1876 yılında İstanbul’da doğan Mustafa Fevzi Çakmak, 1896 yılında Harp Okulu’ndan Teğmen, 1898 yılında ise Harp Akademisi’nden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun oldu. 1901 yılında Kıdemli Yüzbaşı olarak askerlik görevini ifa eden Çakmak, ordunun çeşitli kademelerinde görev aldı ve Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları gibi önemli savaşlara katıldı. Birinci Dünya Savaşı’nda 5’inci Kolordu Komutanlığı görevinde bulundu. Tümgeneralliğe yükselen Çakmak, komutanlığını yaptığı 5’inci Kolordu ile Çanakkale Cephesi’ne katıldı. 1916 yılında Kafkas Kolordu komutanı, 1917 yılında Filistin Cephesi’ndeki 7. Ordu komutanlığı ile görevlendirildi. 24 Aralık 1918 tarihinde Genelkurmay Başkanı olan Fevzi Çakmak, 1920 yılında şubat ve mart aylarında iki kere Harbiye Nazırı olarak atandı. Kabinenin geri çekilmesiyle nazırlık görevi sona eren Çakmak, Millî Mücadele’ye katıldı. Aynı yıl Ankara’ya geldiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Kurulu’na Kozan milletvekili olarak takdim edildi. Meclis’te yapılan ilk “İcra Vekilleri Heyeti” seçiminde Millî Müdafaa vekili oldu. 2 Nisan 1921’de, İkinci İnönü Zaferi’ndeki hizmetleri dolayısıyla Meclis kararıyla birinci ferikliğe (orgeneral) yükseltildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya üç ay süreyle Başkomutanlık yetkisinin verildiği Kanun’un kabul edildiği gün Fevzi Paşa da Genelkurmay Vekilliği’ne seçildi. 12 Ağustos 1921’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’yla birlikte Polatlı’daki Cephe Karargahı’na geldi. Mecliste sık sık Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlık yetkisinin uzatılmasına dair muhalif milletvekilleri tarafından gündeme getirilen olumsuz tavır karşısında ümitsizliğe düşen milletvekillerine moral ve cesaret verdi, Mustafa Kemal Paşa’ya olan desteğini gösterdi.
Fevzi Paşa, Büyük Taarruz Planı’nı Mustafa Kemal ve İsmet Paşa ile beraber hazırladı. Cepheye giderek savaş hazırlıklarının ne durumda olduğunu kendisi gözlemledi ve teftiş etti. Zaferin ilk adımı olan 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’un başlaması ve onu müteakip 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde, Genelkurmay Vekili olarak görev aldı. 31 Ağustos 1922 tarihinde yani Büyük Zafer’den sonra mareşal rütbesini aldı. Bu durumda Fevzi Çakmak, Kurtuluş Savaşı’nın ikinci mareşali oldu.
İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşu olan 9 Eylül’den bir gün sonra Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa ile birlikte İzmir’e gitti. Fevzi Paşa, Genelkurmay Vekilliği görevinin yanı sıra Batı Cephesi Komutanlığı görevini de üstlendi. 1923’ün temmuz ayında yapılan 2. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinde İstanbul milletvekili oldu. Cumhuriyet’in ilânından sonra 30 Ekim 1923’te toplanan ilk kabinede Genelkurmay Vekili olarak görevini sürdürdü. Millî Mücadele döneminde hem Meclis’te hem de cephede yaptığı hizmetleri dolayısıyla İstiklâl Madalyası ile ödüllendirildi. Askerî göreve bulunan vekiller hakkında alınan karar doğrultusunda 31 Ekim 1924’te milletvekilliğinden istifa ederek askerliğe geri döndü. Genelkurmay Başkanlığı yaptığı sürede II. Dünya Savaşı başladı ve bu savaşa karşı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi doğrultusunda bir tutum sergiledi. Savaşa karşı olmasının yanı sıra her an ülkenin bu savaş içinde olacağını hesap ederek silahlı kuvvetlerin hazır olması için çalışmalar başlattı. 12 Ocak 1944’te yaş haddi dolayısıyla emekli oldu. Türkiye savaşın ardından siyasî anlamda bir değişikliğe gitti ve çok partili hayata geçiş yaptı. Emekli olmasının ardında inzivada olan Fevzi Çakmak, Demokrat Parti listesinden bağımsız İstanbul milletvekili adayı oldu. 1946 yılında yapılan genel seçimlerde İstanbul Milletvekili olarak seçildi. 2 yıl süreyle siyasî yaşamını devam ettirdi. Hem askerî hem de siyasî yaşamında yoğun ve stresli günler onun birtakım hastalıklarla da mücadele etmesine neden oldu. Şeker hastalığının tedavisine devam ederken prostat ile ilgili rahatsızlığı üzerine 2 defa ameliyat oldu. 2. ameliyatından sonra durumu düzeliyor gibi olsa da ilerleyen süreçte tedavide istenilen sonuç elde edilemedi. 10 Nisan 1950 tarihinde sabah saatlerinde vefat etti.
Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e giden süreçte sadece askerî anlamda değil siyasi olarak da önemli roller üstlendi. Onun vatanseverliği, stratejik zekâsı, disiplini ve ilkeleri Millî Mücadele sürecindeki Kurtuluş Savaşı’nda zafer elde edilmesinde ardından Cumhuriyet’in ilânıyla birlikte kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin şekillenmesinde büyük katkı sağladı.

