Enerji, modern uluslararası ilişkilerde yalnızca ekonomik bir meta değildir; aynı
zamanda jeopolitik bir araç, stratejik bir varlık ve sıklıkla bir çatışma kaynağıdır.
Devlet davranışı, bölgesel ve uluslararası düzeyde enerji güvenliği arayışıyla
şekillenir; bu durum ittifak yapılarını yeniden tanımlar, dış politika önceliklerini etkiler
ve zaman zaman askeri müdahalelere yol açar. Enerjiye erişimin hem ekonomik
sürdürülebilirliği hem de jeopolitik gücü belirlediği bir çağda, enerjinin dış politikadaki
rolünü anlamak uluslararası ilişkiler açısından kilit bir meseledir.
Bu makaleye göre enerji, dış politikayı şekillendiren temel ama sıklıkla göz ardı
edilen bir etkendir. Enerji kaynaklarını güvence altına alma, kontrol etme ve taşıma
ihtiyacı; ideoloji, ulusal kimlik ve tarihsel hafıza gibi faktörler önemli olmaya devam
etse de, stratejik çıkarların belirlenmesinde özellikle büyük güçler ve enerjiye bağımlı
devletler açısından daha ön plandadır. Enerji, devletlerin tehditleri nasıl
değerlendirdiğini, önceliklerini nasıl belirlediğini ve uluslararası sistemdeki diğer
aktörlerle nasıl etkileşime geçtiğini etkileyen yapısal bir belirleyendir; arka plandaki
bir değişken değildir.
Bu makalenin temel araştırma sorusu şudur: Modern jeopolitikte enerjinin dış politika
açısından rolü nedir? Bu soruyu cevaplayabilmek için makale, Dış Politika Analizi
(DPA) kapsamında kaynak-temelli kuramlar, neoklasik realizm ve realizm gibi önemli
kuramsal yaklaşımları kullanarak enerjiyle ilgili kararların stratejik mantığını
kavramaya yönelik bir kavramsal çerçeve sunmaktadır.
Makale, ileri sürdüğü tezleri desteklemek için jeopolitik açıdan önemli iki vaka
çalışmasını ele almaktadır:
● Petrol zenginliği ve hidrokarbon rezervleri nedeniyle uzun süredir dış güçlerin
müdahalelerine maruz kalan ve bölgesel-uluslararası müdahaleleri
şekillendiren Ortadoğu;
● Türkiye’nin dış politikası ve bölgesel ittifakları açısından özel öneme sahip,
deniz yetki alanları ve doğalgaz arama faaliyetleri bağlamında ihtilaflı bir alan
olan Doğu Akdeniz.
Her iki vaka da dış politika davranışının enerji gereklilikleriyle nasıl iç içe geçtiğini;
kaynaklar ve bunların geçiş yolları üzerindeki kontrolün hem diplomasiyi hem de
çatışmaları nasıl şekillendirdiğini ortaya koymaktadır. Bu makale, kuramsal
içgörülerle ampirik verileri birleştirerek, enerjinin 21. yüzyılda yalnızca ikincil bir konu
değil, dış politikanın merkezinde yer alan bir eksen olduğunu daha derinlikli bir
biçimde ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Kuramsal Çerçeve: Enerji ve Dış Politika Analizi
- Realist Perspektif: Güç, Güvenlik ve Kaynak Kontrolü
Realist kurama göre devletler, egemenliklerini ve güvenliklerini korumak için sürekli
bir güç mücadelesi içindedir; bu durum uluslararası sistemi anarşik kılar. Bu
bağlamda enerji kaynakları sadece ekonomik araçlar değil, aynı zamanda stratejik
güç unsurlarıdır.
Örnekler:
● ABD’nin Irak’ı işgali (2003): Realist analiz, bu savaşın bölgedeki stratejik
hakimiyet ve petrol kaynaklarına erişimle doğrudan ilgili olduğunu savunur.
Michael Klare gibi akademisyenlere göre bu savaşın temelinde doğrudan
enerjiye erişim ve enerji güvenliği yatmaktadır. Nitekim savaş sonunda ABD
merkezli şirketlerin petrol sahalarına tam erişim sağlamış olması bu yorumu
destekler (Bkz. Klare, aktaran Book et al., 2023).
● Rusya’nın Avrupa üzerindeki enerji etkisi: Rusya, enerji kaynaklarını
(özellikle doğal gazı) dış politika aracı olarak kullanır. 2006 ve 2009 yıllarında
Ukrayna’nın gazını keserek tüm Avrupa’yı etkileyen krizler yaratmış ve enerji
üstünlüğünü diplomatik koz haline getirmiştir (Stelzenmüller, 2022). - Neoliberal Kurumsalcılık: İş birliği ve Enerji Bağımlılığı
Neoliberal kuram, çıkarları örtüşen devletlerin uluslararası kurumlar aracılığıyla iş
birliği yapabileceğini savunur. Enerji karşılıklı bağımlılık doğurduğunda bu, çatışma
yerine ortaklık doğurabilir.
Örnekler:
● Avrupa Birliği Enerji Şartı Antlaşması: Enerji piyasalarını şeffaf ve
öngörülebilir hale getirerek devletlerin karşılıklı güven temelinde iş birliği
yapabileceğini göstermektedir (Wolff & Gritz, 2023).
● Doğu Akdeniz Gaz Forumu (EMGF): Mısır, İsrail, Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi ve Yunanistan gibi ülkelerin oluşturduğu bu forum, neoliberal iş birliği
modeline bölgesel bir örnektir. Ancak Türkiye’nin dışlanması, iş birliği
ihtimalini sınırlandırmakta ve realpolitik hesaplarla iç içe geçmektedir
(Aydıntaşbaş, 2020). - Neoklasik Realizm: Dış Politikada İç Dinamiklerin Rolü
Neoklasik realizm, dış politika analizinde yalnızca uluslararası güç dağılımına değil;
lider algıları, iç politik dinamikler, kurumsal kapasite ve ideolojik yönelimler gibi
unsurlara da odaklanır. Bu bakış açısına göre, klasik realizmin “güç dengesi”
vurgusu, Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikalarını anlamada yetersiz kalır. Türkiye’nin
enerji politikası ancak iç dinamiklerle birlikte yorumlandığında açıklanabilir.
Örnek:
● Türkiye’nin Doğu Akdeniz Politikası: 2010’ların ortalarından itibaren
Türkiye, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları konusunda daha iddialı bir dış
politika izlemeye başlamıştır. Bu tutum sadece uluslararası enerji rekabetine
bir tepki değil, aynı zamanda içeride milliyetçi-muhafazakâr seçmeni
konsolide etme stratejisi olarak da okunabilir. Türkiye ile Libya arasında
2019’da imzalanan Deniz Yetki Alanları Mutabakatı, yalnızca bölgedeki enerji
kaynaklarına erişimi amaçlamamış, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası
alanda yalnızlaştırıldığı algısına karşı toplumsal desteği pekiştirmeyi
hedeflemiştir (Arab Center Washington DC, 2020).
Kaynak Temelli Kuramlar: Enerji Kaynakları ve Devlet Davranışı
Bu yaklaşım, özellikle petrol ve doğal gaz gibi doğal kaynakların bir devletin dış
politikasını ne ölçüde etkilediğine odaklanır. Kaynak zengini devletler bu kaynakları
nüfuz aracı olarak kullanırken, enerjiye bağımlı devletler ise dış ilişkilerinde kaynak
erişimini öncelik haline getirir.
Örnek:
● Çin’in Afrika’daki enerji odaklı dış politikası: 2000’li yıllardan itibaren enerji
güvenliği, Çin dış politikasının belirleyici unsurlarından biri hâline gelmiştir.
Hızla büyüyen ekonomisini sürdürmek için enerji ithalatına bağımlı olan Çin,
enerji zengini Afrika ülkeleriyle siyasi ve ekonomik ilişkilerini derinleştirmiştir.
Bu, kaynak temelli dış politika yaklaşımının tipik bir örneğidir (Dollar, 2016).
Çin; Sudan (AidData, 2009), Angola (Famoofo, 2025) ve Nijerya (Reuters,
2025) gibi ülkelerde enerji karşılığı altyapı yatırımları, kalkınma yardımları ve
uzun vadeli enerji tedarik anlaşmaları imzalamıştır.
Bu strateji, geleneksel “enerji karşılığı kalkınma” modeli olarak adlandırılır.
Çin, enerji karşılığında yol, liman ve baraj gibi altyapılar inşa ederek hem
kaynaklara erişim sağlamakta hem de bu ülkelerin siyasi elitleriyle doğrudan
ilişkiler kurmaktadır.
Vaka Analizi 1: Ortadoğu’da Enerji ve Dış Politika – Realist Perspektiften
Bir Analiz
Ortadoğu, yalnızca stratejik ve dini önemiyle değil; devasa doğal gaz ve petrol
rezervleri sayesinde küresel jeopolitiğin merkezinde yer almaktadır. Bölge, dünya
petrol rezervlerinin %60’ından fazlasına ev sahipliği yapmaktadır ve bu nedenle
başta Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık olmak üzere Batılı devletlerin
enerji güvenliği bağlamında dış politika önceliklerinin merkezinde yer alır. Bu
bölümde, realist teori çerçevesinde, Ortadoğu’ya yönelik dış politika stratejilerinin
enerji kaynaklarını kontrol etme motivasyonuyla nasıl şekillendiği belgeler ve
örneklerle açıklanmaktadır.
“Petrolü kontrol edersen, milletleri kontrol edersin.”
— Henry Kissinger (Reuters, 2021)
Bu alıntı, enerji kaynaklarının jeopolitik değerini ve dış politika üzerindeki etkisini
çarpıcı bir biçimde ortaya koymaktadır.
Realist Teori ve Enerji Stratejileri
Realist teoriye göre, devletler anarşik uluslararası sistemde rasyonel hareket eder ve
temel amaçları çıkarlarını ve güvenliklerini maksimize etmektir. Bu çıkarların başında
ise kesintisiz ve ucuz enerjiye erişim anlamına gelen enerji güvenliği gelir. Ortadoğu
bağlamında bu rasyonalite, enerji açısından zengin bölgelerin doğrudan kontrol
altına alınması ya da istikrarsızlaştırılmasının önlenmesi şeklinde dış politika
müdahaleleriyle kendini gösterir.
Bu teorik çerçeveye göre, stratejik enerji kaynaklarını güvence altına almak için
askeri güç kullanmak, realist perspektifte rasyonel ve meşru bir dış politika
davranışıdır. 2003 Irak işgali, bu bağlamda enerji merkezli dış politika davranışının
çarpıcı bir örneğidir.
Irak Savaşı (2003): Neden İlk Hedef Petrol Sahalarıydı?
2003’teki Irak işgali, enerji merkezli dış politikanın somut bir örneğidir. ABD ordusu
Bağdat’a değil, ilk olarak güneydeki Rumaila ve Batı Kurna petrol sahalarına
yönelmiştir. Gazeteci Greg Muttitt’in Fuel on the Fire (2012) adlı kitabında belirttiği
üzere, bu planlama doğrudan enerji altyapısını güvence altına almak amacıyla
yapılmıştır:
“Önce Bağdat’a değil, Basra’ya geldiler – petrolü güvence altına almak
için.”
— Greg Muttitt (Muttitt, 2011)
Bu, enerjinin yalnızca bir arka plan değişkeni olmadığını, ABD dış politikasının
yönünü belirleyen bir etken olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır.
Cheney’nin Enerji Raporları ve Irak Haritaları
2001 yılında, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney başkanlığındaki Ulusal Enerji
Politikası Geliştirme Grubu (NEPDG), Irak’taki petrol sahalarını detaylı haritalarla
analiz etmiş ve bu sahalar üzerindeki uluslararası enerji şirketlerinin taleplerini
incelemiştir. Judicial Watch adlı kuruluşun 2003’te kamuoyuna sunduğu belgeler,
Cheney’nin enerji stratejisinin savaş öncesinde yapılandırıldığını göstermektedir:
“Irak’ın dev rezervleri var… Bu, ABD yönetiminin dikkatinden
kaçmamıştır.”
— Cheney Görev Gücü Belgeleri, 2001 (Judicial Watch, 2003)
Realist yaklaşıma göre bu belgeler, enerjiyi güvenlik mantığının ayrılmaz bir parçası
olarak ele almakta ve dış politika planlamasının buna göre şekillendiğini
göstermektedir.
Savaş Sonrası Kazananlar: BP, Shell ve ExxonMobil
ABD öncülüğündeki müdahalenin ardından, daha önce Irak’tan çıkarılmış olan Batılı
enerji şirketleri yeniden sahaya dönmüştür. BP, Royal Dutch Shell ve ExxonMobil,
2009 yılında Irak’ın güneyindeki petrol sahalarında uzun vadeli üretim sözleşmeleri
imzalamıştır. Bu durum, yalnızca siyasi değil, ekonomik hegemonya inşasının da dış
politika hedefi olduğunu göstermektedir (Chulov, 2009).
Enerji şirketlerinin konumlandırılması, devletlerin dış politikalarında enerjiye yalnızca
askeri değil, ekonomik araçlarla da erişmeye öncelik verdiğini açık biçimde ortaya
koymaktadır.
Henry Kissinger ve Enerji Doktrini
Henry Kissinger, enerjinin dış politika üzerindeki etkisini teorik bir soyutlama
olmaktan çıkarıp pratiğe dönüştüren önemli bir figürdür. 1973 Petrol Krizi döneminde
ABD dışişleri bakanı olarak, enerji arzının kontrolünü ulusal güvenlik meselesi olarak
tanımlamış ve başta Suudi Arabistan olmak üzere Ortadoğu’daki enerji üreticileriyle
yeni ilişkiler kurmuştur.
“Petrolü kontrol edersen, milletleri kontrol edersin.”
— Henry Kissinger (Reuters, 2021)
Bu söz, enerji güvenliğinin dış politikada yalnızca ekonomik değil, jeopolitik bir güç
aracı olarak da konumlandırılması gerektiğini vurgular.
Enerji, Güç ve Dış Politika Mimarisi
Realist teoriye göre, dış politikadaki askeri planlama, ittifak ilişkileri ve savaş kararları
doğrudan bir devletin enerji kaynaklarına erişimiyle şekillenir. Irak müdahalesi,
Cheney’nin enerji belgeleri, şirket konumlandırmaları ve Kissinger’ın stratejisi; tümü
enerjinin dış politikada yapısal bir rol oynadığını ortaya koymaktadır.
Vaka Analizi 2: Doğu Akdeniz’de Enerji ve Dış Politika – Neoklasik
Realist Perspektiften Bir Analiz
Doğu Akdeniz, yalnızca doğal gaz rezervleriyle bir enerji havzası değil; aynı
zamanda devletlerin egemenlik sınırlarını, güvenlik algılarını ve dış politika
reflekslerini yeniden tanımladığı jeopolitik bir mücadele alanıdır. Bu bölgedeki
mücadele, yalnızca deniz altındaki kaynaklar üzerinde değil; deniz üzerindeki
egemenlik iddiaları üzerinden de yürütülen bir bölüşüm savaşıdır (T.C. Dışişleri
Bakanlığı, t.y.).
Asya, Avrupa ve Afrika’nın kesişim noktasında yer alan Doğu Akdeniz; Ortadoğu,
Kafkasya ve Orta Asya’dan gelen enerji kaynaklarının Avrupa’ya aktarıldığı bir
kapıdır. Ayrıca, dünya ticaretinin yaklaşık üçte birinin geçtiği önemli deniz ulaşım
yollarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu özellikleriyle Doğu Akdeniz yalnızca bölgesel
değil, küresel enerji güvenliği ve deniz ticaretinin devamlılığı açısından da stratejik
öneme sahiptir (Dışişleri Bakanlığı, t.y.; Dalay, 2021).
Deniz güvenliği açısından değerlendirildiğinde, Doğu Akdeniz yasa dışı göç, silah ve
insan kaçakçılığı, deniz haydutluğu, askeri tatbikatlar ve Münhasır Ekonomik Bölge
(MEB) ihlalleri gibi çok boyutlu ve çok aktörlü tehditlerle karşı karşıyadır. Bu nedenle
bölge, yalnızca enerji kaynaklarının paylaşımı değil; aynı zamanda güvenlik
tehditlerinin de dış politika gündemini belirlediği bir kriz alanına dönüşmüştür (Dalay,
2021).
Özellikle 21. yüzyılın başından itibaren, deniz tabanının daha derin bölgeleri
kullanılabilir hâle geldikçe Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları ekonomik olarak
cazip hâle gelmiş; bu da bölge ülkeleri için yeni dış politika riskleriyle birlikte yeni
fırsatlar doğurmuştur. Doğal gaz keşifleri, enerjiye bağımlı ülkelerin bölgeye ilgisini
artırmış; jeoekonomik çıkarlar ile jeopolitik aktörler arasında yeni bir dış politika
rekabetini başlatmıştır (Dalay, 2021).
Enerji arama faaliyetlerinin hız kazanmasıyla birlikte, Türkiye’nin deniz yetki alanları
ve kıta sahanlığı hakları Yunanistan ve GKRY gibi aktörlerin maksimalist talepleriyle
gasp edilmiştir. Türkiye’nin 420.000 km²’lik kıta sahanlığı haklarının inkâr edilmesi,
Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de diplomatik, hukuki ve askerî yönlerden çok boyutlu bir
dış politika geliştirmeye zorlamıştır (The Cradle, 2025).
Bu çalışma, Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikalarını neoklasik realizm kuramı
çerçevesinde değerlendirmekte ve enerji kaynaklarının dış politikadaki belirleyici
rolünü analiz etmektedir. Zira bu mücadele yalnızca enerjiye erişimle sınırlı değildir;
aynı zamanda devletlerin uluslararası sistemdeki konumlarını koruma, iç siyasette
meşruiyet sağlama ve uzun vadeli güvenlik stratejilerini belirleme çabalarının da bir
parçasıdır. - Adalar Üzerinden İleri Sürülen Haksız Talepler ve Uluslararası
Hukuktaki Çifte Standartlar
Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı anlaşmazlıklarının merkezinde, Yunanistan’ın
Girit, Rodos ve özellikle Meis Adası üzerinden kurguladığı maksimalist deniz yetki
alanı haritası yer almaktadır. Yunanistan, bu adaları “anakara” gibi kabul ederek,
Türkiye’nin kıta sahanlığını ve MEB’ini engellemeye çalışmakta; Anadolu kıyılarına
çok yakın ama jeolojik olarak Türkiye’nin uzantısı olan deniz alanlarını kendi
egemenlik alanı olarak göstermektedir (Dalay, 2021).
Bu strateji “her kara parçası MEB üretir” iddiasına dayansa da, deniz hukukunun
yerleşmiş içtihatlarına göre ne hukuki ne de hakkaniyetlidir. En çarpıcı örnek Meis
Adası’dır. Sadece 10 km² yüzölçümüne sahip olan Meis, Türkiye’nin Kaş ilçesine
yalnızca 2.1 km uzaklıktadır. Buna rağmen Yunanistan, Meis üzerinden 40.000
km²’lik bir MEB iddia etmekte ve Türkiye’yi Akdeniz’e kapatacak bir harita
oluşturmaktadır. Bu harita, Türkiye’nin ana karasının önündeki deniz alanını bile
kullanamaz hâle gelmesini hedefleyen bir diplomatik kuşatma planıdır (T.C. Dışişleri
Bakanlığı, t.y.; Yaycı, 2020).
Ayrıca bu stratejik yaklaşım, yalnızca Türkiye’yi dışlamaya yönelik değil; aynı
zamanda Doğu Akdeniz’deki enerji havzalarının paylaşımında tek taraflı olarak alan
genişletmeye dönük bir çabadır. 2003’ten itibaren GKRY’nin İsrail, Lübnan ve Mısır’la
yaptığı sözde MEB anlaşmalarında Türkiye’nin kıta sahanlığı dikkate alınmamış,
Avrupa Birliği ise bu duruma sessiz kalarak çifte standart uygulamıştır (Yaycı, 2020;
Erciyes, 2020).
Uluslararası Hukuktan Örnekler: Fransa-Birleşik Krallık ve
Romanya-Ukrayna
Yunanistan’ın adalar üzerinden ileri sürdüğü maksimalist talepler yalnızca Türkiye’nin
tezlerine değil; Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) daha önceki kararlarına da
aykırıdır. - Romanya-Ukrayna Davası (2009): Yılan Adası
Bu davada Ukrayna, Karadeniz’deki küçük bir kara parçası olan Yılan Adası
üzerinden geniş bir MEB hakkı talep etti. Ancak UAD, bu adayı “kaya” olarak
değerlendirerek, kıta sahanlığı sınırlandırmasında dikkate alınmaması gerektiğine
hükmetti çünkü:
● Üzerinde ekonomik hayat sürdürülememektedir,
● Anakara ile kıyaslandığında çok küçüktür,
● Hakkaniyet ve oransallık ilkesini ihlal etmektedir (Uluslararası Adalet Divanı,
2009).
Bu karar, Meis’in Türkiye’ye 2 km, Yunanistan’a ise 580 km uzaklıkta olduğu dikkate
alındığında, Yunanistan’ın Meis’i MEB üretici unsur sayma iddiasının hukuken
geçersiz olduğunu göstermektedir. - Fransa-Birleşik Krallık Davası (1977): Scilly Adaları
Bu davada, Birleşik Krallık anakaranın batısındaki Scilly Adaları için kıta sahanlığı
hakkı talep etti. UAD hakem heyeti şu değerlendirmelerde bulunmuştur:
● Adaların nüfusu sınırlıdır,
● Anakara ile kıyaslandığında önemsiz büyüklüktedir,
● Bu nedenle MEB sınırlandırmasında etkisi sınırlı tutulmuştur (UNRIAA, 1977).
Yani adaların etki alanı, Fransa’ya yakınlığı ve orantısızlığı göz önüne alınarak
azaltılmıştır. Bu örnekler, Türkiye’nin Girit, Rodos ve Meis gibi adalara tam yetki
tanınmaması gerektiğine dair tezlerinin uluslararası hukukta güçlü dayanaklara sahip
olduğunu ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin Hukuki MEB Tezi ve Dış Politika Rolü
Bu bağlamda Türkiye, 420.000 km²’lik kıta sahanlığı ve MEB sınırlarını uluslararası
hukukun genel ilkeleri ve kıyı uzunluğu-oransallık ilişkisine göre belirlemektedir.
Libya ile 2019 yılında imzalanan Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Anlaşması da bu
stratejinin diplomatik boyutudur (T.C. Dışişleri Bakanlığı, t.y.; The Cradle, 2025).
Bu anlaşma sayesinde:
● Yunanistan’ın Girit hattı üzerinden Türkiye’yi izole etme planı bozulmuş,
● Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı diplomatik ve askerî olarak
güçlendirilmiş,
● Enerji kaynaklarına erişim hakkı hukuken teminat altına alınmıştır.
Tüm bu gelişmeler, enerjinin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda dış politikada
stratejik ve jeopolitik bir belirleyici olduğunu göstermektedir. Avrupa’nın Yunanistan
ve GKRY’nin maksimalist haritalarına verdiği destek, esasen Türkiye’yi Doğu
Akdeniz enerji paylaşımından dışlama stratejisinin bir parçasıdır. Dolayısıyla
Türkiye’nin dış politikası sadece bir karşı hamle değil, aynı zamanda hukuk ve
egemenliğin savunusudur (Dalay, 2021).
Neoklasik Realizm Bağlamında Bir Değerlendirme
Neoklasik realizm çerçevesinde değerlendirildiğinde, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de
enerji merkezli dış politika tercihleri, hem uluslararası sistemdeki değişimlere hem de
iç siyasi baskılara karşı verilen rasyonel ve stratejik yanıtlardır. Enerji kaynaklarının
ulusal bütünlük, siyasi meşruiyet ve dış kuşatmayı kırma stratejileriyle iç içe geçmiş
olması, neoklasik realizmin analitik gücünü teyit etmektedir (The Cradle, 2025).
Bu bağlamda enerji, Türkiye için yalnızca bir kaynak değil; dış politikanın yönünü
belirleyen stratejik ve içsel hesaplamalara dayalı bir karar alma aracına
dönüşmüştür.
Bu çalışma göstermektedir ki enerji, dış politika kararlarında yalnızca destekleyici bir
unsur değil; aynı zamanda küresel siyasetin temel belirleyicilerinden biridir. Kaynak
temelli kuramlar, neoklasik realizm ve realizm çerçevesinde değerlendirildiğinde,
enerji kaynakları – özellikle doğal gaz ve petrol – birer güç ve etki aracıdır; stratejik
ittifakları şekillendirir, devlet davranışlarını yönlendirir.
Ortadoğu’daki askeri müdahalelerle iç içe geçen enerji politikalarından, Doğu
Akdeniz’de Türkiye’nin deniz yetki alanlarını dışlamaya yönelik girişimlere verdiği
kararlı yanıtlara; Afrika’da Çin’in enerji diplomasisine kadar birçok örnek, enerjiye
erişim ve bu kaynaklar üzerinde denetim kurmanın, devlet davranışlarını nasıl
belirlediğine açık birer kanıttır.
Enerji, dış politikanın tali bir parçası değil; tehdit tanımlarını, ittifak yapısını ve uzun
vadeli stratejik hedefleri belirleyen yapısal bir güçtür. Jeopolitik rekabetin her geçen
gün daha fazla kritik kaynakların kontrolü etrafında şekillendiği bir dünyada, enerji
boyutunu göz ardı ederek dış politikayı anlamaya çalışmak yalnızca eksik bir analiz
değil; aynı zamanda stratejik bir körlüktür.
Referanslar:
- Book, K., Cahill, B., Imsirovic, A., & Alkadiri, R. (2023, October 12). Energy
implications of escalating Middle East conflict. Center for Strategic and
International Studies.
https://www.csis.org/analysis/experts-react-energy-implications-escalating-mid
dle-east-conflict - Stelzenmüller, C. (2022, February 24). Putin’s war and European energy
security: A German perspective on decoupling from Russian fossil fuels.
Brookings Institution.
https://www.brookings.edu/articles/putins-war-and-european-energy-securitya-german-perspective-on-decoupling-from-russian-fossil-fuels/ - Wolff, G., & Gritz, A. (2023, July 20). Europe’s messy Russian gas divorce.
Brookings Institution.
https://www.brookings.edu/articles/europes-messy-russian-gas-divorce/ - Aydıntaşbaş, A. (2020, September 29). Turkey, Europe, and the Eastern
Mediterranean: Charting a way out of the current deadlock. Brookings
Institution.
https://www.brookings.edu/articles/turkey-europe-and-the-eastern-mediterran
ean-charting-a-way-out-of-the-current-deadlock/ - Arab Center Washington DC. (2020, January 2). The Libya-Turkey
memorandum of understanding: Local and regional repercussions.
https://arabcenterdc.org/resource/the-libya-turkey-memorandum-of-understan
ding-local-and-regional-repercussions/ - Dollar, D. (2016, July 1). China’s engagement with Africa: From natural
resources to human resources. Brookings Institution.
https://www.brookings.edu/articles/chinas-engagement-with-africa-from-natura
l-resources-to-human-resources/ - AidData. (2009). China Eximbank provides $612.3 million buyer’s credit loan
for 405MW Al-Fulah Gas-Fired Power Plant Construction Project. AidData.
https://china.aiddata.org/projects/1007/ - Famoofo, B. (2025). The rising dominance of China in Africa’s energy sector.
Businessamlive.
https://www.businessamlive.com/the-rising-dominance-of-china-in-africas-ene
rgy-sector/ - Reuters. (2025, May 6). Nigeria approves $652 million China Exim Bank road
finance package.
https://www.reuters.com/world/africa/nigeria-approves-652-million-china-eximbank-road-finance-package-2025-05-06/ - Muttitt, G. (2011). Fuel on the Fire: Oil and Politics in Occupied Iraq. The New
Press. https://thenewpress.org/books/fuel-on-the-fire/ - Judicial Watch. (2003). Cheney Energy Task Force Documents Feature Map
of Iraqi Oilfields.
https://www.judicialwatch.org/cheney-energy-task-force-documents-feature-m
ap-of-iraqi-oilfields/ - Chulov, M. (2009, November 5). ExxonMobil wins $50bn contract to develop
West Qurna oilfield. The Guardian.
https://www.theguardian.com/world/2009/nov/05/exxonmobil-iraq-oil-contractqurna - Reuters. (2021, September 30). Fact Check: No evidence Henry Kissinger
ever said ‘control foods and you control the people’.
https://www.reuters.com/article/fact-check/no-evidence-henry-kissinger-ever-s
aid-control-foods-and-you-control-the-people-idUSL1N34J1RD/ - Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs. (n.d.). Türkiye’s International
Energy Strategy. https://www.mfa.gov.tr/turkeys-energy-strategy.en.mfa - Dalay, G. (2021, January 28). Turkey, Europe, and the Eastern
Mediterranean: Charting a way out of the current deadlock. Brookings
Institution.
https://www.brookings.edu/articles/turkey-europe-and-the-eastern-mediterran
ean-charting-a-way-out-of-the-current-deadlock/ - The Cradle. (2025, April). Türkiye’s ‘Blue Homeland’ reaches Syrian shores: A
new flashpoint in the Eastern Med.
https://thecradle.co/articles/turkiyes-blue-homeland-reaches-syrian-shores-a-n
ew-flashpoint-in-the-eastern-med - International Court of Justice. (2009). Maritime delimitation in the Black Sea
(Romania v. Ukraine). https://www.icj-cij.org/case/132 - United Nations Reports of International Arbitral Awards (UNRIAA). (1977).
Delimitation of the Continental Shelf (France/United Kingdom).
https://legal.un.org/riaa/cases/vol_xviii/3-413.pdf - Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs. (n.d.). Outstanding issues in
the Eastern Mediterranean and the Aegean Sea: Turkey’s views and policies.
https://www.mfa.gov.tr/site_media/html/Outstanding-Issues-in-the-Eastern-Me
diterranean-and-the-Aegean-Sea-Turkey-s-Views-and-Policies.pdf - Yaycı, C. (2020). Turkey’s legal approach to maritime boundary delimitation in
the Eastern Mediterranean Sea. Insight Turkey.
https://www.insightturkey.com/articles/turkeys-legal-approach-to-maritime-bou
ndary-delimitation-in-the-eastern-mediterranean-sea - Erciyes, Ç. (2020, August 4). Turkey rejects Greece’s irrational continental
shelf claims. Daily Sabah.
https://www.dailysabah.com/politics/diplomacy/turkey-rejects-greeces-irrationa
l-continental-shelf-claims

