Bizans kaynaklarında sırf kendisi ile ilgili az bilgi olduğu için bugüne kadar hak ettiği değeri görmemiş bir şahsiyet olan Boğarık Hatun aslında Türk tarihinin en güçlü kadınlarından biridir. Bilindiği üzere Bizans kaynaklarının en önemli özelliklerinden biri eğer ki imparatorluk zor ve karışık bir dönemden geçiyorsa bilgiler genellikle bu döneme odaklanmıştır. İşte Boğarık Hatun da Doğu Roma İmparatorluğu’nda büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde yaşamıştır. Kendisi aslen Doğu Avrupa Türk devletlerinden Sabarlara mensup olduğundan öncelikle Sabarlarla ilgili kısa bir bilgi vermenin doğru olacağı düşüncesindeyiz. Batı Sibirya bölgesi ile Kafkaslar arasında yaşayan Sabarlar, kaynaklarda Saber, Sabir, Savir gibi isimlerle anılmaktadır. Sabar ismi anlam olarak “sapan, yol değiştiren, başıboş”manâlarına gelmektedir. Avrupa Hun Kağanlığı’nın yıkılmasından sonra Avarların Sabarları daha önceki yurtları olan Ural-Altay bölgesinden yani bugünkü Batı Sibirya’dan uzaklaştırmaları sonucunda Sabarların eski vatanlarına ithafen bu adı taşıdıkları söylenmektedir.
461-465 yılları arasında Avar baskılarına maruz kalarak yurtlarını değiştirdikleri için büyük bir hareketlenmeye sebebiyet vermişler ve bu sayede Bizans kaynaklarında yer edinmeye başlamışlardır. İlk olarak 463 yılında Doğu Roma İmparatorluğu’na elçiler gönderen Sagur, Ogur ve Onogurları yenmeleri sayesinde adlarından söz ettirmişlerdir.
VI. yüzyılın başlarında Doğu Avrupa’ya doğru ilerlemeye ve bölgeye yerleşmeye başladıkları zaman Doğu Roma ve Sasani İmparatorlukları ile de doğrudan temas halinde olmuşlardır. Sabarlar Kafkasya’nın kuzeyinde yaşanan siyasî olaylardan da faydalanarak ilk akınlarını, Doğu Roma topraklarına 515 yılında düzenlemişlerdir. 516 yılında Sasanilerle giriştikleri mücadeleler sonucunda Ankara ve Konya’ya kadar ilerlemeyi başarmışlardır. Hatta bu ilerleme bölgeye o denli zarar vermiştir ki İmparator bölge halkından üç yıl boyunca vergi almamıştır. Agathias eserinde Sabarlar ile ilgili olarak bir Hun topluluğu olan Sabarların Roma ordusunda paralı piyadeler olarak görev yaptıklarını ve başlarındaki büyük komutanları Balmak, Kutiliz ve İliger ile birlikte sayılarının iki bin civarında olduğunu söylemektedir.
Boğarık’tan önce Sabarlar tek bir yönetim altında birleşememiş ayrı ayrı liderlerin hakimiyeti altında yaşamışlardır. Ancak yine de dönemin en güçlü devletleri kendilerine büyük önem vermiştir. Boğarık Hatun devletteki bu çok başlı yönetime de büyük ölçüde son verebilmeyi başarmış bir hükümdardır.
520 yılında hükümdar Balak ölünce yerine savaşçılığı ve güzelliği ile meşhur eşi Boğarık Hatun devleti yönetmeye başlamıştır.
“Yemekler yendi, bebek tigin emzirildi ve Boğarık Hatun’un emriyle kendi muhafızlarının hepsi Han otağında toplandı. Kurultayda geçen konuşmalar dilden dile bütün yurda yayılmıştı, duyanlar Boğarık Hatun’un dirayeti ve cesaretini takdirle karşılamıştı. Muhafızlarının her biri de ayrı ayrı Boğarık Hatun’a artık bir Han eşinden ziyade, Han olarak bağlılıklarını dile getirdiler.”
Kaynaklarda küçük yaşta iki oğlu olan ve kudretli bir kadın olarak tasvir edilmektedir. 527 yılına ait kayıtlar Boğarık Hatun başa geçtikten sonra Sabar ordusunun bir kısmı Sasani ordusunda Doğu Roma’ya karşı savaşırken 528 yılında Roma İmparatoru’nun Sabarların hükümdarı Boğarık’ı kendi tarafına çekmeyi başardığını göstermektedir. İmparatorlar içinde en zeki ve yeteneklisi olarak kabul edilen I. Justinianos bile ona doğrudan para teklif edememiş çeşitli hediyeler göndererek onu kendisine müttefik yapmayı tercih etmiştir. Zira Sabarların dostluğunun Sasaniler karşısında kendisine bir üstünlük sağlayacağını düşünmüştür. Burada İmparator Justinianos’un faaliyetleri daha da önem arz etmektedir. Zira bir süre sonra Doğu Roma’ya karşı düşmanlıklarını yenileyen Sasaniler Doğu Roma’ya karşı savaşmak üzere Sabarlardan kendilerine asker göndermelerini istemişler, bunun üzerine Justinianos Sabar Hatunu Boğarık ile ittifak yoluna gitmiştir. Sasanilerin yanında yer alan iki beye karşı ondan yardım istemiştir. 528 yılında Sabar ordusundan muhtemelen Hunların haleflerinden Utigur ve Kutrigur menşeli olan iki generalin Sasanilere asker göndermek suretiyle ittifak kurarak Doğu Roma topraklarına saldırmalarına karşı çıkan Boğarık, onlara karşı Doğu Roma ile ittifak yaparak onları bertaraf etmiştir. Boğarık beylerden Glon adında olanı öldürmüş, Turak adında olanı ise Doğu Roma’ya zafer göstergesi olarak vermiştir.17 Boğarık Hatun’un eşi Balak zamanında başlayan ancak Boğarık Hatun başa geçtiği zaman kesin bir şekilde uygulanmaya başlanan kağanlık içindeki boyları tek bir çatı altında birleştirme politikası Boğarık’ın en önemli faaliyetlerinden biridir. Kendisinden önce birkaç boydan müteşekkil olan kağanlıkta boyların reisleri kendilerini özerk ilan etmişlerdir. Ancak Boğarık’tan sonra yönetici bir boy olmuş ve özerk reislerin de kendisine itaat etmelerine çalışılmıştır.
Boğarık Hatun’un adının ne anlama geldiği ile ilgili de çeşitli görüşler mevcuttur. Bunlardan ilki Kafkasya nehirlerinden Boas Nehri’nin adını almış olabileceğidir. İkincisi, Türkçedeki pars veya bars kelimesi ile ilgili olabilir. Son olarak ta Gy. Nemeth’in tahlili önemlidir. O, Boğarık ismini Boa ve arık şeklinde ikiye bölmüş, ilk parçadaki bog’nın Türkçe bet, kumandan, reis manâsına geldiğini, arık kelimesinin ise Türk kadın isimlerinde de çok sıklıkla karşımıza çıkan temiz, güzel, meziyetli anlamına geldiğini söylemektedir. Yani Boğarık meziyetli kumandan demektir.
Kaynakların bugüne kadar bahsettikleri bütün siyasi gelişmeler Sabar Kağanlığı ve Boğarık Hatun açısından incelenmiş fakat çok önemli bir noktada kaynaklar maalesef eksik kalmıştır. Çünkü kaynaklar Boğarık’ın hatun olduğu ve devleti yönettiği dönemin karşılığı olarak Roma İmparatorluğu’nda I. Justinianos’u göstermişlerdir. Ancak son derece önemli bir nokta vardır ki Boğarık Hatun aslında dünyanın en güçlü kadınlarından biri olarak zikredilen I. Justinianos’un kendisi ile evlenebilmek için devlet yasasını değiştirdiği eşi Theodora ile de mücadele etmiştir. Çünkü her ne kadar Doğu Roma toplumunda kadınları bizzat savaş alanlarında ve siyasette görmesek te Theodora Doğu Roma İmparatorluğu ve hatta dünya tarihi açısından çok özel bir yere sahip istisnai bir karakterdir. Bu son derece güçlü ve bizzat siyaset ve orduya yönelik atılımları ile öne çıkan kadına karşı da Boğarık’ın şanlı bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz. Hatta I. Justinianos’un Bizans tarihinin en zeki ve güçlü imparatoru unvanını almasının baş mimarlarından olan Theodora kadın algısını değiştirmesi ile ün salmıştır. Aslında Boğarık’ın Doğu Roma’ya karşı yürüttüğü başarılı askerî ve siyasî politika ile yalnızca imparatoru değil tarihin en güçlü imparatoriçelerinden biri olan Theodora’ya karşı da üstünlük sağlamayı başardığı aşikârdır.