1- Deniz Kuvvetleri Karşılaştırılması:
Üstlendiği zorlu görevlerle ve bu görevleri başarıyla yerine getirmesiyle tüm dünya ülkeleri tarafından saygıyla karşılanan Türk Deniz Kuvvetleri; nitelik ve nicelik bakımından Yunan Deniz Kuvvetleri’nden oldukça üstün ve kabiliyetlidir.
Yunan Deniz Kuvvetleri sadece Adalar Denizi ve Orta Akdeniz’de (Girit ve çevresi) etkin faaliyet gösterebilmektedir. Etkin faaliyetten kastımız; liman ziyareti gerçekleştirmeden belirli bir süre boyunca kesintisiz seyirdir.
Türk Deniz Kuvvetleri ise Karadeniz, Marmara Denizi, Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz gibi büyük ve hırçın denizlerde Mavi Vatan müdafasını sürdürmektedir. Ayrıca kabiliyetli lojistik destek ve nitelikli personelleri sayesinde TCG GİRESUN fırkateynimiz Akdeniz’deki harekât ve eğitim faaliyetleri çerçevesinde Mart-Eylül 2020 tarihleri arasında limana uğramaksızın kesintisiz 182 gün seyir icra ederek bu konuda yeni bir rekora imza atmıştır.
Denizci Türkiye’nin yılmaz koruyucularından Türk Deniz Kuvvetleri, Mavi Vatan’da gelecek nesiller için 7 gün 24 saat görev icra etmektedir. Mavi Vatan’ın müdafaası çelik yürekli bahriyelerin varlığı kadar Türk Savunma Sanayisi’nin sunduğu milli sistemlerin varlığına da bağlıdır. Milli sistemlerimizin sayısı arttıkça Mavi Vatan müdafaası da katlanarak artmaktadır.
Yunanistan Deniz Kuvvetleri Genel Durumu ve Yeni Silah Alımları
Yunanistan Deniz Kuvvetleri’ni incelediğimizde vurucu gücünün tamamının yurt dışına bağlı olduğu ve bu bağın yeni hazır alımlarla sürdürüldüğü görülmektedir. Fransa ile yakın ilişkiler kuran Yunanistan, hem Deniz hem de Hava kuvvetlerini hazır silah alımları ile yenileme yarışı içerisindedir. Yunanistan, yaşlanan ve eskiyen fırkateyn filosunu Fransa’dan almaya karar verdiği 3+1 (opsiyonel) Frégate de Défense et d’Intervention (Orta Sınıf Fırkateyn/FDI)
firkateyni alımı ile güçlendirme kararı almıştır. Söz konusu alımın sözleşmesi, Türkiye için tarih sayfalarında çok önemli yeri olan Averof zırhlısında imzalanmıştır. Silah alımının imzalanması için seçilen alan dahi Türkiye’ye üstü kapalı bir tehdittir.
Yeni alınan FDI fırkateynlerinin 2025 ve 2026 yıllarında teslim edilmesi planlanmıştır. Türkiye de bu tarihler içerisinde 4 adet İ Sınıfı Fırkateyne sahip olmayı hedeflemektedir. Ayırca Türkiye yine o tarihler içerisinde TF-2000 Hava Savunma Muhribini denize indirmeyi hedeflemektedir. Yani Yunanistan her ne kadar yeni sistemler katmaya yönelik adımlar atsa da, bu adımlar Türkiye ile arasında olan farkı kapatabilecek seviyede değildir. Ve en önemlisi Yunanistan bir harp durumunda mühimmat için Paris, Berlin, Washington’u beklerken Türkiye kendi topraklarındaki fabrikalardan gerekli mühimmat ve askeri ekipmanı milli imkanlarıyla üretebilecektir.
Türk Deniz Kuvvetleri’nin Gelecek Planlarının Su Üstü Projelerinden Yola Çıkarak İncelenmesi:
Türk Deniz Kuvvetleri yazının başında da yazdığımız gibi Karadeniz, Marmara Denizi, Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz’de aktif ve etkin bir şekilde Mavi Vatan nöbetindedir. Lakin Deniz Kuvvetleri tarafından başlatılan veya başlatılması planlanan projeler incelendiğinde bayrağımızın sadece bu bölgelerde değil; Kızıldeniz, Hint Okyanusu, Batı Akdeniz ve Basra Körfezi gibi kritik su yollarında da kesintisiz bir biçimde dalgalanması hedeflendiği anlaşılmaktadır. Bu izlenimin oluşma sebepleri; açık deniz ve okyanuslarda kullanıma elverişli Denizde İkmal Muharebe Destek Gemisi’nin (DİMDEG) inşasına başlanması, Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi ANADOLU’nun inşa edilmesi, TF-2000 Hava Savunma Muhribi’nin (Destroyer) yakın gelecekte inşasına başlanacağının açıklanması, ATMACA ve AKYA sayesinde Gemisavar ve torpido gibi kritik mühimmatlarda dışa bağımlılığın sona erdirilmesi, Uçak Gemisi konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları bu sebepler arasındadır.
Anakarasından uzakta görevler icra etmeyi planlamayan devletlerin bu tarz büyük çapta projeleri başlattığı görülmemiştir. Bu sebepledir ki Türkiye’nin 2030’lu yıllarda ki hedeflerinin bölgesinin ötesinde olacağı tahmin edilmektedir. Üretim ekonomisine geçildiği çeşitli devlet büyükleri tarafından da dile getirildiği ve ticaretin büyük bir çoğunluğunun deniz yolları ile yapıldığı değerlendirildiğinde Türkiye’nin deniz ticaret rotalarını güvene alması için bu tür adımları atması gayet doğaldır.
Türk Deniz Kuvvetleri ve Yunan Deniz Kuvvetleri Tablolu Karşılaştırılması
Türk Deniz Kuvvetleri Yunan Deniz Kuvvetleri
2- Hava Kuvvetleri Karşılaştırması
Ülkelerin askeri güçlerini, bilhassa hava kuvvetlerini sadece sayısal karşılaştırmalar yaparak incelemek doğru olmayacaktır. Her kuvvet için lojistik kabiliyet hayati derecede öneme sahiptir. Kriz zamanlarında depolarda bulunan akıllı mühimmatlardan bir savaş uçağının yedek motoruna kadar tüm kalemler titizlikle takip edilmeli, eksiklikleri hızla doldurulacak şekilde önlemler alınmalıdır. Bu sebeple Türkiye’nin kendi mühimmatını kendisinin üretebilme yeteneğine sahip olması elzemdir ve hali hazırda çoğu mühimmatı milli imkanlarıyla üretebilmektedir. Ukrayna-Rusya savaşı incelendiğinde Rusya’nın savaş uçaklarına yedek parça bulma konusunda sıkıntı çekmemektedir çünkü parçaları zaten kendisi üretmektedir. Lakin aynısı akıllı mühimmatlar konusunda söylenememektedir. Rusya’nın bu savaş esnasında savaş uçaklarından uzak mesafelerden akıllı mühimmatlar atmak yerine, yakın mesafelerden serbest düşüş bombaları kullandığı gözlemlenmektedir. Bunun sebeplerine depolarında yeterince akıllı mühimmatlara sahip olmaması ve akıllı mühimmatları üretirken kullandığı batı menşeli kritik alt sistemlerin varlığı örnek gösterilebilir. Bu konuları inceleyip bizim de gereken önlemleri alıyor olmamız temennimizdir.
Savaş uçaklarının harp esnasında aktif olarak kullanmanın önemi büyüktür. “En fazla savaş uçağına sahip olan ülke en yıkıcı vuruşu gerçekleştirir” algısı son derece yanlış ve eksiktir. Savaş uçaklarında asıl önemli olan konulardan birisi sorti sayısıdır. Bir harp durumunda savaşan iki ülkeden hangisi uçaklarına en kısa sürede yakıt yüklüyorsa, mühimmat entegre ediyorsa o ülke daha avantajlı olacaktır. Bu işlemleri hızlandırmanın yolları da nitelikli personelin varlığı, cephaneliğin yeterince dolu olması, gerekirse piste inmeden havada yakıt ikmali yapılması için tanker filoların varlığı, kullanılan parçanın/mühimmatın yerine hızlı bir şekilde yenisinin koyulmasından geçmektedir.
Daha iyi anlaşılması için kısa ve basit bir örnek verelim. İki farklı X ve Y ülkesi savaşıyor olarak düşünelim. X ülkesinin 30 adet, Y ülkesinin 40 adet savaş uçağının olduğunu farz edelim. X ülkesi milli sistemlerini üretebilen, Y ülkesi tamamen hazır alım yapan ülke konumunda olsun. X ülkesi sayıca az olmasına rağmen her uçağına günde 3 sorti yaptırabilme kabiliyetine sahipken, Y ülkesinin 2 sorti yaptırabildiğini kabul edelim. Böylelikle X ülkesi günde 90 sorti yapabilirken, Y ülkesi 80 sorti yapabilecek. Yani X ülkesi daha az savaş uçağını Y ülkesine göre daha etkin ve faydalı şekilde kullanabilecektir. Bu kısa örnek anlatımın pekişmesi ve daha iyi anlaşılması için anlatılmıştır.. Tabii ki gerçek bir harp durumunda birçok parametrenin düşünülüp hayata geçirilmesi gerekecektir.
Türkiye bu konuda Yunanistan’dan çok daha avantajlıdır. Türkiye ciddi bir tanker filosuna sahiptir, uçaklarına iniş yaptırmadan havada yakıt ikmali yapabilir ve uçaklarımız hava devriyesine kaldığı yerden devam edebilir. Mühimmatlarını kendisi üretebilir, dışa bağımlılığı bu konuda çok azdır ve yakın zamanda diğer mühimmatların üretimine de geçilip bu bağımlılık kapanacaktır. En önemli konu uçakların yedek parçası konusudur, bu konu da ancak milli savaş uçağı projemiz hayata geçtiğinde son bulacaktır.
Bir diğer önemli husus da hava üslerimizin Yunanistan’a göre daha içeride oluşudur. Yunanistan’ın bu üsleri vurabilecek kadar uzun menzilli topçu/füze sistemlerine sahip değildir. Ancak Yunanistan’ın birçok üssü Adalara konuşludur. Birçok ileri üssü Türkiye’nin topçu/füze sistemlerinin menzili içerisindedir. Bir harp durumunda Türkiye tarafından öncelikli hedefler bu bölgeler olacaktır. Bu konuda ilgililere Altı Gün Savaşı’nda İsrail’in Mısır’ın hava kuvvetinin büyük çoğunluğunu yerde nasıl imha ettiğini araştırmasını tavsiye ediyoruz.
Yunanistan Askeri ve Acil Durumlar İçin Askeriyenin De Kullanabileceği Sivil Hava Üsleri:
Ambargolar ve Türkiye
Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonucunda uğradığı ambargolar büyük dersler çıkartmamıza vesile olmuşlardır. O dönemde de bugün olduğu gibi muharip filomuzun büyük çoğunluğunu ABD menşeli savaş uçakları oluşturmaktaydı. Çıkarma sonrasında ABD tarafından uygulanan ambargolar neticesinde savaş uçaklarımıza yedek parça bulmak zorlaşmıştır. Hatta 74 sonrasında hava kuvvetlerimizin görevlerine devam etmesi amacıyla değerinin oldukça üstünde maliyetlerle İtalya’dan savaş uçakları temin edilmiş, ambargolar kalkana kadar bu uçakların bir kısmı yedek parça olarak da kullanılmıştır.
Türk Hava Kuvvetleri ve Yunan Hava Kuvvetleri Tablolu Karşılaştırılması
Türk Hava Kuvvetleri Yunan Hava Kuvvetleri
Savaş Uçakları: 260 Adet
173 x F-16 Block 40M-50M 35 x F-16 Block 30TM 29 x F-16 Block 50+ 23 x F-4E 2020
|
Savaş Uçakları: 243 Adet
54 x F-16 Block 52+ 38 x F-16 Block 50 31 x F-16 Block 30 29 x F-16 Block 52+ ADV 24 x Mirage 2000-5 EG/BG 18 x Mirage 2000 EG/BG 25 x F-4 AUP Phantom II 24 x Rafale |
Tanker Uçakları: 7 Adet
7 x KC-135R |
Tanker Uçakları: Bulunmuyor. |
Nakliye Uçakları: 68 Adet
41 x CASA CN-235 17 x C-130 Hercules 10 x A400M Atlas |
Nakliye Uçakları: 15 Adet
8 x C-27J 7 x C-130B/H |
AEW&C Filosu: 4 Adet
4 x Boeing 737 AEW&C |
AEW&C Filosu: 4 Adet
4 x Embraer R-99 |
İnsansız Hava Araçları (S/İHA): 140+ Adet
110+ x BAYRAKTAR TB-2 14 x TUSAŞ ANKA 10 x HERON 3 x AKINCI TİHA |
İnsansız Hava Araçları (S/İHA):
Birkaç adet kiralık Heron İHA (Sadece gözetleme, silahlı değildir.) |
Milli Savunma Sanayimizin Jet Uçağı Projeleri
Günümüzde ambargolardan etkilenmemek ve çeşitli sıkıntıların yaşanmaması amacıyla TUSAŞ ana yükleniciliğinde jet uçağı projeleri başlatılmıştır. HÜRJET Jet Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağı ve Milli Muharip Uçağı (MMU) gibi kritik projeler yürütülmektedir. HÜRJET’in 18 Mart 2023 tarihinde ilk uçuşunu gerçekleştirmesi, MMU’nun ise aynı tarihte fabrika çıkış töreninin gerçekleştirilip motor çalıştırması planlanmıştır. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleri akıllardan çıkmamalıdır: “İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar.” Atatürk’ün işaret ettiği istikbalimizi korumak ve yüceltmek için milli savunma sanayi hamleleri hayati derece önemlidir.
Milli Savunma Sanayimizin Helikopter Projeleri
T129 ATAK
Savunma sanayimizin havacılık projeleri elbette jet uçaklarla sınırlı değildir. Bir başka önemli projemiz T-129 ATAK Taarruz Helikopteridir, günümüzde 66 adet T-129 ATAK silahlı kuvvetlerimizin hizmetindedir. ATAK’lar kendi sınıfında oldukça başarılı kabul edilmektedir. Çeşitli ülkeler (Örneğin Pakistan) T-129’u almak istemiş lakin kullanılan ABD motoru sebebiyle ABD bu ihracatlara onay vermemiştir.
TS-1400 Motoru ve T-625 GÖKBEY
Savunma sanayimizin varlığının önemi örtülü ambargolar neticesinde daha iyi anlaşılmaktadır. Bu engellerin önüne geçmek amacıyla TEI tarafından 1400 beygir gücünde TS-1400 motoru yapılmış, testlerin sonuna yaklaşılmıştır. TS-1400 motorunun yine TUSAŞ tarafından yürütülen GÖKBEY Genel Maksat Helikopterinde kullanılması planlanmaktadır. GÖKBEY’in 2022 yılında Jandarma Genel Komutanlığı’na ilk teslimatlarının yapılması hedeflenmektedir
T-929 ATAK-II
TUSAŞ tarafından geliştirilen bir diğer önemli projemiz ise T-929 ATAK-II Ağır Sınıf Taarruz Helikopteridir. Yaklaşık 11 ton ağırlığına ve 1.500 kg mühimmat taşıyabime kapasitesine sahip olacak olan T-929, 2022 yılı içerisinde motor çalıştıracak ve 2024 yılında ilk uçuşunu gerçekleştirecek. T-929’un 2025 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilmesi hedeflenmektedir.
T-925 Genel Maksat Helikopteri
T-929 ATAK-II’den elde edilecek birikim ve altyapı sayesinde 11 ton ağırlığında T-925 Genel Maksat Helikopteri yapılması planlanmaktadır. T-925’in de ATAK-II ile aynı tarihte, 2024 yılında ilk uçuşunu gerçekleştirmesi hedeflenmektedir. T-929 ve T-925’in Deniz Kuvvetleri’ne 2022 yılı içerisinde teslim edilmesi hedeflenen LHD ANADOLU’da da kullanılması beklenmektedir.
İnsansız Hava Aracı (S/İHA) Projelerimiz
Türkiye İnsansız Hava Araçları konusunda büyük bir birikim kazanmış, teknolojik seviyesini yeni projelerle sürekli ileriye taşımıştır. S/İHA’ları çeşitli sistemlerle entegre kullanmayı başarabilen Türk Silahlı Kuvvetleri harp tarihinde yeni bir sayfanın başlangıcını yaratmıştır. S/İHA kavramı ilk önce ABD’de orta çıkmış olsa da, en efektif ve başarılı bir şekilde kullanan Türkiye olmuştur. S/İHA’ların harp sahasında kullanılan ülkeye karşı ne kadar tehlikeli olduğu ve kullanan ülkeye ne kadar fayda sağladığı Suriye, Libya, Karabağ ve Ukrayna’da kanıtlanmıştır.
Türk Savunma Sanayisi çeşitli firmalarıyla S/İHA konusunda Türkiye’yi dünyanın önde gelen teknoloji üssü haline getirmeyi başarmıştır. TUSAŞ, BAYKAR, LENTATEK gibi firmalarımız bu alanda önde gelen başarılı firmalarımızdır. BAYKAR’ın TB-2’si, TUSAŞ’ın ANKA’sı, LENTATEK’in KARAYEL’i bu firmaların kendisini harp sahasında kanıtlamış başarılı ürünlerindendir. Bugünlerde BAYKAR tarafından üretime hazırlanan KIZILELMA MİUS (Muharip İnsansız Uçak Sistemi) sayesinde bu teknolojinin üst seviyelere çıkacağı, insanlı savaş uçaklarının yükünü hafifleyeceği rahatlıkla söylenebilir.
BAYKAR Tesisi ve Prototip KIZILELMA MİUS
3- Kara Kuvvetleri Karşılaştırması
Türkiye bölgesindeki en güçlü kara ordusuna sahip ülkelerden birisidir. Bunun sebebi yıllardır süren terörle mücadeleden elde edilen bilgi birikimi, çeşitli ve çok sayıda sisteme sahip envantere sahip olması, çok çeşitli tehdit odakları ile başa çıkmasıdır. Gelişen topçu sistemleri, topçu roketleri, balistik füzeler, S/İHA’lar sayesinde Türk Kara Kuvvetleri gücüne güç katmıştır. Özellikli S/İHA’lar ile entegre çalışılması gerek terörle mücadelede gerekse nizami ordulara karşı çatışmalarda personel kaybını azaltmış, karşı tarafa verilen zararı artırmıştır. Yunanistan’ın tek ana hedefi Türkiye iken, Türkiye’nin hemen hemen tüm komşularında ve yakın çevresinde iç savaşlar, terör faaliyetleri ve savaşlar meydana gelmektedir. Bu sebeple Türkiye’nin kara kuvvetlerini diğer kuvvetlerde olduğu gibi güçlü ve caydırıcı şekilde tutması bir tercih değil, zorunluluktur.
Yunanistan ile bir savaş durumunda kara çatışması Trakya bölgesinde gerçekleşeceği için, mobil sistemler büyük önem taşımaktadır. Trakya, Türkiye’nin diğer bölgelerine göre daha düzlüktür. Bu sebeple mobil anti tank sistemleri, zırhlı muharebe araçları, taşınabilir radarlar ve hava savunma sistemleri Trakya için mühimdir. Bu bağlamda; Silah Taşıyıcı Araçlar (STA), Kaideye Monteli Cirit (KMC), HİSAR-A+, HİSAR-O, BORAN sistemlerinin envantere alınması büyük önem taşımaktadır.
Silah Taşıyıcı Araç (STA)
Türkiye’nin yukarıda da söylediğimiz gibi geniş ve çeşitli sahalarda tehdit algısı bulunmaktadır. Biz Yunanistan gibi tek bir ülkeye odaklanmış değiliz. Bu sebepledir ki modern tank sayımızı artırmamız, elde olan modern tanklarımızı da daha üst seviyelere taşımak amacıyla modernize etmemiz gerekmektedir. Nitekim bu konuda da çalışmalar Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) bünyesinde yürütülmektedir. Türkiye modern tank projesi olarak 2000’li yılların başında ALTAY AMT’yi başlatmış, Almanya tarafından uygulanan motor ve şanzıman ambargosu sebebiyle seri üretime geçirememiştir.
BATU 1500 Beygirlik Yerli Tank Motoru
Milli motor çalışmaları BMC Power bünyesinde başlatılmış, 1500 beygirlik BATU motorunun ilk ateşlemesi 5 Mayıs 2021 tarihinde başarıyla gerçekleştirilmiştir. ALTAY projesinin istenilen takvime yetişememesi sebebiyle tankların modernize edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu karara göre; Leopard 2A4 ve M-60T tanklarına çeşitli modernizasyonlar uygulanmış, uygulanmaya devam etmektedir. Kara kuvvetlerimiz ALTAY tankları seri üretime geçip envantere kattığı takdirde bir adım geride kaldığı tank eksiğini kapatacak ve gücüne güç katacaktır.
Türk Kara Kuvvetleri ve Yunan Kara Kuvvetleri Tablolu Karşılaştırılması
Türk Kara Kuvvetleri Yunan Kara Kuvvetleri
Tanklar: 2300+ Adet
340 x Leopard 2A4 171 x Leopard 1T 184 x Leopard 1A3 166 x M-60T 619 x M-60A3 150 x M-60A1 750 x M-48A5T2 |
Tanklar: 1200+ Adet
170 x Leopard 2A6 HEL 183 x Leopard 2A4 501 x Leopard 1A5 390 x M-48A5
|
Asker Sayısı: 1 Milyon+
650 Bin+ Aktif 400 Bin+ Rezerv |
Asker Sayısı: 450 Bin+
250 Bin+ Aktif 200 Bin+ Rezerv |
Zırhlı Personel Taşıyıcılar: 10.000+ |
Zırhlı Personel Taşıyıcılar: 4700+ |
Topçu Roketi: Bilinmiyor
BORA Balistik Füze J-600T Balistik Füze MGM-140 ATACMS M270 T-300 Kasırga T-122 Sakarya T-107
|
Topçu Roketi: 152 Sistem
36 x M270 MLRS 116 x RM70 |
Obüs: 3000+ Adet |
Obüs: 600+ Adet |
Saldırı Helikopterleri: 66 Adet
66 x T-129 ATAK (Teslimatları Devam Ediyor) |
Saldırı Helikopterleri: 62 Adet
28 x AH-64 36 x OH-58D (Çok hafif yüklü, önceliği keşif yapmak) |
Nakliye Helikopterleri: 217 Adet
11 x CH-47F 56 x S-70 86 x UH-60 27 x AS532 Cougar 19 x Mi-17 18 x AB-212 |
Nakliye Helikopterleri: 146 Adet
25 x CH-47C 20 x NH-90 87 x AB-205 14 x AB-206B-3 |
HAZIRLAYAN: TÜRK DEGS Gönüllü Araştırmacısı Arda Çelik