YAYCI: “ABD, UKRAYNA HA ISGAL EDILDI, HA ISGAL EDILECEK…" DIYOR. BU ASLINDA UKRAYNA’NIN BIR PARCASININ KOPARILMASININ MESRULASTIRILMASIDIR/ALISTIRILMASIDIR.

Sosyal Medyada Paylaş!

ASAM TÜRK Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, 15 Şubat 2022 tarihinde Abdulhalim Meşe ve Dursun Gezer’in sunduğu Farklı Açı programına konuk oldu. Rusya ve ABD/Batı ortaklığına değinen Amiral Yaycı madalyonun bir de öteki yüzünden konuyu irdeledi. Yaycı, “Biden ne dedi? ‘16 Şubat’ta Ukrayna işgal edilecek.’ dedi. Tarih verdi. Ha işgal edildi, ha işgal edilecek... Bu aslında Ukrayna’nın bir parçasının koparılmasının meşrulaştırılmasıdır/alıştırılmasıdır. Böyle komik bir şey olabilir mi? Dünyanın süper gücü diyor ki ‘bizim istihbaratımız Ukrayna’nın işgal edileceğini işaret ediyor’ diyor. Bugüne kadar sen Ukrayna’yı destekliyordun her bakımdan. Değil mi? Hep arkasında duracağım diyordun. Hatta Ukrayna’yı NATO’ya üye yapacağız falan deniyordu. Olacak iş değil… Bu bir kere NATO’nun bütün prosedürlerine aykırı. Ama hem Ukrayna’yı böyle şımarttılar hem de şimdi anlaşmayla Rusya istediğini kopartıyor. Rusya istediğini alıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

 

KHARKİV VE DONBASS’IN DİĞER BÖLGELERİNDE SSCB’NİN AĞIR SANAYİ TESİSLERİ VARDIR

 

Ukrayna-Rusya krizini değerlendiren Yaycı, “2013’de başlayan bir Kırım süreci var. Yani Rusya’nın kırımı ilhak etmesi. Klasik bir ilhak. Önce ortalığı karıştırma, sonra bir sözde brexit yapma, referandum yapma, referandum sonucunda ilhak kararı alma, önce tabii bir bağımsız Cumhuriyet Kırım Cumhuriyeti ilan ediliyor, sonra referandum yapılıyor, sonra o referandumla Rusya’ya katılma kararı alınıyor, sonra da Rusya bunu kendi parlementosunda/dumasında ilhak kararını kabul ettiğini söylüyor. Yani Rusya’nın bu klasik bir yöntemi. Daha sonra Rusya Donbass bölgesinde, ki bu bölgenin özelliği şu. Ayrılıkçılar dediği, aslında Ruslar kendi insanlarını/adamlarını/askerlerini/istihbarat mensuplarını o bölgeye sokmuşlardı. Ve Ruslar üniformalı insan sokmadılar oraya. Hep böyle üniformasız askerleri soktular. Ve bunlar yetişmiş Rus Devleti’nin insanlarıydı ki hâlâ da öyleler. Bu bölgede sözde bir ayrılıkçı hareket başlattılar. Yine aynı şekilde burada bağımsızlıklarını ilan eden şehir devletleri şeklinde devletler oluşturdular. Fiili olarak da Ukrayna’nın elinden çıkardılar ama zaman içerisinde Kırım’dan sonra oraları da almak yerine zaman içerisinde eriterek almayı yeğlediler. Şimdi konu Donbass’da artık Donbass bölgesinin alınması. Neden Donbass bölgesi alınıyor? Çünkü o bölgede, özellikle Kharkiv’de ve Donbass’ın diğer bölgelerinde SSCB’nin ağır sanayi tesisleri orada. Tank fabrikaları, helikopterlerin motor fabrikaları, gaz türbinleri, bütün ağır sanayi fabrikaları orada. SSCB zamanında yapılmış ama SSCB’nin dağılmasından sonra o fabrikalar orada kalmış. Sovyetlerin hava teknolojisi çok iyiydi. Ruslar tabii bu hava teknolojisini devam ettirdiler. Ama çok enteresandır. Helikopteri yapıyorlar, gemiyi yapıyolar ama motoru? Motor fabrikası Ukrayna’da kaldı… O kadar gerilime rağmen Ruslar motorlarını, gaz türbinlerini Ukrayna’dan alıyorlardı. Silah araç gereçlerini… Sonra St. Petersburg’da fabrika kurdular. Baktılar ki olmuyor. Ama fabrika kurmak, yeniden ağır sanayii oluşturmak çok zor bir şey. O nedenle o ağır sanayii bölgelerine Ruslar göz dikmişlerdi. Şimdi bir de Azak Denizi’nin etrafını tamamen çevirmek istiyor Ruslar. Orayı bir kapalı deniz hâline getirmek istiyorlar. Azak Denizi’nin Kerç boğazından her iki yakası da Kırım’ın ilhakıyla Rusya’nın oldu. Yani siz Rus boğazından geçerek uluslararası bir denize giriyorsunuz. Azak Denizine… Neden? Azak’ın yarısı Rus kıyıları yarısı da Ukrayna kıyıları. Rusya o nedenle Azak Denizi’ndeki üslerine gitmek isteyen Ukrayna gemilerine izin bile vermiyorlar o kerç boğazından geçerek. Bundan birkaç ay önce römorkörlerini batırmaya kalktılar Ruslar Ukrayna’lıların. Böyle bir durum söz konusu.” değerlendirmesinde bulundu.

 

RUSLARDA “SICAK DENİZE İNMEK” TERİMİNDEKİ KASIT ASLINDA “DONMAYAN DENİZ” DEMEKTİR

 

“Niye Rusya Ukrayna’ya göz dikmiş durumda?” sorusuna yanıt veren Yaycı, “Rusların şöyle ünlü bir sözü vardır. Sovyetler Birliği kurulurken aslında Ukrayna diye bir ülke yok. Ukrayna’nın Sovyetler Birliği’nin bir cumhuriyet olarak kurulmasına Kruşçev karar veriyor. Kruşçev, ‘tamam kurulsun’ diyor. Ve Yeltsin de Kırım’ı Sovyetler Birliği dağılınca Ukrayna’ya veriyor. Halbuki Sivastopol üssü, Rusların Karadeniz’deki en önemli üssü. Hatta Rusların bütün toprakları içerisindeki en önemli üssü. Neden? Tek donmayan denizdeki üssü çünkü. Tek sıcak deniz onlar için Karadeniz. Yani ‘sıcak denizlere inmek’ terimi var ya Rusların, bundan kasıt aslında şu. Sıcak Deniz’den kasıt ‘Donmayan Deniz’ demek. Rusların bütün denizleri Karadeniz dışında donar. O nedenle Karadeniz son derece önemlidir. Ruslar Sivastopol üssünü kaybetmek istemediler. Bu yüzden de Sivastopol üssünü 20 seneliğine kiraladılar, sonra ‘bir 20 senelik daha yapalım’ dediler. Rusların işte bu Kruşçev ile Ukrayna’nın kurulması, Yeltsin’le de Kırım’ın verilmesi Ruslarda hep bir yara olmuştur. Affınıza sığınarak söylüyorum. Bu bir Rus ifadesidir. ‘Kruşçev’in aptallığıyla Ukrayna kuruldu. Yeltsin’nin sarhoşluğuyla da Kırım verildi.’ O yüzden Ruslar içerisinde daima Ukrayna’yı almak yönünde bir his taşırlar. Ukrayna’lılar genellikle bir Slav ırkıdır. Burada Yahudiler de fazladır. Fakat tam bir Rus değillerdir. Ve Ruslar Ukrayna’lılardan pek hoşlanmazlar aslında halk olarak da.” ifadelerini kullandı.

 

KGAÖ KAZAKİSTAN’A KONUŞLANIRKEN ABD VE BATI’DAN HİÇBİR TEPKİ DUYDUNUZ MU?

 

Rusya’nın tüm bu nedenlerden dolayı Ukrayna’yı, tümünü değilse bile önemli bir kısmını isteğini belirten Yaycı, “Peki bu noktaya nasıl gelindi?” sorusu üzerine değelendirmelerde bulundu. Yaycı, “Bundan 10 yıl öncesine gidiyoruz. Bir Kuşak Bir Yol projesinin açıklandığı yere gidiyoruz. Kazakistan Almata’ya… Nazarbayev’e gidiyoruz. Çin’in Bir Kuşak Bir Yol projesinin en fazla kullanıldığı coğrafya Kazakistan’dır. Kazakistan en önemli kilit noktasıdır. Yani Avrupa’ya da Baltık’a da İskandinav ülkelerine de ulaşmada Kazakistan kilit roldedir. Nazarbayev ve Çin Devlet Başkanı birlikte Bir Kuşak Bir Yol projesini açıkladılar Almata’da zamanında. Şimdi neden Kazakistan diyorum? Biliyorsunuz Nazarbayev daha sonra görevden çekildi kendi isteğiyle. Tokayev geldi. Peki bundan iki ay kadar önce ne oldu? Bir anda bir zam yapıldı. Ve bu zam neticesinde halk sokağa döküldü Kazakistan’da. Ve güya devlet kontrolünü kaybetti. Devlet kontrolünü kaybettikten sonra bütün Kazakistan coğrafyasına yayılan olaylar oldu. Bugüne kadar hiç varlık göstermemiş KGAÖ çok az sayıda bir asker ile ve Ermenilerin çapulcu takımı/böyle selamsız bandosu gibi askerleri de bunun içerisine dahil olarak, çok az sayıda bir askerle Rusya’nın başını çektiği KGAÖ askeri birlikleri Kazakistan’a -ki Kazakistan’ın daveti üzerine- zamanında Necibullah’ın Rusya’yı Afganistan’a davet etmesi gibi ve Kazakistan’a Rus birlikleri önderliğinde KGAÖ birlikleri indi. Sayısı çok az. Yani 1000 kişi değil… Bir anda bıçak gibi kesildi. Sanki bu 1000 kişilik adamlar her biri 1000 adam gücünde insanlar gibi… Bir anda Kazakistan’da her şey bitti. Ve dikkatinizi çekiyorum. ABD’den ve Batı’dan hiçbir tepki duydunuz mu? Rusya’nın oraya müdahil olması durumunda?” dedi.

 

KAZAKİSTAN VE BELARUS’DA FSB’NİN BİLGİSİ DIŞINDA HERHANGİ BİR ŞEY OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR

 

Bugün Ukrayna’da yaşananları Kazakistan’daki olaylarla ilişkilendiren Amiral Yaycı, “Rusya’yı bilenler şunu bilir. Kazakistan’da ya da Belarus’da FSB’nin yani eski KGB’nin bilgisi dışında herhangi bir şey olması mümkün değildir. Onların haberinin olmaması da mümkün değildir. Yani bir anda bu gösteriler olacak, zamlar olacak, halk sokağa dökülecek falan… Böyle bir şey mümkün değildir. Hayatın olağan akışına aykırıdır. Rusya bir kere Kazakistan’ı şu anda müstemlekesi yaptı mı? Yaptı. Nasıl yaptı? Delili ne? Geçen hafta Tokayev’i çağırdı Rusya Moskova’ya Putin. Tokayev’i oturtturdu, bir de fotoğraf verdiler değil mi? Yani Kazakistan Rus hegemonyasına kesinlikle girdi. Daha önceden Çin ile iş birliği yapan… Artık bundan sonra o Bir Kuşak Bir Yol projesi birazcık kadük oluyor bu noktada. Bu aslında şunu gösteriyor. Rusya gerek Kuzey buz denizinde gerekse karada Çin’in hegemonik büyümesine karşı, ticari yönden büyümesine karşı Batı ile bir iş birliği yapıyor. Ama bu iş birliğini gerçekleştirirken ciddi pazarlıklar yapılıyor. Bu ciddi pazarlıklar karşısında Kazakistan gidiyor, Suriye gidiyor, Ukrayna gidiyor, Rusya bu taleplerde bulunuyor ve dünya aslında eski soğuk savaş dönemindeki iki kutuplu hale dönüyor. İki kutuplu hale dönerken de KGAÖ bir Varşova Paktı gibi bir Pakta dönüştürülüyor. Bu iki kutuplu dünya düzeni aslında Çin’in başka bir kutup olarak çıkmasının önüne geçme durumu. Ukrayna da işte bu pazarlıkların sonucunda Rusya tarafından artık işgal edilme durumu ile karşı karşıya.” değerlendirmesinde bulundu.

 

ABD: “UKRAYNA HA İŞGAL EDİLDİ, HA İŞGAL EDİLECEK…”

 

Rusya ve ABD/Batı ortaklığına değinen Yaycı madalyonun bir de öteki yüzünden konuyu irdeledi. Yaycı, “Biden ne dedi? ‘16 Şubat’ta Ukrayna işgal edilecek.’ dedi. Tarih verdi. Ha işgal edildi, ha işgal edilecek... Bu aslında Ukrayna’nın bir parçasının koparılmasının meşrulaştırılmasıdır/alıştırılmasıdır. Böyle komik bir şey olabilir mi? Dünyanın süper gücü diyor ki ‘bizim istihbaratımız Ukrayna’nın işgal edileceğini işaret ediyor’ diyor. Bugüne kadar sen Ukrayna’yı destekliyordun her bakımdan. Değil mi? Hep arkasında duracağım diyordun. Hatta Ukrayna’yı NATO’ya üye yapacağız falan deniyordu. Olacak iş değil… Bu bir kere NATO’nun bütün prosedürlerine aykırı. Ama hem Ukrayna’yı böyle şımarttılar hem de şimdi anlaşmayla Rusya istediğini kopartıyor. Rusya istediğini alıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

 

UKRAYNA-RUSYA KRİZİNİN ARDINDAN NELER OLACAK?

 

Ukrayna-Rusya krizinin ardından olacak şeyleri şu şekilde sıralayan Yaycı, “Kırım’ın ilhakının Ukrayna tarafından kabul edilmesi sağlanacak. Bunu ABD ve Batı da kabul edecek. Görünen pazarlık o. Donbass bölgesi ve Kharkiv Rusya’ya gidecek. Onlar da kabul edilecek. Masada bir anlaşmayla bu iş bağlanacak. Batı da bunu kısmen büyük bir başarı gibi kabul edecek. Diplomasinin başarısı gibi kabul edecek. Ben öyle sıcak çatışma olacağını, öyle girecekler de vuracaklar diye düşünmüyorum. Bu diplomasi ile masaya oturalım çerçevesinde sonuçlanabilir. Ufak çaplı çatışmalar da olabilir. Rusya girebilir, girmeye de bilir. Ama buralar gidecek ve bu masada kabul görecek. Sonra da denecek ki ‘bakın biz diplomasi ile büyük bir zafer elde ettik. Ukrayna’nın tümü işgal edilecekken fiili olarak zaten gitmiş olan Kırım ve zaten fiili olarak gitmiş olan Donbass bölgesi Rusya’ya verilerek Ukrayna kurtarıldı.’ Ama burada bir tehlike var. O tehlike şu. Odessa’ya giderse Ruslar ne olacak? Niyetleri o. Odessa’ya giderse ki gitme ihtimalleri bence var. Karadeniz’e, denize kıyısı olmayan bir Ukrayna kalacak. Karaya kitli bir Ukrayna kalacak. Yani ikinci bir Kazakistan olacak. Tamamen Rusya’nın etkisinde kalacak.” ifadelerini kullandı.

 

 

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE ALMANYA’YI/BERLİN’İ ABD VE RUSYA İKİYE BÖLMEDİ Mİ?

 

ABD ve Rusya’yı birbirine karşı düşman olarak görenlerin romantik olduğunu belirten Yaycı, “Ben diyorum ki Rusya ile ABD’yi birbirine düşman görenler aslında çok romantikler gibi geliyor bana. Ya da Ruslarla Çinlileri birbirleri ile müttefik görenler çok romantikler gibi geliyor. Soğuk savaş döneminde ABD, Sovyetlere karşı kimi kullandı? Çin’i… Şimdi Çin’e karşı kimi kullanıyor? Rusya’yı… Ee 1947’de, 2. Dünya Savaşı bittiğinde ABD ile Rusya aynı safta değiller miydi? Aynı saftaydılar. Sonra oturdular masada, dediler ki ‘bir daha böyle savaşlar çıkmasın. Biz şunu iki kutuplu bir hale getirelim. Sen bir kutbun lideri ol, ben bir kutbun lideri olayım. Almanya’yı da yarıdan bölelim. Daha yetmez Berlin’i de yarıdan bölelim.’ Bunlar kendi elleri ile bölmediler mi? Birbirleriyle savaşarak bölmediler ki? Böyle bir paylaşım yaptılar.” ifadelerini kullandı.

 

EĞER AMERİKA RUSYA’YA KARŞI DİRENÇ GÖSTERMİŞ OLSAYDI…

 

Konuya Amerika Rusya’ya karşı müthiş bir direnç gösteriyor gibi bakılmasının çok yanlış olacağını belirten Yaycı, “Eğer Amerika Rusya’ya karşı direnç göstermiş olsaydı, Ukrayna’yı destekliyor olsaydı parayla pulla mı desteklerdi? ABD, Kanada ve İngiltere. Üç büyük baş. Rusya’ya karşı üç büyük düşman sözde. Değil mi? ABD, Kanada ve İngiltere’nin askeri ateşeleri Rusya’da sık sık istenmeyen adam ilan edilir. Bu üçü hep kafadandır. Peki bu süreçte bu üç kardeşler ne yaptılar? Kiev’deki diplomatik misyonlarını boşalttılar hemen/tahliye ettiler. Hemen pılıyı pırtıyı toplayıp gittiler. Sembolik askerleri vardı. O sembolik askerlerini bile bırakmadılar. Onları da çektiler, götürdüler. Hani Montrö yaygarası koparanlar diyordu ki ‘efendim bir kriz durumunda ABD, İngiltere, Batı, NATO kuvvetleri boğaza yığılırlar. Karadeniz’e geçmek isterler. Ve Rusya’ya karşı savaş açmak isterler.’ demiyorlar mıydı? Bir tane gemi var mı Karadeniz’de? Asker yok, gemi yok, büyükelçiler bile gidiyor neredeyse. Belki de gitti… Adamlar her şeylerini çekti. Ben şöyle tarif ediyorum. Ukrayna, ABD ve Batı’nın ipi ile kuyuya indi. Kuyuya indikten sonra bu üçlü ipi de kuyuya attılar, Ukrayna kuyuda kaldı, onlar gittiler. Pozisyon maalesef bu.” değerlendirmesinde bulundu.

 

MONTRÖ İLE RUSYA’NIN GÜÇ AKTARIMI YAPMASI KISITLANIYOR

 

“Montrö Montrö diye yaygara kopartıyorlardı değil mi?” diyen Yaycı, bu yaygaralarında ABD/Batı merkezli olduğunu vurguladı. Yaycı, “Montrö Montrö diye yaygara kopartıyorlardı… Batı’dan… Batı delmek ister falan… Ne oldu? Ben hep aksini söyledim, dedim ki ‘Montrö sözleşmesini Batılılar yazmıştır.’ O dönemde Batı’nın, ABD’nin, İngiltere’nin onayı olmadan mümkün değil. Gerçek bu. Biz yazmadık ki bunu. Konferans toplandı. Buradan en önemli şey şu. Hep bunlar saklanıyor. Rusya’nın tek donmayan denizi/sıcak denizi Karadeniz. Eğer Montrö sözleşmesi olmasa Rusya Karadeniz kıyılarında tershane kurar mı? Kurar. Bu tershanelerde uçak gemisi, denizaltı üretir mi? Üretir. Montrö olmasa bunları aşağıya, Akdeniz’e, Atlantik’e salar mı oradan? Salar. Şimdi ne yapıyor? Ta Kuzey buz denizinde orada tershaneler var, donuyor zaten kışın, oradan gemi indiriyor Atlantik’e gelsin, Karadeniz’e gelsin, Suriye’ye gelsin, Akdeniz’e gelsin diye… Halbuki Montrö sayesinde ne denizaltısı geçebiliyor ne uçak gemisi geçebiliyor. Onun için aslında Rusya’nın güç aktarımı yapması kısıtlanıyor böylece Montrö ile.” ifadelerini kullandı.

 

MONTRÖ ABD’NİN/BATI’NIN İŞİNE GELMESE HEMEN FESİH OLUR

 

ABD’nin eski merkez komutanının üç gün önce yaptığı açıklamayı hatırlatan Yaycı, “Üç gün önce ABD eski merkez komutanı dedi ki ‘Ruslara Montrö gereğince Türklerin boğazları kapatması lazım. Niye kapatmıyorlar’. Halbuki savaş durumu yok daha. Ama savaş durumu olursa Ukrayna ve Rusya gemilerine Boğazı kapatacak Türkiye. Montrö sözleşmesinin 19. md gereğince. Ama daha savaş yok? Bakın hemen başladılar. Ben bu Montrö tartışması boyunca ne dedim? Aslında bu Montrö Montrö diye bağıranların arkasında ABD var dedim. Rusya’yı öne sürüyorlar ama ABD var dedim. Amerikan lobileri var. Zaten Montrö Amerika’nın işine gelmese, Batı’nın işine gelmese hemen fesih olur. Neden? Her imzacı devletin fesih yetkisi var. İki sene önce ‘ben fesih olmasını istiyorum’ diyor, bitiyor. Oy falan yok. 9 tane imzacı devlet var. Bunların arasında kimler var biliyor musun? Eğer ABD Montrö’yü istemese… Gürcistan ABD’nin şu anda müstemlekesi gibi mi değil mi? Müstemlekesi gibi. Gürcistan imzacı devlet. Ukrayna imzacı devlet. Bulgaristan imzacı devlet. Yunanistan imzacı devlet. Romanya imzacı devlet. Bunların hepsi ABD’nin bir dediğini iki etmez. İtalya imzacı devlet. Fransa imzacı devlet. İngiltere imzacı devlet. Ee hani rahatsız oluyorlardı? O zaman bir tanesi neden itiraz etmiyor? Çünkü bugün için. Ne diyor? ‘Boğazları kapat Ruslara’ diyor.” ifadelerini kullandı.