BİR KERE YÜKSELEN BAYRAK BİR DAHA İNMEZ!!!
Mehmet Emin Resulzâde
KAFKASYA’NIN ŞAFAĞI RESULZÂDE’NİN BAYRAĞI:
AZERBAYCAN CUMHURİYETİ 107 YAŞINDA
28 Mayıs, Azerbaycan Cumhuriyeti’nde “Respublika Günü” (Cumhuriyet Günü) olarak resmen kutlanan ve Azerbaycan Türklerinin modern devlet geleneği açısından temel bir dönüm noktasını teşkil eden önemli bir tarihtir. Bu tarih, 1918-1920 yılları arasında varlığını sürdüren Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kuruluşunu simgelemekte olup, Türk-İslâm toplumlarında kurulan ilk Müslüman, laik ve demokratik devlet olması hasebiyle bölgesel ve küresel ölçekte ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Çarlık Rusyası’nın bir asrı aşkın sömürgeci hegemonyasından kurtularak bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Türkleri, 28 Mayıs 1918 tarihinde Doğu’da demokratik bir cumhuriyetin temellerini atarak modern Azerbaycan devlet kimliğinin inşasında kalıcı bir etkiye sahip olmuştur.
Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin Kuruluşu ve İdeolojik Temelleri
28 Mayıs 1918 tarihinde Azerbaycan Millî Şura’nın Tiflis’te gerçekleştirdiği toplantıda “İstiklâl Bildirgesi”nin kabul edilmesi, Doğu dünyasında özgürlük, demokrasi ve laiklik ilkelerine dayalı bağımsız bir cumhuriyetin ilanının dünyaya duyurulması anlamını taşımıştır. Bu tarihî adım, yirminci yüzyılın başlarındaki jeopolitik çalkantılar ve millî uyanış hareketlerinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Mehmet Emin Resulzâde liderliğindeki Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, bir yandan Çarlık Rusyası’nın mirası olan otokratik yapıdan uzaklaşmayı hedeflerken diğer yandan da Batı’daki modernleşme ve demokratikleşme süreçlerinden ilham almıştır.
Resulzade’nin fikri temellerini attığı ve yaşamını adadığı bağımsızlık ideolojisi, Azerbaycan Türklerinin kendi kaderini tayin etme hakkını merkeze almıştır. Resulzâde’nin Şarkı Rus gazetesinde yayımlanan “Bakü’den Mektup” başlıklı ilk yazısından itibaren vurguladığı gibi, ana dilin korunması ve geliştirilmesi, millî kimliğin vazgeçilmez bir unsuru olarak görülmüştür. Tekamül dergisindeki yazılarıyla özgürlük ve demokrasi düşüncelerini derinleştiren Resulzâde, “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” şiarıyla millî bağımsızlık kararlılığını ifade etmiştir. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Resulzâde’nin yanı sıra Alimerdan Bey Topçubaşov, Feteli Han Hoyski, Hasan Bey Ağayev, Nesib Bey Yusufbeyli, Semed Bey Mehmandarov ve Aliağa Şıhlinski gibi ileri gelen aydın ve devlet adamlarının da önemli katkıları olmuştur. Bu kadro, kısa süreli varlığına rağmen Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin temel devlet kurumlarını oluşturmada ve modern Azerbaycan’ın idarî ve hukukî altyapısını kurmada kilit rol oynamıştır.
Sovyetlerin Gölgesinde Kısa Ömürlü Varlık
Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kuruluşu, bölgedeki büyük güçlerin çıkar çatışmaları ve iç istikrarsızlıklarla aynı döneme denk gelmiştir. Cumhuriyetin ilanının hemen ardından Rus ordusunun Bakü’ye saldırısı, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin varlığını tehdit eden ilk ciddi dış müdahale olmuştur. Bu saldırı, Osmanlı Devleti tarafından gönderilen Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslâm Ordusu’nun Azerbaycan Türkleri ile birleşerek karşı koymasıyla püskürtülmüştür. Bu dayanışma, Türk Dünyası arasındaki tarihî ve kültürel bağların somut bir göstergesi olmuştur.
Ancak Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin ömrü sınırlı kalmıştır. 1920 yılında Kızıl Ordu’nun Bakü’ye girmesiyle birlikte, 23 ay süren bağımsızlık dönemi sona ermiş ve Azerbaycan zorunlu olarak Sovyetler Birliği’ne dâhil edilmiştir. Bu kısa bağımsızlık süreci, millî ordunun kurulması, anayasanın hazırlanması, devletin resmî dilinin Türkçe olarak kabul edilmesi ve millî bayrağın tescili gibi modern bir devletin temel dinamiklerini oluşturan önemli gelişmelerle karakterize edilmiştir. Sovyet işgali, Azerbaycan’ın bağımsızlık arayışını neredeyse bir asır boyunca kesintiye uğratmıştır.
Sönmeyen İstiklâl Ateşi ve Yeniden Doğuş
Sovyet işgali sonrasında vatanından ayrı düşen Mehmet Emin Resulzâde’nin bağımsızlık mücadelesi sürgünde de devam etmiştir. 28 Mayıs 1953 tarihinde Amerika’nın Sesi Radyosu aracılığıyla Azerbaycan Türklerine ve dünyaya seslenişi, bağımsızlık meşalesinin sönmediğinin ve hakikatin bir gün mutlaka tecelli edeceğinin güçlü bir ifadesi olmuştur. Resulzâde, “Bu zafer güneşi, kızıl despot zulmü altında inleyen aziz vatanımızda 1918’in 28 Mayıs’ı olarak yeniden doğacaktır. Buna asla şüphe etmeyiniz.” diyerek, Azerbaycan’ın geleceğine dair sarsılmaz inancını dile getirmiştir.
Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ni resmi olarak tanıyan ilk devletin 4 Haziran 1918 tarihinde Osmanlı Devleti olması, tarihsel kardeşlik bağlarının bir nişanesidir. Yıllar sonra Azerbaycan ikinci kez bağımsızlığına kavuştuğunda onu ilk tanıyan ülke yine Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Bolşevik devrimi ve Sovyetler Birliği’ne katılımına rağmen, Azerbaycan Türklerinin bağımsızlık ideali asla yok olmamıştır. 70 yıllık Sovyet egemenliği sonrasında, 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Azerbaycan Türkleri, büyük kayıplara, zulümlere ve toprak işgallerine rağmen, Ekim 1991’de ikinci kez bağımsızlığını ilan etmiştir.
Mehmet Emin Resulzade’nin yıllar evvel dile getirdiği gibi, “galibiyet güneşi” 1918’in 28 Mayıs’ı olarak yeniden doğmuştur. Bugün 107 yaşına ulaşan modern Azerbaycan Cumhuriyeti, ilk bağımsızlık deneyiminin mirası üzerinde yükselmekte ve bölgesel bir güç olarak konumlanmaktadır. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kısa ömürlü varlığı, Azerbaycan’ın devlet geleneğinde kalıcı bir iz bırakmış, millî kimliğin ve bağımsızlık ruhunun korunmasında hayati bir rol oynamıştır. Azerbaycan’ın günümüzdeki millî hedefi, Mehmet Emin Resulzâde ve yol arkadaşlarının ideallerine uygun olarak, Ermeni işgalindeki Karabağ’ın özgürlüğüne kavuşması ve toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmesidir. 28 Mayıs, yalnızca bir kutlama günü değil, aynı zamanda Azerbaycan’ın bağımsızlık yolculuğundaki kararlılığının ve özgürlük arayışının sembolü olarak kalacaktır.