Tugay ULUÇEVİK
@TugayUlucevik
ABD Başkanı Donald Trump’ın taraflara (Hamas ve İsrail) sunduğu Barış Plânı çerçevesinde ilk aşamada 10 Ekim Cuma günü uygulanmaya başlayan ateş kes karşısında Filistin halkının yaşadığı sevinci paylaşıyorum.
Sevinçlerinin ve mutluluklarının iki devletli çözümle birlikte kavuşacakları huzur ve güvenlik içinde pekişmesini ve daim olmasını temenni ederim.
Son iki yıldır, Hamas’ın bir günlük saldırısına orantısız ölçü ve şekilde mukabele ederek Gazze halkına çileler ve acılar çektirenleri, yaklaşık 70 bin kişiyi öldürenleri, 170 bin civarında insanı fiziken yaralayanları, çocukları açlıktan öldürenleri, daha fazla insanı ruhen perişan edenleri, insanlara evlât acıları yaşatanları, başta Netanyahu olmak üzere Gazze’de Filistin halkına katliam yaptıranları, kavramın tam anlamıyla “soykırım” uygulatanları ve bunlara vesile olanları, Gazze’deki “soykırımın” durdurulması için BM Güvenlik Konseyi’ndeki teşebbüslerini “veto” kullanarak sonuçsuz bırakanları, olaylar tırmanırken İsrail’e silâh, mühimmat, stratejik mallar, petrol satanları nefret duygularımla lânetliyorum.
21’inci Yüzyılda “soykırım” suçunu işleyenleri, bu suça iştirak edenleri, uluslar camianın cezasız bırakmamasını istiyorum.
Hayatlarını kaybeden Filistinlilere Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara âcil şifalar ve huzur, güvenlik içinde hayat temenni ediyorum.
Netanyahu yönetimindeki İsrail’in Filistinlilere reva gördüğünün kendisi için en ucuz bedeli, 1947’den bu yana BMGK’nin gündeminde olan Filistin sorununun bağımsız ve egemen “iki devletli” çözüme kavuşturulmasına razı olmaktır. İsrail artık bunu idrak etmelidir.
Başta 7 Ekim 2023’den itibaren bölgede meydana gelen gelişmelerin seyri boyunca İsrail’in takındığı tutumda azmettirici rol oynayan ABD olmak üzere, Filistin’in toprakları gasp edilerek İsrail Devleti’nin kurulması plânını hazırlamış olan İngiltere’nin ve ayrıca İngiltere ile birlikte meşhur Sykes – Picot Anlaşması’nı yapan Fransa’nın, Filistin halkına en azından egemen eşitlik temelinde iki ayrı Devlet’in, yani Filistin ve İsrail Devletlerinin, bölgede varlığını temin eden bir çözüm borçlu olduklarına inanıyorum.
BM Güvenlik Konseyi’nin, en erken zamanda, BM Yasası’nın 4’üncü Maddesi’nin 2’inci fıkrasında öngörülen yönteme göre, Filistin Devleti’nin BM üyeliğine kabulünü BM Genel Kurulu’na tavsiye eden bir karar almasını ve BM Genel Kurulu’nun da bu tavsiye doğrultusunda Filistin Devleti’nin BM üyeliğine kabul edildiğine dair kararı, hattâ, oylama yapılmadan alkışlarla benimsemesini (adopt) temenni ediyorum.
Son düzenleme:
ÖS 7:02 · 11 Eki 2025
