1526-1858 yılları arasında Hindistan’da hüküm süren Babürlüler Devleti’nin kurucusu olan Babür Şah, 14 Şubat 1483 tarihinde Fergana’da doğmuştur. Asıl adı Zahireddin Muhammed olan Babür Şah’a bu ad ailesinin ruhani lideri olan Hoca Ubeydullah tarafından verilmiştir. Lâkin bu ismin telaffuzu zor bulunması dolayısıyla çevresi kendisini “çok kuvvetli, çevik, kaplan” anlamlarına gelen Babür ismiyle hitap etmeye başlamışlardır. Babası Ömer Şeyh, Timur’un torunlarından olup Fergana hakimidir. Annesi ise Cengiz Han’ın torunlarından olan Yunus Han’ın kızı Kutluğ Nigar Hanım’dır. Babür’ün babası Ömer Şeyh’in bir kaza sonucu ölümü üzerine 10 Haziran 1494 tarihinde henüz on bir yaşındayken Fergana hükümdarı olduğu bilinmektedir.
1518 yılında çıkmış olduğu Güney Afganistan seferinde Kunar ile Sind arasındaki topraklara hâkim olan Babür Şah, 15 Şubat 1519 yılında Hindistan’a da hâkim olmak amacıyla Bihre’nin kuzeyine doğru hareket etmiştir. Büyük hedefi olan Hindistan seferini ancak 1525 yılına gelindiğinde yapan Babür Şah, önce Pencap ardından Delhi üzerine yürümüştür. Nisan 1526’da yapılan savaşta Bâbür Şah, Osmanlı savaş nizamını uygulamıştır. Ok, gülle ve top gibi ateşli silahları da kullanmasıyla Delhi Sultanlığı’nda hüküm süren İbrâhîm-i Lûdî’yi büyük bir yenilgiye uğratmış ve Lûdîler’in hâkimiyetini sona erdirmiştir. Delhi’nin ele geçirilmesinin ardından vilayet makamlarına tayinler yapılmış ve ardından da Babür Şah adına hutbe okutulduktan sonra, Agra’ya doğru hareket edilmiştir. Agra’ya girilmesiyle burada da Babür adına hutbe okutulmuştur. Babür Şah, bu büyük başarısıyla Delhi ve Agra’yı topraklarına katarak aynı yıl Babürlü Hanedanı’nı kurmuştur. Bu durum Babürlülerin Hindistan’da yurt tutmasının başlangıcı olmuştur.
1527 yılının Mart ayında, Çitor Racası olan Rânâ Sangâ kalabalık bir ordu ile Babürler üzerine yürümüş ve iki ordu Biyâne yakınlarındaki Hânüvâ’da karşılaşmışlardır. Savaş sonucunda arabalar üzerine yerleştirilmiş toplar karşısında tutunamayan Hindular büyük kayıp vermişlerdir. Kânvâ Muharebesi’nde elde edilen zaferden sonra Babür Şah, Agra’ya yerleşmiştir. Ayrıca yapılan bu savaşın ardından bastırılan paralarda Babür ismi yanına “gazi” unvanı da eklenmiştir. Bu zaferden bir sene sonra Babür Şah, 1528 yılında Çanderi’e saldırarak Raca Medini Rao’yu mağlup etmiş ardından Ganj Nehri’ni geçerek, topçular sayesinde Lûdîler’e sadık kalan kuvvetleri de yenilgiye uğratmıştır. Böylece 21 Mart 1528 tarihinde Leknev de Babürlü topraklarına katılmıştır.
1530 yılına gelindiğinde hastalanan Babür Şah’ın yaşamı boyunca on sekiz çocuğu olduğu bilinmektedir ancak öldüğünde dört oğlu ile üç kızı hayatta idi. Bunlar Hümâyun, Kâmrân, Askerî, Hindâl, Gülreng, Gülçehre ve Gülbeden’dir. Hastalığının giderek ağırlaşması üzerine bütün emirleri huzuruna çağırarak oğlu Hümâyun’u hükümdar ilân etmiştir. Üç gün sonra 26 Aralık 1530 tarihinde Agra’da vefat eden Babür Şah’ın naaşı Cemne Nehri kenarındaki Nûr-Efşân bahçesinde toprağa verildiyse de vasiyeti gereğince altı ay sonra Kâbil’e taşınmış ve Bâğ-ı Bâbür’de yakınlarının yanına gömülmüştür. Şah Cihan 1646 yılında Babür için muhteşem bir türbe inşa ettirmiştir. Babür Şah’ın savaşlarla geçen hayatında çok yıpranmış ve bu durumun sağlığını günden güne bozmuştur. Tarihî kaynaklara göre Babür, kendi ifadesiyle Hindistan’ın sıhhate muzır havasının da tetiklediği kronik sıtmadan ötürü hastalanmıştır. Ayrıca oğlu Hümayun tarafından zehirletilme teşebbüsü ile kendini eski inançların bir gereği olarak oğlu Hümayun için kurban etmesi neticesinde vefat ettiği yönünde iddialar da bulunmaktadır.

