TÜRKİYE’NİN ZAYIF BİR ANINDA YUNANİSTAN’IN TÜRKİYE’YE SALDIRACAĞINI HEP AKLINIZDA TUTMALISINIZ

Sosyal Medyada Paylaş!

TÜRK DEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, 19 Ekim 2021 tarihinde haberler.com ‘a gerçekleştirdiği röportaj kapsamında Türkiye aleyhtarı faaliyetlerde bulunan küresel oyunculara değindi. ABD’deki Biden yönetiminin açık bir şekilde Yunan lehtarı olduğunu ifade eden Yaycı, nerede bir Türk aleyhtarı karar tasarısı varsa mutlaka bunun ya hazırlayıcısı ya da imzacısı Biden’dır dedi. Türkiye’nin bağımsız politikalar gütmesinin ABD’yi oldukça rahatsız ettiğini ifade eden Yaycı, ABD ve Fransa gibi devletlerin ise Yunanistan’ı sevdikleri için değil, bilhassa Türkleri sevmedikleri için kimi desteklesek diye düşündüklerini ve bu yüzden Yunanistan’ı, PKK’yı ve Ermenistan’ı desteklediklerini belirtti. Türkiye’nin Afrika’daki politikalarının ‘efendi köle’ ilişkisini ‘efendi efendi’ ilişkisine dönüştürdüğü ve bu durumun Fransa’yı oldukça rahatsız ettiğini ifade eden Yaycı, PKK’nın temel olarak konuşlandığı yerlerden bir tanesinin de Paris olduğunun altını çizdi. Yaycı’nın tarihi röportajının tamamı ise şu şekilde;

 

ABD’DEKİ BİDEN YÖNETİMİ AÇIK BİR ŞEKİLDE YUNAN LEHTARIDIR.

 

ABD’deki Biden yönetiminin açık bir şekilde Yunan lehtarı olduğunu ifade eden Yaycı, Biden’ın Türk aleyhtarı bir karar tasarısı varsa mutlaka bunun ya hazırlayıcısı ya da imzacısı olduğunu ifade etti. Yaycı, “Biden’ın lakabı 'Bidenopoulos'tur, ben fahri bir Yunan’ım dediğini belirtti. Yaycı, “ABD’deki Biden yönetimi hakikaten çok açık bir şekilde Yunan lehtarı. Biden 1982’den beri senatörlük yapıyor ve kendisinin lakabı bunu da ilk ben duyurmuştum 'Bidenopoulos'tur. Delaware Senatörüdür ve 1975’de bize ambargo koyulurken ambargoyu hazırlayan kişidir aynı zamanda. Kıbrıs’ta, bu coğrafyada nerede Türk aleyhtarı bir karar tasarısı varsa mutlaka ya bunun da hazırlayıcısı ya da imzacısı olmuştur. Yani 48 yıl bütün başkanlık dönemi öncesinde bütün Türkiye aleyhtarı ambargo dahil, soykırım tasarıları dahil bunların heosinde ya hazırlayıcısı ya da imzacısı olmuştur. Ve kendisini fahri Yunan olarak kabul eder. Çünkü Delaware Yunan kökenli ABD’lilerin çoğunlukla yaşadığı bir eyalettir. O nedenle çok ciddi bir Türk aleyhtarlığı vardır. Maalesef senatörken bunları yapan şahıs şu an da ABD’nin başkanıdır ve 15 Temmuz hain darbe girişimi esnasında da başkan yardımcısıydı. Suriye’deki, Irak’taki terörist yapıların destekçisi, PKK/PYD’nin de destekçisi olmuştur. Şimdi böyle biri yönetime gelince tabiatı ila Yunanistan da destekleniyor.”

 

TÜRKİYE’NİN BAĞIMSIZ POLİTİKALAR GÜTMESİ ABD’Yİ RAHATSIZ ETTİ

 

Ama asıl konunun Türkiye’nin bölgede kendi başına bağımsız politikalar gütmesi ve bu durumun ABD’yi rahatsız ettiğini ifade eden Yaycı, “Bir kere Türkiye bölgede kendi başına bağımsız politikalar gütmeye başladı. O bağımsız politikalar gütmesi bunları çok rahatsız etti. Amerikalıları çok rahatsız etti. Yani hep başından beri söylüyorum. Uzadıkça budanan kurudukça sulanan bir ağaç statüsündeki bir Türkiye, kendi kendine büyüyen ve kendi suyunu kendisi taşıyan, kendisini besleyen bir ağaç haline dönüştü. Ve budanamaz, kuruması da beklenemez bir duruma geldi. Şimdi o zaman Türkiye’ye karşı, Türkiye’yi dizginlemek için Türkiye’nin etrafında sorun yaratmak gerekli. Bu genel. Dünyada herkesin politikası böyledir. Siz birisini dizginlemek isterseniz, kendi istediğiniz politikaların uygulanmasını isterseniz, dediklerinizi yaptırmak isterseniz onu şu veya bu şekilde sorunlara boğarsınız ve kendinize muhtaç kılarsınız. Şimdi bu önemli bir şeydir. ABD’de de diğer devletler de bunu yapıyorlar. Şimdi ABD Yunanistan’ı destekliyor. Eskiden 7’ye 10 oranı vardı. Yani 7 birim askeri yardım Yunanistan’a yapılırsa 10 birim Türkiye’ye yapılırdı. Şimdi bu oran kalktı. Türkiye sıfır, onlar kaç bilmiyoruz artık. Yunanlılara yapılan yardım kaç bilmiyoruz. Ama Türkiye’de hakikaten kendi savunma sanayiisi ile zaten kendi kendine yeter hale gelmeye başladı. Şimdi onların yardımıyla ayakta duran bir Türkiye’de yok. O nedenle halkımız müsterih olsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti son derece güçlüdür. Türk Silahlı Kuvvetleri son derece güçlüdür. Türk milleti, asker millettir. O nedenle Yunanlılar şöyle yapmış ötekiler böyle yapmış bunların hiçbir tanesi aslında sonuca tesir etmez. Eğer öyle bir durum olursa Allah muhafaza Türkiye gereğini, Türk milleti gereğini rahatlıkla yapar.” ifadelerini kullandı.

 

FRANSA, TÜRKİYE KABUĞUNA ÇEKİLSİN, AFRİKA’DA KURDUĞUM SÖMÜRGE DÜZENİ DEVAM ETSİN İSTER

 

Fransa’nın neden Yunanistan’ı desteklidiğini ifade eden Yaycı, Yunanistan’ı gerçekte sevdiklerinden değil, Türkiye’yi sevmedikleri için kimi desteklesek diye düşündüklerini ifade etti. Yaycı, “Fransa Yunanistan’ı neden destekliyor? Yunanistan’ı kimse sevdiğinden desteklemiyor aslında. Bakın Yunanistan’ı destekleme diye bir şey yok. Türkiye karşıtlığı var. Yani Yunanlıları seviyoruz biz bunları destekleyelim Türklere karşı demiyorlar. Türkleri sevmediğimiz için kimi desteklesek diye düşünüyorlar. Ee Yunanlı’yı destekleyelim, Ermeni’yi destekleyelim, PKK’yı destekleyelim, Rum’u destekleyelim bunları düşünüyorlar. Yani Türkiye’nin etrafında Türkiye’ye sorun yaratabilecek sorun alanları, kullanılabilecek bir takım örgütler, devletler, yapılar buluyorlar ya da yaratıyorlar. Bunları da Türkiye’nin üzerine salıyorlar. Fransa’nın en büyük rahatsızlığı şu. Fransa Türkiye’nin Afrika’ya girmiş olmasından ve ‘efendi köle’ ilişkisinden ziyade ‘efendi efendi’ ilişkisini tesis eden bir devlet olarak Afrika’ya girmiş olması ve Afrika eski sömürgelerinin uyanışa başlamış olması -ki en son Cezayir’i gördünüz mesela. Cezayir resmen kafa kaldırdı.- Şimdi çok ciddi bir uyanış var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının başlattığı istiklal harbi nasıl bu sömürgelere örnek olduysa o zaman da Afrika’da şimdi de örnek oluyor Türkiye’nin davranışları. Türkiye örnek bir model. Fransa Türkiye’nin Afrika’ya girişinden, ticaret alanlarına rakip olmasından ve oralarda yatırım yapıp onlarla birlikte ‘kazan kazan’ politikası güderek o ülkeleri geliştirmesinden çok rahatsız. Çok rahatsız. Yani düşünün şimdi. Euro’ya geçti değil mi AB? Ee Fransa’da Euro kullanıyor. Ama adamlar öyle sömürgeci ki Afrika’daki sömürgelerinin hepsine Afrika Frangı denilen bir para birimi kullandırıyor ve yaklaşık 500 milyar Euro yıllık doğrudan sömürgelerden elde ettiği gelir Libya üzerinden geliyordu Fransa’ya. Türkiye’nin Libya’daki varlığı, Fransa’yı çok ciddi bir şekilde rahatsız etti. Bütün amaç şudur aslında. Türkiye kabuğuna çekilsin ve bizim kurduğumuz düzen, sömürge düzeni devam etsin. Onun içinde gerekirse biz PKK’ya, gerekirse Suriye’deki bilmem şu rejime, gerekirse FETÖ’ye, gerekirse Yunanistan’a, gerekirse Ermenistan’a yardım ederiz. Yeter ki Türkiye tekrar kabuğuna çekilsin. Şimdi bakın. Fransa’nın tutumuna bakın. Bunlar hiç rastlantı değil. Şimdi biz hep Yunanistan’a odaklanıyoruz. Burayı biraz küresel düşünmek lazım. Fransa Ermenisini en çok destekleyen devlet değil mi? Sözde soykırımı kabul eden ve suç sayan devlet değil mi? Evet. Peki Karabağ Savaşı’nda resmen Ermenistan’ı destekleyen değil mi? Ve Ermeni kökenli vatandaşlarını oraya gönderen değil mi? Biz onları işte mahkemeye verdik. Mahkemeye şikâyet ettirdik de öyle TÜRK DEGS olarak bir kampanya başlattık. Bunun üzerine Fransa gönderememeye başladı. Bu savaş suçudur diye. Şimdi Fransa bunu yapıyor.” dedi.

 

ORTAK PAYDA TÜRKİYE KARŞITLIĞI!

 

ABD Başkanı Biden’ın sözde Ermeni soykırımı lafını kullanmasına da değinen Yaycı, ABD, Fransa gibi devletlerin ortak paydasının Türkiye karşıtlığı olduğunu ifade etti. Yaycı, “Amerika Birleşik Devletleri ne yapıyor? Bu sene 24 Nisan’da ne oldu? Yine ABD Başkanı sözde soykırım lafını kullandı değil mi? Şimdi bakın. Ee Yunanistan’ı da destekliyorlar. Doğru mu? Doğru. Peki PKK’nın temel konuşlandığı yerlerden birtanesi Paris değil mi? Peki ABD YPG/SDG/bilmem ne falan diyerek PKK’yı desteklemiyor mu? O zaman ortak payda aslında ne PKK ne Yunanistan ne Ermenistan ne başka bir şey. Ortak payda şu. Ortak payda Türkiye karşıtlığı.” değerlendirmesinde bulundu.

 

YUNANİSTAN KÖLE RUHLU BİR DEVLETTİR

 

ABD’de yayın yapan Yunan gazetesi National Herald’a da değinen Yaycı, Türk medyasının algı operasyonlarına çok açık olduğunu ifade etti. Yaycı, Yunanistan köle ruhlu bir devlettir dedi. Yaycı, “Biz algı operasyonlarına çok açığız. National Herald denilen bir gazete var. National Herald gazetesi ABD’de. Biz bunu takip ederiz bu Yunan gazetesidir. Bu Yunan gazetesi şöyle diyor mesela. Diyor ki Amerikalılar Adalar Denizi’ndeki (Ege) adalara üs kurmak istiyor. Bizim medya hemen Amerikalılar Adalar Denizi’ndeki GASA statüsündeki adalara üs kurmak istiyor. Etrafımızı çevreliyor. Şimdi Dedeağaç’a şu kadar yığınak yapıyor. Bunlar hep aynı yerden pompalanır. Hâlbuki Yunanistan müstemleke ruhlu bir devlettir. Müstemleke ruhlu, sömürge ruhlu, böyle köle ruhlu. Daha doğrusu uşak ruhlu diyelim. Neden? Çünkü 1821’de Yunanistan kendi kendine kurulmuş bir devlet değildir. Yunanistan’ı üç devlet kurmuştur. Fransa, İngiltere, Rusya. Osmanlı Devleti’ne karşı. Ve başına da Alman bir prens getirip koymuşlardır Kral olarak. Yani kendi kendilerinin Kral’ı bile olamamışlardır. Bunlar sürekli olarak bir başkasının paçasının arkasına sığınırlar, altı kere de toprak büyütmüşlerdir, altısında da sopa yemişlerdir. Sopa yemelerine, yenilmelerine rağmen toprak büyütmüşlerdir. Ve kimden toprak alarak büyütmüşlerdir biliyor musunuz? Türkiye’den, Osmanlı’dan toprak alarak topraklarını büyütmüşlerdir. Ve hep büyük devletleri arkalarına alarak büyütmüşlerdir. Şimdi Yunanistan’ın bu yaptığı son şeyde şudur. İşin aslı şu. Yunanistan Dışişleri Bakanı ve Başbakanı BM toplantısı için Amerika’ya gidiyorlar. Orada Amerika’ya teklif ediyorlar. Diyorlar ki gelin, bizim üslerimizi kullanın. İskiri’deki üslerimizi kullanın. Limni’deki üslerimizi kullanın. Girit’teki üslerimizi kullanın. diyorlar. Daha başka üs istiyorsanız biz Adalar’dan da verelim diyorlar. Amerikalılar da diyor ki. Ya biz onu bir değerlendirelim diyorlar. İşin gerçeği bu. Teklif eden, üs kurulmasını isteyen Yunanlılar. Çağırıyorlar. Bunu kendileri için istiyorlar. Neden? GASA’nın statüsünün ABD eliyle delinmesini de istiyorlar.”

 

YUNAN GENEL KURMAY BAŞKANI KASIM AYINDA ÇOK CİDDİ SİLAH, TEÇHİZAT VE MÜHİMMAT SAHİBİ OLACAĞIZ DİYOR

 

Dedeağaç’taki ABD üssüne yönelik değerlendirmelerde de bulunan Yaycı, “Dedeağaç’taki meseleye gelince, onu da şöyle açıklıyorum. Bu Europe Defender Tatbikatı’nın bir gereği. Yani çok ciddi bir şekilde silah malzeme geliyor Rusya’ya karşı. Türkiye bu tatbikatın içerisinde aslında. Ama fiili olarak topraklarını kullandırmıyor Europe Defender’da Türkiye, Rusya’ya karşı. Neden? Türkiye’nin milli birtakım öncelikleri var. Karadeniz’de bir şeye taraftar olmak istemiyor. Onlarda en yakın yer olarak Dedeağaç’ı kullanıyorlar. Yani Dedeağaç’a yığınaklanma yapıyorlar. Oradan Bulgaristan’a doğru. Bulgaristan ve Romanya’yı destekleyecekler. Plan bu. Ama tehlikeli tarafı şu. Bu normal bir NATO tatbikatı ama tehlikeli tarafı şu. Bu malzemelerin birçoğunu da Yunanistan’a bırakacaklar. Taarruz helikopterleri, tanklar, zırhlı personel taşıyıcıları, piyade silahları dahil olmak üzere. Yunan Genel Kurmay Başkanı’nın açıklaması var. Kasım ayında çok ciddi silah, teçhizat ve mühimmat sahibi olacağız diyor. Bu bırakılanlarla. Şimdi tehlikesi burda. Yani sen NATO tatbikatı için getirdiğin malzemeleri sen Yunanistan’a hibe ediyorsun. Ve işin enteresan tarafı şu. Bunların hepsi saldırı silahı. Yani savunma silahı değil. Ya böyle bir şey olabilir mi? İşte oluyor.” ifadelerini kullandı.

 

EĞER 15 TEMMUZ HAİN DARBE GİRİŞİMİ BAŞARILI OLSAYDI…

 

15 Temmuz hain darbe girişiminin aslında Türkiye’yi bir işgal girişimi olduğunu ifade eden Yaycı, 15 Temmuz eğer başarılı olsaydı Yunanistan megali ideası çerçevesinde Türkiye’nin Batı’sını işgal edecekti ifadelerini kullandı. Yaycı’ya göre Yunanistan’ın ardından PKK ve Ermenistan da işgale kalkışacak ve sözde Sevr Anlaşması hayata geçirilmeye çalışılacaktı. Yaycı, “Ben bir açıklama yapmıştım. Dayanıklı bir açıklama. Mesnetli bir açıklama aslında. Dedim ki 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi aslında bir darbe girişimi değildi. Bir işgal girişimi idi. Türkiye’yi parçalama girişimi idi. Yani orada FETÖ’cular başarılı olsaydı efendim iktidarı devirip yerine bunlar geçecekti, devlet devam edecekti diye bir şey yok. Bunlar Türkiye’yi parçalama girişimi idi. Çünkü Türkiye’de hiç kimse o darbenin başarılı olmasını bekleyemezdi. Evet, siyasiler indirilebilirdi ama yerine geçecek olanlar bu devleti idame etmeyeceklerdi, edemezlerdi. İç savaş çıkardı. Ben dahil, benim gibi insanlar bir milis kuvveti kurup da bunlara karşı nasıl savaşırız diye düşünüyorduk o gece. Eğer başarılı olsalar. Hepimiz böyle düşündük. Dolayısıyla biz böyle düşündükten sonra halkımızda bizimle beraber olacağı için elbette bunlara karşı koyacaktık. Çünkü bunlar, sömürgeci zihniyetin devamı. Ee biliyorsunuz o FETÖ’cular şu anda Amerika’dalar. Ve Yunanistan’dalar. Dedim ki orada çok bariz şekilde. İç savaş çıkacak ve Yunanistan tarihi idealleri çerçevesinde megali idea, büyük ideal çerçevesinde Türkiye’nin Batı’sını işgal edecekti. Batı Anadolu’sunu. PKK/PYD/bilmem ne dedikleri şey Güney Doğu’ya girecekti. Ermenistan da yukarıdan girerdi ve Sevr Anlaşması, o sözde anlaşma hayata geçirilecekti. Hâlâ Sevr’in geçerli olduğunu söyleyen çok ciddi bir kitle vardır. Sevr olmalıdır diyen çok ciddi bir kitle vardır. Bu içeride de vardır, dışarıda da vardır. Bu gerçeği görmek lazım. Onun için hiçbir şekilde bu komplo olmaz.” ifadelerini kullandı.

 

TÜRKİYE’NİN ZAYIF BİR ANINDA YUNANİSTAN’IN TÜRKİYE’YE SALDIRACAĞINI HEP AKLINIZDA TUTMALISINIZ.

 

Türkiye’nin zayıf bir anında Yunanistan’ın Türkiye’ye saldıracağı gerçeğini defaatle hatırlatan Yaycı, çünkü Yunanistan’ın bir megali ideası var dedi. Amaçları yeniden Helen İmparatorluğunu kurmak. Yaycı, Türkiye’nin bir zayıf anında Yunanistan’ın Türkiye’ye saldıracağını hep aklınızda tutmalısınız. Aklımızda tutmalıyız. Neden? Çünkü adamların büyük idealleri var. Megali ideaları var. Şimdi megali idea ne? Halkımız daha iyi anlasın. Megali idea, Büyük Yunanistan’ı kurmak. Helen İmparatorluğunu kurmak. O da nasıl? Bir, bütün adaları Yunanistan’a bağlamak. Zaten büyük oranda gerçekleşti mi bu? İşte 1913’den itibaren. Gerçekleşti. Yunanlılara gitti adalar. Savaşta yenilmiş olmasına rağmen, Almanlar tarafından işgal edilmiş olmasına rağmen. 1947 Paris Anlaşması ile de son adalar verildi mi? Verildi. Peki ikincisi ne? İkincisi Batı Anadolu’nun Yunanistan’a bağlanmasıdır. 1919 yılında bunu denediler mi? Denediler. Orduları telef oldu mu? Oldu. Fakat savaş kaybetmelerine rağmen topraklarını genişlettiler. Üçüncüsü ne? Kıbrıs Adasının Yunanistan’a bağlanmasıdır. 1950’lilerde Kanlı Noellerle bunu denemeye çalıştılar mı? Çalıştılar. Daha geçtiğimiz günlerde Yunan ve Rum dışişleri bakanları “bizim amacımız Kıbrıs Hellenizmidir.” Açıklaması yaptılar. Diğer yandan; Rum Ortodoks Kilisesine de dikkatle bakmak lazım. Rum Ortodoks kilisesi metropolitine biz bile patrik diyoruz. Normalde bu metropolitliktir! Hatta ekümeniklik Türkiye’nin menfaatinedir diyen bir takım aptal insanlarda vardır bu memlekette. Tüm bu örneklerle birlikte Yunanistan’ın iddialarından vazgeçtiğini iddia etmek mümkün müdür? En yakın zamandaki örneğe bakalım. Olympiyakos-Fenerbahçe maçının ardından olympiyakos futbol takımı başkanı “Kendi şehrimizde yendik” açıklamasında bulunmuştur. Yani bir futbol kulübü başkanının aklında dahi “megali idea” vardır. Yunanistan son derece saldırgan bir devlettir. Türkiye’nin hiçbir talebi yoktur. Yunanistan’ın dayatmaları vardır. 6 kere topraklarını büyütmüştür şimdide yedincisini yapmaya çalışmaktadır. Türkiye son derece barışçıl son derece uysal ve bu adamların talepleriyle müzakere etmeye çalışacak kadar da saf bir devlettir. Dünyanın hiçbir devleti kendisinden bu kadar ağır taleplerde bulunan aşağılayan hiçbir devletle müzakere etmez. Bunun adına Yunanistan ile müzakere ediyoruz, diplomasi yapıyoruz diyerek masaya da oturursanız bu bizi küçültücü bir durumdur. Yunanistan ile masaya oturduğumuz her düzlem bizi küçültmektedir. Türkiye dik durmalıdır. Türkiye kendisine yapılanı görmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

 

YUNANİSTAN GİBİ BİR DEVLETLE KONUŞACAK TEK ŞEYİMİZ…

 

Türkiye’nin Yunanistan’la ne konuşması gerektiğini ifade eden Yaycı, “bizim Yunanistan gibi bir devletle konuşacak tek şeyimiz Yunanistan’ın hukuksuz ve saldırgan talepleridir. Yunanistan’ın adaları silahlandırmamasını konuşmalıyız, FETÖ’cüleri derhal iade etmesini konuşmalıyız. Lavrion kampındaki DHKPC-PKK’lıları hemen def etmesini konuşmalıyız.” dedi. Yaycı, “Cesaret esastır, korkaklık yenilginin başlangıcıdır. Cesur adam kazanmaya niyetli adamdır. Korkak adam baştan kaybetmeye odaklı adamdır. Milletler de böyledir. Bu nedenle biz tarih boyunca korkak pısırık bir ülke olmadık, değiliz! Bizim Yunanistan gibi bir devletle konuşacak tek şeyimiz Yunanistan’ın hukuksuz ve saldırgan talepleridir. Yunanistan’ın adaları silahlandırmamasını konuşmalıyız, FETÖ’cüleri derhal iade etmesini konuşmalıyız. Lavrion kampındaki dhkpc-PKK’lıları hemen def etmesini konuşmalıyız. Düşünebiliyor musunuz? Askeri tedbirler bağlamında uygulanacak o kadar tedbir var ki.  Gayri askeri statüdeki adalar konusunda Yunanistan’ın BM’ye şikayet edilmesi için yaptığım tüm çağrılar yıllar sonra geçtiğimiz günler içerisinde uygulamaya konulabildi. Diplomasimiz bu süreç içerisinde sınıfta kalmıştır. Savunma diplomasimiz dimdik ayaktadır. Yunanistan’ın Türkiye’ye saldırması intihar olur, saldıramaz. BM’nin 51. Maddesi gereği Türkiye’nin meşru müdafaa hakkı vardır. Türkiye bu bm şartı kapsamında önleyici meşru müdafaa hakkıyla kendini savunabilir. Biz Yunan adalarını tecrit ettiğimiz noktada sadece balıkçı gemileriyle bile Yunanistan’ın haksız politikalarını engelleyebiliriz.”

 

YAYCI: KİMSE İLE MÜZAKERE ETMEDEN S-400’LERİ AKTİF HALE GETİRMELİYİZ!

 

Türkiye’nin kimse ile müzakere etmeden s-400’leri aktif hale getirmesi gerektiğini ifade eden Yaycı, s-400’ün bir taarruz değil, savunma sistemi olduğunun da altını çizdi. Yaycı, “Kimse ile müzakere etmeden s-400’leri aktif hale getirmeliyiz. S-400 sistemi bir taarruz sistemi değildir. Tamamen savunma sistemidir fakat Yunanistan’ın sahip olduğu tüm silahlar taarruza yöneliktir. Yunanistan bu silahları İtalya’ya, Arnavutluk’a, Makedonya’ya mı karşı kullanacak? Hayır! Türkiye’ye karşı silahlanmaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin bir an önce s-400 savunma sistemlerini aktif hale getirmesi elzemdir."

 

FRANSA VE YUNANİSTAN NATO’NUN ALTINI OYMAKTADIR

 

Fransa-Yunanistan arasında gerçekleştirilen savunma anlaşmasına da değinen Yaycı, Fransa ve Yunanistan’ın NATO’nın altını oyduğunu belirtti. Yaycı, “Fransa –Yunanistan savunma anlaşması bağlamındaki olay çok büyüktür. Fransa, Yunanistan ve Türkiye bir NATO üyesidir. NATO anlaşmasında üye devletlerin birbirlerini koruması ve saldırıyı ortak bir tehdit olarak algılamaları esastır. Fransa-Yunanistan arasındaki anlaşmada da ortak bir tehdit ve düşman vurgusu yer almaktadır. Bu demektir ki; Fransa ve Yunanistan, NATO üyesi olan Türkiye’yi tehdit olarak tanımlayarak NATO’nun ruhunu öldürmekte ve NATO’nun altını oymaktadırlar. Türkiye’nin de sorması gereken sorular vardır. Bu anlaşmanın hedefi kimdir?  Bu ittifak kime karşı kurulmaktadır.”

 

YUNANİSTAN: “AVRUPA’NIN EN BÜYÜK NÜKLEER GÜCÜ ARKAMIZDADIR”

 

NATO’da oluşturulan bu çatlağın üstünün örtülmemesi gereken bir gerçeklik olduğunu ifade eden Yaycı, Yunanistan’ın da Fransa için ifade ettiği “Avrupa’nın en büyük nükleer gücü arkamızdadır” açıklamasının Türkiye tarafından derhal BM nezdinde uluslararası hukuka taşınması gereken bir mesele olduğunu belirtti. Yaycı, “Fransa Nato içerisinde ABD’nin rakibi bir ülkedir. Zamanında NATO’dan ayrılmış sonra tekrar girmiş kaprisli bir ülkedir. Yunanistan’ın “Avrupa’nın en büyük nükleer gücü arkamızdadır” açıklaması da Türkiye’nin “Ben tehdit altındayım” diyerek BM nedninde uluslararası hukuka taşıması gereken bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Fransa’nın GKRY’ye sunduğu destek akıllara ziyandır. Türkiye’nin bu konudaki sessizliği de akıllara ziyandır! Londra anlaşması gereği Kıbrıs’ta üç tane garantör devlet vardır; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışında hiçbir ülke askeri işbirliği anlaşması yapamaz! Bu durum BM kararlarının tamamına aykırıdır. Londra-Zürih anlaşmalarına aykırıdır. Türkiye artık ses çıkarmalıdır. Sesi en çok çıkan kazanır. Türkiye artık kalede durmaktan çıkmaktadır. Gol yememeyi başarı saymayı bırakmamız lazım. Hukuki olarak atak olmamız lazım. Yunanistan bizim sekizde birimiz kadardır elbette yeneriz fakat önemli olan bizim hukuki haklarımızı savunarak tehdit altında olduğumuzu tüm dünyaya göstermemizdir.”