TARİHİ TEKERRÜR, II. ELHAMRA KARARNAMESİ: GKRY-İSRAİL MEB ANLAŞMASI

Sosyal Medyada Paylaş!

 

TARİHİ TEKERRÜR, II. ELHAMRA KARARNAMESİ: GKRY-İSRAİL MEB ANLAŞMASI

TÜRK DEGS Gönüllü Araştırmacısı Duatepeli Eyüp Atak'ın Kaleminden;

2010 yılından bu yana ilk kez bir Türk savaş gemisi, İsrail limanına demir attı. Türk fırkateyni Kemal Reis, 3-6 Eylül arasında Hayfa Limanındaydı. NATO tatbikatı kapsamında Türk savaş gemisi, Hayfa Limanına demirledi. Liman yönetimi “Türk Donanmasına ait savaş gemisi olan TCG Kemal Reis fırkateyni ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz” açıklamasında bulundu¹. Uzun süredir gergin olan Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi her alana yayılmakta ve hızlanmaktadır. Fırkateyn ziyaretinden önce Mart 2022’de İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Türkiye’yi ziyaret etmiş burada Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından resmi törenle karşılanmıştır. Herzog bu ziyaretiyle 2008’den bu yana Türkiye'yi ziyaret eden ilk lider olmuştur². Akabinde Mayıs 2022’de Mevlüt Çavuşoğlu 15 yılın ardından dışişleri bakanlığı düzeyinde İsrail’i ziyaret etmiş, mevkidaşı Yair Lapid ile bölgesel konularda görüş alışverişinde bulunmuşlardır³. Son olarak Ağustos 2022’de karşılıklı büyükelçi atama kararı alınmıştır⁴.

 

TCG Kemal Reis, Hayfa ziyaretiyle ortak tarihi barındıran oldukça anlamlı bir mesaj vermiştir. 1492 yılında İspanya’da I. Isabel ile II. Ferdinand, Elhamra kararnamesini imzaladı. Kararnamede hristiyanlığı benimsemelerini ya da ülkeyi terk etmeleri istenmiştir. Terk etme kararı alanların ise geride kalan mallarının yanı sıra altın, para, ziynet vb. eşyalarına el konulacağını ve tanınan süre sonunda ülkeden ayrılmayanların idam edileceği söylenmiştir. Katledilen, malları gasp ve talan edilen yahudiler ya din değiştirip konverso olarak hayatlarına devam etmişler ya da ülkeyi terk etmişlerdir. Bu gelişmeler üzerine Sultan II. Bayezid Han ferman yayınlamıştır. Fermanda 'İspanya Yahudilerini geri çevirmek şöyle dursun tam bir içtenlikle karşılanmalarını, aksine hareket ederek göçmenlere kötü muamele yapacakların veya en ufak bir zarara sebebiyet vereceklerin ölümle cezalandırılacaklarını' buyurmuştur. Tahliyeler içinde Kemal Reis’i görevlendirmiştir. Kadiz ve Sevilya limanlarında hapsedilen Yahudileri Osmanlı topraklarına taşımaya başlamışlardır⁵. 150.000 kadar yahudi Osmanlı topraklarına getirilmiştir. Isaac Herzog’un, Elhamra kararnamesinin imzalandığı Mart ayında ve olayların 530. yıl dönümünde⁶ Türkiye’yi ziyaret etmesi ve bugün TCG Kemal Reis’in Hayfa ziyareti pek de tesadüfi olmayıp her iki taraftan tarihsel ortak köklü bağlara yapılan atıflardır. Bu tip örnekleri tarihin pek çok safhasında görmek mümkündür. Yakında zamanda II. Dünya Savaşı sırasında Rodos Başkonsolosluğu görevi yapan Selahattin Ülkümen, Holokost sırasında yahudilere Türk vatandaşlığı verip denizden kayıklarla Türkiye’ye göndererek hayatlarını kurtarmıştır. Yapılan yardımın intikamını almak amacıyla konsolosluğu Almanlar bombardımana tutmuş ve hamile eşini bu olaylar sırasında kaybetmiştir. Gösterdiği kahramanlık için İsrail Devleti tarafından 1989 yılında “Uluslararası Dürüstler Ödülü”ne layık görmüştür⁷. 1949 yılında ise İsrail Devletini tanıyan Türkiye, müslümanların çoğunlukla yaşadığı ülkeler arasından ilk devlet olmuştur. Bunca ortak noktalara rağmen yakın tarihte çeşitli olaylarla her iki ülke ilişkileri kopmuştur.

 

Tarihsel bağlar ve normalleşme süreci bağlamında kayıp yıllarda yaşanan gelişmeleri pek çok başlık altında ele almamız gerekir. Türkler ve Yahudiler arasında geçmiş olayları incelediğimizde denizler iki halk arasında hep köprü görevi görmüştür. Denizler sayesinde bağlar kurulmuş, ilişkiler gelişmiş, birlikte zulmün üstesinden gelmiş, zengin Osmanlı topraklarına gelen yahudiler ile denizlerdeki ticaret artmış olup her iki halk refah içinde yaşamıştır. Denizler iki halk arasındaki ilişkilerin en önemli sac ayağını oluşturmuştur. İki ülke ilişkilerine denizler yoluyla atılan düğümler yine denizlerde “Mavi Marmara” olayı ile çözülmek istenmiştir. Bu yüzden ele alacağımız başlıklardan ilki denizler üzerinde yaşanan gelişmeler olmalıdır.

 

Elbette kayıp yılların en önemli gelişmesi münhasır ekonomik bölge anlaşmaları olmuştur. 17 Aralık 2010 tarihinde Binyamin Netanyahu başbakanlığındaki İsrail hükümeti ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi(GKRY) arasında MEB anlaşması imzalanmıştır. Ancak bu anlaşma İsrail devletinin menfaatleri ile bağdaşmamaktadır. GKRY ile İsrail’in yaptığı antlaşmada İsrail lehine bir dengesizlik vardır. Zira bu dengesizliği, dönemin GKRY Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanı Nicos A. Rolandis tarafından, “sınır olarak ortay hattın belirlenmesinin çok önemli ve kendileri için çok büyük bir başarı olduğunu, GKRY’nin bu anlaşma ile sahip olduğunun dört katı fazlası bir alanda egemenlik haklarına sahip olduğunu, GKRY’nin hakkından fazlasını aldığını” itiraf etmiştir¹⁰. GKRY yaptığı antlaşma ile neredeyse eşit deniz yetki alanına sahip olmuş, İsrail’in 12 numaralı parseli de kapsayacak şekilde 4.600 km2 deniz yetki alanını sahiplenmiştir¹¹. Kıbrıs, anakaralar arasında yer alan bir adadır. Adalara kıtalar gibi kıta sahanlığı tanınması, “taraflara haksız muamele edilmesine” yol açacağından, adalara anakaralar gibi kıta sahanlığı verilmeyeceğini açıklanmıştır⁹. Libya-Malta, 1969 Kuzey deniz vb. davalarda Uluslararası Adalet Divanı kararları ile tescillenmiştir. Ayrıca GKRY adanın tamamını temsil etmemektedir.

 

İsrail Halkının, denizlerdeki hak ve menfaatlerinin önemli bir bölümünü Netanyahu hükümeti eliyle GKRY’ne hediye edilmiştir. Dönemin hükümeti ve küresel medyası anlaşmayı bir zafer gibi kamuoyuna servis etti. 02.03.2011 tarihli hükümetin 2794 sayılı kararıyla da bu anlaşma onaylanmıştır. Söz konusu kararın devlet işlerine ilişkin yönetmeliği 20(b) maddesine uygun olarak verildiği söylenilerek hukukileştirilmeye çalışılmıştır. Ancak burada ayrıca dikkat çekmemiz gereken bazı noktalar vardır.

 

31 Mart 2009 tarihinde Binyamin Netanyahu başbakanlık görevine başladı. Bu tarihten itibaren Türkiye-İsrail ilişkilerinde tetiklenen gerginlik Netanyahu eliyle zirve yapmıştır.  31 Mayıs 2010 tarihinde iki ülke arasında ipleri kopartan “Mavi Marmara” baskını yaşandı. İsrail kamuoyunda Türkiye şeytanlaştırılmış, algılar Türkiye karşıtlığı üzerine kurgulandı. Ne tesadüftür ki diplomatik ilişkilerin kesildiği aynı yıl 17 Aralık 2010 tarihinde Netanyahu hükümeti GKRY ile MEB anlaşması imzaladı. Böyle bir anlaşma yapacak bir hükümetin bu alanları düzenleyen yasaları önceden yapması ve düzenlemesi gerekirdi. 2009 yılında başlattıkları üç görüşmeden sonra İsrail Hükümeti Deniz Alanları Hakkındaki düzenlemeleri içeren yasayı Knessette 2017 yılında karara bağlayabilmiştir. Hangi mesafelere kadar MEB olabileceği, hangi mesafede hangi hukukun işletileceği hakkında ancak karar verebilmişlerdir. Çünkü İsrail, Birleşmiş Milletler Deniz Hukukuna taraf bir devlet değil bununla birlikte kendi iç hukukunda da düzenlenmemiş alanlar olduğundan hukuk boşluğu vardı. Bu boşluğun içerisinde aralarında mutabık bile kalamamışken apar topar GKRY ile MEB imzalanmıştır. Hükümetin, knesset meclis tutanaklarından da anlaşılacağı üzere konuyu tartışanların büyük bir kısmı teknik açıdan yetersiz, hazırlıksız, konuya hakim olmadığı gözükmektedir. Temel kavramların bile anlamının ne olduğu, tartışıldığı anlar olmuş, pek çok ihtilaf ve çekişmeler yaşanmıştır¹². Zaten dar bir coğrafya ve kıt doğal kaynaklara sahip İsrail Halkı için bu anlaşmanın bedeli  ağır oldu. 4600 km deniz alanı GKRY’ne alkışlar ve mutlu pozlar içerisinde teslim edildi. Söz konusu alan içerisinde yer alan Afrodit yatağında bile 125 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunmaktadır.

 

Elhamra kararnamesi 31 Mart 1492 yılında imzalanmıştır. Yine ne tesadüftür ki Binyamin Netanyahu ise tam 517 yıl sonra kararnamenin yıl dönümünde 31 Mart 2009 tarihinde başa gelip kısa sürede GKRY ile yahudilerin II. Elhamra kararnamesini imzalamıştır. Nasıl ki İspanya’da evlerine topraklarına el konulmuş ise bugünde deniz yetki alanlarına GKRY tarafından el konulmuştur. Nasıl ki altın, para, ziynet eşyalarını yanlarına almaları yasaklanmış bırakmak zorunda kalmışlar ise tespit edilmiş doğalgaz rezervlerini GKRY bırakılmıştır. İsrail ile Türkiye arasında bağların koparılması ve ardından GKRY ile yapılan MEB anlaşması tesadüf olabilir mi? GKRY ve Netanyahu hükümetlerinin hangisinin I. Isabel hangisinin II. Ferdinand olduğuna İsrail halkı karar verecektir. Sevilla ve Kadiz limanlarının bir köşesine sıkışan yahudiler ile bugün GKRY tarafından Akdeniz’in bir köşesine sıkıştırılan İsrail’in bir farkı var mıdır? Bu köşede oynanan oyunun benzeri diğer bir köşede kıta ülkesi ve adaları kıtalar arasında olduğu halde Yunanistan tarafından oynanmaktadır. İspanya, Sevilla üniversitesinde Yunan adaları kıta ülkesi gibi esas alarak Sevilla haritası çizilmiştir.  Bu haritayla Akdenize en uzun kıyısı olan Türkiye, Antalya körfezine hapsedilmek istenmektedir. Yine ne tesadüftür ki 1493’te müslüman ve yahudilerin hapsedildiği limanlardan biri de Sevilla limanıydı. O gün limanlara, Elhamra kararnamesi ile hapsetmeye çalışanlar bugün iki milleti haritalarla hapsetmeye çalışmaktadır.

 

            Tarihin tekerrür ettiği bu zamanlarda aktörler ve konular değişse de iki millete de oynanan oyun ve oynayan akıl aynıdır. İki millet oyunu önceden bozduğu gibi şuanda bozacak güç ve kuvvettedir. Nitekim Türkiye ve Libya kendi tarafında oyunu bozmuştur. 27 Kasım 2019 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yapılan deniz yetki alanları sınırlandırma antlaşması ile Doğu Akdeniz’de Türk deniz yetki alanının batı sınırı belirlenmiştir¹⁴. Türk deniz yetki alanı sınırlarının çiziminde, “diyagonal hatlar” esasına uygun bir yöntem kullanılmıştır. Bu yöntem, karşılıklı kıyıların ışıma ve başlangıç noktaları, ortay hatların belirlenmesi gibi temel hususları esas alarak ortaya konulmuştur. Böylece dünyanın bir küre olduğu gerçekliği ışığında Türkiye’nin güneydoğu ve güneybatı enlemleri arasında yaklaşık “1,5 derecelik enlem farkı” olduğu tespit edilmiştir¹⁵. Libya, Yunanistan’ın dayattığı haritaya nazaran 16.700 km² deniz yetki alanı kazanmış ve aynı prensipte antlaşmalar imzalaması durumunda da toplamda en az 39.000 km2 kazanmanın da önünü açmıştır¹⁶.

 

Türkiye ile İsrail arasında karşılıklı kıyılar olduğu karşılıklı olarak denizden komşudur¹⁷. İsrail’in bu kayıplarını Türkiye ile olası bir antlaşma çevresinde telafi edebilme şansı vardır¹³ Yöntem ise bellidir. 1493’te Kemal Reis’in denizden denize kurduğu köprüyü yeniden kurmaktır. Nitekim, TCG Kemal Reis’in verdiği tarihi mesaj da budur. Türkiye-İsrail MEB anlaşması ile bu köprü tekrar kurulduğu takdirde: İsrail  16.344 km² deniz alanı kazanacak, böylelikle Afrodit yatağının da bulunduğu GKRY’nin sözde 12 numaralı parselinin tümüne; 1, 7, 8, 9, 10, 11’in bir kısmına sahip olacağını ve neticesinde bu bölgelerdeki zenginlikler (sadece 12 numaralı ruhsat sahasındaki Afrodit yatağında bile 125 milyar m3 doğal gaz rezervi bulunduğu ilan edilmiştir) İsrail’e ait olacaktır¹⁸.

 

İsrail, Netanyahu hükümetinin basiretsizliği nedeniyle kaybettiklerini tek bir hamle ile fazlasıyla kazanabilir. Elbette Netanyahu’nun ülkesini batırdığı tek bataklık bu değildir. İsrail buradan kurtulduktan sonra “East Med” boru hattı projesini tekrar ele almalıdır. Bu proje Doğu Akdeniz gazının GKRY’ne deniz yolu ile Yunanistan'a buradan da en başta İtalya olmak üzere tüm Avrupa’ya taşınmasını kapsar. Ancak bu proje pek çok yönden ölü doğmuştur. Denizler de doğalgaz boru hattı yapımı oldukça maliyetli ve zaman alıcıdır. Projenin, 7 milyar dolara mal olacağı ve 7 yıl süreceği tahmin edilmektedir¹⁹. Bununla birlikte proje Türk MEB’sinden geçmektedir. Her haliyle bu projenin gerçekleştirilmesi imkansızdır. İşte burada Türkiye-İsrail arasında kurulacak Kemal Reis köprüsünün ardından yeni bir köprüde denizaltı doğalgaz boru hatları ile kurulmalıdır. Çünkü Türkiye üzerinden çizilecek güzergah çok daha ekonomik olacak. Yapım süresi kısa sürecek olup halihazırda Türkiye’nin enerji transfer merkezi olması sebebiyle mevcut enerji nakil hatlarına entegre edilip ilgili ülkelere servis edilebilecektir. İsrail halkının içerisinde bulunduğu pandemi, enflasyon vb. nedenlerle denizlere dökecek parası olmayıp, elde edeceği gelirleri de en kısa sürede ülke ekonomisine katması gerekmektedir.

 

İsrail tarihinde ilk kez görevdeyken rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ile yargılanan artık köşeye sıkışan cezadan indirim alabilmek için suçlamaları kabul edeceği söylenen bir şahsın başbakanlık ettiği dönemlerde aldığı kararların incelenmesi gerekir. İsrail Başsavcılığı tarafından yapılan suçlama dosyalarından birisi de “case 4000”tir²⁰. Dosyada Netanyahu’nun Bezeq telokominasyon şirketine tanıdığı ayrıcalıklardan bahsediliyor. Bezeq telokominasyonun çalışmalarından biri 2012 yılında İsrail-İtalya arasında denizaltı telokominasyon kabloları yerleştirmektir. Firmanın Netanyahu yolsuzluk bağlantısı, firmanın bu projesi ve Netanyahu’nun da benzer GKRY, Yunanistan ve İtalya’yı kapsayan denizaltı doğalgaz boru projesi oldukça dikkat çekicidir. Netanyahu, Akdenizdeki doğalgazın çıkarılması için de Noble Enerji ve Delek Grup ile yapılmak istenen İsrail gazının şartsız koşulsuz ve geri dönüşümsüz şekilde tahsis edilmesini sağlayacak anlaşmanın mimarlarından ve ateşli savunucularındandır. Noble Enerji aynı zamanda GKRY’nin İsrail’den gasp ettiği ve doğalgaz keşfinin yapıldığı Afrodit yatağı da bulunan söz de 12 numaralı sahaya ait haklarında sahibidir²².

 

Tüm tarihsel, teknik ve reel veriler ortadayken nasıl böylesine hata üstüne hatalar yapılmıştır. İsrail denizlerinin gasp edilmesine ve milyarlarca şekelin denizlere dökülmesine nasıl müsade edilmiştir? Bununla yetinmeyip başarı gibi medyaya nasıl demeçler verilmiştir? Türkiye ile İsrail ilişkilerini kopartacak hamlelerde bulunup aynı yıl kimler İsrail’i GKRY kucağına itti? I. Isabel ile II. Ferdinand’ın bugünkü temsilcileri kimlerdir? Neden tüm projeler Roma’ya uzanıyor. Yahudileri, Kudüs'ten tüm dünyaya Roma sürgün etmedi mi? 23 Eylül 1821’de Müslümanlar, Arnavut ve Yahudiler birlikte Tripoliçe’de Yunanlar tarafından katledildi²³. İsrail’e yapılanı Arnavutluk’a da yapmak istemişlerdi. Ancak Arnavutluk Yüksek Mahkemesi anlaşmayı bozdu. Arnavutluk’un deniz yetki alanları Yunanistan’a teslim edilmedi. Böylece Arnavutluk geçmişin rövanşını aldı.

 

Nitekim günümüzde tüm bu olaylarda ana aktör celladına aşık Binyamin Netanyahu’dur. 31 Mart 2009 yılında Elhamra kararnamesinin yıl dönümünde başa gelip II. Elhamra kararnamesine imza atmıştır. O gün Seville ve Kadiz limanlarına hapsedilmek istenen yahudi ve müslümanlar bugün günümüzde Seville haritası ve GKRY MEB anlaşması ile yeniden hapsedilmek istenirken hamle içerden gelmiştir. Bizans’ın devamı olduğunu iddia eden ancak alakaları olmayan Yunanistan-GKRY ikilisine ülkesini teslim etmiştir. Bu hal rüşvet ve yolsuzluklar ile birlikte aktörlere de bakıldığında akıllara “Bizanslı General” problemini getirmektedir. Tüm bu şaibe, gasp ve anlaşmaları ortadan kaldıracak olan İsrail halkının iradesi ve Yüksek Mahkemesidir. Nitekim doğalgaz çıkarılması ile ilgili firmalarla yapılan anlaşmayı İsrail'in gelecek hükümetlerinin değiştiremeyecek olmasının, devletin menfaatlerine aykırı olduğu gerekçesiyle Yüksek Mahkeme tarafından anlaşma iptal etmiştir²¹. 

 

İster tarihsel tekerrür olsun ister duygusal isterde pragmatik olsun hangi açıdan bakılırsa bakılsın kurtuluş Türkiye-İsrail MEB anlaşmasıdır. Yolun bittiği denildiği yerde ufukta yine Kemal Reis gözükmüştür. Selahattin Ülkümenin kayıkları hazırdır. Musa asasını yine yere vurmuş deniz hemen yarılmış ve şuan geçilmeyi beklemektedir. Romalılar tarafından sürülmekte, Bizanslı generallerden kurtulmakta, sıkışmış İspanyol limanlarından çıkışta, bu topraklarda geçmişte olduğu gibi özgürlük, zenginlik ve bolluğa yeniden kavuşmak İsrail Mahkemeleri ve Halkının iradesinin elindedir. 

Eyüp ATAK

Eylül 2022

 

Duatepe, ANKARA

 

İbranicesi;  

https://turkdegs.org/icerik/%D7%97%D7%96%D7%A8%D7%94-%D7%94%D7%99%D7%A1%D7%98%D7%95%D7%A8%D7%99%D7%AA-%D7%A6%D7%95-%D7%90%D7%9C%D7%94%D7%9E%D7%91%D7%A8%D7%94-%D7%94%D7%A9%D7%A0%D7%99-%D7%94%D7%9E%D7%9E%D7%A9%D7%9C-%D7%94%D7%A7%D7%A4%D7%A8%D7%99%D7%A1%D7%90%D7%99-%D7%94%D7%99%D7%95%D7%95%D7%A0%D7%99-%D7%A9%D7%9C-%D7%93%D7%A8%D7%95%D7%9D-%D7%A7%D7%A4%D7%A8%D7%99%D7%A1%D7%99%D7%9F-%D7%94%D7%A1%D7%9B%D7%9D-%D7%94%D7%AA%D7%99%D7%97%D7%95%D7%9D-%D7%A9%D7%9C-%D7%94%D7%90%D7%96%D7%95%D7%A8-%D7%94%D7%9B%D7%9C%D7%9B%D7%9C%D7%99-%D7%94%D7%91%D7%9C%D7%A2%D7%93%D7%99-%D7%A9%D7%9C-%D7%99%D7%A9%D7%A8%D7%90%D7%9C-exclusive-economic-zone-eez

 

 

Eyüp ATAK

Eylül 2022

Duatepe, ANKARA

 

 

1- https://www.salom.com.tr/haber/123203/12-yil-sonra-israil-limaninda-ilk-turk-savas-gemisi

2- www.trthaber.com/haber/gundem/israil-cumhurbaskani-isaac-herzog-ankarada-662172.html

3-https://www.ntv.com.tr/turkiye/disisleri-bakani-cavusoglu-israili-ziyaret-etti-iki-devletli-cozumun-baris-icin-tek-yol-olduguna-inaniyoruz,KgKzPQohv0aMhRnUCGoVKg

4-https://www.aa.com.tr/tr/gundem/turkiye-ve-israil-karsilikli-olarak-buyukelci-atama-karari-aldi/2663096

5-https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/ii-bayezid-yahudilerin-ictenlikle-karsilanmalari-icin-ferman-yayinladi/1929389

6-https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/sefarad-yahudilerinin-osmanli-topraklarina-gelisinin-530-yildonumu-madridde-anildi/2548974

7-https://www.yadvashem.org/righteous/stories/ulkumen.html

8- ( BMDHS, md. 55–75).

9- [11] ICJ Reports, 1969’den alıntı yapan Sami Doğru, “Uluslararası hukukta kıta sahanlığı ve Ege denizi kıta sahanlığı uyuşmazlığı”, Ankara Üniversitesi Basımevi, 2003, s. 53.

10- Doç. Dr. Cihat, YAYCI, “Doğu Akdeniz’in Paylaşımı Mücadelesi ve Türkiye”, sf.167

 

11-https://turkdegs.org/icerik/filistin-tuerkiyenin-denizden-komsusudur

12-https://oknesset.org/meetings/2/0/2070786.html

13- https://turkdegs.org/icerik/filistin-tuerkiyenin-denizden-komsusudur

14-Memorandum of Understanding between the Government of the Republic of Turkey and the Government of National Accord-State of Libya on delimitation of the maritime jurisdiction areas in the Mediterranean. (19.01.2022). Erişim Adresi; https://treaties.un.org/Pages/showDetails.aspx?objid=080000028056605a&clang=_en

15-158 MAVİ VATAN “Bir Harita ve Bir Doktrin Kitabı” Türkiye’nin Denizlerdeki Misak-ı Milli’si

16- 162 MAVİ VATAN “Bir Harita ve Bir Doktrin Kitabı” Türkiye’nin Denizlerdeki Misak-ı Milli’si

17- 178 MAVİ VATAN “Bir Harita ve Bir Doktrin Kitabı” Türkiye’nin Denizlerdeki Misak-ı Milli’si

18-180 MAVİ VATAN “Bir Harita ve Bir Doktrin Kitabı” Türkiye’nin Denizlerdeki Misak-ı Milli’si

19-https://web.archive.org/web/20190202155048/http://arabcenterdc.org/policy_analyses/the-eastern-mediterranean-gas-forum-reinforces-current-regional-dynamics/

20-https://www.jpost.com/Israel-News/Benjamin-Netanyahu/Police-arrest-senior-figures-in-connection-to-Bezeq-case-542915

21-https://www.timesofisrael.com/high-court-torpedoes-massive-gas-deal-in-historic-ruling/

22-Imersia gazetesi, 8 Kasım 2010 tarihli haber

23-^ a b c William St. Clair. That Greece Might Still Be Free The Philhellenes in the War of Independence. London: Oxford University Press, 1972. ISBN 0-19-215194-0, sayfa 43