TGRT'ye Konuk Olan Amiral Yaycı: "Güçlü Türkiye hem Batı'nın hem de Doğu'nun garantisidir!"

Sosyal Medyada Paylaş!

Cem Küçük'ün Montrö özelinde yönelttiği sorulara yanıtlar veren Cihat Yaycı, Montrö Sözleşmesi'nin 19. maddesi ışığında Karadeniz güvenliğini şu şekilde açıkladı;

"Montrö’nün bu konudaki hükümleri çok açık; “Türkiye, savaşan devlet değil ve savaş riski de doğrudan ona yönelik değilse Montrö’nün 19. Maddesi yürürlüktedir ve yürürlüğe girmek zorundadır. Montrö Sözleşmesi’nin 19. Maddesi gereği Türkiye savaşan devletlere Boğazları kapatır.” Burada Türkiye’nin tek takdir yetkisi; Savaş olup olmadığına karar vermektir ki iki tarafta henüz bunca olaya rağmen birbirine savaş ilan etmiş durumda değildir. İkinci yöntem ise şudur; Savaşan ülkelerden birisi Birleşmiş Milletlere saldırı altında olduğunu bildirmesidir ki Ukrayna, Birleşmiş Milletlerin bir organı olan Uluslararası Adalet Divanı’na bir saldırı altında olduğunu bildirmiş ve bu saldırını önlenmesi hususunda gerekli hukuki tedbirlerin alınmasını talep etmiştir. Türkiye de bu gelişmeler doğrultusunda Rusya-Ukrayna arasındaki meselenin savaş olduğuna kanaat getirmiştir. Montrö 19 gereği ne Ukrayna ne de Rusya’nın savaş gemileri Boğazlardan geçemez fakat savaştan önce Karadeniz’deki üslere bağlı gemiler Boğazlar geçme hakkına sahiptir fakat Montrö’nün ilgili maddelerinin farkında olan Rusya savaştan önce gemi ve filolarını Karadeniz’e getirmiştir."

Açıklamalarına Ukrayna'nın direniş durumunu ve potansiyeli hakkında devam eden Cihat Yaycı;

"Polonya sınırındaki geçişlere dikkat etmek gerekir. Polonya sınırından zıpkın gibi Ukraynalı erkeklerin ülkeyi terk ettiğini gördük. Büyük Atatürk’ün önderliğinde yapılan Kurtuluş Savaşımızı hatırlayalım; kadın, yaşlı, çocuk herkes cephede değil miydi? Kadınlarımız mühimmatlar üreterek, çocuklarımız bu mühimmatları kağnılarla cephelere taşıyorlardı. Ukrayna büyük bir zulüm altıdan, Rusya vahşi bir işgal yapmaktadır. Rusya’nın yaptığı gaddarlıktır. Buna bütün herkesin karşı durması gerekir fakat önce Ukrayna’nın kendisini müdafaa etmesi gerekmektedir. Elini kolunu sallayarak Rus konvoyları Kiev’e kadar gelmiş durumdadır. Bu konvoylar dağ tepe teperek de gelmedi doğrudan otobandan geldiler. Ukrayna bu işgale temel hazırlık dahi yapmamıştır. Yolların maynlanması, köprülerin kullanılamaz duruma getirilmesi gibi temel önlemleri dahi almamıştır Ukrayna." tespitlerinden bulundu.

Batı'nın Ukrayna'ya yönelik tutumunu da eleştiren Cihat Yaycı;

"Batı resmen Ukrayna’yı Rusya’nın kucağına bıraktı. Batı’nın ipiyle kuyuya inen Ukrayna, ipiyle birlikte kuyunun dibinde bırakıldı. Rusya da dünya kamuoyu nezninde büyük zarar görüyor, Rus ekonomisi de ciddi zarar içerisinde. Gittikçe iki cepheli bir dünyaya doğru evriliyoruz. Bir Slav birliği, yeni Rus çarlığı ya da eski SSCB kokulu birlik… Adına ne derseniz deyin ikinci bir kutup oluşuyor.  Fakat sizlere herkesin dikkatinden kaçan bir şeyi hatırlatmak isterim; “Daha savaşın ilk gününde Rusya ve İsrail bir anlaşma imzaladılar. İsrail’in Suriye’de yapacağı faaliyetlere Rusya engel olmayacak.” Resmi çok iyi okumamız lazım." dedi. 

Ukrayna-Rusya Savaşının küresel etkilerini ve bu savaş eksenindeki ilişkileri değerlendiren Cihat Yaycı;

"Siz tarih boyunca hiç Ruslarla Amerikalıların çatıştığını gördünüz mü? İsrail 2 tane stratejik ortağı vardır. Birisi ABD diğer ise Rusya’dır. Halkımız bu konuyu da dikkate almalıdır. Ortada büyük güçler arasında çatışma olmayacak şekilde bir takım faaliyetler yapılmaktadır. Şimdi Ruslar ile ABD askerleri Suriye’de bulunuyorlar. PKK –YPG’yi ortak kullanıyorlar.  ABD, Menbiç’i bize verme kararı aldığında Ruslar araya girerek bunun önüne geçtiler. Suriye’deki bölücü terör unsurlarının Menbiç’e kadar ABD bayrağı takıp Menbiç’ten sonra Rus bayrağı takarak yol aldıklarını halkımız bilsin." Dedi.

Cihat Yaycı her fırsatta vurguladığı Türkiyeci yaklaşımı TGRT Haber ekranlarında da yeniledi;

"Biz ne Amerikancı ne Rusçu, ne Atlantikçi ne Avrasyacı ne ocu ne bucu olmamalıyız! Biz Türkiyeci, Türk Milletçi, Türkiye Cumhuriyetçi olmalıyız."

Cihat Yaycı, güçlü Türkiye'nin güçlü barışın anahtarı olduğunu vurgulayarak açıklamalarına şöyle devam etti;

"Karabağ’daki Rusların barış gücü askerleri Ukrayna’ya sevk ediliyor. Rusların disiplinsiz bir orduya sahip olduğunu biliyorduk fakat Ukrayna’daki durumun Rusların hiç istedikleri gitmediğini de net bir şekilde görmüş olduk. Türkiye’nin de çok disiplinli ve planlama kapasitesinin oldukça yüksek olduğunu görmüş olduk. Rusya, Ukrayna’da kağıttan kaplan görüntüsü çizmiştir. Türkiye bu bölgede çok güçlü bir devlettir. Bu güçlü devletin varlığı Batı’nın da garantisidir. Doğu’nun da garantisidir. Türkiye’nin her türlü yaptırıma rağmen zapt edilemediğini artık Türkiye’ye etki edilemediğini herkes anladı. Tüm dünya Türkiye’ye karşı olmak yerine Türkiye ile işbirliği yapmak zorunda olduklarını görmektedir. Türkiye’nin yüz yıllık bir Cumhuriyet birikimi vardır. Yüz yıllık Cumhuriyet birikimimizin getirdiği yer burasıdır. Büyük Atatürk’ün barış, istikrar ve güvenliğin kalesi yaptığı Türkiye yoluna güçlü şekilde devam etmektedir."