Tarih boyunca toplumların yaşam şekilleri, coğrafi koşulları ve inanç sistemleri hayatlarında yer alan birçok unsuru etkilemiştir. Bu unsurlardan biri de spor olmuştur. Spor, sadece bedensel sağlığın korunmasını sağlayan bir etkinlik değil, aynı zamanda kişinin karakterini, dayanıklılığını, çevikliğini etkileyen toplum içinde dayanışmayı güçlendiren ve kültürel değerleri gelecek kuşaklara aktaran bir araç olmuştur. Bu husus özelikle Türkler gibi konar göçer yaşam tarzı olan, bozkır coğrafyası gibi zorlu coğrafî şartlara sahip olan toplumlara daha fazla etkili olmuştur. Zira Türkler Türkistan coğrafyasının sert iklim koşulları, daima hareket hâlinde ve dinamik olmayı gerektiren yaşam tarzları sebebiyle çevikliğe, fizikî güce, dayanıklılığa ile sağlıklı olmaya büyük önem vermişlerdir. Bu şartların yanı sıra hayatta kalma mücadelesi dolayısıyla küçük yaşlardan itibaren bedensel eğitimin zorunlu olduğunu kabul etmişlerdir. Türklere göre spor bedensel bir etkinlik olmanın yanı sıra eğitimin, kültürel aktarımın ve sosyal yaşamın önemli bir parçası olmuştur. Spor anlayışı onlara göre hem çocukların hem de askerî eğitimle doğrudan ilişkili olmuştur. “Ordu-millet” anlayışı çerçevesinde Türklerde kadın, çok erkek fark etmeksizin herkes savaşçı kimlikle yetiştirilmiştir. Bu kimliğin güçlendirilmesinde ve eğitimin sağlanmasında spor önemli bir rol oynamıştır. Ata binme, ok atma, avcılık gibi spor dalları hem fizikî yeterliliği arttırmış hem de savaş zamanında gerekli olan askerî becerilerin kazanılmasını sağlamıştır. Türklerde spor sosyal yaşamda da etkili olan bir unsur olmuştur. Toylar, bayramlar ve şölenlerde gerçekleştirilen spor faaliyetleri toplumsal dayanışmanın yanı sıra birlik ve beraberliğin sağlanmasında etkin bir rol oynamıştır. At yarışları, ok atma, güreş, Gök Börü, tepük ve çevgen Türk sporları arasında yer almıştır.
Türk silahları arasında önemli bir yere sahip olan ok, Türklerin hem askerî hem de sosyal hayatında önemli bir yere sahip olmuştur. Ok atma yani okçuluk da Türklerin en ileri seviyedeki spor dalları arasında yer almıştır. Türklerin kendilerine özgü yayları ile birlikte okları dönemin en etkili silahları arasında olmuştur. Türkler okçuluğu sosyal hayatlarının rutin parçası yapmışlardır. Ok atma yarışlarıyla hedef vurma becerisi kazandırılmış ve geliştirilmiştir. Ata binme becerileriyle birlikte okçuluk alanındaki kabiliyetleri savaş meydanlarındaki en büyük avantajlarını oluşturmuştur. Okçuluk gibi Türk sporları arasında ata binme ve at yarışları da ön planda olmuştur. Ata binme becerisine çok eski yaşlardan itibaren sahip olan Türkler, bu becerilerini hem askerî alanda hem de sosyal hayatta kullanmışlardır. Özellikle bayramlarda ve toylarda at yarışları düzenlemişlerdir. Ok atma yarışı gibi at yarışları da bir nevi askerî talim niteliğine sahip olmuştur. Türklerin en eski sporlarından biri olan güreş, fizikî güce ve dayanıklılığı gerektiren bir spor olmuştur. Toylarda güreş müsabakaları mutlaka gerçekleştirilmiştir. Yine en eski Türk oyunlarından biri olan Gök Börü ise post kaçırma olarak da adlandırılmıştır. Bu sporda içi boşaltılan ve samanla doldurulan oğlak ortaya atılmış ve atlılar tarafından yakalanması beklenmiştir. Oğlağı yakalayan kişi atını hızlıca koşturmaya başlamıştır. En kuvvetli olan kişi oğlağa sahip olduğunda oyun bitmiştir. Ok atma, ata binme yarışları gibi bu oyunda askerî talim niteliğinde olmuştur. Bir spor dalı olan ve çocuk oyunları arasında yer alan tepük ayak topu olarak da bilinmektedir. Tepük, topa benzer bir nesnenin ayaklarla tepilerek oynanan bir oyunu ifade etmiştir. Çevgen ise atlı ya da yaya olarak oynanan ve askerî talim niteliğinde bir oyun türü olmuştur. Çift kale ya da tek kale olarak oynanan bu oyunda atlılar tarafından ucu kıvrık sopalarla ortadaki topa vurulmasıyla oynanmıştır. Bu oyunda hem çevik olma hem de iyi ata binme becerisi olması gerekmiştir.
Planlı ve bilinçli bir etkinlikten ziyade, günlük yaşamın doğal bir parçası olarak ortaya çıkan ve zamanla belirli kurallar çerçevesinde gelişen spor Türkler tarafından sadece toylar gibi eğlencelerde yapılan faaliyetler olmamıştır. Spor hem Türklerin sosyal hayatını şekillendirmiş hem de askerî hayatları için bir talîm yöntemi olmuştur. Bozkır coğrafyası ve Türk kültürü çerçevesinde spor dalları da çeşitlilik göstermiştir. Çocuktan yetişkine, kadından erkeğe herkesin oynayabileceği bu spor dalları hem ferdî becerinin hem de sosyal dayanışmanın anahtarı olmuştur.

