19 EYLÜL GAZİLER GÜNÜ

Turk DEGS
Yazan: Turk DEGS
3 Dk. Okuma
3 Dk. Okuma

    Vatanı için savaşmış ve büyük fedakârlıklar göstermiş kahraman gazilerimiz için her yıl 19 Eylül’de anma törenleri yapılmaktadır. Türk milleti, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde şehitlerini anarken, 19 Eylül’de gazilerini yâd etmektedir. Gaziler Günü’nün 19 Eylül’de kutlanmasının nedeni, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Eylül 1921 tarihinde Gazi ve Mareşal unvanlarını almasıdır. 22 Ağustos 1921 tarihinde Yunan Ordusu Ankara’ya doğru ilerlemiş, Türk vatanındaki işgalini genişletmiştir. Atatürk, orduyu Sakarya Nehri’nin gerisine çekerek burada bir savunma hattı oluşturmuştur. Atatürk:

     ‘‘Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın, her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüz’-i tâm, bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüz’-i tâm, ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüz’-i tâmın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüz’-i tâmlar, ona tâbi olamaz. Bulunduğu mevzide nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur.’’ şeklinde emir vermiştir. Türk ordusu, Yunanlıları Sakarya Nehri kenarındaki mevzilerde üç haftaya yayılan savaşlarda durdurmuş ve geri çekilmeye zorlamıştır. Atatürk’ün sonrasında “Melhâme-i Kübrâ” diyerek önemini vurguladığı Sakarya Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olmuştur. Zaferin ardından 19 Eylül’de TBMM, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa’nın önerisiyle Atatürk’e Gazi ve Mareşal unvanlarını vermiştir. Bu önemli tarih, gazilerimizin anma törenleri için seçilmiştir.

      Türk toplumunda büyük bir öneme sahip olan gazilik kavramı, başlangıçta sadece gazaya katılan savaşçıları ifade etmek için kullanılmıştır. Sözcük zamanla anlam genişlemesine uğramış, genel olarak savaşta mücadele etmiş kişi anlamına gelmiştir. Arapça kökenli olan “غَزْوَ (gazve)’’ sözcüğü, ilk anlamıyla kabileler arası yapılan akınları ifade etmiştir. İslâm sonrası dönemde dinî akınlar ve savaşlar bağlamına dönüşen sözcük, Türkçe’ye bu haliyle geçmiştir. Ortaçağda gazaya katılanlara bu unvan verilmiş ve sıkça kullanılmıştır. Osman Gazi, Orhan Gazi, Danişment Gazi ve Ertuğrul Gazi, bu unvanı taşıyan örnek kişilerden bazıları olmuştur. Türkler, gazilik unvanını yalnızca kişilere değil, aynı zamanda önemli müesseselere ve yerlere de vermiştir. Örneğin, 23 Nisan 1920’de kurulan ilk TBMM “Gazi Meclis” olarak anılmış, Fransızlarla mücadelesi nedeniyle Antep ilimiz de “Gazi” unvanıyla onurlandırılmıştır.

      Türk ulusu, güvenliğini ve bağımsızlığını borçlu olduğu kahraman gazilere daima saygı ve minnetle yaklaşmış; aksine davranışları ise asla kabul etmemiştir. Bu bağlamda, vatanı için savaşta fiziksel ve psikolojik yaralar alan, büyük fedakârlıklar yapan kahraman gazilerimizi anmak ve haklarını savunmak, her Türk ferdinin ödevidir. Türk milleti, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm gazilerimizi minnetle ve şükranla anmaktadır.    

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir