Kelime anlamı “oturmak” olan Arapça kökenli bir kelime cülus, Osmanlı Devleti’nde yeni padişahın tahta geçmesini ifade eden bir terimdir. Hükümdarlığın resmî olarak başlama sürecini anlatan bu terim için cülûs çıkması, cülûs terakkisi, cülûs bahşişi ve cülûsiye gibi ifadeler de ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Devleti’nde veraset sistemi ilk çocuğun tahta çıkması gibi kesin bir ilke doğrultusunda uygulanmamıştır. İslâm öncesinden itibaren Türk devlet anlayışının devamlılığı olarak veliaht tayin edilmemiş, her çocuk tahta aday olarak yetiştirilmiş ve yönetim için her anlamda donatılmıştır. Dolayısıyla tahta geçmek hanedanın en güçlü üyesinin hakkı olmuştur. Tahttaki padişahın tahttan indirilmesi ya da ölümü gibi durumunda yeni padişahın tahta geçmesi ve hükümdarlığının onaylanması mânâsına gelen biat ve buna bağlı uygulamalarla cülûs töreni yapılmıştır. Yeni padişaha biat ve cülûs töreninin zamanı ve nasıl yapılacağı hususu daima belirli kaideler doğrultusunda düzenlenmiştir. Siyasî otoritenin sekteye uğramaması yani yönetimin boş kalmaması adına bu tören mümkün olan en kısa zamanda yapılmıştır. Öyle ki tahttaki padişah ölmüşse yeni padişahın tahta geçmesi öncelik olmuş, bir önceki padişahın cenaze töreni cülûs töreni sonrasında gerçekleştirilmiştir. Padişahın seferde ölmesi durumunda başkente dönüş beklenmemiş, bulunulan yerde bu tören düzenlenmiştir. Böyle bir durumda dikkat edilen husus ise yeni padişah tahta çıkana kadar sefer düzeninin, disiplininin ve asayişin bozulmaması adına padişahın ölümü saklanmıştır (1566 Zigetvar Kuşatması sırasında Kanunî Sultan Süleyman’ın ölümü 48 gün gizlenmiştir). Cülûs törenleri İstanbul başkent olmadan önce Edirne ve Bursa gibi yerlerde yapılmıştır. İstanbul’un başkent olmasının ardından buradaki ilk cülûs töreni ise 22 Mayıs 1482 tarihinde II. Bayezid için düzenlenmiştir. İstanbul’da yapılan cülûs törenleri için genellikle Topkapı Sarayı tercih edilmiştir. Bunun istisnai örnekleri ise II. Ahmet, II. Mustafa ve III. Ahmet olmuştur. Yine V. Murat ve Sultan Reşat’ın cülûs töreni Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirilmiştir.
Tören sırasında devlet erkanından, askerî ve ilmî sınıftan üst düzey kişilerin hazır olması için önceden tezkireler gönderilmiş, tören sırasında herkes hazır bulunmuştur. Törenin Topkapı Sarayı’nda yapılması durumunda yeni padişah tahta çıkmadan önce Hırka-i Saadet dairesini ziyaret etmiş, ardından şükür namazı kılmıştır. Sadrazamın ve şeyhülislâmın gelmesi durumunda yeni padişah onların biatlarını kabul etmiştir. Orta avluda bekleyen üst düzey devlet görevlileri sırayla yeni padişahın elini öpmüşlerdir. Bir alt kademede olanlar ise yeni padişahın önünde eğilerek biatlarını göstermişlerdir. Teşrifati efendinin taht önüne gelip yeni padişaha biat etmesinin ardından kılıç kuşanma töreni ve cülûs bahşişinin dağıtılmasıyla tören tamamlanmıştır. Ayrıca bu tören sırasında usule göre üst düzey devlet adamlarına hilat giydirilmiş, saraylılara cülûsiye inamı, askerlere ise cülûs bahşişi dağıtılmıştır. Cülus töreninin halka duyurulması ise delâllar ve top atışıyla olmuştur.
Osmanlı Devleti’nde cülûs sadece padişahın başa geçmesi değil, aynı zamanda devletin siyasî istikrarını yeniden tesis etmesini de ifade etmiştir. Dolayısıyla cülus töreni sembolik bir tören olmasının yanı sıra politik anlamda da büyük önem taşımıştır.