Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Mehmet Akif Ersoy
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı aynı yılın ağustos ayında Osmanlı Devleti’ni tehdit etmeye başladı. Boğazların stratejik önemine binaen Osmanlı Devleti savunma amaçlı bu bölgelerde savunma hatları oluşturdu. Tarihler 27 Eylül’e geldiğinde savaşın seyri gereği Osmanlı Devleti tarafından boğazlar tüm deniz ulaşımına kapatıldı. Kasım 1914’te Çanakkale Boğazı önlerine gelen İngiliz ve Fransız savaş gemileri ilk saldırısını gerçekleştirdi. Bu saldırı İtilaf Devletleri’nin amacını belli etmesi bakımından önemli bir adım oldu. Çanakkale’nin deniz gücüyle aşılması amacıyla bir araya gelen İtilaf kuvvetleri donanması Çanakkale Boğazı’na karşı ilk büyük harekâtını 19 Şubat 1925’te gerçekleştirdi. 18 Mart’a kadar defalarca düşman donanması tarafından Seddülbahir, Kumkale, Orhaniye, Ertuğrul gibi Çanakkale’nin önemli tabyaları bombardımana tutuldu. İtilaf Devletleri donanması bu saldırılarda istedikleri başarıyı sağlayamadı.
İtilaf kuvvetleri donanmasının bulunduğu konumu dikkatlice izleyen Türk komutan ve askerleri düşman zırhlılarının geçeceği yönü analiz ettiler. Bu analiz sonucu savaşın gidişatını kökten değiştirecek olan Nusret Mayın gemisi aracılığıyla 7-8 Mart gecesi Erenköy koyunun kıyıya paralel kısmına mayınlar döşenmesi emredildi. İtilaf kuvvetlerinin donanmasının başında bulunan Amiral Carden kapsamlı büyük harekâtın 18 Mart’ta yapılmasını kararlaştırdı. Bu harekât ile boğaz kıyısındaki tabyaları susturmak, mayın hattından geçerek Marmara’ya ulaşmak ve nihayetinde Osmanlı Devleti’ni hâkimiyet altına almak amaçlandı. 18 Mart sabahı, İngiliz zırhlıları öncülük ederken, Fransa’ya ait zırhlılar onları takip ederek saldırıya geçtiler. Saldırı emri sabah saatlerinde Queen Elizabeth adlı İngiliz savaş gemisinden verildi. Queen Elizabeth Çimenlik tabyasını, Lord Nelson gemisi Hamidiye tabyasını, George ve Triumph gemileri ise Yıldız, Mecidiye ve Dardonos tabyalarını bombardımana tuttular. Bombardıman istedikleri gibi sonuçlanmayınca Amiral de Robeck ikinci sırada bulunan Fransız zırhlılarının Çanakkale kıyılarına yaklaşarak saldırıya geçmelerini emretti. Bu emir üzerine Fransız zırhlıları kıyı şeridine yaklaşarak Kilitbahir, Mesudiye, Beyaztepe ve Dardonos’a saldırıya başladılar. Gemilerden çıkan dumanlar İtilaf Devletleri donanmalarının Türk bataryalarını görmelerini engelledi. Çanakkale kıyılarına oldukça yaklaşan düşman zırhlıları bu defa Türk topçuları tarafından bombalanmaya başladı. İtilaf kuvvetleri donanması bu bombardımanlar karşısında beklenmeyen bir saldırıyla karşı karşıya kaldı ve donanma büyük hasar aldı. Düşman donanmasının bu mağlubiyeti almasında tabyalarda cansiperane mücadele eden Seyit Onbaşı gibi Türk topçuları kadar zaferin kazanılmasında sembol bir isim olan Yüzbaşı Hakkı komutasındaki Nusret Mayın Gemisi ile denize döşenen mayınlar da etkili oldu. Zira İtilaf kuvvetleri donanması geri dönüş için manevra yaptığında bir büyük darbe de bu mayınlardan geldi. Sonuç olarak İtilaf Kuvvetleri donanmasının Çanakkale Boğazı’nı geçme girişimi mağlubiyetle sonuçlandı ve verdiği ağır kayıplarla geri çekilmek durumunda kaldı. Bu mağlubiyet onların küçümsedikleri Osmanlı Devleti’ni sadece denizden yapacakları saldırıyla ele geçirebilecekleri anlayışını yerle yeksan etti. Düşman donanmasına karşı Türk askerlerinin kazandıkları büyük zafer Türk halkı tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Burada elde edilen galibiyet Türk halkına verdiği umut, azim ve kararlılık ile Kurtuluş Savaşı’nın ilk kıvılcımının da ateşlenmesine vesile oldu.
Denizde kazanılan zafer karada Mustafa Kemal Paşa, Cevat Paşa, Esat Paşa gibi güçlü ve dahi komutanların, gencecik yaşında canını vatan toprağına emanet eden Mehmetçiğin canları pahasına vatan topraklarını savunmalarıyla İtilaf Devletleri askerlerine karşı galibiyet kazanılmasını sağladı. Yedi düvele, yedi iklimi cihana karşı mücadele edilen, “bir devrin battığı yer” olarak tanımlanan ve bir destanın adı olan Çanakkale cephesi hem denizde hem de karada verilen büyük mücadele sonucunda tüm dünyaya “Çanakkale Geçilmez!” cümlesini söyletti.
18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi savaşın bütün seyrini değiştiren, I. Dünya Savaşı’nda alınan bütün mağlubiyetleri tersine çeviren, Türk ordusunun şanlı tarihine altın harflerle kazınmış büyük bir zaferdir. Nitekim bugün 110. Yıldönümünü kutladığımız bu şanlı zafer, Türk milletinin bağımsızlığı, ülkesini düşman işgalinden koruma azmi ve tüm kararlılığını göstermesinin yanı sıra hem Türk hem de dünya tarihinin seyrini değiştirmesi bakımından önem arz etmektedir.