NAMIK TAN KİMİN BORUSUNU ÖTTÜRÜYOR?
-18 TEMMUZ’DA, TBMM’de, CHP’NİN DE OY VERDİĞİ KIBRIS TEZKERESİ’nde, KKTC’NİN TANINMASI İLE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN SAVUNULDUĞUNU BİLMİYOR MU?
- DEVAMLA 29 TEMMUZ’DA CHP TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMADA MAVİ VATAN’A SAHİP ÇIKILDIĞINDAN HABERSİZ Mİ?
SABAHATTİN İSMAİL
Kıbrıs’a barışı, Kıbrıs Türk Halkına özgürlüğü getiren, bizi mutlak bir soy kırımdan kurtaran, Kıbrıs’ın bir Yunan adası olmasını önleyen Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. Yıldönümü geçtiğimiz Temmuz ayında kutlandı
TBMM, bu vesileyle, CHP dahil, tüm partilerin desteğiyle, OY BİRLİĞİYLE KIBRIS TEZKERESİ’Nİ ONAYLADI
Bu tezkerede İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM VE KKTC’NİN TANINMASI vurgusu yapılarak özetle şöyle dendi:
KIBRIS TEZKERESİ
“Kıbrıs Türk Devleti’nin, uluslararası top…
SABAHATTİN İSMAİL
VER-KURTULCU CHP’Lİ NAMIK TAN ABD/AB EMPERYALİZMİNİN SÖZCÜLÜĞÜNE SOYUNDU, “AB ÜYELİĞİ” İÇİN, KIBRIS’TA İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME, YANİ BAĞIMSIZ-EGEMEN KKTC’YE KARŞI ÇIKTI, RUMLARLA BİRLEŞMEYİ VE FEDERASYONU SAVUNDU
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşmeleri sırasında konuşan CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, KKTC ‘yi savunmanın AB üyeliği önünde engel olduğunu iddia ederek, iki bağımsız egemen devlete dayalı bir çözüme karşı çıktı ve şöyle konuştu:
“Biz kabul etmesek de Avrupa Birliği’nin yolu Kıbrıs’tan geçiyor…..KKTC’yi, aradan geçen yıllarda bizden başka hiçbir devlete tanıtamadık. Çözüme yönelik BM parametreleri özetle iki toplumlu, iki bölgeli ama yeni bir federasyon öngörüyor.
Bizim bunu tek taraflı çöpe atıp, iki devletli bir çözüm önerisiyle ortaya çıkmamız yahut anlaşılması güç bir eşit egemenlik kavramı geliştirmemiz muhataplarımız, müttefiklerimiz nezdinde ikna edici olmuyor. Kol bükerek, çözümsüzlüğü çözüm gibi tanıtıp, zamana oynayarak yol almaya çabalamak da yine dış politikamızın bütünlüğünü bozuyor. Ege’de…..uluslararası hukuk temelli savlar geliştirmemek bir başka çelişki. Genel olarak Kıbrıs’ta ve Yunanistan’la çözüm arayışlarımız da birbirleriyle metodik bakımdan yine çelişkili.”
ABD/AB’IN SÖZCÜSÜ
Namık Tan, bu sözleri ile İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME karşı çıkan, “federasyon” adı altında Kıbrıs’ı yutmak isteyen, Ege’yi bir Yunan gölü haline getirmeye çalışan Yunanistan ve uydusu Rum yönetimiyle destekçileri ABD/AB emperyalizminin sözcülüğünü yapmaktadır.
Kıbrıs sorunu, 21 Aralık 1963’de ENOSİS amaçlı Kanlı Noel saldırıları ile Türk halkının eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nden atılması, ortak devletin işgal edilerek yüzde yüz Rumlardan oluşan bir Rum Devletine dönüştürülmesi ile yeni bir evreye girmiştir
1968 yılından 2017’ye kadar, 49 yıl süren ve yeniden birleşmeyi öngören çözüm görüşmelerinde bir sonuca ulaşılamamasının nedeni, Rum-Yunan ikilisinin ENOSİS hedefinden vaz geçmeyişidir. Yani çözümsüzlüğün nedeni, ancak 2021’den itibaren savunulmaya başlanan iki devletli çözüm siyaseti değildir.
İki devletli çözüm siyaseti, ABD/AB destekli Rum-Yunan ikilisinin, “FEDERASYON” adı altında tüm Kıbrıs’ı yutmak, ENOSİS’İ gerçekleştirmek ve Kıbrıs Türk Halkını, kendi idareleri altında etkisiz bir azınlık durumuna getirmek istedikleri iyice ortaya çıktıktan sonra, 2021 yılında ortaya konmuştur.
Namık Tan’ın savunduğu “iki bölgeli, iki toplumlu federasyon ” mümkün olsaydı, geçmiş 50 yıllık müzakere sürecinde
mümkün olurdu
RUMLAR REDDETTİ
En son, federasyon öngören Annan Planı da 2004’de, hakimiyetçi ve hegemonyacı Rumlar tarafından reddedilmiştir.
2017’deki Crans Montana görüşmeleri de
“SIFIR ASKER-SIFIR GARANTİ” diyerek Türkiye’nin garantörlüğüne karşı çıkan ve siyasi eşitliğimizi reddeden Rum-Yunan ikilisi tarafından çökertilmiştir
1985-86 Cuellar Planları ve 1992 Gali Planı da Rumlar tarafından reddedilmişti.
Bizzat eski Rum Dışişleri Bakanı Rolandis de, son 50 yılda 16 çözüm planının Rumlar tarafından reddedildiğini itiraf etmiştir.
FEDERASYONUN ANLAMI
Rum yönetiminin istediği türden federal bir çözüm, Garantörlüğün iptali, Türk askerinin adadan çıkması, Türkiye ile Kıbrıs’ın bağlarının koparılması, topraklarımızın beşte birinin Rumlara verilmesi, içimize on binlerce Rum yerleşmesi, KKTC ‘nin bağımsız,egemen bir devlet olmaktan çıkarılarak, Rum ağırlıklı birleşik Kıbrıs’ın bir eyaleti durumuna düşürülmesi, Kuzeyin de AB toprağı haline gelmesi, serbest dolaşma, yerleşme, çalışma, iş kurma özgürlüğü elde edecek olan, Yunanistan dahil 27 AB ülkesi vatandaşlarının Kuzeyi istila etmesi, Türkiyesiz bir AB içinde Kıbrıs Türklerinin asimile olması, 100 bin TC kökenli vatandaşımızın geri gönderilmesi, Türk vatandaşlarının adaya ancak Schengen vizesi ile gelmesi ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığının son bulması anlamına gelir.
Eski Yunan Başbakanı Simitis’in dediği gibi “ENOSİS’İN AB ÇATISI ALTINDA GERÇEKLEŞMESİ” anlamına gelir…
Devamla, Türkiye’den koparılan Kıbrıs’a yerleşecek AB-ABD-Yunanistan’ın Türkiye ‘yi güneyden de kuşatması, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına çökmeleri ve Mavi Vatan’ımızın savunulamaz hale gelmesi anlamına gelir.
Daha birkaç ay önce “MAVİ VATAN BİR MASALDIR ” diyen Namık Tan, Türk milli çıkarlarını değil, emperyalistlerin çıkarlarını savunduğu için, bu gerçekleri dikkate almayabilir, almasın!
Ne ki, 15 yaşından beri Rum-Yunan yayılmacılığına karşı silah elde mücadele eden VARLIĞINI TÜRK VARLIĞINA ADAYAN mukavemetçiler olarak, emperyalizmin ETKİ AJANLARI karşısında susacak, sinecek değiliz..
TÜRKİYE AB’A ALINMAZ
Kıbrıs’ın, “Türkiye’nin AB üyeliği önünde bir engel olduğu” iddiası da büyük bir safsata, yalan ve cehalet ifadesidir.
2004 yılında AB, Türkiye’ye ” Annan Planına EVET deyin, AB üyeliğinizin önünü açın” demişti.
Türkiye bunu yaptı.
Ne ki, AB sözünü tutmadı, EVET diyen Türkiye yerine, çözüme HAYIR diyen Rum tarafını üye yaptı.
Türkiye’ye ise hala ” Kıbrıs’ı çöz de gel” demeye devam ediyor.
İşte, istedikleri gibi ÇÖZÜME EVET dedi, daha nasıl çözsün?
Türkiye çözüm istediğini, Annan Planı gibi bir teslimiyet planına bile EVET diyerek kanıtlamasına, hatta, Crans Montana sürecinde daha ileri tavizler de vermesine rağmen AB’a üye yapılmamış, tam aksi uyum müzakereleri bile bloke edilmiştir
Bu da, Türkiye’nin, Kuzeyi altın tepsi içinde Ruma verecek olsa bile AB’a üye yapılmayacağının kanıtıdır.
Esasen AB yetkilileri de Türkiye’nin hiçbir zaman tam üye yapılmayacağını defalarca açıklamıştır.
AB üyesi olması için sözde Ermeni ve sözde Pontus Soykırımlarını tanıması ve bölünerek bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını kabul etmesi, Sevilla haritasını ve Ege’nin bir Yunan gölü olmasını kabul etmesi de istenmektedir
Namık Tan, bu süreçleri Dışişleri Bakanlığında yaşayan ve bilen biri olmasına karşın, hala Kıbrıs’ı “Türkiye’nin AB üyeliği önünde bir engel” olarak görmesi ve Rum-Yunan, ABD, AB’ın istediği türden bir federasyonu savunması, sadece cehalet ve gaflet olarak değil, bilinçli bir ihanet ve emperyalizme hızmet olarak tanımlanabilir.
CHP’DEN ATILMALI
Namık Tan gibiler, CHP içine sızan emperyalizmin hizmetindeki teslimiyetçi gafillerdir.
Bağımsız ilk Türk ada devleti olan KKTC’nin sonsuza dek yaşatılmasını savunan Atatürkçü, vatansever CHP’lilerin, Namık Tan gibi bir etki ajanını CHP’den ve bilhassa yönetimden uzaklaştırması şarttır
Son olarak ona anımsatmak istiyorum:
EŞİTLİK VE EGEMENLİK, iddia ettiği gibi, sonradan “çözümü engellemek için” uydurduğumuz kavramlar değil, 1.5 asırdır sürdürdüğümüz varoluş mücadelemizde kanımız, canımız, inanılmaz fedakarlıklarımız, onbinlerce şehidimiz pahasına savunduğumuz, uğrunda öldüğümüz ÖZDEN GELEN haklarımızdır.
Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz teyit edilmeden, insanlık dışı ambargolar ve izolasyonlar son bulmadan kimseyle çözüm görüşmesi yapmak zorunda değiliz, yapmamalıyız
TÜRK MİLLİ ÇIKARLARI KKTC’NİN SAVUNULMASINI GEREKTİRİR
Devamla bu milli politikamız iddia ettiği gibi ” çözümsüzlüğü çözüm yapmak için” değil, Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de Türk milli çıkarlarını koruyan tek doğru politika olduğu için savunulmaktadır
Bizim için Kıbrıs sorunu 1974’de Türk Barış Harekatı ile çözülmüştür. Çözümsüzlükten söz edenler Rum-Yunan ikilisi ve destekçileri ABD-AB emperyalizmidir.
Çünkü onlar için tüm Kıbrıs, Yunan ve AB toprağı olana, Türk askeri ve Türkler adadan çıkana ve KKTC yok edilene kadar çözüm olmayacaktır
Namık Tan, onca yıllık meslek yaşamında bu gerçekleri hala öğrenmediyse, ya büyük bir cehalet içindedir, ya da emperyalist politikaları savunmayı bir görev olarak bilen, CHP’ye sızmış bir etki ajanıdır.
Çok övündüğü Washington ve İsrail Büyükelçilikleri döneminde mi devşirilmiştir, ciddi şekilde araştırılmalı ve CHP Dış Politika sözcülüğünden uzaklaştırılmalıdır.