TARİHÎ KÖKLERDEN MİLLÎ SEMBOLE: BAYRAK

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
3 Dk. Okuma
3 Dk. Okuma

“Bayrak bir milletin şerefidir…”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

İnsanlık tarihi boyunca topluluklar, kendilerini ifade etmek, bir arada olduklarını göstermek ve aidiyet duygusunu pekiştirmek için çeşitli semboller kullanmışlardır. Bu sembollerin belki de en güçlüsü, en derin anlam yüklüsü, gönderde dalgalanan bayraktır. Bayrak, bir kumaş parçası olmanın çok ötesinde anlamlar taşıyan, bir milletin varoluş hikâyesini, ideallerini ve şanlı tarihini temsil eden kutsal bir semboldür. Türk kültüründe ve tarihinde bayrak, kökleri binlerce yıl öncesine dayanan, zaman içinde form değiştirse de taşıdığı kutsiyet ve anlam derinliğini hiç kaybetmeyen bir olgudur. Taşıdığı derin tarihî kodlar ve şehitlerin kanıyla kazanılmış kutsal bir miras olması nedeniyle sosyo-kültürel hafızada neredeyse namus kadar aziz bir değer olarak kabul edilmektedir.

Türklerde bayrak geleneği, tarihin derinliklerine Türkistan bozkırlarına kadar uzanmaktadır. Türk devletlerinde tuğ veya sancak adı verilen bayraklar, sadece bir işaret değil, aynı zamanda devletin ve hanedanın kutunun sembolü olmuştur. Otağın önünde yükselen tuğ, hâkimiyetin, gücün ve birliğin görünür ifadesini temsil etmiştir. Türklerin İslamiyet’i kabulüyle birlikte sancaklarda dinî motifler de yer bulmaya başlamış, bu da bayrağa yeni bir manevi boyut katmıştır.

Selçuklu ve Osmanlı Devleti döneminde çeşitli renk ve formlarda sancaklar kullanılmış, nihayet Osmanlı’nın son döneminde, Türkiye Cumhuriyeti’nin de bayrağının temelini oluşturacak olan ay-yıldızlı al bayrak resmiyete kavuşmuştur. Özellikle Osmanlı döneminde, savaşlarda kaybedilen sancağın, ordunun moralman çökmesi anlamına gelmesi, bayrağın ne denli hayati bir ruh taşıdığının tarihî bir kanıtıdır.

Türk bayrağının en çok kutsallaştığı, milletin gönlündeki yerinin en derinlere işlediği dönem şüphesiz Millî Mücadele yılları olmuştur. Vatanın işgal altında olduğu, istiklalin ve istikbalin tehlikede olduğu o karanlık günlerde, al bayrak, bir umut ışığı, bir direniş sembolü olmuştur. Mehmet Akif Ersoy’un, “Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?” mısrasıyla seslendiği bayrak, İstiklal Marşı ile birlikte Türk milletinin yüreğinde taht kurmuştur. Marşın her kıtası, adeta bayrağa yazılmış bir methiyedir ve onun dalgalanması uğruna verilecek nihai fedakârlığı ifade etmektedir.

Bayrak, Türkiye Cumhuriyeti’nde bir arada yaşamanın Türklük şuurunun en güçlü görsel temsilidir. Sosyolojik açıdan bireyi devlete, millete bağlayan, ortak bir geçmiş ve gelecek tasavvuru etrafında kenetleyen bir işleve sahiptir. Kamusal alanlarda, resmi törenlerde, millî bayramlarda ve spor müsabakalarında dalgalanan bayrak, kolektif bir gurur, sevinç ve heyecan duygusu yaratmaktadır. Şehit haberlerinde yarıya indirilmesi, zaferlerde gururla dalgalanması, onun Türk halkının ortak sevinç ve acılarına nasıl eşlik ettiğinin göstergesidir. Vatanın bir karış toprağı için canını feda eden Mehmetçiğin sırt çantasından çıkan bayrak, bu duygusal bağın en yalın ve en yüce ifadesidir. O, bir devletin resmi sembolü olmanın yanı sıra bir milletin ortak ruhunun, şanlı tarihinin, bağımsızlık iradesinin ve vatan sevgisinin somutlaşmış halidir. Dalgalandığı her yerde, Türk milletine geçmişini, bugününü ve geleceğe dair sorumluluklarını hatırlatmaktadır. Türk milleti için bayrak, vatandır; vatan ise kutsaldır!

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir