Sudan’daki son saldırılarda 320 kişi hayatını kaybetti
Sudan’ın batısındaki Kuzey Darfur eyaletinin El Faşir kentinden kaynaklar, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından yapılan kara bombardımanı sonucu kentte yaklaşık 70 sivilin hayatını kaybettiğini aktardı.
El Faşir Direniş Koordinasyonu (bir halk komitesi) ise Pazar günü şafak vakti yaptığı açıklamada, HDK’nın Zemzem ve Ebu Faruk kampları da dahil olmak üzere El Faşir şehrine düzenlediği saldırılarda ölü ve yaralı sayısının 320’yi aştığını duyurdu.
Yapılan açıklamada, Zemzem kampındaki durumun şu anda “tarif edilemez” olduğunu, tüm hastanelerin hizmet dışı kaldığı ve tüm gönüllülerin ve sağlık personelinin öldürüldüğünü ekledi.
Ölü sayısının giderek arttığı, tıbbi bakım, sağlık personeli ve hatta sağlık görevlisi olmadığı için her saat en az beş yaralının hayatını kaybettiği belirtildi.
Sağlık personelinin hedef alınması
Cumartesi günü Sudan Doktorlar Ağı (SDN) sosyal medya ağları üzerinden yaptığı açıklamada, HDK’ye bağlı bir gücün Cuma günü gerçekleştirdiği saldırının ardından iki gün içinde Kuzey Darfur eyaletindeki Um Kadada Hastanesi müdürü de dahil olmak üzere 10 sağlık personelini ve Zemzem kampında yerinden edilmiş insanlar için çalışan diğer 9 sağlık personelini öldürdüğünü belirtti.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, Darfur’daki El Faşir’den gelen şok edici haberlerin, HDK’nın ayrım gözetmeksizin düzenlediği saldırılarda, aralarında yardım görevlilerinin de bulunduğu sivillerin öldüğünü gösterdiğini belirti.
Lammy, bu durumun Salı günü Londra’da uluslararası ortaklarla yapılması planlanan Sudan konferansına aciliyet kazandırdığını sözlerine ekledi ve tüm taraflara sivilleri koruma taahhüdünde bulunmaları çağrısında bulundu.
Nisan 2023’ten bu yana Sudan ordusu ve HDK arasındaki çatışmalar, resmi olarak kabul edilen rakamlara göre 20.000’den fazla insanın ölümüne ve yaklaşık 15 milyon insanın yerinden edilmesine neden oldu.
Amerikan üniversiteleri tarafından yapılan araştırmalar ölü sayısının yaklaşık 130.000 olduğunu tahmin ediyor.
Suriye yönetimi ABD’deki IMF ve Dünya Bankası toplantılarına katılmayı planlıyor
Konuyla ilgili bilgi sahibi dört kaynak, Suriye Maliye Bakanı, Dışişleri Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı’nın Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın bu ay Washington’da düzenleyeceği yıllık bahar toplantılarına katılmayı planladıklarını söyledi.
Bu, en az yirmi yıldır Suriye hükümetinden üst düzey bir heyetin böylesi toplantılara yaptığı ilk ziyaret ve Beşar Esed rejiminin Aralık ayında devrilmesinden bu yana Suriye’nin yeni yetkililerinin ABD’ye yaptığı ilk üst düzey ziyaret olacak.
Reuters’a konuşan iki kaynak, Dışişleri Bakanı Esad Şeybani, Maliye Bakanı Muhammed Yasir Barnia ve Merkez Bankası Başkanı Abdulkadir Hüsriye’nin ABD vizesi alıp almadıklarının henüz belli olmadığını söyledi.
Türkmen Komutan Fehim İsa, Savunma Bakan Yardımcısı Oldu
Suriyeli yerel haber kaynaklarının aktardığı bilgilere göre Türkiye’ye yakın bir isim olan Türkmen saha komutanı Fehim İsa, savunma bakan yardımcısı ve Suriye’nin kuzey bölgelerinin askeri komutanı olarak atandı.
Türkiye tarafından kurulan Suriye Milli Ordusu’na bağlı (SMO) Sultan Murad Tümeni Komutanı olan Fehim İsa’nın ataması Suriye’nin yeni yönetiminde Türkmenlerin yeteri kadar temsil edilmediği yönündeki tartışmaların ardından geldi.
Fehim İsa daha önce de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’ye yaptığı bir ziyaretle gündeme gelmişti.
Türkmen komutan Beşar Esed rejiminin devrildiği 8 Aralık tarihinden sonra Şam’a yaptığı ziyarette beraberindeki komutanlarla Devlet Başkanı Ahmed Şara ile bir araya gelmişti.
Fehim İsa, Ahmed Şara ile gerçekleştirilen görüşmenin ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “
Dava ve yol arkadaşlarım ile Şam’da, Suriye’nin yeni yönetiminin lideri, değerli dostum Ahmed Şara ile bir araya geldik. Güvenli, özgür, müreffeh ve bölge barışına katkıda bulunan bir Suriye Cumhuriyeti’nin inşa edilebilmesi için elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.
İsa’nın lideri olduğu Sultan Murad Tümeni’nin ismi geçtiğimiz dönemde Afrika’da savaşmak üzere Suriyelileri silah altına alındığı iddialarıyla da gündeme gelmişti.
Hizbullah Güney Lübnan’daki birçok bölgeden çekildi
Hizbullah’a yakın bir kaynak Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın Güney Lübnan’daki askeri tesislerinin çoğunun artık Lübnan ordusunun kontrolü altında olduğunu söyledi.
AFP’ye isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan kaynak, “Litani Nehri güneyinde tespit edilen 265 Hizbullah askeri mevzisinden yaklaşık 190’ı orduya bırakıldı” dedi.
Lübnan’da patlak veren ve 4 binden fazla kişinin canına mal olan çatışmaların ardından geçtiğimiz Kasım ayında ateşkes anlaşmasına varılmıştı. Anlaşma kapsamında İsrail Lübnan topraklarından çekilecek, Hizbullah da Litani Nehri kuzeyine çekilerek elindeki bölgeleri Lübnan ordusuna bırakacaktı.
Ancak İsrail ordusu “stratejik” olarak nitelendirdiği sınıra yakın beş noktadan çekilmedi ve halen bu noktalarda asker bulundurmaya devam ediyor.
Öte yandan AFP’ye konuşan Lübnanlı bir yetkili, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Yardımcısı Morgan Ortagus’un geçen hafta ülkeye yaptığı ziyaret sırasında Lübnanlı üst düzey yetkililerle Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusunu görüştüğünü ifade etti.
Ortagus Lübnan televizyon kanalı LBCI’ye verdiği demeçte “Hükümete çatışmaların durdurulması için baskı yapmaya devam ediyoruz ve buna Hizbullah ve tüm milislerin silahsızlandırılması da dahil” ifadelerini kullandı.
Ortagus, “bunun mümkün olan en kısa sürede gerçekleşmesi gerektiğini” söyledi.
Suriye-İsrail cephe hattında neler yaşanıyor?
Suriye’nin güneybatısında, işgal altındaki Golan Tepeleri’ne yerleştirilmiş İsrail topçularının görüş alanı içinde bir katliamın kanıtları var.
Bir zamanlar insanların giydiği parçalanmış ayakkabılar, yerel halkın ateş açtığı bir İsrail işgal birliğini desteklemek için ateşlenen roketlerin parçaları arasında yatıyor.
Suriye topraklarının derinliklerinde yer alan bu platodaki çatışmalarda 9 Suriyeli öldürüldü. Bu, geçen ay yakındaki Koya kasabasında 6’sı sivil olmak üzere 10’dan fazla kişinin ölümüne yol açan, Dera’nın güneybatısına yönelik bir dizi İsrail saldırısının sonuncusuydu.
Suriye hükümetinin resmi açıklamasına göre 3 Nisan’da Neva kasabası yakınlarında öldürülenler sivildi. Ancak yerel halk, İsrail işgalini engellemek için hayatlarını feda ettiklerini belirtiyor.
