan hayallerine ulaşması ise 3 Şubat 1830 tarihinde olmuştur. Burada Çarlık Rusya, Büyük Britaniya ve Fransa ortak donanmasının 20 Ekim 1827 tarihinde Osmanlı donanmasını mağlup ederek yakmış, 1828-1829 yıllarında ise Osmanlı-Rus savaşında Osmanlı İmparatorluğunun mağlup olması ile 14 Eylül tarihinde 1829 Edirne Antlaşması imzalanmıştır. Bununla da Osmanlı İmparatorluğu Yunanistan’ın bağımsızlığını tanımıştır ve 3 Şubat 1830 tarihinde imzalanan Londro Protokolü ile Yunanistan resmen bir devlet olarak tarih sahnesine çıktı. Yunan milliyetçileri bununla da en büyük hedeflerinden birini gerçekleştirmişlerdir. Yunan milliyetçileri “Megali İdea” ideolojisi ile hedefinde bulundurduğu diğer topraklar için Osmanlı İmparatorluğu karşıtı politikayı devam etdirmişlerdir. İlk kez bu ideolojiyi Yunan parlamentosunda seslendiren John Kolletis olmuştur. Konuşmasında bu ifadelere yer vermiştir: “Yunan Krallığı sadece Yunanistan değildir; Yunanistan sadece onun en küçük ve en yoksul parçasıdır. Yunan sadece Krallıkta yaşayan değildir; fakat bunun yanında İyonya veya Selanik veya Serez veya Edirne veya İstanbul veya Trabzon veya Girit veya Sisam veya Yunan tarihine ya da Yunan ırkına ait herhangi başka bir bölgede yaşayandır...Helenizmin iki büyük merkezi vardır, Atina Krallığın başkentidir. İstanbul büyük başkenttir, bütün Yunanların hayali ve umududur.”[15] XIX. Yüzyıldan itibaren özellikle Anadolu bölgesinde yabancı misyonerler desteği ile Rum cemiyetleri kurulmuştur. ABD tarafından gönderilen misyonerler daha çok Pontus meselesinde öne çıkmıştır. En önde gelen örgüt ise 1810 yılnda Bostonda kurulan American Board of Commissioners for Foreign Missions örgütüdür. 1820 yılında Osmanlı topraklarında faaliyetlerine başlamıştır.[16] Filiki Eterya kuruluşun varisi sayılan Yunan subayları tarafından kurulan Etniki Eterya bir bildiri yayınlayarak Yunanlılara seslenerek ezeli ve ebedi düşmanlarının Türkler olduğunu, Yunan ulusunun büyük bir kısmının Türklerin esareti altında kaldığını, Megali İdea için savaşmanın esas olduğunu ve cemiyetin Rumları silahlandıracağını belirtmiştir.[17] Osmanlı topraklarında kurulan ilk  örgütü 1904 yılında Merzifon’da  Rum İrfanperver Klübü ile Pontus Klübü’dür. Yine 1904 yılında Rum kökenli Amerikan rahibi Clematheos bir kuruluş daha kuruldu. 1908 yılında Samsun’da Amasya Metropoliti Germanos Karavangelis tarafından iki gizli örgüt; Rum Teceddüd ve İhya Cemiyeti ile Müdafaa-i Meşruta örgütü kurulmuştur. Müdafaa-i Meşruta askeri bir örgüttü İneboludan Batum’a kadar Pontus coğrafyası diye ifade edilen bölgede yaşayan bütün Rumları silahlandırmak amacı güdüyordu. Silahlı Rum örgütleri Karadeniz coğrafyasındahızlı şekilde şubeler açmıştır.[18] Tamamen Yunan milli hedeflerine hizmet eden bu kuruluşlar özellikle Balkan Savaşları döneminde faaliyetlere geçmiştirler. 1908 yılında Samsun’da Amasya Metropoliti Germanos Karavangelis silahlandırdıı çetelerinden 20’ye kadarını, Balkan savaşlarında Osmanlı ordusuna karşı Yunan ordusunda hizmet etmeye göndermiştir.[19]

 

3. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Rum Tehcirine sebep olan Pontus faaliyetleri   

Balkan Savaşlarında Osmanl Ordusunun büyük bir mağlubiyete uğraması Pontus çetelerini daha da harekete geçirmiştir. Bu hareketlenmeler kendisini Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı karşıtı silahlı eylemler ile gösterdi. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nda seferberlik ilan edilmişse de, Rum nüfusu büyük çoğunluk olarak buna uymamıştır. Firar hadiseleri de orduda atmıştır. Rus ordusunun Doğu sınırlarına saldırısı sonrası Çarlık Rusya tarafından silahlandırılan Rum çeteleri Vasil Usta ve Dimitrios Haralambidis önderliğinde 2000 tüfekle silahlandırılmıştır. Bu kapsamda Türk köylerinde katliam ve mezalimler yapılarak Türk ordusu arkadan vurulmuş ve Osmanlı’yı meşgul edilmeye çalışıldı.[20] Birinci Dünya Savaşı yıllarında özellikle Bafra’da Rum çeteleri tarafından büyük katliamlar gerçekleştirmiştir. Bafran’ın Nebyan ilçesinde 367 Türk çocuk, kadın, ihtiyar fark gözetmeksizin katledilmiştir.[21] Rum çetelerinin bölgede yaptığı katliamlar hatıralarda da yerini almıştır.[22] Nisan 1916 tarihinde Trabzon’un Ruslar tarafından işgalinde Rum çetelerinin faaliyeti ortada idi. Ek olarak, Rum çeteleri Rus ordusunu Samsun’a davet etdiler ve karşılığında silah ve cephane aldılar.[23] İlaveten Rum çete ve ihtilal komitesi üyeleri istihbarat bilgilerini de Rus tarafına aktarmıştır. 10 Temmuz 1915 tarihinde Hükumete bu konu ile ilgili şifreli telegraf gönderilmiştir. Osmanlı Hükumeti bu durum karşısında tehcir kararı alarak 213.483 Rum’u kendi toprakları içerisinde yerini değiştirmiştir. Rumların günlük ihtiyaçlarının karşılanması için 6.640.000 kuruş bütçeden ayrılmıştır. Tehcir edilen Rum nüfus 1918 yılında geri dönmüştür.[24] Çarlık Rusya Kafkasya’da 1917 yılında Rum asıllı bir Rus subay öncülüğünde 12 bin kişilik bir Pontus-Kafkas Birliği kurmuş ve bu birliğin amacı Trabzon’da bir Pontus Devleti kurmak idi.[25] Patrikhane bölgede Rumların nüfus olarak çok olduğunu ifade etse de, yerli ve yabancı kaynaklar Trabzon, Sivas, Kastamonu civarında Rum nüfusun Müslümanların 1/10’i olduğunu ifade etmiştir. 1914 yılında Osmanlı nüfusu 3.263.396 Müslüman, 361.750 Rum nüfustur.[26] Birinci Dünya Savaşı döneminde Rumlar farklı şehirlerde bağımsız bir Rum devleti propagandası yaptılar. 1917 yılında Paris’te, 1918 yılında Krasnador’da Pontus Milli Merkezi kurulmuştur. Rus ordusu desteği ile bölgede güçlenen Pontus faaliyetleri Rus birliklerinin Bolşevik devrimi neticesinde geri çekilmesi ile sekteye uğramış ve gizli yapıya bürünmüştür.[27]

 

                                                                                                

4. Milli Mücadele Döneminde Pontus faaliyetleri

     30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes antlaşması sonucunda Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’nı mağlup olarak tamamlamış ve 13 Kasım tarihinde Müttefik donanması İstanbul’a gelmiştir. İtilaf Devletleri ilk önce bölgede “Pontus Devleti”ne destek durmamışsa da, İngiliz kontrol subayları Rum çetelerini destekliyordu.[28] Büyük Britaniya mütareke döneminde bölgedeki Rum çetelerine 10 bin silah dağıtmıştır.[29] Pontus çetelerinin bölgede faaliyetleri devam ediyordu. Bölgedeki varlıklarını artık devlet olarak tanıtmak isteyen Trabzon Metropoliti Hrisantos 25 Mayıs 1919 tarihinde Paris Barış Konferansı’nda İngiltere Başkanı Lloyd George’a bir bildiri göndermiş fakat faaliyetleri sonuçsuz kalmıştır.[30] Rum çetelerinin kanlı faaliyetleri İtilaf devletlerinin arşivlerinde de karşımıza çıkmaktadır. Şöyle ki, 5 Haziran 1919 tarihinde Fransa Ordusu’nun Kara Kuvvetleri arşivli belgesinde Samsun’da 2500 Rum çetecisinden bahsedilmiş ve onların ellerine fırsat geçtiği zaman Müslümanlara kanlı girişimlerde bulunduğu belirtilmiştir.[31] Pontus çetelerine karşı mücadeleye devam eden Türk çeteleri de vardı. Büyük Britaniya hükumeti bölgedeki karışıklığı durdurmak için Osmanlı Hükumetine bildiri verdi aksi halde Mondros Ateşkes Antlaşması’na göre karışıklık çıkan bölgeler işgal edile bilirdi. Bölgedeki Türk çetelerinin silahlarını toplamak ve Türk şuralarını kapatmak için 16 Mayıs 1919 tarihinde 9. Ordu Müfettişi olarak Mustafa Kemal Paşa bölgeye gönderilmiştir. 19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa Samsun’a varmıştır. 29 Mayıs tarihinde bölgedeki en önemli Türk çetecisi olan Topal Osman ile görüşerek İstanbul Hükumeti’nin olası aksi emirleri gelse bile Pontusçular ile sonuna kadar mücadele etmesinin gerektiğini vurguladı.[32] Topal Osman ağa kurduğu çeteler ile Pontus çetelerine karşı amansız mücadelere girerek büyük bir bölümünü etkisiz hale getirmiştir.[33] Pontus çetelerine karşı mücadele için düzenli ordu kurulmasının önemini anlayan Ankara Hükumeti 9 Aralık 1920 tarihinde Merkez Ordusu’nu kurmuş ve komutanlığına da Nurettin Paşa atanmıştır. Bundan sonraki dönemde daha etkili bir mücadeleye şahit oluyoruz.[34]  Şubat 1921 tarihinde Pontusçu Rumlara teslim ol çağrısı yapılsa da, bunlara uyulmadı. Neticede Pontus İmha harekatı TBMM kararı ile başladı. Ekim sonunda büyük ölçüde imha harekatı bitti. 3.877 Pontus çetecisi öldürülmüş, 117 çete kampı yakılmıştır. Türk tarafı ise askerden 210, halktan 704 olmakla 914 şehit vermiştir.[35] 26 Haziran 1921 tarihinde Rum nüfusun İç Anadolu’ya göç ettirilmesi hakkında karar kabul edildi. Toplamda 63.844 Rum sevk edildi. Ankara Hükumeti bu zor zamanlarda güvenli bir tehcir uygulamaya çalışmış ve bazı Rumlar iyi davranıldığına dair imzalar vermiştir.[36] Merkez Ordunun faaliyetleri lağv edildiği 8 Şubat 1922 tarihine kadar faaliyeti neticesinde 10.886 çeteci yakalandı, 11.188 çeteci de ölü olarak ele geçirilmiştir.[37] Yakalanan Rum çetecilerin davaları 2 dönemde görüldü. Eylül 1920-Şubat 1921 tarihli Amasya İstiklal Mahkemelerinde 3’ü Müslüman, 174’i Rum olmakla toplam 177 kişi hakkında idam kararı verildi. Temmuz 1921-Temmuz 1922 yıllarındaki Samsun İstiklal Mahkemelerinde ise 12 kişiye idam cezası verildi[38] Bu dönemin resmi belgelerini incelediğimizde Rum çetelerinin terör faaliyetleri neticesinde 1641 Müslümanın şehit edildiği, 323 Müslümanın yaralandığını görüyoruz. Yıkılan hane sayısı ise 3273’tür. Ayrıca bölgede 1800 civarında değişik gasp hadiseleri gerçekleşmiştir. Rum çetelerinin katliamları vaşhet derecesini almış ve insanlık dışı durumlar ortaya çıkmıştır.[39] Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan 30 Ocak 1923 tarihli Mubadele Antlaşmasına esasen 1923-1928 yılları arasında Türkiye’den 1.104.216 Rum göç etmiş ve bunun 182.169’u Karadeniz’den göçetmiştir.[40] Yunan Hükumeti The Black Book isimli propaganda kitapı çıkararak 1.500.000 Ermeni ve Rum nüfusun katledildiğini iddia etmiştir. İlaveten, Pontus bölgesinde 303.208 Rum’un öldürüldüğü iddiaları da vardır ki bunlar hepsi asılsız tezlerdir. Çünkü Rus ordusunun geri çekilişi sonrası Trabzon-Sinop ve İç Karadeniz bölgesinde 250.000 Rum yaşadığı tahmin ediliyor ve eğer 303.208 Rum’un öldürüldüğü iddiaları doğru olsaydı hiçbir Rum bölgede yaşayamazdı. Ek olarak Fener Rum Patrikhanesi de bir propaganda kitapı basmıştır. Bu kitapların hiçbirinde Türklere yönelik katliamlardan bahsedilmemiş olaylar tek yanlı olarak değerlendirilmiş ve bilimsel çerçevede ele alınmamıştır.[41] Ankara Hükumeti kendisine yönelik bu iddiaları cevaplandırmak için 1922 yılında “Pontus Meselesi” isimli belgelere dayalı kitap çıkarmış ve  iddialara cevap vermiştir.[42]

 

 

5.Günümüzde devam eden sözde “Pontus Soykırımı” faaliyetleri

Yunanistan tarafı Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürüttüğü bir politika sözde “Pontus Soykırımı”dır. Özellikle, 1974 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı Kıbrıs Barış Harekatı ve 1980’li yıllarda Ege ve adalar ile ilgili iki taraf arasındaki sorunların ortaya çıkışından sonra bu faaliyetler artmıştır. Bu bağlamda 26 Eylül-3 Ekim 1982 tarihleri arasında Selanik şehrinde “Anadolu Faciasının 60. Yıldönümü” adlı konferans gerçekleştirilmiştir. Sonra ise 31 Temmuz-7 Ağustos 1988 tarihinde Selanik şehrinde Pontuslular tarafından II. Dünya  Kongresi toplanmıştır.  Yunanistan Pontus Dernekleri Birliği ve Kongre Organizasyon Komitesi Bakan Tanimanidis amaçlarının Pontus Rumluğu ülküsünü diri tutmak olduğunu ifade etmiştir.[43] Bu dönem yapılan en büyük faaliyet ise 1982 yılında Yunanistan Kültür Bakanı Melina Merkuri’nin 1982 yılında Türkiye Cumhuriyetini topraklarını sözde Pontus, sözde Kürdistan, sözde Ermenistan olarak bölünmüş bir haritanın resmedildiği kartpostalları “Anavatanları Özgürlüğe Kavuşturma Dünya Komitesi” adına dağıtmasıdır. Bu harita Yunanistan ders kitaplarına da konulmuş ve “Topraklarımızın kurtarılması için beraber çalışmalıyız” sloganı kullanılmıştır. Bu kapsamda Yunanistan’ın Ermeni terör örgütü ASALA’ya desteğini, sözde “Ermeni soykırımı”nı tanımak, PKK terör örgütüne kamplar açmasına izin vererek onlara askeri eğitim vermiş ve teröristbaşı Abdullah Öcalan’ı da koruma çabalarına girmiştir.[44]

Şekil 1.[45]

 

    Selanik’te 1992-1993 yılları arasında da “Pontus Helenizmi”, “Küçük Asya Helenizmi” ismi altında farklı sempozyumlara devam edilmiştir.[46] Yunanistan tarafı özellikle sözde “Pontus Soykırımı” propagandasını daha da belirtmek için anıtlar yapmıştır. 50’den fazla anıt ülkede farklı şehirlerde yerleştirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri nezdinde ilk anıt yapıldığı günden tepki gösterse de, Yunanistan tarafı sözde “Pontus Soykırımı” faaliyetlerine devam etmiştir.[47] İlaveten, Yunanistan Cumhurbaşkanı Kostis Stefanapulos 2002 tarihinde  Dedeağaç kentinde açtığı sözde “Pontus Soykırımı Anıtı” açılışında konuşma yaparak “soykırım gerçektir. Yunanlılar, Pontus soykırımını hiçbir zaman unutmayacaklardı” ifadesini kullanmıştır. Ayrıca, Fener Rum Patrikhanesi de, farklı sempozyumlar yaparak bu konuyu ele almıştır. Yunanistan bu politikalar çerçevesinde Batı Trakya Türklerine de ağır sistematik baskılar yapmıştır. Eski Sovyet coğrafyasından bölgeye 120.000 Pontus Rumu göç ettirilmiştir.[48] Yunanistan Parlamentosu 24 Şubat 1994 tarihinde 19 Mayıs gününü sözde “Pontus Soykırımını Anma Günü” olarak kabul eden bir karar almış, GKRY de bu yönde karar almıştır. İlaveten, Yunanistan tarafı hala Doğu Karadeniz bölgesinde Hristiyan inancına sahip Helenlerin olduğunu ve onların kendilerini gizlemek için Türkçe konuştuklarını ifade etse de, bunlar propganda amaçlı ifadelerdir. Çünkü, Osmanlı devrinde gayri-müslimlerin haklarına ve ibadetlerine hiçbir zaman dokunulmamış ve bölgede de Hristiyan Ortodoksların ibadeti için kiliseler mevcutdur.[49] Yunan Parlamentosunun bu kararı sonrasında Rum lobisi ABD eyaletlerinde baskılarını artırmıştır. 13 Haziran 2002’de New York Valisi George Pataki’n bir bildiri yayınlamış ve tehcir olaylarını zülum gibi ifade ederek 353.000 Rumun öldüğünün altını çizmiştir. Bu bildiri sonrası 2002 yılında ilk kez South Carolina, ardınca New Jersey, 17 Aralık 2003  tarihinde Pennsylvania, 19 Nisan 2005 tarihinde Filorida,15 Nisan 2016 tarihinde Illinois, 19 Mayıs 2006 tarihinde ise Massachusetts eyaleti bu hadiseleri sözde “soykırım” olarak kabul etmiştir. 15 Aralık 2007’de hükümet-dışı bir örgüt olan Uluslararası Soykırım Akademisyenleri Birliği de bu hadiseeleri sözde “soykırım” olarak değerlendirmiştir.[50] Bu gibi olaylar Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri tarafından tepki ile karşılanmıştır. Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta ise Yunanistanın bu politikada kullandığı 176 dernektir. “Pontus Helenizmi Kongreleri” turizm dönemlerinde bu dernekler tarafından Doğu Karadeniz bölgesine “Unutulmayan Kaybolan Vatanlara Gezi” adı altında geziler gerçekleştiriliyor. Bununla da kalmayarak bazı Türk geçleri bölgeden bazı imkanlar sağlanarak Yunanistan’a götürüp eğitmektedir. 2003 yılı hesaplamalarına göre Yunanistan bu işe 1 milyon dolarlık bütçe ayırmıştır.[51]

Sonuç

XIX. Yüzyılda başlayan milliyetçilik akımları Osmanlı İmparatorluğu’nda da geniş şekilde yayılmış ve farklı isyanlar imparatorluklar içerisinde baş göstermiştir. Yunan milliyetçilerinin “Megali İdea” ideolojisi 1830 yılında Yunanistan’ın bağımsızlığı sonrası bir devlet politikasına dönüşmüştür. Özellikle, yabancı devletlet tarafından desteklenen Rum cemiyetleri Rum burjuvazisi ve Patrikhane faaliyetleri neticesinde daha da güçlenmiş Balkan Savaşları sonrası sözde “Pontus Devleti” hayallerine kapılmışlardır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rus ordusu ile hareket eden Rum çeteleri bölgede katliamlara girişmiştir. Osmanlı Hükumeti de bunu önlemek için tehcir kararını almıştır. Milli Mücadele yıllarında da Karadeniz bölgesinde Pontus terörü devam etmiştir. Ankara Hükumeti gerekli tedbirleri alarak isyanı bastırmıştır. 30 Ocak 1923 tarihindeki mübadele antlaşması ile Anadoludaki Rumlar ile Yunanistandaki Türkler yer değiştirmiştir. Bununla da sözde “Pontus Devleti” hayali suya düşmüştür. Ancak özellikle, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Rum lobisi faaliyetleri ile Yunanistan Türkiye Cumhuriyeti’ni sözde “Pontus Soykırımı” ile suçlamıştır ve Ermeni lobisi ile beraber hareket eden Rum lobisi sözde “Pontus Soykırımı”nı tanıtmak için dünyada faaliyet göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yeni bir Sevr haritası inşa etmek isteyen emperyalist ülkeler Anadolu topraklarında sözde Kürdistan, sözde Ermenistan, sözde Pontus devletleri planlarını kurmaktadırlar. Türk devleti yapılan bu tehditlere karşı dik durarak mücade etmelidir.

 

TÜRK DEGS Gönüllü Araştırmacısı VUSAL HASANZADEH

 

 

Kaynaklar.

Biber, Tuğba Eray. “Milli Mücadele Döneminde “Pontus Cumhuriyeti” Kurma Çalışmaları”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi 245, Mart-Nisan 2020, s.421-434

Doğan, Ümit. Atatürk'ün Terörle Mücadele Yöntemi Pontusçu Rum Çeteler Örneği.  Ankara:Kripto Yayınları, 2018

Doğan, Ümit. Mustafa Kemal'in Muhafızı Topal Osman. Ankara:Kripto Yayınları, 2020

Duman, Önder. “Harb-ı Umumi Yıllarında Bafra’da Rum Çeteleri”, Editör: Bünyamin Kocaoğlu, Pontus Meselesi ve Türkiye,1. Baskı, Samsun: Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu& Samsun Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Derneği Kültür Yayınları, 2018, 111-118

Halaçoğlu, Neval Konuk. “Kamuoyu Oluşturmada Propoganda Aracı Pontus Anıtları”, ed. Hikmet Öksüz, Mehmet Okur, Yüksel Küçüker, Pontus Meselesi, Olaylar, Algılar ve Gerçekler içinde, 1. Baskı, Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi Yayınları, 2019, 111-150

Güler, Ali. Bin Yıllık Hesaplaşma Lozan. Ankara:Halk Kitabevi, 2017

Metintaş, Mustafa Yahya&Mehmet Kayıran. “Pontus Sorunu: Tarihi Seyri ve Çözüm Çalışmaları”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 1, Haziran 2014, s.195-219.

Miser, Sinan. “Ortaya Çıkışından Bastırılmasına Kadar Pontus Ayaklanması”. Genel Türk Tarihi Araştırmalar Dergisi 1, Ocak 2019, s. 81-96.

Palabıyık, Mustafa Serdar&Yıldız Deveci Bozkuş. “Pontus Meselesi Genel Bir Bakış”, Uluslararası Suçlar ve Tarih 11/12, 2011, Sayı: 11/12, s.77-139

Pontus Meselesi. haz. Yusuf Gedikli, İstanbul:İz Yayıncılık, 2009

Pehlivanlı, Hamit. “Tarih Perspektifi İçerisinde Pontus Olayı: Yakın Tarihimize ve Günümüze Etkileri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi 29, 1994,  357-378

Okur, Mehmet. “Pontus Meselesinin Ortaya Çıkışı ve Karadeniz Bölgesi'nde Pontusçu Faaliyetler”. Karadeniz Araştırmaları Dergisi 14, 2007, s.1-28

Öksüz, Hikmet. “Sunuş”, ed. Hikmet Öksüz, Mehmet Okur, Yüksel Küçüker, Pontus Meselesi, Olaylar, Algılar ve Gerçekler içinde, 1. Baskı, Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi Yayınları, 2019, V-X.

Özcan, Murat&Yaşar Özüçetin, “Milli Mücadele İçerisinde Pontus Mücadelesi ve Yunanistan’ın Rolü”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi 16, 2008, s.49-64.

Özdemir, Mustafa. “I. Dünya Savaşı Sırasında Osmanlı Devleti Tarafından Gerçekleştirilen Rum Tehciri”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi 14, 2007, s.27-40

Özgören, Aydın. Osmanlı'nın Son Döneminde Pontus Rumları, İstanbul:Ötüken Neşriyat, 2017

Sağdış, Dursun Osman Çolak, Vedat Söyleyici, “Pontos İsminden Kaynaklı Yanlış Algılar ve Mithradates Pont Krallığı”, Editör: Bünyamin Kocaoğlu, Pontus Meselesi ve Türkiye,1. Baskı, (Samsun: Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu& Samsun Mübadele   ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Derneği Kültür Yayınları, 2018), 119-122

Sarınay, Yusuf. “Pontus Meselesi ve Yunanistan’ın Politikası”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi 31, 1995, s.107-162

Sarınay, Yusuf. “Yunanistan’ın Lozan’dan Sonra Yürüttüğü Pontusçu Faaliyetler ve Amaçları”, ed. Hikmet Öksüz, Mehmet Okur, Yüksel Küçüker, Pontus Meselesi, Olaylar, Algılar ve Gerçekler içinde, 1. Baskı, Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi Yayınları, 2019, 67-76.

Ural, Selçuk. “Mütareke Dönemi'nde Pontus Devleti Kurmaya Yönelik Çalışmalar ve Alınan Karşı Önlemler”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi 27-28, Mayıs-Kasım 2001, s. 335-351

Yaşın, Gözde Kılıç. “100. Yılında Pontusçuluk Faaliyetleri: Yunanistan’ın Amaç, Yöntem ve Hedefleri”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstütüsü Özel Rapor, Ocak 2019.



[1] Sunuş, ed. Hikmet Öksüz, Mehmet Okur, Yüksel Küçüker, Pontus Meselesi, Olaylar, Algılar ve Gerçekler, 1. Baskı, Hikmet Öksüz tarafından, (Trabzon:Karadeniz Teknik Üniversitesi Yayınları, 2019),  VIII.

 [2] Kitap için bkz: Pontus Meselesi, haz. Yusuf Gedikli, 2. Baskı, İstanbul: İz Yayıncılık, 2009, 53-471

[3] Bazı kaynaklar bu fikri tam kabul etmiyorlar. Onlara göre bu kavram Greklerden önce ortaya çıkmıştır. Konu hakkında bkz: Dursun Sağdış,  Osman Çolak, Vedat Söyleyici, “Pontos İsminden Kaynaklı Yanlış Algılar ve Mithradates Pont Krallığı”, Editör: Bünyamin Kocaoğlu, Pontus Meselesi ve Türkiye, 1. Baskı, (Samsun: Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu& Samsun Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Derneği Kültür Yayınları, 2018), 120

[4] Ümit Doğan,  Atatürk'ün Terörle Mücadele Yöntemi Pontusçu Rum Çeteler Örneği.  1. Baskı, (Ankara:Kripto Yayınları, 2018), s.30; Bazı kaynaklar bu kelimenin şu anlama geldiğini ifade ediyor: “Karadenizli Ortodoks, Karadenizli kişi, aptal yada geri zekalı”. Pontus Meselesi, 16.

[5] Ümit Doğan,  Atatürk'ün Terörle Mücadele Yöntemi Pontusçu Rum Çeteler Örneği, 30.

[6]Metintaş, Mustafa Yahya&Mehmet Kayıran. “Pontus Sorunu: Tarihi Seyri ve Çözüm Çalışmaları”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 1, Haziran 2014, s.195;  Bu konuda geniş bilgi için bkz: Geniş bilgi için bkz: Pontus Meselesi, 15-16;  Dursun Sağdış,  Osman Çolak, Vedat Söyleyici, “Pontos İsminden Kaynaklı Yanlış Algılar ve Mithradates Pont Krallığı”, 120

[7] Sinan Miser, “Ortaya Çıkışından Bastırılmasına Kadar Pontus Ayaklanması”. Genel Türk Tarihi Araştırmalar Dergisi 1, Ocak 2019, 82

[8] Pontus Meselesi, 17

[9] Dursun Sağdış,  Osman Çolak, Vedat Söyleyici, “Pontos İsminden Kaynaklı Yanlış Algılar ve Mithradates Pont Krallığı”, Editör: Bünyamin Kocaoğlu, Pontus Meselesi ve Türkiye, 1. Baskı, (Samsun: Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu& Samsun Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Derneği Kültür Yayınları, 2018), 122; Metintaş, Mustafa Yahya&Mehmet Kayıran. “Pontus Sorunu: Tarihi Seyri ve Çözüm Çalışmaları”, 196; Bazı kaynaklarda devletin kuruluş tarihi MÖ 298 belirtilmiştir: Pontus Meselesi, 17;Ali Güler, Bin Yıllık Hesaplaşma Lozan. 1. Baskı, (Ankara:Halk Kitabevi, 2017), 261

[10] Okur, Mehmet. “Pontus Meselesinin Ortaya Çıkışı ve Karadeniz Bölgesi'nde Pontusçu Faaliyetler”. Karadeniz Araştırmaları Dergisi 14, 2007, 4

[11]Sinan Miser, “Ortaya Çıkışından Bastırılmasına Kadar Pontus Ayaklanması”, 83; Konu hakkında ayrıca bkz: Pontus Meselesi, 17-18

[12] Yusuf Sarınay,  “Pontus Meselesi ve Yunanistan’ın Politikası”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi 31, 1995, 109

[13] Sinan Miser, “Ortaya Çıkışından Bastırılmasına Kadar Pontus Ayaklanması”, 84-85

[14] Mustafa Serdar Palabıyık,&Yıldız Deveci Bozkuş. “Pontus Meselesi Genel Bir Bakış”, Uluslararası Suçlar ve Tarih 11/12, 2011, Sayı: 11/12,  94.

[15] Mustafa Serdar Palabıyık,&Yıldız Deveci Bozkuş. “Pontus Meselesi Genel Bir Bakış”, 96

[16] Gülbadi Alan, “Amerikan Board Misyonerleri Anadoludaki Rumlar ve Pontus Meselesi”, Pontus Meselesi, Olaylar, Algılar ve Gerçekler içinde, 1. Baskı, Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi Yayınları, 2019, 37; Faaliyet hakkında geniş bilgi için bkz: Gülbadi Alan, “Amerikan Board Misyonerleri Anadolu’daki Rumlar ve Pontus Meselesi”, 37-66

[17] Mehmet Okur, “Pontus Meselesinin Ortaya Çıkışı ve Karadeniz Bölgesi'nde Pontusçu Faaliyetler”, 6

[18] Mustafa Serdar Palabıyık,&Yıldız Deveci Bozkuş. “Pontus Meselesi Genel Bir Bakış”, 109-110

[19] Yusuf Sarınay, “Pontus Meselesi ve Yunanistan’ın Politikası”, 110

[20] Yusuf Sarınay, “Pontus Meselesi ve Yunanistan’ın Politikası”, 112

[21] Mehmet Okur, “Pontus Meselesinin Ortaya Çıkışı ve Karadeniz Bölgesi'nde Pontusçu Faaliyetler”,  9; Bafra’daki katliam ile ilgili bkz: Önder Duman, “Harb-ı Umumi Yıllarında Bafra’da Rum Çeteleri”, Editör: Bünyamin Kocaoğlu, Pontus Meselesi ve Türkiye,1. Baskı, (Samsun: Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu& Samsun Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Derneği Kültür Yayınları, 2018), 111-118

[22] Konu ile ilgili bkz: Veysel Usta “Mübadeleye Giden Yol: Hatırala Göre Rus İşgali Sırasında Rumların Sırasında Rumların Türklere Yaptığı Mezalim”, Editör: Bünyamin Kocaoğlu, Pontus Meselesi ve Türkiye,1. Baskı, (Samsun: Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu& Samsun Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Derneği Kültür Yayınları, 2018), 101-110

[23] Hamit Pehlivanlı, “Tarih Perspektifi İçerisinde Pontus Olayı: Yakın Tarihimize ve Günümüze Etkileri”,360.

[24] Rum Tehciri hakkında geniş bilgi için bkz: Özdemir, Mustafa. “I. Dünya Savaşı Sırasında Osmanlı Devleti Tarafından Gerçekleştirilen Rum Tehciri”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi 14, 2007, 27-40

[25] Sinan Miser, “Ortaya Çıkışından Bastırılmasına Kadar Pontus Ayaklanması”, 87; Yusuf Sarınay, “Pontus Meselesi ve Yunanistan’ın Politikası”, 112-113

[26] Ali Güler, Bin Yıllık Hesaplaşma Lozan, 262

[27] Mehmet Okur, “Pontus Meselesinin Ortaya Çıkışı ve Karadeniz Bölgesi'nde Pontusçu Faaliyetler”,  9-10

[28] Selçuk Ural, “Mütareke Dönemi'nde Pontus Devleti Kurmaya Yönelik Çalışmalar ve Alınan Karşı Önlemler”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi 27-28, Mayıs-Kasım 2001, 336

[29] Sinan Miser, “Ortaya Çıkışından Bastırılmasına Kadar Pontus Ayaklanması”, 87

[30] Tuğba Eray Biber,“Milli Mücadele Döneminde “Pontus Cumhuriyeti” Kurma Çalışmaları”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi 245, Mart-Nisan 2020, 428

[31] Aydın Özgören, Osmanlı'nın Son Döneminde Pontus Rumları, 1. Baskı, (İstanbul:Ötüken Neşriyat, 2017), 276

[32] Ümit Doğan,  Atatürk'ün Terörle Mücadele Yöntemi Pontusçu Rum Çeteler Örneği, 108-110

[33] Topal Osman’ın faaliyetleri hakkında bkz: Ümit Doğan, Mustafa Kemal'in Muhafızı Topal Osman. 12.Baskı, Ankara:Kripto Yayınları, 2020

[34] Özcan, Murat&Yaşar Özüçetin, “Milli Mücadele İçerisinde Pontus Mücadelesi ve Yunanistan’ın Rolü”, Karadeniz Araştırmaları Dergis 16, 2008, 57-58

[35]Geniş bilgi için bkz: Ümit Doğan,  Atatürk'ün Terörle Mücadele Yöntemi Pontusçu Rum Çeteler Örneği, 116-125

[36] Geniş bilgi için bkz: Ümit Doğan,  Atatürk'ün Terörle Mücadele Yöntemi Pontusçu Rum Çeteler Örneği, 116-126-132

[37] Sinan Miser, “Ortaya Çıkışından Bastırılmasına Kadar Pontus Ayaklanması”, 92

[38] Ümit Doğan,  Atatürk'ün Terörle Mücadele Yöntemi Pontusçu Rum Çeteler Örneği, 137-138

[39]Katliamların hangi bölgede ve ne zaman gerçekleştiğine dair belgeler için bkz: Ümit Doğan,  Atatürk'ün Terörle Mücadele Yöntemi Pontusçu Rum Çeteler Örneği, 73-100

[40] Ali Güler, Bin Yıllık Hesaplaşma Lozan,  263.

[41] Ümit Doğan,  Atatürk'ün Terörle Mücadele Yöntemi Pontusçu Rum Çeteler Örneği, 69-72

[42] Kitap için bkz: Pontus Meselesi, haz. Yusuf Gedikli, 2. Baskı, İstanbul: İz Yayıncılık, 2009, 53-471

[43] Yusuf Sarınay, “Yunanistan’ın Lozan’dan Sonra Yürüttüğü Pontusçu Faaliyetler ve Amaçları”, ed. Hikmet Öksüz, Mehmet Okur, Yüksel Küçüker, Pontus Meselesi, Olaylar, Algılar ve Gerçekler içinde, 69

[44] Gözde Kılıç Yaşın, “100. Yılında Pontusçuluk Faaliyetleri: Yunanistan’ın Amaç, Yöntem ve Hedefleri”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstütüsü Özel Rapor, Ocak 2019, 6

[45] Gözde Kılıç Yaşın, “100. Yılında Pontusçuluk Faaliyetleri: Yunanistan’ın Amaç, Yöntem ve Hedefleri”, 51

[46] Hamit Pehlivanlı, “Tarih Perspektifi İçerisinde Pontus Olayı: Yakın Tarihimize ve Günümüze Etkileri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi 29, 1994,372-373

[47] Bu konuda geniş bilgi için bkz: Neval Konuk Halaçoğlu, “Kamuoyu Oluşturmada Propoganda Aracı Pontus Anıtları”, ed. Hikmet Öksüz, Mehmet Okur, Yüksel Küçüker, Pontus Meselesi, Olaylar, Algılar ve Gerçekler içinde, 111-150

[48] Ali Güler, Bin Yıllık Hesaplaşma Lozan,  264-266.

[49] Yusuf Sarınay, “Yunanistan’ın Lozan’dan Sonra Yürüttüğü Pontusçu Faaliyetler ve Amaçları”,72-73

[50] Konu hakkında bkz: Mustafa Serdar Palabıyık,&Yıldız Deveci Bozkuş. “Pontus Meselesi Genel Bir Bakış”, 130-133

[51] Ali Güler, Bin Yıllık Hesaplaşma Lozan,  266; Günümüzde de faaliyet gösteren 176 derneğin isimleri için bkz: Gözde Kılıç Yaşın, “100. Yılında Pontusçuluk Faaliyetleri: Yunanistan’ın Amaç, Yöntem ve Hedefleri”, 52-60