Ukrayna-Rusya Savaşı’na Asimetrik Bakış
Ukrayna’da Asimetrik Savaşa Doğru
Asimetrik savaş kavramının insanlık tarihi boyunca bütün savaşlarda kullanıldığı görülmektedir. Ancak 9/11 saldırıları ve Orta Doğu’daki istikrarsızlığın ortaya çıkmasından ötürü özellikle İsrail- Filistin sorunuyla daha çok kullanılmıştır. Kısaca asimetrik savaş ya da bir başka değişle düşük yoğunluklu denildiğinde; güçlü bir ordunun daha zayıf rakibi tarafından rastgele/belirsiz yürüttüğü savaş biçimi denebilir.
Rusya’nın bir ay önce Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne karşı düzenlemiş olduğu saldırılar, hâlihazırdaki gidişatını gözlemleyerek şehirlerin etrafını sarma üzerine kurulmuş bir stratejinin olduğunu göstermektedir. Geldiğimiz bu noktada şehirlerin etrafı kuşatılmış vaziyettedir. Ancak Rusya, özellikle başkent Kiev’de şehre ordu ile girmeyi tercih etmediği söylenebilir. Düşük yoğunluklu çatışmanın ve meskûn mahal operasyonlarına gideceği ortadadır.
Düşük yoğunluklu çatışma, asimetrik bir harp yöntemi olarak değerlendirilebilir. Ülkeler politik ve askeri çıkarlarını elde etmeye ya da korumaya yönelik düzenlerler. Bu sebeplerden ötürü hem Ukrayna hem de Rusya, bu bağlamda birtakım tedbirler almaktadır. Öncelikle Ukrayna’nın yabancı savaşçı kabul edeceğiz açıklaması yapmasından sonra, gayriresmi sayılarda binlerce kişinin Ukrayna lehine Rusya’ya karşı savaşmak için geldiği, şehirlerde konuşlandığı ve olası şehir muharebelerinde rol alacağına dair planlar yapıldığı Ukrayna’daki kaynaklar tarafından aktarılmaktadır. Aynı şekilde Rusya’da dünyanın çeşitli bölgelerinden özellikle Suriye’den ve Irak’tan ilanlar açtığı ve şehir mücadeleleri için önde kullanacakları savaşçıları seçmeye başlamıştır. Ukrayna tarafının yaptığı açıklamalarda kendileri adına gelen yabancı savaşçıların sayısının 16.000 olduğu aktarılmaktadır.
Bütün bunlar yaşanırken Ukrayna’ya yabancı savaşçıların daha önceki hayatlarına bakmakta büyük fayda vardır. Dünyanın çeşitli yerlerinde Libya, Afganistan, Suriye, Irak, Çeçenistan ve Bosna gibi çatışmaların yoğun yaşandığı yerlerden tecrübeli yabancı paralı savaşçıların geldiği gözlemlenmektedir. Kısa vadede bir taraf adına bir çözüm elde edilebilir, ancak uzun vadede yaratacakları yıkım ve olası senaryoları da gözden geçirmek büyük önem arz eder. Sahadaki galibiyet devletlere siyasi kazanım fırsatı sunar, ancak bu süreci iyi yönetmek gerekir. Devletler bu saha kazanımını siyasi başarıya çeviremediklerinde sahada kazanıp, masada kaybetmiş olurlar. Rusya’nın stratejisinin gerçekleşme yahut çökme ihtimali bu noktaya bağlıdır.
Suriye’den Ukrayna’ya Gidiş Ne Durumda?
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu(SMDK) Başkanı Salim el- Muslat, ne Ukrayna saflarında ne de Rusya tarafında savaşmak üzere muhalefetin bulunduğu bölgelerden resmi/gayriresmi olarak kimsenin gitmediğinin altını çizdi.
SMDK Siyasi Kurul üyesi Abdülbasit Abdüllatif’in aktardığına göre, Rusya saflarında savaşmaya gidecek kişilerin rejim tarafından açılan çağrılara rağbet olmadığı yönünde. Deyrizor’dan başvurunun 5 kişiyle sınırlı kaldığını ve diğer bölgelerde de durumun pek farklı olmadığını söyledi.
Bir başka SMDK Siyasi Kurul üyesi Abdülmecit Bereket’in iddialarına göre 150 kişi hâlihazırda Ukrayna’ya savaşmak üzere gitti, 1500 kişi de şu an Hmeymim Hava Üssü yakınlarında ve muhtelif yerlerde eğitime tabi tutulduğu ve sayının 10.000’e ulaşması beklendiğini aktardı. 1500 kişinin ise hapishanelerden ve suçlulardan oluştuğunu belirtti. Bu kişilere “ya savaş ya da hapis” seçeneğinin sunulduğu ve suçlulardan en az 1500 kişinin Ukrayna’da savaşmak üzere eğitim aldığı belirtildi.
PKK’nın Rolü
PKK’nın sözde üst düzey yöneticileri vasıtasıyla Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü bozarak uluslararası hukuku doğrudan ihlal eden girişimini destekleyen yönde beyanatlarda bulundu. Buna ek olarak, Irak istihbarat kaynakları tarafından aktarılan bilgilerde Ermenistan saflarında Karabağ’a giden PKK’nın, bugün ise Rusya saflarında Ukrayna’ya gittiğini açıkladı.
Ayrıca Suriye’nin kuzeyindeki PKK’nın kontrol ettiği bölgelerden de Ukrayna’ya gidişlerin olduğu, bölgedeki kaynaklar tarafından aktarıldı.
Olası Senaryolar
Ukrayna açısından ise, ülkeye davet ettikleri yabancı savaşçıların oluşturacağı tahribatın boyutları şimdiden tam anlamıyla tahmin edilebilecek durumda değildir. Olası birkaç senaryo üzerinden durum analizi yapmak mümkündür.
İlk olarak Ukrayna’nın getirdiği savaşçılar kimlerden oluşuyor bunları incelemek gerekir. 1979 Sovyet istilasına maruz kalan Afganistan’a savaşmak üzere gelen yabancı savaşçıların Bin Ladin öncülüğünde El-Kaide’yi kurduğunu ve küresel olarak yarattığı etkiyi iyi hesaba katmak gerekir. Ülkedeki istikrarın ve güvenliğin yitirilmesinin ardından oluşan boşlukta bu tip yapılar kendilerine yer bulur. Ukrayna’nın muharebeleri ordusuyla yürütmesi, bu tip bir güvenlik tehlikesinin oluşabileceğini düşündürür. Çünkü bir ülke ordusunun %35’ini yitirirse tekrardan revizeye gitmesi, %50’sini yitirirse de ordu sisteminin tamamen çöktüğünü ve büyük bir organizasyonla yeniden ordu kurma ihtiyacı gerekliliği meydana gelir. Savaşın uzadığı süreçte Ukrayna ordusu savaşırken profesyonel personelini yitirirken, yerine güvenlik sağlayıcı mekanizma olarak yabancı savaşçıların elde kalmış olması, bir sonraki adımda oluşacaklar açısından ipuçları vermektedir. Rusya’nın Ukrayna’nın batısına operasyon düzenlememesi, Ukrayna’daki Rusya karşıtı kişileri bu bölgelere bir anlam yönlendirme olarak yorumlanabilir. Nihayetinde Rusya’nın Dinyeper’in doğusunda nüfuz sahibi olması ve yabancı savaşçıların Ukrayna’nın batısına itilmesi neticesinde, bu bölgede yaşanacak bir düzensiz ortam, yabancı savaşçıların yaşayabileceği ortamlardır. Örnek olarak Kaddafi’nin ardından Libya, Saddam’ın devrilmesinden sonra Irak, iç savaşa müteakip Suriye, en yakın örneklerdir. Bu konuyla muhatap olacak Ukrayna’nın bu bağlamda da bir planlama yapması elzemdir.
Başka bir senaryoda ise Rusya’yı topraklarından tamamen çıkarmış bir Ukrayna, büyük bir yıkıma uğramış ve elinde binlerce yabancı savaşçı ile kalacaktır. Yabancı savaşçı adı altında batılı ülkelerin gönderdiği ya da göndereceği gayriresmi kuvvetlerin anlaşılarak ülkeyi terk etmesi öngörülebilir. Ancak gelen savaşçıların bir kısmı, daha önceden çatışma bölgelerinde ve iç savaşlarda savaşmış kuvvetlerden oluşacağı gerçeği hep öne çıkacaktır. Sadece Ukrayna tarafının değil, Rusya’nın da getirdiği savaşçılar muhakkak Ukrayna’da kalmaya devam edecektir. Rusya savaşı tamamen kaybettiğini ilan edip çıksa dahi bu kişilerin kalacakları kesindir. Onlar da doğru yönlendirmeler vasıtasıyla çatışmaları sürdürmeye devam edecektir. Unutulmaması gereken önemli bir nokta ise; bu tarz çatışmalara ve ardından iç savaşa dönüşen süreçlerde ülkelerin her şeyin yolunda gitmesi halinde dahi tam anlamıyla toparlanması, bugüne kadar gözlemlenen örneklerine dayanarak ortalama 20 yıldır.
Ukrayna’da iki taraf için de gelmiş olan bu yabancı paralı savaşçıların en büyük amaçlarından birisinin ganimet toplamak ve hırsızlık yapmak olduğu unutulmamalıdır. Kontrol edilmeyen/ edilemeyen silahlı gruplar bir süre zarfında çeteleşecekleri neredeyse kesindir. Ukrayna, her ne koşulda olursa olsun yapacakları bu asimetrik savaşın planını daha önceden yapmış olması gerekirdi. Yabancı savaşçılara muhtaç kalmak, ya da sıradan halka silah dağıtmak suretiyle yerel direniş örgütlenmeleri oluşturmak, füzelerin düşlemeye başladığı ve savaş ortamında değil, daha evvelden sulh halinde planlanmış olması gerekirdi. Bu eşiğin aşılmış olması, uzun vadede Ukrayna’nın geleceğinde istikrar ve barış ortamının tesisinin sağlanmasını zorlaştırmış görünmektedir.
Sonuç
Neticede, ister Ukrayna’nın içindeki siviller, ister yabancı paralı savaşçıların plan ve program dâhilinde Ukrayna’da yaratacağı olası tehditler, çözümü kolay olmayan bir yola girme eğilimindedir.
Rastgele silah sahibi kişilerin devletin otoritesini doğrudan zedeleyeceği ve özellikle yabancı savaşçıların birincil önceliğinin savaş ganimetleri toplamak, para karşılığı casusluk yapmak, hırsızlığı ülke genelinde sıradanlaştırmak gibi olası sonuçları olacağı gözden kaçırılmamalıdır.
Gayrinizami harbin düzensizlik getireceği gibi bir algının oluşması son derece yanlıştır. Plansız olarak yürütülmeye aday gayrinizami harp, düzensizlik getirecektir, gerçekleşmesi durumunda istikrarsızlık ve güven ortamının yok olması kaçınılmazdır.
PKK’nın her savaş ortamında olduğu gibi, yine parayı veren tarafın taşeronu olduğu görülmektedir.
Suriye’de rejim tarafından hazırlanan yabancı savaşçıların mahkûmlar ve suçlulardan olduğu ve takriben sayılarının 10.000’e ulaşması beklendiği görülmektedir. Suçlulardan müteşekkil bu savaşçı grubunun yaratacakları göz önünde bulundurulmalıdır.