Türkiye’de Osmanlı Türkiye’sinden başlayarak Tanzimat/Meşrutiyet ve en nihayetinde Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet ile birlikte ulusallaşma ve kamusallaşma yönünde devrim niteliğinde adımlar atılmış olup çok yol alınmıştır. Ancak 1950’lerden itibaren kimi politikalar bunu sekteye uğratmış, köyden kente göçün önüne geçilememesi ve Anadolu’nun içlerinde yıldız kentlerin geliştirilip tahkim edilememesi ile birlikte ulusallaşma hız kesmiştir. 1960’ların ortalarından 1980’e kadar yaşanan toplumsal şiddet ortamı ulusal birliği sekteye uğratmış olup nitelikli nüfus kaybı da yaşanmıştır. Bu yaşananların sonun, 1980’lerin başında terör örgütü PKK ortaya çıkmıştır. 1980’ler-1990’lar-2000’ler köyden kente, büyük metropollere göçün hız kesmeden devam ettiği yıllardır. Bu da Osmanlı-Safevi çekişmesiyle milat bulan ve Osmanlı döneminde kayda değer bir ıslah adımının atılmadığı, Sivas’ın doğusundaki bütün bölgelerdeki geri kalmışlık problemleriyle karşılıklı tetikleyici etkiye sahip olmuştur. Nitekim metropollere göçlerin büyük bölümü Sivas ve doğusundaki Kuzeydoğu Anadolu, Doğu Karadeniz, Kayseri ve civarından gerçekleşmiştir. 1990’lı yıllarla birlikte, artan PKK terörü dâhilinde, metropollere yoğun göç eksenine güneydoğudaki Kürt etnik yoğunluklu iller de eklenmiştir. Son 15 yılda Suriye başta olmak üzere, Irak, körfez Arap ülkeleri, Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Afrika ülkeleri başta olmak üzere pek çok bölgeden ülkemize gerçekleşen göç ise, 1990’larda büyük ölçüde olgunlaştırılmış ve ancak nihayete erdirilememiş olan ancak son 20 yılda yeni ciddi yaralar açılan ulusallığımıza vurulan son büyük darbeleri oluşturmuştur. Anormal ve emperyal bağlantılı yoğun demografik dış göçe karşı halkımız, bütün unsurlarıyla, ulusal bilinç etrafında insani çerçevede kümelenerek cevap üretmiştir. Gelinen noktada taşracı gerilik, etnikçi asimetrik anlayışlar ve emperyal destekli siyasal İslamcılık, ulusal bütünlüğümüze en büyük tehditleri oluşturmaktadır. Güneydoğu’da kümelenen lokal partinin tabanı, metropollerdeki kesimleri başta olmak üzere son 10 yılda çok ciddi bir ulusallaşma ve kamusallaşma eğilimi göstermiştir. Lakin Türkiye’nin içine sokulduğu siyasi toplumsal dengesiz iklim ve istikrarlı devlet politikalarının geliştirilemeyişi, lokal partinin güneydoğudaki bir bölümde kitlesel coğrafya algısı bulutlarını dağıtmaya engel olmaktadır. Lokal partinin tabanı halkımızdır ve ulusal bütünlüğün güvencelerindendir. Ancak, lokal partinin, PKK terör örgütü unsurlarının ve emperyal dayatmaların yörüngesinden tam olarak bağımsızlaşamadığı bir gerçek olup güneydoğumuzdaki emperyal bölgesel kümelenme algı bulutlarının dağıtılması, ulusallaşmamızın temini adına bir zarurettir. Bu çerçevede hâlihazırda Doğu Anadolu Türklüğü olan Ahıska Türkleri ile Doğu Anadolu Türklüğünün devamı olan Borçalı Türklerinin durumuna eğilmek insani durumlarına karşı bir vazife olmanın yanı sıra 86 milyon bütün bir Türkiye’ye yönelik de bir hizmet olacaktır.
Gürcistan Borçalı Türkleri ve Ahıska Türkleri
Borçalı bölgesi, Gürcistan’ın güney doğusunda kalmaktadır, hala Türklerin kendi bölgelerinde çoğunluk olduğu bir alandır, ulaşım ve ısınma altyapı gibi sorunları devam etmektedir, özellikle geri bırakılmış bir bölgedir. Borçalı Türkleri, Türkçeyi devlet okullarında eğitimde öğrenmektedirler. Bu bölgenin bir rayonu (region: bölge, yöre) hariç (orası Şii Türk) hepsi Sünni Türk’tür. Bölgede Borçalı-Terekeme-Karapapak tabirlerinin hepsi aynı Türk topluluğunu ifade etmek için kullanılmaktadır. Etnos olarak Azerbaycan Türkleriyle daha yakındırlar ancak dil ve kültür olarak Anadolu Türkleri ile aynıdırlar. Azerbaycan’dan çok Türkiye’ye geldiklerinde uyum sağlayabilmektedirler. Azerbaycan’da bir dışlanma tecrübeleri de olan Borçalı yöresi Türkleri. Gürcistan’daki en belirgin, büyük ve kendi içerisinde yekpare Müslüman grup kümelenmesidirler. Öte yandan Ahıska Türkleri bölgelerine dönerlerse Borçalı Türkleri, onlarla yekpare coğrafi bütünlük oluştururlar, ama mevcut durumda da Kars üzerinden Türkiye ile bütünlükleri zaten bulunmaktadır. Bakü-Tiflis-Kars Yüksek Hızlı Demiryollarının Türk entegrasyonuna olumlu etkisi olabilir ama bu hat Borçalı bölgesinin daha kuzeyinden geçmektedir. Borçalı Türkleri, yaklaşık 4 milyon nüfuslu Gürcistan’da 500bin-1 milyon nüfusa sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Borçalı Türkleri konusunu sahiplenmemektedir ‘bizim kültürel sınırımız Ahıska bölgesine kadar. Borçalı, Azerbaycan Cumhuriyetinin konusu’ diyerek Borçalı Türklüğünü Azerbaycan’a itmektedir, bunların meselesiyle ilgilenmediği gibi vatandaşlık, eğitim, oturum gibi konularda bu insanlara gerekli hassasiyeti göstermemektedir. Borçalı Türklerinin Kars ve civar Türkiye illerinde bizatihi akrabaları dahi yaşamakta ve Post Sovyet dönemde birbirleriyle tekrar irtibata geçmektedir. Fakat Azerbaycan’a fazla aidiyet hissetmeyen ama Türkiye tarafından da sahiplenilmeyen bu insanlar, Türklüğünün farkında olup Türkiye’ye (politikalar yüzünden) şimdilik daha fazla bir aidiyet hissi geliştirememişlerdir. Borçalı Türkleri, Türkiye’nin insanlarıdır. Fakat kendilerini şimdilik sadece ‘Gürcistanlı Türkler’ olarak ifade etmektedirler, böyle hissetmek zorunda bırakılmışlardır. Fakat Borçalı Türklerinin büyük çoğunluğu kültürel olarak Türkiye ile birdir. Borçalı halen Türk çoğunluk-yoğunluklu nüfus yapısı ile Türkiye Türklüğü ve Azerbaycan Türklüğünü birleştiren kesintisiz beşeri köprü durumundadır. Borçalı ile ilgili 1.konu, geri kalmışlık sorunudur, 2.konu Türkçe eğitimin ortadan kaldırılması tehlikesine karşı –gereken- Türkiye desteğidir. Borçalı Türklerinin yerlerinden ayrılmamaları ve Türkiye ile sosyo kültürel entegrasyonu için Türkiye’nin bu insanlara tekrardan yüzünü dönmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, Acaristan’da (Batum merkezli: Artvin’in karşısı) halkın çoğu Türkçe konuşmakta ve bilmektedir. Bunların Türk dili ve Türk toplulukları ile geçişkenlikleri arttırılmalı, Türkiye üzerinden Türk kültürü ile entegrasyonu arttırılmalıdır (Rize-Trabzon-Ordu-Erzurum-Kars üzerinden). Azerbaycan’daki 100bin Ahıska Türkünün ivedi Gürcistan’daki Ahıska bölgesine göçü teşviklendirilmelidir. Rusya’daki 70bin, Kazakistan’daki 145bin ve Ukrayna’daki kalan Ahıska Türkleri de Türkiye’nin Muş, Bitlis ve Bingöl illerine verilen sıralama ağırlığında yerleştirilmelidir. Gürcistan’da Ahıska bölgesine dönüşte öncelik, Ahıska Türklerinin hepsinin ya da çoğunun yurtlarına dönüşü değil, Ahıska Türklerinin -mevcut durumda zaten çok seyrek nüfuslu olan- yurtlarına çoğunluk teşkil edecek şekilde göçü olmalıdır. Bu da daha az bir nüfusu ifade edeceği için hem nispeten daha kısa süre gerektirir hem de Gürcistan devletini ikna nispeten daha kolay olabilir hem de Türkiye’nin ve Türk milletinin çıkarları adına daha yüksek verimli bir çözümü ifade etmektedir.
Sonuç ve Öneriler:
- Gürcistan’daki Ahıska bölgesi günümüzde çok az Ahıska Türküne ev sahipliği yapmış olup, Türklerin yurtlarına dönüşlerinde, Gürcistan Devleti verdiği sözleri halen tutmamıştır. Ahıska’da sonradan yerleştirilmiş olan, sayıları binlerle ifade edilen ancak bölgede çoğunluk görünen Ermeni nüfus vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti söz konusu iki ülke üzerindeki mevcut ağırlığını kullanmalıdır ve Azerbaycan’daki yüz bini aşkın Ahıska Türkü nüfusun bir bölümünün Ahıska bölgesine ivedi yerleştirilmesini temin etmelidir. Böylelikle Ahıska Türkleri anavatanlarında tekrar çoğunluk haline geleceği gibi, söz konusu daha küçük bir nüfus konusunda da Gürcistan Devleti daha hızlı hareket etmeğe zorlanabilecektir.
- Azerbaycan’daki Ahıska Türklerinin kalan bölümü ile birlikte Kazakistan-Rusya-Ukrayna-Özbekistan vs. deki 300bini aşkın Ahıska Türkü nüfusu da Türkiye’ye kabul edilmeli, vatandaşlık verilmeli ve Muş-Bitlis-Bingöl-Ağrı illerine yerleştirilmelidir.
- Türkiye Gürcistan’daki Borçalı Türkleri meselesini bütünüyle sahiplenmeli, Borçalı Türklerinin Gürcistan’daki altyapı, gelişmişlik ve eğitim (Türkçe) kaynaklı sorun ve eksiklerinin giderilmesinde aktif rol almalıdır. Borçalı Türklerinin gençlerinin Türkiye’de yükseköğretim desteği arttırılmalıdır. Gürcistan’daki diğer Türk unsurlardan da Ağrı’ya iskân edilebilir.
- Gürcistan’da Batum merkezli Acara bölgesi ve de Abhazya’daki Türk dil ve kültür etkinlikleri ivedi arttırılmalıdır.

