Miryokefalon Savaşı, 17 Eylül 1176 tarihinde Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan ile Doğu Roma İmparatoru I. Manuel arasında gerçekleşmiş, Anadolu’da Türk hâkimiyetinin kabul edildiği bir dönüm noktası olarak nitelendirilmiştir. 1071 Malazgirt Savaşı’nın ardından, Türkler Ege ve Marmara kıyılarına kadar ulaşmış, Doğu Roma ise Anadolu’yu kontrol etme gücünü kaybetmeye başlamıştır. Ancak I. Haçlı Seferi sonunda Doğu Roma, Haçlı orduları sayesinde kaybettiği toprakların bir kısmını geri almayı başarmıştır. Doğu Roma İmparatorluğu’nda Komnenos Hanedanı, eski Doğu Roma topraklarını Türklerden geri almak için yoğun bir mücadeleye girişmiştir. Sultan I. Mesud’un Anadolu’daki Selçuklu hâkimiyetini tesis etmesi, Doğu Roma İmparatoru Manuel’e karşı 1146’da Konya’da ve II. Haçlı ordularına karşı 1147’de Eskişehir yakınlarında kazandığı zaferler, Orta Anadolu’nun Türklerin elinde kalmasını sağlamıştır.
Komnenos Hanedanı’nın en büyük hükümdarlarından biri olan Manuel Komnenos’un saltanatı, Miryokefalon Savaşı’na kadar savaşlar ve seferlerle geçmiştir. Manuel, eski Roma İmparatorluğu’nu ihya etme emeliyle Doğu’da ve Batı’da sürekli savaşlar yapmıştır. Bu uzun ve yorucu savaşlar Doğu Roma’yı büyük ölçüde yıpratmış, Doğu Roma’nın Anadolu’da kontrolü kaybetmesine neden olmuştur. Artık üstünlük Selçukluların liderliğinde Türklerin eline geçmiştir. Sultan II. Kılıçarslan’ın 1162-1174 yıllarında izlediği politika, Manuel’in dikkatini Anadolu’dan uzaklaştırmıştır. 1162 Türk-Doğu Roma Antlaşması gereğince, Sultan Doğu Roma’ya yardım etmiş ve bazı Türk birlikleri Macaristan’daki savaşlarda Doğu Roma saflarında çarpışmıştır. Manuel’in görünüşteki üstünlüğü batıdaki savaşlarıyla erirken, Sultan II. Kılıçarslan sulh dönemini iyi değerlendirmiş ve Anadolu’daki Türk birliğini yeniden tesis ederek, Türk beyliklerini tek çatı altında birleştirmişti. Doğu Roma’nın, Anadolu’da Türk’ü Türk’e kırdırma politikası böylelikle çökmüştür.
II. Kılıçarslan’ın Anadolu’da rakipsiz bir güç haline gelmesi İmparator Manuel’i rahatsız etmiştir. İmparator, Selçuklu gücünü kırmaya kararlı olarak, Kılıçarslan’dan Türkmenlerin zapt ettiği yerlerin iade edilmesini istemiş, Sultan görünürde bu istekleri yerine getirmeye çalışsa da Türkmenleri desteklemeye devam etmiştir. Türkmen saldırılarının devam etmesi ve Denizli, Bergama, Edremit’e kadar ulaşması üzerine İmparator, Sultan’ı antlaşma şartlarına uymamakla suçlamış ve 1175 yılında sefere çıkmaya karar vermiştir. Manuel, bir elçi heyeti göndererek daha önce yapılan barış antlaşmasının yenilenmesini öneren II. Kılıçarslan’ın teklifini, Doğu Roma’ya sığınan Dânişmendli emirlerin ülkelerinin, Doğu Roma’ya bırakılması gibi ağır şartlar isteyerek reddetmiştir. Bunun üzerine Sultan, Doğu Roma topraklarını tahrip etmiştir. İmparator Manuel’in, Sultan’ın son barış teklifini de reddetmesi savaşı tetiklemiştir.
Doğu Roma İmparatoru Manuel, 1176 ilkbaharında, tahminlere göre 70 bin kişilik bir orduyla yola çıkarak Konya’yı ele geçirmeyi hedeflemiştir. Doğu Roma ordusu, Eskişehir üzerinden giden en uygun yolu Türkmen saldırıları nedeniyle kullanamamış, bu nedenle Denizli üzerinden Konya’ya varmayı hedeflemiştir. Ordu kuşatma araçları ve erzak fazlalığı nedeniyle yavaş ilerlemiş, bu sırada Türkmenler yıpratıcı saldırılarda bulunmuşlardır. Türkler, Doğu Roma ordusunun geçeceği yollardaki ekinleri ve otları tahrip etmiş, su kaynaklarını kirleterek orduda hastalıkların çıkmasına neden olmuşlardır. Sultan II. Kılıçarslan, mevcudu 40 ila 50 bin kişilik olduğu sanılan ordusunu, Miryokefalon Kalesi yakınlarındaki dar Tzibritze Geçidi’ne yerleştirerek pusu kurmuştur. Manuel, tecrübeli komutanlarının uyarılarına rağmen ordusunu bu dar ve tehlikeli geçitten geçirmeye karar vermiştir. 17 Eylül 1176’da Doğu Roma ordusu geçide girdiğinde, Selçuklu ordusu yamaçlardan inerek geçit ağızlarını kapatmış ve Doğu Roma birliklerini tuzağa düşürmüştür. Kılıçarslan’ın ordusu Manuel’inkinden sayıca az olsa da hareket üstünlüğüne sahip olmuştur. Türkler, Doğu Roma’nın öncü birliklerinin geçidi geçip geniş ovaya çıkmalarına müsaade etmiştir. Daha sonra saldırılarla geçidin çıkışını kapatmış ve düşman ordusunu ikiye bölmüşlerdir. Selçuklu kuvvetleri saldırıya geçerek Doğu Roma askerlerini boğazın içerisinde sıkıştırmış ve ok yağmuruna tutmuşlardır. Mancınık ve ağır kuşatma silahlarını taşıyan Doğu Roma ordusunun arabalarının atları Türk okçular tarafından vurulmuş, arabalar geçidi kapatmış ve hareket edilemez hale getirmiştir. Dar geçit içinde sıkışan Doğu Romalılar, yolu tıkayan arabalar yüzünden ne ileri ne de geriye gidebilmişlerdir. Bu arabalar ordu ile Manuel arasında da bir set oluşturmuştur. Vadide sıkışan Doğu Roma askerlerinin binlercesi Türklerin ok yağmuru altında can vermiştir. Çıkan kum fırtınası ve toz bulutu nedeniyle ortalık göz gözü görmez hale gelmiş, kalan askerler dost düşman ayırt edemeden birbirlerini kılıçtan geçirmeye başlamışlardır. Nihayetinde savaş kesin Selçuklu Zaferi ile sonuçlanmıştır.
Miryokefalon Savaşı’nın yapıldığı yerin neresi olduğu kesin olarak belirlenememiştir. Ancak araştırmacılar savaş alanının; Düzbel, Gelendost, Kumdanlı (Hoyran), Sultandağı eteklerindeki Kırkbaş Köyü, Karamıkbeli, Kumdanlı veya Konya Bağırsak Boğazı bölgelerinden birinde olduğunu düşünmüşlerdir.
Ağır bir yenilgiye uğrayan I. Manuel, Selçuklulara karşı inşa ettirdiği Eskişehir ve Uluborlu’nun doğusundaki kale ve müstahkem mevkileri yıkmayı kabul etmiştir. Bu durum, Selçuklu ordularına ve Türkmen göçmenlerine Sakarya Irmağı ve Büyük Menderes Irmağı vadilerinin açılmasına neden olmuştur. Doğu Roma, savaş tazminatı olarak 100 bin altın gibi büyük bir meblağ ödemek zorunda kalmıştır. Artık Doğu Roma’nın Türklere karşı tekrar güçlü bir ordu meydana getirme imkânı kalmamıştır. Doğu Roma, eski topraklarını alabilme hayalini tamamen kaybetmiştir. 1176’dan sonra Doğu Roma, Türklere karşı ancak savunma savaşları yapmıştır. Miryokefalon Savaşı, Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun kaderini tayin eden en önemli karşılaşma olmuştur. Bu zaferle birlikte, Anadolu’nun Türk yurdu olduğu gerçeği anlaşılmış, Batı kaynaklarında Anadolu’dan artık “Türkiye” olarak bahsedilmiştir.

