Bekir Atacan; Ekonomik İmha: Gazze’de Savaşın Görünmeyen Ama En Büyük Suçu

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
4 Dk. Okuma
4 Dk. Okuma

Ekonomik İmha: Gazze’de Savaşın Görünmeyen Ama En Büyük Suçu

Yazan:Bekir Atacan

Gazze’de bombalar sustuğunda geriye yalnızca enkaz kalmayacak. Eğer bugün durdurulmazsa, Filistin halkı yarın toprağını değil, denizini; evini değil, geleceğini kaybetmiş olacak. İsrail’in yürüttüğü şey artık bir askerî operasyon değil; bu planlı, sistematik ve uluslararası hukuku hiçe sayan bir ekonomik imha sürecidir.

Dünya kamuoyu Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’teki askerî ve demografik dayatmalara kilitlenmişken, İsrail çok daha stratejik bir cephede — Gazze’nin deniz ekonomik bölgesinde — sessizce fakat acımasızca fiilî durum yaratmaktadır. Üstelik bu, varlığı sembolik hâle gelmiş Filistin yönetiminin gözleri önünde yapılmaktadır.

Açık Hukuk: Deniz Filistin’indir

Oslo Anlaşmaları ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) uyarınca, Filistin’in Gazze açıklarındaki deniz ekonomik bölgesi 20 deniz miline kadar uzanmaktadır. Gazze Marine sahası, kıyıdan yalnızca 30 kilometre uzaklıktadır ve tamamı Filistin’e ait ekonomik sularda yer almaktadır. Bu sahadaki rezerv yaklaşık 1,5 trilyon fit küp olarak hesaplanmıştır.

Buna rağmen İsrail, 7 Ekim sonrası dönemi bir fırsat penceresine dönüştürerek, Filistin’in deniz yetki alanlarında tek taraflı müdahalelere başlamıştır. Bu müdahaleler sadece askerî değil; ekonomik egemenliği hedef alan bilinçli bir stratejidir.

Hukuksuzluk Zinciri: İşgal, Sondaj, Satış

İsrail:
   •   Filistin’in deniz ekonomik bölgesi içinde 7 noktayı fiilen kontrol altına almış,
   •   Uluslararası hukuka göre açıkça yasak olan eğimli (yatay) sondaj yöntemleriyle komşu sahalardan gaz çekmiş,
   •   “Mari-B” ve “Noa” sahalarında ruhsatlandırma yaparak Filistin’e ait rezervleri gasp etmiştir.

Bu süreçte İtalyan Eni, Energean ve Chevron gibi küresel enerji şirketleri, ya doğrudan ya da dolaylı biçimde bu hukuksuzluğun parçası hâline gelmiştir. Bu durum, şirketlerin “bilerek ve isteyerek doğal kaynak yağmasına iştirak” suçlamasıyla karşı karşıya kalabileceği anlamına gelmektedir.

40 Milyar Metreküp: Sessizce Çalınan Filistin Gazı

Elde edilen veriler, 7 Ekim’den bu yana 40 milyar metreküp Filistin gazının fiilen çıkarıldığını ve yaklaşık 10,8 milyar dolar değerinde satışa konu edildiğini göstermektedir. Bu gazın:
   •   Bir kısmı İsrail iç tüketimine yönlendirilmiş,
   •   Büyük bölümü ise Avrupa’ya gizli kanallarla, Mısır’daki İdku ve Dimyat LNG tesisleri üzerinden aktarılmıştır.

Özellikle İtalya’daki Piombino LNG terminali, bu “yeniden etiketleme” sürecinin merkezlerinden biri hâline gelmiş; bu durum AB üyesi bir devletin işgal altında bulunan halkın doğal kaynaklarının yağmalanmasına ortak olması gibi son derece ağır bir hukuki tabloyu ortaya çıkarmıştır.

Filistin Yönetimi İçin Son Hukuki Eşik

Filistin tarafı, gecikmeksizin aşağıdaki şirketlere uluslararası hukuk büroları aracılığıyla resmî ihtar ve tazminat bildirimi göndermek zorundadır:

İsrail şirketleri:
NewMed Energy (Delek), Isramco, Ratio

Uluslararası şirketler:
Chevron (ABD), Energean (İngiltere/Yunanistan), Eni (İtalya)

Bu adımlar atılmadan yapılacak her diplomatik açıklama boş bir retorikten ibaret kalacaktır. Ardından:
   •   BM Genel Kurulu’na başvurularak resmî bir soruşturma komisyonu kurulması,
   •   Dosyanın Avrupa Birliği, Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) gündemine taşınması zorunludur.

Büyük Hedef: Gazze Açıklarındaki Dev Deniz

Asıl tehlike henüz tam anlamıyla başlamadı. Eğer bugün durdurulmazsa, İsrail’in sıradaki hedefi:
Nuseyrat – Deyr el-Belah açıkları, kıyıdan 11 km mesafede uzanan ve ABD–İsrail arasında yürütülen gizli çalışmalara göre yaklaşık 5 trilyon metreküp gaz rezervi barındırdığı iddia edilen alan olacaktır.

Bu dosyanın, ay sonunda Trump–Netanyahu görüşmesinin gündem maddelerinden biri olduğu bilinmektedir. Filistin yönetimi bu masada yoktur; olmayacaktır da.

Gazze’nin Geleceği: Ya Serbest Bölge Ya Sürekli Yoksulluk

Savaş sonrası bölgelerle ilgili insanlığın ortak tecrübesi nettir:
Gazze’nin tamamı en az 20 yıl süreyle vergiden ve gümrükten muaf bir serbest bölge ilan edilmelidir. Gazze’nin denizindeki zenginlik, halkın ayağa kalkabilmesi için tek gerçek kaldıraçtır.

Buna karşılık Amerikan–İsrail perspektifi açıktır:
Savaş ekonomisi, yeniden inşa tekelleri, gıda ve lojistik ihaleleri… Sonuçta alınan her ücret, her komisyon, sıfır gelire mahkûm edilmiş Filistinlinin cebinden çıkacaktır.

Bu bir tesadüf değil.
Bu bir hata değil.
Bu, bilinçli bir ekonomik yok etme stratejisidir.

Ekonomik imha, savaşın son ve en ölümcül aşamasıdır.

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir