Kanunî Sultan Süleyman döneminde yapılan Süleymaniye Camii Mimar Sinan’ın en önemli eserlerinden biridir. İstanbul’un en estetik ve imza eserlerinden biri olan yapı sahip olduğu zengin kğllliye ile dönemi ve sonrasında büyük hizmetler sunmuştur. İçerisinde bulunan darüşşifa, hamam, sıbyan mektebi, misafirhane ve yemekhane hem imarette çalışanların hem de halkın ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışmıştır.
Ölümlerinden sonra Kanunî Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın kabirlerinin de içerisinde bulunduğu yapı, Fatih Külliyesi’nden sonra İstanbul’un en büyük külliyesi olarak inşa edilmiştir. Buradaki medreseden mezun olanlar, yüksek mektepten mezun olmuş sayılmış ve kadılık veya müftülük yapabilmişlerdir. Yapı içerisinde Evvel, Sani, Salis ve Rabi olmak üzere dört adet medrese bulunmaktadır.
Caminin bulunduğu yer dönemin siyasi ortamını ihtiva eden mesajlar içermektedir. Bizans İmparatoru Konstantinos’un mezarının yakınına, Bayed-zid Camii gibi lşehrin ortası kabul edilen bir yapının kenarına, Boğaz ve Haliç’I çok yakından gören bir mevkiye yerleşmiş olması anlam taşımaktadır. Mimar Sinan’ın saray ulemasının bütün engelleme çabalarına rağmen İstanbul silüetinin en önemli parçası olarak inşa ettiği Süleymaniye Camii adeta bir seferberlik şeklinde yapılmış ve Mimar Sinan’ın üstün zekasının ve mimarî kabiliyetinin en önemli göstergesi olmuştur. Kubbelerinin Ayasofya’ya benzer halde inşa edilmesi de Bizans’tan alınan İstanbul’un şiluetine duyulan saygının bir ifadesidir.
Caminin avlusunda bulunan girişlerin üzerinde cenneti çağrıştıran ayetler buşunmaktadır; mesela batıdaki girişte “Selam size, tertemiz geldiniz. Ebedî kalmak üzere buraya girin.” yazmaktadır. Avludan camiye girişte ise Kanuni Sultan Süleyman’ın kişilik özelliklerinin yazılı olduğu bir mermer bulunmaktadır. Burada Sultan, Allah’ın hizmetkarı, kudretli, Kuran-I Kerim’şn emirlerini dünyada uygulayan, doğu ve batının fatihi Allah’ın milletilerin üzerine gönderdiği gölge olarak tarif edilmektedir. Girişte ise Kanuni’nin atalarının bir listesi verilmektedir.
Evliya Çelebi, Süşleymaniye’nin muazzam bir yapı olduğuna dikkat çekmiş, ideal bir güzellikte olduğunu söylemiştir.
Cami hakkında söylenegelen efsanelerin bir kaç tanesi ise şu şekildedir:
- Rivayete göre, Kanuni Sultan Süleyman, caminin inşasına karar verdiği zaman bir gece rüyasında Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’I görmüş ve Resulullah kendisine camiyi nereye inşa edeceğini göstermiştir. İç ve dış düzeninin nasıl olması gerektiğini söylemiştir. Ertesi gün Kanuni derahl Mimar Sinan’ı çağırarak rüyadan bahsetmeden cami yapmasını ister. Mimar Sinan tıpkı rğyadaki gibi bir plan anlatınca Kanuni, nasıl olabildiğini sorunca başını öne eğerek aynı rüyayı kendisinin de gördüğünü ifade eder.
- Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan’a, “Bana çok görkemli bir cami yap, o kadar görkemli olsun ki; İstanbul’un neresinden bakarsak bakalım görülsün” der. Padişahın bu emri üzerine Mimar Sinan, İstanbul’un her yerini karış karış gezerek camiyi yapabileceği bir yer arar. Bir gece rüyasında Hz. Peygamber’i görür ve Peygamberimiz kendisine Süleymaniye Camii’nin yapılacağı yeri bizzat gösterir. Bu nokta, İstanbul’un her yerinden göriilebilen en güzel noktasıdır. Bu müjdeli rüya üzerine Mimar Sinan, Süleymaniye Camii’ni bu araziye inşa etmiştir.
- Mimar Sinan, Kur’an’ın “Biz dağları yeryüzüne bir çivi gibi çaktık” ayetinden hareketle Süleymaniye Camii’nin temelini çok sağlam bir şekilde atmıştır. Rivayete göre Mimar Sinan, bu sağlam temeli attıktan sonra temelin tam olarak oturması yapacağı caminin uzun yıllar ayakta kalabilmesi için yedi sene ortadan kaybolmuş. Çünkü padişahın kendisine baskı yapacağını ve bir an önce camiyi bitirmesini isteyeceğini düşünmüş…