Bir akşam yemeği masasından doğan aydınlık: Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanına giden gece.
Cumhuriyet, Türk milletinin tarihinde yalnızca bir yönetim biçimi değil; aynı zamanda özgürlüğe, kararlılığa ve yeniden doğuşa giden yolun adı oldu. Bu yeniden doğuşun ilk adımları, Anadolu’nun düşman işgalinden kurtulmasıyla birlikte atılırken yorgun ama umutlu bir millet, küllerinden doğarak yeni bir devrin eşiğine geldi.
Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu yeni dönemin adının koyulmasının zamanının geldiğini biliyordu. 28 Ekim 1923 günü, o kararlılıkla yakın silah arkadaşlarını Çankaya Köşkü’nde bir akşam yemeğine davet etti. Latife Hanım’ın özenle hazırladığı sofrada İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey gibi dönemin önde gelen isimleri yer aldı. Yemeğin ilerleyen saatlerinde Atatürk, tarihe kazınacak o unutulmaz cümleyi söyledi:
“Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!”
O an sofradaki herkes, bu büyük kararın ağırlığını hissetti. Çünkü bu söz, yalnızca bir yönetim biçiminin değişimini değil, bir milletinin kendi kaderini eline alışını ifade ediyordu. Atatürk o tarihi geceyi yıllar sonra Nutuk’ta şöyle anlattı:
“Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara’daki tüm arkadaşlarımı davet etmeye ihtiyaç görmedim. Çünkü onların da benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum.”
O gece hazırlıklar sabaha dek sürdü. Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa, 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştirerek yeni bir dönemi başlatacak tasarıyı kaleme aldılar. Tasarıda yer alan cümle, artık bir milletin geleceğini belirliyordu:
“Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyettir.”
Böylece 29 Ekim 1923 sabahı, Türk milleti tarihindeki en aydınlık güne uyanacak, Cumhuriyet ilan edilecekti. Atatürk yıllar sonra o tarihi geceyi ve doğan yeni devri şu sözle özetledi:
“Benim en büyük eserim, Türkiye Cumhuriyeti’dir.”
Cumhuriyet’in 102. yılına bir gün kala, Atatürk’ün o gece Çankaya Köşkü’nde söylediği cümlenin yankısı hâlâ aynı inançla duyulmaktadır:
“Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz!”
Bu söz, yalnızca bir devrin başlangıcı değil, her 29 Ekim sabahı yeniden doğan Türk milletinin sonsuz dirilişinin de sembolü oldu.

