KADİM TÜRK YURDU ANADOLU

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
3 Dk. Okuma
3 Dk. Okuma

Anadolu, coğrafi konumu ve doğal yapısıyla erken dönemlerden itibaren çok kültürlü bir mozaiğin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan bu stratejik topraklar, doğu-batı ve kuzey-güney eksenindeki ticaret yollarının kesişim noktasında yer alması sayesinde sayısız medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Şüphesiz Türk milleti, bu toprakların en kalıcı ve köklü sahipleri olmuştur.

1071 Malazgirt Zaferi, geleneksel tarih yazımında Anadolu’nun Türk yurdu haline gelişinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Ancak kaya resimleri, arkeolojik buluntular ve yazılı kaynaklar, Türk topluluklarının Anadolu’da çok daha erken dönemlerde varlık gösterdiğine işaret etmektedir. Sümerce ile Türkçe arasındaki benzerlik ilişkisinin, Şartamhari metinlerinde (MÖ 2254-2218) geçen Türki Krallığı’nın, Hurriler ve Hurri dilinin, Mari ve Šemšāra çivi yazılı tabletlerinde geçen Turukkuların “Türk” terimi ve Türklerle olan ilişkisi tartışmalı olsa da önem arz etmektedir.

MÖ 8. yy’dan itibaren Türk kökenli olduğu düşünülen Kimmerler ve İskitlerin Anadolu’da güçlü medeniyetlerle mücadele ettiği bilinmektedir. Bunlar, Anadolu’ya yaptıkları akınlarla yerli halk üzerinde derin izler bırakmıştır. Kimmerlerin 80 yıl, İskitlerin ise 28 yıl boyunca bölgede kalmaları, pek çok yerleşim yerinin tahrip olmasına ve halkın göç etmesine neden olmuştur. İskitler, hâkimiyetleri süresince Anadolu halkından vergi toplayarak bölgedeki güç dengelerini değiştirmişlerdir. Yaklaşık 110 yıl süren bu çalkantılı dönem, Anadolu’nun demografik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir.

Makronlar, Afşarlar, Bunturkiler, Halaçlar, Siraklar, Arsaklar, Bulgarlar, Alanlar, Hunlar, Sabirler, Avarlar, Hazarlar ve Bizans ordusunda yer alan Peçenek, Uz ve Kuman/Kıpçak gibi Türk unsurları da çeşitli sebeplerle Anadolu’ya gelmişlerdir. Bu göçler ve akınlar, bölgenin siyasî ve kültürel dokusunda köklü değişimlere yol açmıştır. Bu akınlar arasında en etkili olanlardan biri, 394/395 yıllarında gerçekleşen Hun akınıdır. Basık ve Kursık liderliğindeki Hunlar, Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya inerek Erzurum, Fırat ve Kızılırmak havzaları, Kayseri, Kapadokya, Konya, Malatya, Kilikya, Urfa ve Diyarbakır gibi geniş bir alana yayılmışlardır. Bu akınlar, bölgenin ekonomik ve nüfus yapısını derinden sarsmış, Türklerin Anadolu’ya yerleşmesinin önünü açmıştır.

Anadolu’nun dört bir yanındaki kaya resimleri, damgalar, taş heykeller, kurganlar ve runik harfli yazıtlar, Türklerin Anadolu’daki kadim varlığını kanıtlamaktadır. Yazılı kaynakların yanı sıra bu somut bulgular, Türklerin Anadolu’ya 1071 Malazgirt Zaferi’nden çok daha önce yerleştiğini ve bölgeyle köklü bir bağ kurduğunu ortaya koymaktadır. Bugün Anadolu’nun her karış toprağında Türk’ün izi vardır. Bu topraklar, Türk’ün vatanseverliği, cesareti ve hoşgörüsüyle şekillenmiş, ebediyen Türk yurdu olarak kalacaktır. Anadolu, Türk’ün ebedî yurdudur; bu hakikat tarihin sarsılmaz taşlarına kazınmıştır!

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir