Ukrayna-Rusya Savaşının Yönü

Sosyal Medyada Paylaş!

 

24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya’nın Ukrayna işgal süreci 2 aydan fazla bir süreyi aşmış durumda. Savaş her iki taraf açısından yorucu, yıkıcı ve yıpratıcı bir noktaya ulaşmış durumda. Savaşın ilk günlerinde Rusya’nın kısa bir süre içinde Ukrayna’nın kontrolünü ele alacağı beklentisi yüksekken Rus ordusunun profesyonellikten uzak organizasyonu ve askeri anlamdaki stratejik hataları nedeniyle savaş tüm beklenti ve planlamaların üzerinde bir sürece yayılmış durumda. Batı’dan beklediği desteği bulamayan Ukrayna buna karşın Rus ordusunun hamle hatalarının ve organizasyonel problemlerin avantajını yaşamaktadır. Savaşın en başından beri Rusya’nın temel amacı Ukrayna’yı “Belaruslaştırmaktır.” 

 

 

Belarus, ekonomik ve politik olarak Rusya’nın şemsiyesi altına girmiş bir ülkedir. Belarus’un askeri hedeflerinden ekonomik yapısına kadar tüm kararlar Kremlin tarafından alınmaktadır. Özellikle 2019 sonrası dönemde Belarus’ta Lukaşenko karşıtı gösterilerin bastırılmasında Rusya’nın temel etken olması sebebiyle Belarus tüm yönetsel varlığıyla birlikte Rusya’ya bağlanmış vaziyettedir. Ukrayna’daki Rus işgalinin nihai politik hedefi de tam olarak budur. Ukrayna’daki yönetimin istifa ettirilerek Rusya destekli bir yönetimin başa geçmesi ve Ukrayna’nın tıpkı Belarus gibi Rusya’ya bağlı bir ülkeye dönüşmesi amaçlamaktadır. Diğer yandan Rusya’nın stratejik hedefi ise Ukrayna’yı karaya kilitli bir ülkeye dönüştürerek Karadeniz’deki liman varlığını ve stratejik ağırlığını artırmak diğer yandan Transdinyester bölgesine ulaşarak Avrupa içlerine kadar uzanan bir konumuna gelmektir.

Hedefler

13 Nisan 2022’den itibaren Ukrayna-Rusya savaşı bağlamında ismi en çok zikredilen ülke “Moldova” oldu. Moldova, 4.5 milyon nüfusuyla Avrupa kıtasının en fakir ülkesi konumunda. Ülke SSCB’nin dağılmasının ardından toparlanmasını gerçekleştirememiştir. 1992 yılından itibaren ülkenin en önemli problemi Rus destekli ayrılıkçı Transdinyester bölgesidir. Bu bölgedeki şiddet olayları ve kışkırtıcı faaliyetler Moldova’nın istikrarını oldukça olumsuz etkilemektedir. Yakın zamanda Rus generallerin açıklamalarıyla tekrar gündeme gelen Moldova, Rusya’nın bir sonraki işgal hedefi olacağı daha net bir hale geldi. Özellikle Rus Tümgeneral Rüstem Minnekayev’in “Moldova’da Rusça konuşan halk baskı altında ve onları özgürleştireceğiz” açıklamasının ardından Rusya’nın Kazakistan ve Ukrayna’da uyguladığı senaryonun birebir aynısının Moldova’nın doğusu içinde ortaya konulacağı anlaşılmaktadır. 25 Nisan 2022’de ise Transdinyester bölgesinde şiddet olayları artış göstermiştir. SSCB döneminde kalma mühimmat depoları yakının silah sesleri ve Rusça yayın yapan iki radyo istasyon kulesi yıkılmıştır. Tüm bu gelişmelerin ardından Ukraynalı yetkililer; “Rusya, Moldova’yı işgal ederek Ukrayna için yeni bir cephe daha açacak, Moldova’nın işgal edilmesi Ukrayna’nın çok daha kolay bir hedefe dönüşmesi demektir” açıklamasından bulundu. Moldova Dışişleri Bakanı Popescu ise; “Ciddi bir tehdit altındayız” ifadelerini kullandı. Tüm açıklamaların ardından gözler Batılı ülkelere ama özellikle ABD’ye çevrildi fakat Moldova’da tıpkı Ukrayna gibi herhangi bir destek göremedi. Olası bir Rus işgalinde nasıl ki Ukrayna kuyuya atılıp yapayalnız bırakıldıysa Moldova içinde kaderin aynı olacağı aşikardır. 2021 verilerine göre Moldova askeri harcamalara yalnızca 39 milyon Euro harcayabilmiştir bu Moldova GSYİH’nın %0.3’üne tekabül etmektedir ki Moldova gibi bir ülkenin herhangi bir işgal tehlikesine hazırlığı da oldukça zayıftır.

Askeri olarak Moldova tehdidini artıran Rusya, ekonomik olarak Polonya ve Bulgaristan ile olan ilişkilerini kızıştırdı. Ruble ile ödemeyi reddeden Bulgaristan ve Polonya’nın gazını kesen Rusya ödemeleri yaklaşan diğer Avrupa ülkelerini de tehdit etmektedir. Bu durumda da Rusya’nın elini oldukça güçlendiren bir durumdur. Diğer yandan; Rusya’nın Sırbistan Büyükelçisi “Rusya’nın asla Kosova devletini tanımayacağı” açıklamasında bulunarak Sırbistan’ın politikalarına olan desteğini yenileyerek Rusya’nın Balkanlardaki tutumunu bir kere daha netleştirmiştir. Bu gelişmeler doğrultusunda Rusya’nın askeri, ekonomik ve politik hedefleri olan alanlar karşımıza çıkmaktadır.

Askeri hedefler; Ukrayna’nın Odessa ile olan ilişkisini keserek karaya kilitli bir ülkeye dönüştürmek ve Transdinyester bölgesi ile hem karadan irtibat sağlamak hem de bölgenin denize açılma imkanını sağlamaktır. Moldova denize kıyısı olmayan bu nedenle küresel ticarete entegrasyonu oldukça zayıf bir ülkedir. Transdinyester bölgesinin denizle bağlantı kurma imkanı ayrılıkçı grupların ekonomik gücünü de pekiştirerek Moldova özelindeki Rus hedeflerinin gerçekleşmesini kolay hale getirecektir. Bu bağlamda Rusya özellikle Moskva kruvazörünün batırılmasının ardından Odessa’ya yönelik saldırılarını şiddetlendirmiştir. Liman bölgelerindeki saldırıları yoğunlaştıran Rusya askeri hedeflerini gerçekleştirmek için stratejik öneme sahip yol, köprü ve noktaları ele geçirmek için yoğun bir şiddet kullanmaktadır.

Ekonomik hedefler;  Rusya sahip olduğu ekonomik kozları oldukça güçlü bir şekilde değerlendirmektedir. Avrupa ülkelerinin enerji bağımlılıklarını savaşın en başından beri kendi lehine kullanan Rusya, kendisine yönelik ortaya atılan yaptırımların pratik geçerliliğini elindeki enerji kozuyla bertaraf etmektedir. Özellikle Almanya Maliye Bakanlığı; “Rusya ile olan gaz ticaretinin aniden kesilmesinin imkansız olduğu ve bu durumun Alman endüstrisini derinden etkileyeceği” açıklamasından bulunmasının ardından Rusya, ruble ile ödeme konusundaki ısrarını yoğunlaştırmış ve bununla da yetinmeyerek ödemeleri reddeden Bulgaristan ve Polonya’nın gazını kesmiştir. Rusya, ihraç ettiği enerji ile Avrupa endüstrisinin kanını elinde tutmaktadır. Bu bağlamda elindeki kozları net şekilde değerlendirmekte, Batı’nın aksine blöf yapmaktan ziyade Polonya ve Bulgaristan’a uyguladığı gibi doğrudan gerekli yaptırımları da hızla uygulamaktadır.

Politik hedefler; Rusya’nın Kazakistan’dan beri uyguladığı strateji jeopolitik gücünü ve tehdit ettiği ülkelerdeki Slav kimliğini kullanarak oralarda nüfuz alanı oluşturmaktır. Bu durumdan en muzdarip ülke konumunda ise Çin’dir. Çin’in “Kuşak Yol Projesi”nin en önemli ülkeleri olan Kazakistan ve Ukrayna Rusya tarafından istikrarsız hale getirilmiştir. Rusya, Balkanlar’da da Sırbistan üzerindeki Rus nüfuzunu kullanarak orada da politik bir nüfuz inşa etmeye odaklanmış ve tıpkı Moldova’nın Transdinyester eliyle bölünmesi gibi Bosna-Hersek’in de Sırplar eliyle bölünmesini hedeflemektedir.

Bulunduğumuz konjonktürde Rusya politik hedeflerini gerçekleştirmek için ekonomik kozlarını askeri imkanlarıyla pekiştirmektedir. Rusya’nın kısa vadedeki hedefi Moldova, uzun vadede ise Balkanlar bölgesindeki nüfuzunu Sırbistan eliyle kuvvetlendirmektedir. Ukrayna’daki savaş ise şiddet yoğunluğunu artırarak Ukrayna’nın denizlerle bağlantısını kesme stratejisine tam manasıyla evrilmiş durumdadır.

Maliyet

Ukrayna-Rusya savaşı artık her iki taraf için 3Y halini almıştır yani yorucu, yıpratıcı ve yıkıcı duruma gelmiştir. Nisan ayındaki kayıp ve zaiyatlar Rusya için oldukça ağır darbeler yarattı. Rusya’nın Karadeniz’deki sancak gemisi Moskva kruvazörü battı. 1979 yapımı olan bu savaş gemisinin sadece kabuğu 1979 yılına aitti içerik ve donanım olarak oldukça modern imkanlara sahip olan geminin batışı genel bir hesapla Rusya’ya 1 milyar dolardan fazla bir zarar mal olmuştur. Gemide konuşlu S-300 teknolojisi ve anti-gemi füzeleri hesaba katıldığında bu maliyetin çok daha yüksek boyutlarda olduğu ortadır. Diğer yandan; 2 Mayıs 2022 tarihli gelişmelerde Rusya’nın Karadeniz’deki durumunu iyice çetrefilli bir hale getirmiştir. Ukrayna, SİHA’larla Rusya’ya ait iki adet RAPTOR sınıfı savaş gemisini batırmıştır. Moskva’nın batışı ve iki RAPTOR sınıfı savaş gemisinin daha yok edilmesi Rusya’nın denizlerdeki becerisini sorgulatırken, bu durum gittikçe bir hezimete dönüşmektedir. Diğer yandan; Ukrayna, 30 Nisan 2022 tarihinde Rusya’nın İzyum’daki karargahını vurmuş ve gelen iddialara göre karargahta bulunan Rusya Genelkurmay Başkanı Gerasimov, şarapnel yarası aldı. Bu iddia ne Ukraynalı makamlar tarafından kanıtlandı ne de Rusya’nın bu konuya dair herhangi bir açıklaması oldu fakat bu gelişme bile savaşın propaganda boyutunun kimin lehine geliştiğini ortaya koymaktadır. Rusya özellikle Moskva kruvazörünün kaybının ardından cephedeki psikolojik üstünlüğünü kaybetme noktasına ulaşmıştır. Bu psikolojik kayıp Rusya’yı daha reaksiyoner bir ülke haline getirmiştir. Bu nedenle Odessa ve Mariupol’deki şiddetli saldırılarını artırmıştır. Bu saldırıların yoğunlaşmasının ardından Ukraynalı yetkililer 11 Nisan 2022’de açılan insani koridorlar üzerinden 4 bin 354 kişiyi tahliye etmiştir. Ukraynalı yetkililerin yaptığı son açıklamalara göre ise Luhanks bölgesinden de 500 kişinin tahliye edildiği belirtildi. Ukrayna’daki Rus şiddetinin en yoğunlaştığı bölgeler liman kentleri olarak kayıtlara geçiyor. Rusya özellikle Karadeniz’deki psikolojik üstünlüğü Moskva ve RAPTOR sınıfı savaş gemilerinin batışıyla kaybetmesinin ardından tüm stratejik odağını Ukrayna’yı denizlerden koparmak üzerine inşa etmiş vaziyettedir. Yukarıda da bahsedildiği üzere Ukrayna’daki bu kayıpların üzerine elde ettiği psikolojik imkanı savaşın propaganda boyutunda bir koz olarak değerlendirmektedir. Örneğin Ukrayna tarafından yapılan son zaiyat açıklamarından 24 bin Rus askerinin öldürüldüğü ifade edildi. Diğer yandan Rusya’da 1300 askerini kaybettiğini açıkladı. Savaşta kaybedilen teçhizat ve askeri ekipmanın maliyeti milyar dolar seviyesine ulaşırken, Kyiv School of Economics tahminlerine göre savaşın Ukrayna ekonomisine maliyeti 600 milyar doları bulacak. Şirketlerin %35’i durdu, %45’i düşük kapasiteyle çalışıyor. Ukrayna Maliye Bakanı Marchenko Financial Times gazetesine verdiği röportajda ülkedeki sivil ve askeri altyapılara verilen zararın 270 milyar doları bulduğunu tahmin ettiklerini ve yaklaşık 7 bin konut yapısının da yok edildiğini belirtmiştir.

Gelecek Koşullar

Tüm bunlarla birlikte Rusya’nın  Ukrayna’nın güneyindeki faaliyetlerini ve şiddet dozunu artırmış vaziyettedir. Özellikle Azovstal Demir Çelik fabrikasıyla gündeme gelen Mariupol kentindeki sivillerin tahliyesi de devam ettirilmeye çalışılıyor. Rusya, Ukrayna’nın tüm güney kıyısını ele geçirme stratejisinde Mariupol ve Odessa liman kentleri oldukça önem taşımaktadır. Buradaki önem nedeniyle Rusya’nın orantısız şiddetinden siviller yoğun şekilde etkilenmektedir. Rusya, Ukrayna’nın doğusundaki ilerleyişini kademeli olarak artırırken, ele geçirdiği bölgelerin politik olarak kendisine bağlanmasını da inşa etmektedir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna'nın güneyinde Rus ordusunun kontrolüne giren bölgelerin Rusya'ya katılıp katılmayacağıyla ilgili olarak, "Ukrayna halkı kendi kaderini kendisi belirleyecek" ifadeleriyle tıpkı Kırım’da uygulanan bir sözde referandumlarla ilhak planının ön mesajlarını da dünyaya vermiş oldu. Diğer yandan Rusya, Ukrayna’nın doğusu ile başlayan hedeflerini de savaşın ilk günlerinden beri söylediğimiz gibi Ukrayna’nın güneyine doğru genişletmiş ve bu bölgeleri de ilhak etme amacını alttan alta dünyaya duyurmaya başlamıştır. Rusya’nın temel stratejik hedefinin Ukrayna’yı karaya kilitli bir ülke yapmak olduğu bir kere daha teyitli hale gelmiştir.

9 Mayıs tarihi de tüm bu şiddetin ve Rusya’nın hedeflerine ulaşmada en sembolik gün olarak analiz edilmesi gereken bir zamandır. Rusya’da Zafer Bayramı olarak kutlanan 9 Mayıs tarihi, Ukrayna savaşının da Rusya lehine zaferle bitirilmesi gereken bir gün olarak görülmektedir. Rusya’da 9 Mayıs’a büyük önem verilir bu nedenle Rusya’nın 9 Mayıs tarihinde Ukrayna’da bir “altın vuruş” yapması oldukça beklenen bir durumdur. Rusya’nın son hafta içerisinde Tochka-U roketleriyle Donbass, Herson ve Kramatorsk’taki tren garlarına yaptığı saldırıların doğrudan sivilleri hedef aldığı ve Rusya’nın yavaş tüm konvansiyonel silah kapasitesini de savaş sahasında kullanmaya başladığını göz önünde bulundurmak şarttır. Bu bağlamda; Rusya, 24 şubat tarihinden işgal ettiği başta Herson olmak üzere Ukrayna kentlerinde para birimini rubleye çevirmiştir, 2019 yılında Donbass’ta yaşayan birçok kişiye Rusya tarafından pasaport verilmişti, Rusya lideri Putin Ukrayna'nın işgalinden hemen önce Donetsk ve Luhansk'ta Rus ayrılıkçıların bulunduğu iki bölgenin ayrı "bağımsız ülkeler" olarak tanınma talebini kabul ettiğini açıklamıştı. Rusya şimdi bu işgal ve ilhak sürecini Ukrayna’nın güneyini de kapsayacak bir şekilde genişletmektedir. İlerleyen günlerde Ukrayna güney bölgelerindeki askeri kontrolü yoğun Rus şiddeti karşısında kaybedebilir, Moldova bu tehditlerden ve tehlikelerden payına düşeni alabilir ve Rusya’nın siviller üzerindeki şiddet eylemleri yoğunlaşarak Ukrayna’nın doğu ve güneyini kapsayan bir politik operasyon olan ilhak süreci devreye sokulabilir.

TÜRK DEGS Araştırmacısı; Şafak Yıldırım